
SUÇUN KANUNİ TANIMI
Nüfuz ticareti suçu, Türk Ceza Kanunumuzun “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde 255. Maddede düzenleme alanı bulmaktadır. Nüfuz ticareti suçu genel görünüş itibariyle kamu görevli olmayan bir kişinin, kamu görevlisi üzerinden bir işi yapacağı vaadiyle haksız menfaat elde etme amacıyla hareket etmesidir. TCK M.255 hükmü uyarınca;
Madde 255- (Değişik: 2/7/2012-6352/89 md.)
(1) Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada belirtilen amaç doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(4) Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(5) Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(6) İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır.
(7) Bu madde hükümleri, 252’nci maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan kişiler üzerinde nüfuz ticareti yapılması halinde de uygulanır. Bu kişiler hakkında, Türkiye’de bulunmaları halinde, vatandaş veya yabancı olduklarına bakılmaksızın, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.
KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Nüfuz ticareti suçu TCK kapsamında düzenleme alanı bulmakla kişilerin kamu idaresine karşı güvenini korumayı amaçlanmaktadır. En temel korunan hukuki değer, kişilerin kamu idarelerinin tarafsızlığına ve işleyişine olan güvenin korunması ile birlikte yine kamu idarelerinin itibarını korumaktır. Kamu idaresinin güvenilirliği ve tarafsızlığı, demokratik hukuk devletinin temel yapı taşlarından biridir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin veya kamu otoritesiyle ilişkili kişilerin yetkilerini kişisel menfaat sağlama amacıyla kullanmaları, toplumsal güveni zedeler.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNUN UNSURLARI
FAİL: Nüfuz ticareti suçu özgü bir suç değildir. Suçu işleyen fail açısından kanunumuzda herhangi bir sınırlama yapılmamıştır. Fail, herhangi bir kişi olabilmekle kamu görevlisi olma gibi bir şart öngörülmemiştir. Suçun faili birden fazla kişi olarak kabul edilmekle failler nüfuz ticareti yapma vaadinde bulunan fail ile bu kişi ile haksız işini gördürmek için anlaşma yapan faildir. Suç kapsamında dikkat edilmesi gereken unsur kişinin bir kamu görevlisi üzerinden suça mahal verecek hareketi işlemesidir.
MAĞDUR: Nüfuz ticareti suçu açısından suçun mağduru kişinin haksız menfaat sağladığı kişi değildir. Kanunumuz nüfuz ticareti ile ilgili olarak anlaşmaya varılan kişiyi de suçun faili olarak kabul etmektedir. kamu idaresi yani toplumdur.
FİİL: TCK M. 255 hükmü uyarınca Nüfuz ticareti suçunun maddi unsuru fail ile bir işin haksız şekilde görülmesini isteyen kişi ile arasında nüfuz ticareti anlaşması yapmasıdır. Fail, bir kamu görevlisi üzerinde nüfuzu olduğundan bahsetmeli, failin nüfuzu sayesinde bir işin haksız bir şekilde görüleceği vaat edilmeli ve bu vaat üzerine menfaat karşılığında bir anlaşma yapılmalıdır. Burada menfaatin yalnızca maddi ölçülerle (para, altın vs.) olması gerekmemekte menfaat para ile ölçülemeyen (cinsel, sosyal vs.) bir menfaat de olabilmektedir. Suçun tamamlandığından bahsetmek için Fail ile bir işini haksız bir şekilde gördürmek isteyen kişi arasında anlaşmaya varılmış olması yeterlidir. Suçun tamamlanmasından bahsetmek için işin gördürülmüş olmasına gerek bulunmamaktadır. Suç, sırf hareket suçudur.
MANEVİ UNSUR: Nüfuz ticareti suçu kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun kanunda taksirle işlenebilmesine yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamakta olup suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.
KONU: Suçun konusunu, failin elde edeceği menfaat oluşturmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz üzere fail ile haksız bir şekilde işini gördürmek isteyen kişinin anlaşmasından yalnız maddi değil maddi veya manevi bir menfaatin elde edilmesi yeterlidir.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNDA CEZAYI ARTTIRAN HALLER
TCK m.255/1 hükmü uyarınca nüfuz sahibi olduğunu söyleyen failin kamu görevlisi olması durumunda ceza yarı oranında arttırılır. Failin kamu görevlisi olması suçun nitelikli hali olarak düzenleme alanı bulmaktadır.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNDA CEZAYI HAFİFLETEN VEYA ORTADAN KALDIRAN HALLER
TCK m. 255/3 uyarınca menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Ayrıca söz konusu suçta TCK’da düzenlenen hukuka uygunluk nedenlerinden birinin bulunması halinde (kanun hükmünü icra, meşru müdafaa vs.) suçta cezalandırma olmaması söz konusu olabilmektedir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ
TEŞEBBÜS: Nüfuz ticareti suçu bakımından TCK m.255/3 hükmü uyarınca suçta teşebbüse ilişkin hüküm düzenleme altına alınmıştır. Böylelikle nüfuz ticareti suçuna teşebbüs etmek mümkün olmakla menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, suçun teşebbüs aşamasında kaldığından bahsedilmekle verilecek ceza yarı oranında indirilir.
İŞTİRAK: Nüfuz ticareti suçuna iştirak edebilmek mümkündür. TCK m255/4 ve m.255/5 hükmü uyarınca Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi ve Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri müşterek fail kabul edilir ve nüfuz ticareti suçu işlediğinden bahisle cezalandırılır.
İÇTİMA: Nüfuz ticareti suçunun işlenmesi sırasında TCK kapsamında başkaca bir suçun da işlendiğinden bahsedildiği durumlarda gerçek içtima uygulanır. TCK m.255/6 hükmü uyarınca “İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır.” Fail bu durumda hem nüfuz ticareti suçundan hem de işlediği diğer suç nedeniyle ayrıca cezalandırılmaktadır.
ŞİKAYYET, UZLAŞMA, ZAMANAŞIMI ve GÖREVLİ MAHKEME
Nüfuz ticareti suçu kanunen şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Cumhuriyet başsavcılığı tarafından herhangi bir şikayete tabi olmaksızın re’sen soruşturulmaktadır. Bu nedenle suç kapsamında herhangi bir şikayet süresi öngörülmemiştir.
Nüfuz ticareti suçu uzlaştırma kapsamına alınamamakta olup bu suç bakımından herhangi bir uzlaşma düzenlemesi bulunmamakta ve nüfuz ticareti suçu bakımından uzlaşma mümkün değildir.
Nüfuz ticareti suçunun işlenmesinden itibaren 8 yıl içerisinde suç nedeniyle ceza davasının açılmış olması gerekmektedir. Nüfuz ticareti suçu bakımından ceza dava zamanaşımı 8 yıldır.
Nüfuz ticareti suçu uyarınca suçun yargılaması asliye ceza mahkemeleri tarafından yapılmaktadır.
ADLİ PARA CEZASI, ERTELEME ve HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
Nüfuz ticareti suçu uyarınca fail hakkında verilecek ceza, adli para cezası hükümleri uyarınca bir yılın altında olması halinde koşulların uygun olması halinde adli para cezasına çevrilebilmesi mümkündür.
Nüfuz ticareti suçu nedeniyle hakkında cezaya hükmolunan failin cezasının ertelenmesi yani verilen cezanın belli koşullar varlığında infaz kurumlarında infaz edilmesinden vazgeçilmesi mümkündür.
Nüfuz ticareti suçu nedeniyle fail hakkında verilecek ceza hakkında Hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Fail hakkında HAGB hükümleri uygulandığı takdirde denetim süresi içerisinde belli koşulların yerine getirilmesi halinde ceza kararı herhangi bir sonuç doğurmayacaktır.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNUN DİĞER SUÇLARLA İLİŞKİSİ
Nüfuz ticareti suçu belirtildiği üzere bir kişinin başka bir kamu görevlisi üzerinde nüfuzu bulunduğu iddiası ile haksız bir şekilde bir işin görülmesi üzerine anlaşmaya varmasıdır. Kişinin kendisinin kamu görevlisi olmasından faydalanarak haksız bir şekilde bir işin görüleceğini vaat ederek menfaat edilmesi rüşvet suçuna oluşturmaktadır. Nüfuz ticareti suçunda önemli olan kişinin değil üzerinde nüfuzu bulunan kişinin kamu görevlisi olmasıdır. Kamu görevlisi dışındaki kişiler onun haberi olmadan kamu görevinden kaynaklanan nüfuzunu kullanmakta kamu görevlisinin suçtan haberi olmamakta ve suça katılmamaktadır.
Nüfuz ticareti suçu ile dolandırıcılık suçu arasında bulunan fark ise dolandırıcılık suçunda fail, mağduru hile, aldatma ile kandırmak sureti ile menfaat elde etmeyi amaçlamaktadır. Dolandırıcılık suçunda mağdur, failin haksız bir harekette bulunduğunu bilmemekte failin hareketinin yasal olduğunu düşünmektedir. Ancak nüfuz ticareti suçu bakımından her iki taraf da yapılan hareketin yasal bir hareket olmadığını haksız bir şekilde bir işin görüleceğini bilmektedir. Bu nedenle haksız bir şekilde bir işini gördürmek isteyen taraf suçun mağduru kabul edilmemektedir. Kamu görevlisi olmayan kişi kendisinin kamu görevlisi olduğunu iddia ederek bir işi halledeceğini vaat etmiş ise nitelikli dolandırıcılık suçu oluşacaktır.
NÜFUZ TİCARETİ İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
5. Ceza Dairesi 2020/6746 E. , 2023/9477 K.
“İçtihat Metni
MAHKEMESİ:AsliyeCezaMahkemesi
SAYISI :2015/578Esas, 2016/470Karar
SUÇ: Nüfuz ticareti
HÜKÜM:Mahkumiyet
TEBLİĞNAMEGÖRÜŞÜ:Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I.HUKUKÎSÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.11.2015 tarihli ve 2015/4735 Soruşturma, 2015/2067 Esas, 2015/1871 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında nüfuz ticareti suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 255 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluğu uygulanması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2…. 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.05.2016 tarihli ve 2015/578 Esas, 2016/470 sayılı Kararı ile sanık hakkında nüfuz ticareti suçundan 5237 sayılı Kanun’un 255 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 62’nci, 50’nci ve 52’nci maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası karşılığı 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; sanığın temyiz sebeplerinin yerinde olmadığından bahisle hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II.TEMYİZSEBEPLERİ
Sanığın temyiz dilekçesi, cezaevinde olması sebebiyle savunmasını yapamadığına, borç aldığı paranın tamamını ödediğine, suçsuz olduğuna ve resen nazara alınacak sair nedenlere ilişkindir.
III.OLAY VE OLGULAR
Sanığın memur olduğunu ve 5.000,00 TL vermesi halinde mağduru da işe aldırabileceğini söyleyerek mağdurdan para aldığı iddia ve kabul edilerek nüfuz ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
IV.GEREKÇE
Hükmün tefhim edildiği 17.05.2016 tarihinde … Açık Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu ve duruşmadan bağışık tutulma talebi olmadığı anlaşılan sanık hazır edilmeden yokluğunda mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle 5237 sayılı Kanun’un 196’ncı maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de; 5237 sayılı Kanun’un 6352 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesiyle değişik 255 inci maddesinde düzenlenen nüfuz ticareti suçunun bağlı hareketli bir suç tipini oluşturduğu, bu suçta hareket öğesi sınırlandırıldığından, dolandırıcılık suçuna nazaran özel hüküm niteliğinde bulunduğu, nüfuz ticareti suçunun oluşabilmesi için gördürülecek işin mutlaka haksız bir iş olması, işi göreceğini söyleyen failin kamu görevlisi üzerinde nüfuzunun bulunması ve işi yapacak kamu görevlisinin belli olmasının gerektiği, 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddelerinde düzenlenen dolandırıcılık suçunda ise işi göreceğini söyleyen failin kamu görevlisi üzerinde nüfuzunun bulunmasının gerekmediği, somut olayda sanığın kamu görevlileri üzerinde nüfuzunun bulunmadığı, buna göre eyleminin nüfuz ticareti suçuna uymadığı, basit dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete ‘de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6763 sayılı Kanun) 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki dolandırıcılık suçunun da uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 254 üncü maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253 üncü maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanık hakkında tayin edilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında adli para cezasına esas alınan tam gün sayısının hüküm fıkrasında gösterilmemesi suretiyle 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin üçüncü fıkrasına ve 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi,
Hükümden önce 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa’nın 81 inci maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya devam edilmemesi durumunda hapis cezasının aynen infazına karar verileceğine hükmolunması, hukuka aykırı görülmüştür
V.KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.05.2016 tarihli ve 2015/578 Esas, 2016/470 sayılı Kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, Tebliğname ‘ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.10.2023 tarihinde karar verildi.
YARGITAY 15. Ceza Dairesi Esas:2018/3442 Karar:2019/4360 “Nüfuz ticareti suçunda; sanık, kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için haksız menfaat temin ederken dolandırıcılık suçunda, sanık, herhangi bir nedenle ve kamu görevlileri üzerinde nüfuz sahibi olduğunu söylemeden menfaat temin etmektedir. Nüfuz ticareti suçunun fail herkes olabilir, fail kamu görevlisi olursa bu cezada bir artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Dolandırıcılık suçunun faili de herkes olabilir; fakat failin kamu görevlisi olması bir arttırım nedeni değildir. Nüfuz ticareti suçunda, rüşvet suçunda olduğu gibi tarafların anlaşması ile suç tamamlanır. Menfaatin temin edilmesi gerekmez. Menfaat teklifi olur fakat anlaşma olmazsa ceza indirimi yapılır. Dolandırıcılık suçunda ise, anlaşma yeterli değildir. Suçun tamamlanması için menfaatin temin edilmesi zorunludur, menfaat temin edilmeden icra hareketleri engel bir nedenden dolayı yarıda kalırsa, suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Nüfuz ticareti suçunda, failin, ilgili kişiler üzerinde gerçekte nüfuz sahibi olması gerekiyor. Nüfuz sahibi olmayıp, mağdura böyle bir yalan söyleyerek menfaat temin ederse eylem dolandırıcılık olur, zira bu durumda failin iradesi sakatlanmış olacaktır. Örneğin; sanık, “x memuruna haksız olan bu işi yaptırabilirim” der ve kişi de menfaat temin ederse, bu işin haksızlık içeriğini ve yasal olmadığını her iki taraf bilirse, eylem 255. madde kapsamındadır. Fail kamu görevlisi ise ceza arttırılır. Her iki taraf da ceza alacaktır, bu hususta anlaşmaya varılması yeterlidir.”