GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TEHLİYE SOKMA SUÇU

SUÇUN KANUNİ TANIMI

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunumuzun Topluma Karşı Suçlar Kısmının “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” Bölümünde 170. Madde olarak düzenleme alanı bulmuştur. Topluma karşı işlenen ve doğrudan somut zarar doğurmaksızın geniş çevrelerde tehlike yaratan fiiller, cezalandırılarak önlenmek istenir. Bu tür genel tehlike yaratan eylemler, bireysel suç normları dışında toplumun düzenini ve güven duygusunu hedef aldığı için özel bir düzenlemeye tabi tutulmuştur. TCK m.170 hükmü uyarınca Genel Güvenliği Tehlikeye Sokma Suçu;

Madde 170- (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

a) Yangın çıkaran,

b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,

c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,

Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Şeklinde düzenleme yapılarak toplumun hayatı, sağlığı ve malvarlığına karşı seçimlik hareketlerle tehlike yaratan kişilerin cezalandırılması öngörülerek toplum huzuru korunmaya çalışılmaktadır.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokma suçu bir tehlike suçu olarak adlandırılmıştır. Söz konusu suç ile toplumun huzuru ön planda tutularak kişilerin; huzuru, vücut bütünlükleri, malvarlığı, sağlığı ve hayatı güvence altına alınmak istenmektedir. Bu sayede toplumun huzur içerisinde kaygı ve panikten uzak bir yaşam sürmesi amaçlanmıştır.

SUÇUN UNSURLARI

FAİL               : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu özgü bir suç değildir. Suçu işleyen fail açısından kanunumuzda herhangi bir sınırlama yapılmamıştır. Fail, herhangi bir kişi olabilmekle suç, herkes tarafından işlenebilmektedir.

MAĞDUR      : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun mağduru faili gibi herkes olabilmektedir. Kanun uyarınca mağdur ile ilgili bir sınırlama yapılmamış olup suçtan herkes etkilenebilir.

FİİL                : Genel güvenliği tehlikeye sokma suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Suç somut  bir kişiye yönelik olarak işlenme mecburiyetinde olmayıp tehlike yaratan durumları cezalandırmaktadır kanun lafzından da anlaşılacağı üzere genel güvenliği tehlikeye sokma suçu;

  • Yangın çıkarma suretiyle işlenebilmekte olup yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca yangın çıkarmadan söz edilebilmesi için failin kişiler ve mallar üzerinde genel bir tehlike yaratmaya elverişli şekilde yanmaya başlaması ve yayılması gerekmektedir.
  • Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olma suretiyle işlenebilmektedir.
  • Silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak suretiyle işlenebilmektedir.  Kuru tabanca ile havaya ateş etmek yargıtay içtihatları uyarınca genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz. 

TCK m.170/1 hükmü uyarınca yukarıda bahsedilen seçimlik hareketlerle somut bir tehlike yaratılması suçun oluşması açısından yeterlidir. Ortaya zarar sonucu çıkması zorunlu olmayı kişilerde korku ve panik yaratacak şekilde tehlike oluşması objektif cezalandırma şartı olarak kabul edilmekte; zararın meydana gelmesi durumunda oluşan zarar uyarınca TCK kapsamında düzenlenen diğer suçlardan da cezalandırma söz konusu olmaktadır. Genel güvenliği tehlikeye sokma suçunun cezalandırılması için önemli olan kişilerin sağlığı veya malvarlığı üzerinde zarar olacağına dair ortaya çıkan tehlikenin zararı doğuracağına elverişli olması gerekmektedir.

  • Yangın “tehlikesine” neden olma,
  • Bina çökmesi “tehlikesine” neden olma,
  • Toprak kayması “tehlikesine” neden olma,
  • Çığ düşmesi “tehlikesine” neden olma,
  • Sel veya taşkın “tehlikesine” neden olma suretiyle de işlenebilmektedir.

TCK m.170/2 hükmü uyarınca genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu işlenebilir. Burada fail, doğrudan tehlikeyi yaratan hareketi yapan kişi değil neden olan kişi olmaktadır. Bu madde uyarınca suçun soyut tehlike oluşturması düzenlenmiştir. TCK m.170/2 uyarınca düzenlenen seçimlik hareketlerin varlığı suçun oluşması için yeterli olmakta kişilerin sağlığı veya malvarlığı üzerinde somut bir tehlikenin oluşma şartı aranmamaktadır.

MANEVİ UNSUR     : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu için kast gereklidir. Fail, seçimlik hareketleri bilerek ve isteyerek yapmalıdır. Genel güvenliği tehlikeye sokma suçu taksirle de işlenebilen bir suç olmakla birlikte suçun taksirli hali TCK m.171 hükmünde düzenlenmektedir.

KONU            : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun konusu kişilerin sağlığı, hayatı veya malvarlığı üzerinde tehlike oluşturmaya elverişli soyut ya da somut seçimlik hareketlerde bulunmaktır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ

TEŞEBBÜS: Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu yukarıda da belirttiğimiz üzere seçimlik hareketli bir suçtur. Teşebbüsten söz edebilmek için failin hareketlere başlamış olması ancak elinde olmayan nedenlerle hareketleri sonlandıramaması gerekmekte olup failin hareketlerinin bölünebilirliğinden bahsedilmesi gerekmektedir. Ancak söz konusu suç bakımından failin hareketleri bölünebilir olmadığından dolayı genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçuna teşebbüsten bahsedilmesi mümkün olmayacaktır.

İÇTİMA: Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu bakımından kanunumuzca düzenlenen içtima hükümlerinin uygulanması mümkündür. Fail, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu kapsamında bir hareketle birden fazla hukuki yararı ihlal eder veya birden fazla hareketle aynı hukuki yararı ihlal ederse bu durumda cezalandırma suçların içtimaı ile yapılacaktır. Failin hareketi sonucu ortaya çıkan zarar daha ağırsa fail en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır. Kanunumuz uyarınca bu durumda TCK m.44 hükmü uyarınca fikri içtima uygulanmakta ve fail hareketi ile ortaya çıkan neticede en ağır cezayı gerektiren suçtan ceza alacaktadır. 6136 sayılı yasaya aykırı bir silahla meskun mahalde ateş etme halinde, fail, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve 6136 sayılı kanuna muhalefet (6136 sayılı kanun m.13/1) suçlarından ayrı ayrı cezalandırılacaktır

İŞTİRAK: Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu birden fazla faille işlenebilen bir suçtur. Suçun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi durumunda iştirak ile ilgili genel hükümler uygulama alanı bulacak ve kişiler birlikte fail olarak değerlendirilecek olup her fail hakkında ayrı ayrı cezaya hükmolunacaktır.

ŞİKAYYET, UZLAŞMA, ZAMANAŞIMI ve GÖREVLİ MAHKEME

Genel güvenliği tehlikeye sokma suçu kanunen şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Cumhuriyet başsavcılığı tarafından herhangi bir şikayete tabi olmaksızın re’sen soruşturulmaktadır. Bu nedenle suç kapsamında herhangi bir şikâyet süresi öngörülmemiştir.

            Genel güvenliği tehlikeye sokma  suçu uzlaştırma kapsamına alınamamakta olup bu suç bakımından herhangi bir uzlaşma düzenlemesi bulunmamakta ve Genel güvenliği tehlikeye sokma  suçu bakımından uzlaşma mümkün değildir.

            Genel güvenliği tehlikeye sokma  suçunun işlenmesinden itibaren 8 yıl içerisinde suç nedeniyle ceza davasının açılmış olması gerekmektedir. Genel güvenliği tehlikeye sokma  suçu u bakımından ceza dava zamanaşımı 8 yıldır.

            Genel güvenliği tehlikeye sokma  suçu uyarınca suçun yargılaması asliye ceza mahkemeleri tarafından yapılmaktadır. Ayrıca genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu yargılaması seri muhakeme usulüne tabi olarak da yürütülebilmektedir. Gerekli görüldüğü hallerde suçun yargılaması seri muhakeme usulüne tabi olacaktır.

ADLİ PARA CEZASI, ERTELEME ve HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu uyarınca fail hakkında verilecek ceza,  TCK  m.170/1 hükmünde düzenlenen 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası adli para cezası hükümleri uyarınca bir yılın altında olması halinde koşulların uygun olması halinde adli para cezasına çevrilebilmesi mümkündür. Ancak TCK m.170/2 hükmü uyarınca üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır şeklinde seçimlik bir ceza öngörülmesi nedeni ile hapis cezası seçildikten sonra failin hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi mümkün olmayacaktır.

            Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu nedeniyle hakkında cezaya hükmolunan failin cezasının ertelenmesi yani verilen cezanın belli koşullar varlığında infaz kurumlarında infaz edilmesinden vazgeçilmesi mümkündür.

            Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu nedeniyle fail hakkında verilecek ceza hakkında Hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Fail hakkında HAGB hükümleri uygulandığı takdirde denetim süresi içerisinde belli koşulların yerine getirilmesi halinde ceza kararı herhangi bir sonuç doğurmayacaktır.

GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TESHLİKEYE SOKMA SUÇU İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

Oluş ve mahkemenin kabulüne göre; 20.03.2012 günü Şırnak ili İdil ilçesinde gerçekleştirilen izinsiz Nevruz Bayramı kutlamalarında, PKK’ya yakın internet sitesinden yapılan eylem çağrıları doğrultusunda sabah saatlerinden itibaren çeşitli mahalle ve sokaklarda toplanan içlerinde yüzü maskeli kişilerin de bulunduğu kalabalık grupların yapılan uyarılara rağmen dağılmamakta ısrar ederek güvenlik güçlerine taş ve molotoflarla saldırıda bulunduğu ve akşam saatlerine kadar devam eden olaylarda, CD görüntülerinin incelenmesinde uyarılara rağmen dağılmayıp güvenlik güçlerinin müdahalede bulunduğu grup içerisinde elinde taş ve molotof ile görüntüsü bulunan suça sürüklenen çocuğun molotofu kullandığına dair savunması da nazara alındığında; her ne kadar üzerine yüklenen TCK’nın 170. maddesine uygun molotof kullanmak suretiyle genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de suça sürüklenen çocuğun güvenlik güçlerine yönelik saldırısının TCK’nın 265. maddesi kapsamındaki suçu oluşturacağı, hedefin belli olmaması halinde ise TCK’nın 170. maddesi gereğince hüküm kurulması gerekeceğinin gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/5571).

8. Ceza Dairesi         2019/12247 E.  ,  2019/9552 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde silahla ateş etmek
HÜKÜM  :Beraat
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve silahla tehdit suçlarından cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın, katılanlar ile tartıştığı sırada, katılanlardan …’e elindeki av tüfeğini doğrultarak “sana sıkarım” dedikten sonra ikametin önünde av tüfeği ile havaya ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin, bir bütün olarak silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilerek sadece silahla tehdit suçundan mahkumiyet hükmü kurulmakla yetinilmesi ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği halde, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan ayrıca beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

“…Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın, mağdurun babasının iş yeri önünde mağduru bıçakla tehdit ettikten yarım saat sonra yine mağdurun babasının iş yerine ateş etme eyleminin, mağdura yönelik zincirleme şekilde silahlı tehdit suçu ile genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğu, bu durumda sanık hakkında TCK’nın 44. maddesi uyarınca yalnızca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçundan TCK 43/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, kanuni olmayan gerekçe ile ve TCK 43/1. maddesi uygulanmadan silahlı tehdit suçu ile genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması, Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, karşı temyiz olmadığından yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (4. Ceza Dairesi 2015/24559 E. , 2019/19630 K.)

Av. Gökhan AKGÜL & Av. Mümine Nur AYDOĞMUŞ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir