
Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Nedir?
Nitelikli dolandırıcılık suçu; failin dolandırıcılık suçunu belirli dini, sosyal, teknolojik ve mesleki araçlarını veya kamu kurumlarını araç olarak kullanmak suretiyle işlemesi olarak tanımlanmaktadır. Nitelikli dolandırıcılık suçundaki ayırt edici unsur, bu suçun oluşması için failin haksız çıkarı sağlamış olmasıdır. Buna karşın, nitelikli dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı durumda ise teşebbüs failinin hazırlık hareketlerini bitirmesi ve haksız çıkar sağlamaya yönelik icra hareketlerine başlamış olması göz önünde bulundurulmaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Koşulları
Türk Ceza Kanununda ‘’Nitelikli Dolandırıcılık’’ başlığı altında yer alan madde
158’de ifade edildiği üzere, dolandırıcılık suçunun nitelikli dolandırıcılık şeklinde icra edilmesi için;
‘’a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak
suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması
suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin
açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının
çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,’’
işlenmesi gerekmektedir.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi
Failin dolandırıcılık suçunu; özel, kamu banka kurumlarını veya bu bankaların çek, kredi kartı ve dekont gibi maddi varlıklarını araç olarak kullanarak işlemesi, suçu nitelikli hale getirmektedir. Bu hususa ilişkin olarak örnekler;
a. Bahis kuponu satış vaadi ile yapılan dolandırıcılık,
b. Çekilişten hediye kazanıldığı vaadi ile yapılan dolandırıcılık,
c. Müstehcenlik, cinsel suçlama ile yapılan dolandırıcılık (şantaj kapsamında da
değerlendirilebilir),
d. Abonelik yenilemesi vaadi ile yapılan dolandırıcılık,
e. Telefon, bilgisayar vb. elektronik cihaza erişim sağlanarak yapılan
dolandırıcılık,
şeklinde sıralanabilir.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezası
Kanun koyucunun, nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası hususunda 2 farklı ayrım belirlediği görülmektedir:
a. 24.11.2016 tarihinden önce işlenmiş nitelikli dolandırıcılık suçlarında faile
verilecek hapis cezası 2 yıldan 7 yıla olarak belirlenmiş iken;
b. 24.11.2016 tarihinden sonra işlenmiş nitelikli dolandırıcılık suçlarında bu hapis cezası süresi 3 yıldan 10 yıla kadar şeklinde düzenlenmiştir (TCK madde 158).
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Hile
Nitelikli dolandırıcılık suçunda hile esasen failin oluşturduğu ve mağduru yanıltmak amacıyla kullandığı nitelikli bir yalanı kapsamaktadır. Dolayısıyla fail, mağduru hileli aldatıcı yalan ve yanıltıcı davranışları aracılığıyla haksız çıkar elde etmeye çalışmaktadır. Ayrıca, bahsedilen ‘’haksız çıkar’’ ve ‘’hileli aldatıcı yalan’’ hususları hakim tarafından dava özelinde değerlendirilmekte; meselede mağdurun öznel durumu, eğitimi, hilenin şekli ve varsa düzenlenmiş hileli belgenin özellikleri gibi unsurlar dikkate alınmaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Nitelikli Haller
Yukarıda alıntılanan TCK madde 158’de düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun en az 3 kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda; verilecek ceza 1/2 oranında, aynı suçların suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise 1 kat artırılmaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık
Türk ceza hukukunda etkin pişmanlık usulü, failin işlediği suçtan kaynaklı pişmanlık duyması ile birlikte suçun etkilerini ortadan kaldırmaya çalışması şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre, nitelikli dolandırıcılık suçu nedeniyle etkin pişmanlık hükümleri ceza indirimi gerek faile, gerekse yardımcı veya azmettiriciye uygulanabilir.
Etkin pişmanlık hükümleri, TCK madde 168’de şu şekilde düzenlenmiştir:
‘’(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs (…) suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.
(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
(5) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.’’
Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna Teşebbüs
Nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs; ilgili suçun işlendiği eylemin yarıda kalması veya icra hareketlerinin tamamlanmasına rağmen sonucun, failin iradesi dışındaki engellerden kaynaklı olarak, henüz oluşmaması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla; nitelikli dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde, faile verilecek cezanın 1/4’ünden 3/4’üne kadarı indirilmektedir.
Ek olarak; nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüste, failin hileli hareketlerine karşın mağdur herhangi bir zarara uğramasa dahi fail, teşebbüs hükümleri uyarınca cezaya çarptırılacaktır. Ancak failin ilgili suça dair hazırlık hareketleri başlamamış ise bu durumda dolandırıcılık suçu söz konusu olmayacağından, teşebbüs hükümlerine gidilmeyeceği bilinmelidir.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Yargılama Usulü
Nitelikli dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi iken, yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüste ise yetkili mahkeme son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi olmaktadır. Bu hususta taraflar; ilgili davayı açacak ve takip edecek ceza avukatına, Antalya ceza avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
1.Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Şikayete Bağlı Bir Suç Mu?
Genel olarak dolandırıcılık suçları şikayete bağlı suçlardan olmamakla birlikte,
savcılık makamı tarafından resen soruşturulmaktadır. Dolayısıyla şikayetten
vazgeçme, ilgili davanın düşmesine yol açmaz.
2.Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Uzlaştırma Olur Mu?
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 253/1 gereği uzlaştırma; ceza soruşturması ve
davasında, tarafsız bir aracı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesine fayda sağlayan bir süreç olmaktadır. Bilinmelidir ki nitelikli dolandırıcılık suçu, basit dolandırıcılık suçuna karşın uzlaştırmaya tabi olmayıp, uzlaştırma hükümlerine tabi değildir.
3.Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri
Bırakılması (HAGB) Kararı Verilebilir Mi?
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı esasen, sanık hakkında verilen cezanın belirli bir denetim süresi içerisinde hüküm ve sonuç doğurmamasını sağlayan karardır. Hakkında HAGB kararına hükmedilen sanık, ilgili denetim süresi içerisinde belirli koşulları yerine getirir ise verilen ceza ortadan kaldırılmakta ve dolayısıyla dava düşmektedir. Bu hususta, nitelikli dolandırıcılık suçunda da HAGB kararı verilebilmektedir.
4.Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Adli Para Cezasına Çevrilebilir Mi?
Adli para cezası; bir yaptırım türü olmakla birlikte, işlenmiş bir suça karşılık hapis cezasıyla beraber veya tek başına uygulanabilmektedir. Bununla ilgili olarak; nitelikli dolandırıcılık suçunda faile hükmedilecek ceza 1 yıldan fazla olacağından, hapis cezası adli para cezasına çevrilemez.
5.İnternet Üzerinden Dolandırıldım, Paramı Geri Alabilir Miyim?
İnternet yani bilişim sistemleri üzerinden gerçekleştirilen nitelikli dolandırıcılık
suçunda parayı geri almak amacıyla; savcılığa suç duyurusu bulunma, alacak davası açma, ihtiyati haciz ve ilamsız icra takibi başlatma yöntemleri kullanılabilir.
6.Banka Hesap Kartım Dolandırıcılıkta Kullanılmış, Ceza Alır Mıyım?
Banka ve kredi kartlarının nitelikli dolandırıcılık suçunda kullanılması durumunda faile, ağır yaptırımlar uygulanmaktadır. Buna göre; hükmedilecek hapis cezası, en az 3 en fazla 6 yıl olmaktadır. Ancak bu halde, banka ve kredi kartının asıl sahibi mağdura, suça karışmadığı isnat olduğu takdirde, ceza verilmez.
7.Telefon Hattım Dolandırıcılıkta Kullanılmış, Ceza Alır Mıyım?
Telefon hattı üzerinden işlenen nitelikli dolandırıcılık suçunda parayı geri almak
amacıyla; savcılığa suç duyurusu bulunma, alacak davası açma, ihtiyati haciz ve
ilamsız icra takibi başlatma yöntemleri kullanılabilir. Buna karşın, telefon hattının asıl sahibi mağdura, suça karışmadığı isnat olduğu takdirde, ceza verilmez.
8.Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Zamanaşımı Nedir?
Nitelikli dolandırıcılık suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıl olmaktadır. Buna
binaen yetkili makamın, faili ve fiili öğrenmesinden başlayarak 15 yıl içerisinde
soruşturma başlatma hakkı mevcuttur.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna İlişkin Bazı Yargıtay Kararları
- ‘’TCK’nın, 158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan, bu düzenlemeyle failin,
kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri
sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere, para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK. md.6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir.’’ (Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 29.09.2014 Tarihli, 2013/1041 Esas, 2014/15729 Karar nolu karar) - ‘’Belgede sahtecilik suçlarında, önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine
onun imzasının atılmasında suç kastından söz edilmeyeceğinden, somut olayda alınan bilirkişi raporlarında suça konu kira sözleşmesindeki imzaların sanığa ait olduğunun tespit edilmesi karşısında sanığın annesi olan ….’e oğlu olan sanığın kira sözleşmesine kendi yerine imza atmasına önceden muvafakat verip vermediğinin sorulması, suça konu kira sözleşmesinin 05.02.2010 tarihli olması nedeniyle bahsi geçen evin satış tarihinin, tapudan sorulması sözkonusu kira sözleşmesinin gerçekte hangi tarihte (yazılı ya da sözlü) yapıldığının da taraflardan sorulmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yüklenen özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının yasal unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı karar yerinde açıklanıp tartışılarak hüküm kurulması yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde sanığın her iki suçtan mahkumiyetine hükmolunması, Yasaya aykırı sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan …’’ (Yargıtay Ceza Dairesi, 19.11.2015 Tarihli, 2015/3898 Esas, 2015/5333 Karar nolu karar) - ‘’5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 2. fıkrasındaki nitelikli dolandırıcılık
suçunun oluşabilmesi için suç failinin ismen söylemese bile kimden söz
edildiğini karşı tarafın anlayacağı şekilde makamı, rütbesi, ünvanı ve lakabını söylediği kamu görevlilerini tanıdığını, hatırının sayıldığını, işini yaptıracağını söyleyerek mağduru aldatması gerektiği, somut olayda ise sanığın, belli bir kamu görevlisi yanında hatırı sayıldığından ve ilişkisi olduğundan bahsetmeksizin, sadece Jandarmayı bağlayacağından bahisle, para vermesini söyleyerek haksız çıkar sağlamış olması karşısında, sanığın eyleminin 5327 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle TCK’nın 158/2 maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan …’’ (Yargıtay 23. Ceza Dairesi, 10.11.2015 Tarihli, 2015/3538 Esas, 2015/6377 Karar nolu karar) - ‘’Nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanıklar …ve
…’nin beraatlerine ilişkin hükümler ile nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar İlhan ve …’ın beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde; Sanıkların savunmaları, katılan vekili beyanları, kurum yazıları ile dosya kapsamından sanıklar İlhan ve … bakımından katılan kurumun zararının bulunmaması, yine söz konusu iş yerinin gerçek bir iş yeri olması nedeniyle mahkemece sanıkların üzerilerine atılı suçları işlediklerine dair, mahkumiyetlerine yeterli, kesin delil olmaması gerekçesine dayanan beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.’’ (Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 18.02.2019 Tarihli, 2017/8524 Esas, 2019/838 Karar nolu karar) - ‘’Sanıklar … ve … ‘nun 23.09.2008 tarihinde keşide yeri gösterilmeyen ve
tamamen sahte oluşturulmuş çeki kullanarak katılandan 96 adet keçi
aldıklarının iddia ve kabul olunduğu, Suç tarihinin çekin katılanın oğlu tanık Mürsel’e verilme tarihi olan 23.09.2008 olduğu, sanıkların atılı suçu daha ileri bir tarihte işlediklerine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, Sanıklar hakkında 16.01.2012 tarihinde iddianame düzenlenmiş olup dava zamanaşımının, son olarak sanıklar hakkında verilen 20.06.2019 tarihli mahkûmiyet kararıyla kesildiği, Anlaşılmıştır.’’ (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 28.04.2022 Tarihli, 2020/367 Esas, 2022/308 Karar nolu karar)
Views: 19