UZAKLAŞTIRMA KARARI

Uzaklaştırma Kararı Nedir?

Uzaklaştırma kararı; 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanunda yer verilen önleyici ve koruyucu bir tedbir kararıdır.
Uzaklaştırma kararının amacı esasen; failin belirli süre içerisinde mağdura
yaklaşmasını, iletişim kurmasını ve aynı evi paylaşmasını yasaklamak; aynı zamanda eşyalara zarar vermesi, alkol ve uyuşturucu kullanması gibi hususları engellemek yani mağduru koruma altına almaktır.
Mağdur; muzdarip olduğu şiddet, şiddet tehditi, hakaret, aşağılanma ve ısrarlı takip gibi durumlardan dolayı faile karşı uzaklaştırma talebinde bulunabilecektir. Buna binaen, uzaklaştırma kararını isteme imkanına sahip kişiler genel hatlarıyla aşağıdaki gibi listelenebilir:

  1. Şiddet mağduru kişiler ve çocuklar
  2. Şiddete uğrama tehlikesi olan kişiler ve çocuklar
  3. Tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişiler

Uzaklaştırma Kararı Nasıl Alınır?

Uzaklaştırma kararı almak isteyen kişi, ilgili talebini Aile Mahkemesine sunacağı dilekçe ile gerçekleştirebilir. Buna karşın; bahsedilen durumun mümkün olmadığı hallerde ise mağdur, polis merkezine veya jandarmaya vereceği ifadenin ardından uzaklaştırma kararı talep edebilmektedir. Bu hususa ilişkin olarak yetkilinin; belge veya delil şartı aranmaksızın, mağdurun beyanını esas alarak en kısa sürede uzaklaştırmaya dair bir karar vermesi esastır (Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun madde 8).

Uzaklaştırma Talebi Halinde Verilebilecek Tedbir Kararları

Tedbir kararları; 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine
Dair Kanun madde 8’de,
‘’(1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.
(2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.
(3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.
(4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir.
(5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır.
(6) Gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen,
korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(7) Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi
sağlanır.’’
olarak tanımlanmaktadır. Bu hususta kanun koyucunun, uzaklaştırma talebi halinde verilebilecek tedbir kararlarını ‘’koruyucu’’ ve ‘’önleyici’’ tedbir kararları olarak ayrıştırdığı görülür. 6284 Sayılı kanunda belirtildiği üzere (madde 3-5);

Koruyucu tedbir kararları:

‘’a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.
b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.
c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.
ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.
d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına
katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.’’

Önleyici tedbir kararları:

a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.
b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.
c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel
ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.
d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile
yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.
e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.
f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.
ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle
zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.
h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.
ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin
sağlanması.’’
şeklinde açıklanmaktadır.

Uzaklaştırma Kararının Süresi

Uzaklaştırma kararının süresi hakim veya polis tarafından olay özelinde
değerlendirilen süreye tabi olmakla birlikte, üst sınırı 6 ay olmaktadır. Söz edilen süre, kural olarak uzaklaştırma kararının ilgiliye tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren işlemeye başlamaktadır. Ayrıca süre henüz bitmeden kişi, uzaklaştırma kararının devamı yani sürenin uzatılması için yetkili makama başvurma hakkına da sahiptir.

Uzaklaştırma Kararının İhlali

Hakkında uzaklaştırma kararı verilen kişi, bu kararı ihlal edecek nitelikte eylem ve davranışlarda bulunur ise 3 gün ile 10 gün arasında zorlama hapsine mahkum edilmektedir. Buna ilişkin, failin tekrar ettiği her ihlalde zorlama hapsi süresi 15 günden 30 güne kadar çıkabilmektedir. Ancak kanunen toplam zorlama hapsi süresi 6 ayı geçemez.

Uzaklaştırma Kararını Vermeye Yetkili Makam

Kanunen uzaklaştırma kararını vermeye yetkilinin Aile Mahkemesi Hakimi olmasına karşın, acil karar alınması gereken durumlarda bu kişi polis veya jandarma da olabilmektedir. Ayrıca; taraflar arasında devam eden bir boşanma, ayrılık vb. dava mevcut ise davanın görüldüğü mahkeme de uzaklaştırma kararını vermeye yetkilidir. Bu hususta taraflar; ilgili talepte bulunacak avukata, Antalya avukata ihtiyaç duyabilmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

1.Uzaklaştırma Kararını Almak Ne Kadar Sürer?

Uzaklaştırma kararının elde edilmesi, bu talebe yönelik usul işlemlerinin doğru ve hızlı yapılması halinde yaklaşık olarak 1 gün sürmektedir. Dolayısıyla mağdur, bahsedilen hallerden en az birinin mevcut olması halinde ilgili süre sonunda uzaklaştırma kararını alabilecektir.

2.Uzaklaştırma Kararı Karşı Tarafa Nasıl Bildirilir?

Uzaklaştırma talebi onaylanır ise bu karar mağdur kişiye ve faile tefhim ve tebliğ edilmektedir. Ancak, ilgili kararın reddedildiği durumda red kararı yalnızca koruma talebinde bulunan kişiye tebliğ edilir.

3.Uzaklaştırma Kararına İtiraz Edilebilir Mi?

Uzaklaştırma kararına itiraz, hakkında bu karara varılan kişi tarafından Aile
Mahkemesine verilecek dilekçe neticesinde gerçekleştirilebilir. Bu hususta ilgilinin, uzaklaştırma kararının tefhim ve tebliğinden başlayarak 2 hafta (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun madde 9) olarak belirlenen hak düşürücü sürede itiraz etmesi gerekmektedir.

4.Uzaklaştırma Kararı İptal Edilebilir Mi?

Uzaklaştırma talebinde bulunan kişi bizzat bu kararı talep ettiğinden, genellikle iptal etme ihtiyacı doğmamaktadır. Buna rağmen barışma ve uzlaşma gibi bazı hallerde mağdur, kendi isteği üzerine uzaklaştırma kararını iptal etme yoluna gidebilmektedir. İlgili iptal talebi, mağdurun Aile Mahkemesine başvurması ile gerçekleşmektedir.

5.Uzaklaştırma Kararı Aldım, Telefonla Arayabilir Miyim?

Uzaklaştırma kararı ile korunan kişinin fail tarafından her halde rahatsız edilmesi ihlal niteliği taşıyacağından, telefonla arandığı takdirde de uzaklaştırma hükmü ihlal edilmiş sayılmaktadır. Bunun neticesinde ihlal eden kişi, zorlama hapsine mahkum edilir.

6.Uzaklaştırma Kararı Adli Sicil Kaydına (GBT) İşlenir Mi?

Uzaklaştırma kararı; bir çeşit koruma tedbiri olması itibariyle, aleyhine uzaklaştırmaya hükmedilen kişinin adli sicil kaydına işlenmemekte ve dolayısıyla bu karara ilişkin sorgulama mümkün olmamaktadır.

Uzaklaştırma Kararına İlişkin Bazı Yargıtay Kararları

  1. ‘’6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
    Kanuna muhalefet eyleminden dolayı şiddet uygulayan E.. Ş..’in, anılan
    Kanunun 13/1. maddesi gereğince 5 gün zorlama hapsine tabi tutulmasına dair Mersin 2. Aile Mahkemesinin 15.11.2012 tarihli ve 2012/584-584 değişik iş sayılı kararını müteakip Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının söz konusu zorlama hapsinin kesinleştirilmediği hususundaki itirazının reddine ilişkin Mersin 3. Aile Mahkemesinin 20.12.2012 tarihli ve 2012/641-641 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi … Mersin 2. Aile Mahkemesi tarafından verilen zorlama hapsi kararının itiraza tabi olduğu, kesinleşme işleminin bu aşamadan sonra yapılması gerektiği, bu nedenle itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.03.2015 Tarihli, 2014/17763 Esas, 2015/3728 Karar nolu karar)
  2. ‘’6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
    Kanun” hükümlerine göre, iki ay süre ile bu Yasanın 5. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen önleyici tedbir kararlarına hükmedilmiştir. Hakkında tedbir kararı verilen tarafından yapılan itiraz üzerine, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 06.05.2012 tarihinde, itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir (6284 s.K.md.9/1). 6284 sayılı yasa hükümlerine göre verilen tedbir kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup (6284 s.K.md. 9/3), temyiz yoluna başvurulması olanaklı değildir. Hal böyle olunca itiraz üzerine kesin olarak verilen ve yasa gereğince temyiz olanağı bulunmayan karara yönelik temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 13.05.2013 Tarihli, 2012/16521 Esas, 2013/13336 Karar nolu karar)
  3. ‘’… vekilinin 6284 sayılı Kanun kapsamında ortak yaşanan Poligon Mah. Seba Vista Sitesi A-1 Blok D:3 İstinye/İstanbul adresindeki konutun müvekkiline tahsis edilmesine, karşı tarafın ve yakınlarının anılan adreste bulunan konuta ve müşterek çocuğun bulunduğu diğer yerlere yaklaşmamasına, karşı tarafın müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin kaldırılmasına, karşı tarafın müvekkilini ve yakınlarını iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesine, karşı tarafın müvekkiline ve müşterek çocuğa karşı şiddet, tehdit ve hakarette bulunmasının önlenmesine ve karşı tarafın müvekkilinin şahsi eşyalarına ve ortak ev eşyalarına zarar vermesinin önlenmesine yönelik tedbirlere hükmedilmesi talebi üzerine, İstanbul 14. Aile Mahkemesi’nin 30/04/2020 tarihli ve 2020/222 Esas sayılı ara kararı ile 6284 sayılı Kanunun 5/1-a, 5//1-c ve 5/1-f maddeleri gereğince …’nun şiddet mağduru …’na yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, mağdura ve onun bulunduğu konuta, okula ve işyerine yaklaşmamasına, mağduru iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesine karar verildiği…’’ (Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 08.12.2021 Tarihli, 2021/20286 Esas, 2021/16925 Karar nolu karar)
  4. ‘’Somut olayda; davacı, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak kendisi ve müşterek çocukları için tedbir nafakası istemektedir. Sosyal ekonomik durum araştırmasında; davacının ev hanımı olup, gelirinin olmadığı, müşterek çocuk ile birlikte davalıdan ayrı yaşadığı; davalının ise, işçi olarak çalıştığı, aylık 900 TL maaş aldığı, eşinden ayrı yaşadığı, evden uzaklaştırma kararı bulunduğu tespit edilmiştir. Davalının, davacı aleyhine boşanma davası açması hakkında evden uzaklaştırma kararı bulunması dikkate alındığında davacı eşin ayrı yaşamada haklı olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, yukarıdaki yasal düzenlemeler çerçevesinde, tarafların halen ayrı yaşadıkları ve davacı eşin ayrı yaşamada haklı olduğu gözetilerek, davacının ve çocuklarının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre, davacı ve çocukları için uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmelidir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde, davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 03.03.2016 Tarihli, 2015/18088 Esas, 2016/3160 Karar nolu karar)
  5. ‘’İncelenen dosyada sanık …’nın uzaklaştırma kararına rağmen eşyalarını almak için konuta yanında … ile gittiği, konutta oturan rıza göstermeye yetkili anne …’nın …’yı eve aldığı ve eve aldıktan sonra … açıkça …’nın evden çıkıp gitmesini istemediği, bu sırada olay yerinde olmayan ve sesleri duyan …’nın polisi araması nedeniyle olay yerine gelen görevlilerin sanıkları yakaladıkları olayda; konutun içerisine giren …’nın rıza açıklamaya yetkili … tarafından eve alındığı ve evden çıkması için açık irade beyanının bulunmadığı, ana-kız tartışmasını duyan babanın ihbarı üzeri olay yerine gelen polislerin tarafları polis merkezine götürdüğü….’nın kızı ile arkadaş olan… …’nı arayıp kızını eve getirmesini istediği dosya kapsamıyla sabit olduğundan, SONUÇ: Sanık …’nın üzerine atılı konut dokunulmazlığını ihlal suçunun “rıza unsurunun varlığı nedeniyle” unsurları oluşmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesindeyiz.’’ (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 05.03.2018 Tarihli, 2016/5588 Esas, 2018/2976 Karar nolu karar)
  6. ‘’Somut olayda, davacı, davalı ile 1989 yılında evlendiklerini, 2008 yılında icra işlemlerinden korunmak için anlaşmalı olarak boşandıklarını, fakat birlikte yaşamaya devam ettiklerini, anlaşmalı boşanma sırasında 2008 yılı öncesi tek başına yaptığı çalışmalar sonucu elde ettiği gayrimenkullerini boşanma kararı ile birlikte eşine devrettiğini, daha sonra birlikte yaşarlarken davalının yalan beyanlarla kendisi hakkında uzaklaştırma kararı çıkarttığını, uzaklaştırma kararı ile birlikte davalının tüm eşya ve gayrimenkullerini kullandığını, boşanma kararından sonra da 2013 yılında davacı adına bir araba ve taşınmaz satın aldığını, davalının mal kaçırmaya başladığını, danışıklı olarak boşandığı eşinden boşanma sırasındaki devir ettiği gayrimenkullerin kendisine geri verilmesini istediğini bildirerek, ….’deki gayrimenkulün tamamının, … Mahallesinde bulunan gayrimenkulün ise 1/3 hissesinin adına tesciline, …plakalı aracın satış bedelinin 1/2’si ile … Mahallesinde bulunan ev eşyalarının 1/2’sinin tarafına eşya olarak verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.’’ (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 07.11.2016 Tarihli, 2016/5893 Esas, 2016/10229 Karar nolu karar)

Views: 25

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir