YABANCILARDA BOŞANMA İŞLEMİ

Yabancılarda Boşanma İşlemi Nasıl Olur?

Yabancılarda boşanma işlemi; eşlerden ikisinin de yurtdışında yaşayan türk veya yabancı uyruklulardan olması ve eşlerden birinin yabancı bulunması durumlarındaki farklılıklara binaen ayrı ayrı incelenmesi gereken bir husustur.

Yurtdışında Yaşayan Türklerin Türkiye’de Boşanması

Türk vatandaşı olan kişiler; ikameti Türkiye’de bulunmasa dahi tartışmasız olarak, Türkiye’de boşanma davası açma hakkına sahip olmaktadır. Buna ilişkin 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu (MÖHUK) madde 14/1: ‘’Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir.’’ ifadesinden de anlaşılacağı üzere, eşlerden ikisinin de Türk olması halinde açılacak boşanma davası Türk Hukukuna tabi olacaktır.

Yabancı Uyrukluların Türkiye’de Boşanması

Her ikisinin yabancı uyruklu olduğu durumda da eşler, ikametgahlarının Türkiye’de bulunması şartıyla burada boşanma davası açabilmektedir. Yukarıda alıntılanan MÖHUK madde 14/1’de yer aldığı gibi eşler, mevcut ise müşterek hukuka tabi olmaktadır. Buna karşın eşlerin ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde ise müşterek mutad mesken hukuku, onun bulunmadığı takdirde de Türk hukuku uygulanmaktadır (MÖHUK madde 14/2 c.2).

Birinin Yabancı Olduğu Çiftin Türkiye’de Boşanması

Eşlerden birinin yabancı olması halinde ise diğer eşin Türk vatandaşlığının
bulunmasından kaynaklı olarak, her iki eşin de Türkiye’de boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır.

Yabancılarda Kazanılmış Hak ve İzinlerin Boşanma Sonrası Durumu

Yabancı uyruklu eşin evlilik neticesinde kısmen veya tam olarak kazandığı bir takım hak ve izinler bulunmaktadır. Bahsedilen hak vatandaşlık hakkı iken, izinler oturum izni ve çalışma iznini kapsamaktadır.

1) Vatandaşlık Hakkı

Yabancı uyruklu eşin Türk vatandaşlığını kazanabilmesinin şartları Kanun Koyucu tarafından Türk Vatandaşlığı Kanunu madde 16/1’de aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

‘’Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;

a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.’’

Buna göre, Türk vatandaşlığını evlilik yoluyla kazanmış bir kişinin, boşanmanın
ardından direkt olarak vatandaşlığını kaybetmesi söz konusu olmamaktadır. Evliliğin sona ermesinin ardından kişi, TVK’da bahsedilen özel iptal sebeplerine dayandırarak vatandaşlığı geri alabilmektedir.

2) Oturum İzni

Yabancı eşin tıpkı evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı kazanabilme hakkı gibi aile
ikamet izni alabilme hakkı da mevcuttur. Bu izin; yabancı eşin Türkiye’de uzun süreli kalmasına imkan sağlayan ve yalnızca Türk vatandaşıyla evli bulunan yabancılara veya Türk vatandaşıyla evli bir aile üyesine tanınan özel bir ikamet iznidir. Evlilik yoluyla Türkiye’de aile ikamet iznini (en az 3 yıl olmak şartıyla) alan eşe, boşanmanın gerçekleşmesi ile kısa dönem ikamet izni verilebilmektedir.

3)Çalışma İzni

Çalışma izni normal şartlarda, ilgili mevzuatta yer alan ikamet ve çalışma sürelerine uyulması kaydıyla verilmektedir. Ancak evlilik yoluyla çalışma izni elde etme bu hususta bir istisna teşkil etmektedir. Buna binaen; bir Türk vatandaşıyla evli olan ve eşiyle Türkiye’de evlilik birliğini devam ettiren yabancılar, bir süreye tabi olmadan çalışma izni elde edebilmektedir.

Yabancılarda Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Boşanma davasının ardından yabancıların mallarının paylaşım usulü MÖHUK’ta
‘’Evlilik Malları’’ başlığı altında madde 14’te düzenlenmiştir:

‘’Evlilik malları hakkında eşler evlenme anındaki mutad mesken veya millî
hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması hâlinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek millî hukuku, bulunmaması hâlinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bunun da bulunmaması hâlinde Türk hukuku uygulanır. Malların tasfiyesinde, taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır. Evlenmeden sonra yeni bir müşterek hukuka sahip olan eşler, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak üzere, bu yeni hukuka tâbi olabilirler.’’

Dolayısıyla, yabancılarda mal paylaşımında Türk hukuku uygulanacaksa Türk Medeni Kanununda yer alan mal rejimi hükümleri; yabancı ülkenin hukuku uygulanacak ise de ilgili ülkenin mal rejimi hükümleri esas alınacaktır.

Yabancılarda Boşanma Sonrası Velayet Kime Verilir?

Velayetin kime verileceği hususu, çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurularak hakim tarafından verilen karara bağlıdır. Velayet sahibi anne veya babanın, boşanma sonrası çocuğu yurtdışına çıkarma hakkının olup olmadığı ise ilgili mahkeme kararına ve hukuki düzenlemelere bağlı olmaktadır. Bu durumda çocuğun velayet hakkı olan ebeveyn tarafından yurtdışına çıkarılması için genellikle diğer ebeveynin onayına ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla velayet sahibi ebeveynin; müşterek çocukla birlikte yurtdışında yaşamak istemesi durumunda, diğer ebeveynin onayı olmadan bunu yapamayacağının da bilinmesi gerekir. Ancak diğer ebeveyn çocuğun yurtdışına çıkması veya orada yaşamasına yönelik izin vermediyse velayet sahibi ebeveyn, mahkemeye başvurarak ilgili isteğine yönelik izin talep edebilir.

Yabancılarda Boşanma Davasının Yargılama Usulü

Yabancılarda boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemeleri iken yetkili mahkeme, davayı açacak kişi veya kişilere göre değişiklik arz etmektedir.

● Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının açacağı boşanma davasında yetkili
mahkeme; eşlerden en az birinin Türkiye’de yerleşim yeri mevcut ise bu yer
mahkemelerinden birisi, mevcut değilse davacı eşin Türkiye’deki son yerleşim
yeri, Türkiye’de hiç ikametgahı bulunmuyorsa da Ankara, İstanbul veya İzmir
mahkemeleridir.
● Eşlerden birinin yabancı olması durumunda açılacak boşanma davasında yetkili mahkeme, davacı veya davalı eşin yerleşim yeri mahkemesidir. Tarafların herhangi bir yerleşim yeri bulunmuyorsa, usul yukarıda açıklanan şekilde tespit edilmektedir.
● Son olarak; her iki eş de yabancı ise Türkiye’de açılacak boşanma davası,
eşlerden en az birinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunması halinde burada
açılabilir. Bu hususa dair Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 10.05.2011 Tarihli,
2010/4537 Esas, 2011/8105 Karar nolu kararında; ‘’Davanın tarafları
yabancıdır. Yabancı unsur ihtiva eden davalarda Türk mahkemelerinin
milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları tayin eder.
(5718 s. MÖHUK. md.40) İç hukuk, bir davada yer itibarıyla hangi mahkemeyi
(veya mahkemeleri) yetkili göstermiş ise, bu mahkeme, o davada milletlerarası
yetkiye de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 168. maddesine göre;
boşanma veya ayrılık davaları, eşlerden birinin yerleşim yerinde veya davadan
önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılır. Bu
yerlerden birini seçme hakkı davacıya aittir. Davacı, kendi yerleşim yerinin
İstanbul olduğunu ileri sürdüğüne göre, İstanbul’un dava tarihi itibarıyla
davacının yerleşim yeri olup olmadığı belirlenmelidir.‘’ söylemlerinde
bulunmuştur.

Bu hususta taraflar; ilgili davayı açacak ve takip edecek avukata, Antalya boşanma avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

1.Yabancı Uyruklu Kişiler Türkiye’de Boşanabilir Mi?

Yukarıda detaylı açıklandığı gibi kişiler, Türk vatandaşlığı bulunmamasına karşın Türkiye’de boşanma davası açma hakkına sahiptirler. MÖHUK gereğince eşler, mevcut ise müşterek hukuka tabi olmaktadır. Ancak eşlerin ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde ise müşterek mutad mesken hukuku, onun bulunmadığı takdirde de Türk hukuku uygulanmaktadır.

2.Yurtdışında Olan Türk Eşten Nasıl Boşanılır?

Yurtdışında bulunan Türk eşe, MÖHUK madde 41’de yer alan ‘’Türk vatandaşlarının kişi hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.’’ düzenlemesi itibariyle boşanma davası açılabilmektedir.

3.Yurtdışında Verilen Boşanma Kararı Türkiye’de Geçerli Olur Mu?

Bilinmelidir ki yurtdışında verilen boşanma kararının geçerli olabilmesi, Türk
Mahkemeleri tarafından verilecek tanıma ve tenfiz kararının varlığına bağlı
olmaktadır. Dolayısıyla yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararının Türkiye’de uygulanabilmesi ve geçerli kılınabilmesi için tanıma tenfiz davası açılarak infaz edilmesi gerekir.

4.Yabancı Uyruklu Eşten Nasıl Tazminat İstenir?

Boşanma davasında Türk hukuku uygulanması halinde; daha az kusurlu veya kusursuz taraf maddi, kişilik hakkı saldırıya uğrayan ise manevi tazminat talep edebilecektir. Davada uygulanacak hukuk yabancı hukuku ise ona göre karar verilmesine karşın, ilgili hukuk sisteminde maddi ve manevi tazminat uygulaması olmasa dahi Türk Mahkemeleri yine de tazminata hükmedebilir.

Yabancılarda Boşanma İşlemine İlişkin Bazı Yargıtay Kararları

  1. ‘’Davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteği, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talebine ilişkindir. Tarafların … Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Hukuku Dairesinin 26.07.2012’de kesinleşen yabancı mahkeme kararıyla boşandıkları, bu kararın tanındığı ve tanıma kararının 20.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma işlemi, bir yabancı mahkeme ilamının “kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi” sonucunu doğurur (5718 sayılı MÖHUK m.58). Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmamıştır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığı gerekir. Hal böyleyken mahkemece tanınmasıyla kesin hüküm etkisi gösteren yabancı mahkeme ilamı dikkate alınmaksızın, kusur belirlemesi yapılarak davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmolunması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 30.11.2017 Tarihli, 2016/23864 Esas, 2017/13657 Karar nolu karar)
  2. ‘’Yukarıda yer alan 6098 sayılı Kanun’un 153/3 üncü maddesi ile evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacakları hakkında zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağı düzenleme altına alınmıştır. Ancak evliliğin sona erdiği kesin hükme bağlandığı andan itibaren alacak varsa, zamanaşımı işlemeye başlar. Eşler; her ne kadar yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemelerince tanınmasına karar verilene kadar Türk hukukuna göre evli görünseler de, yenilik doğurucu karar niteliğinde olan boşanma kararının tanınması ile boşanmaya bağlı hukuki sonuçlar, kararın verildiği andan itibaren doğmuş olurlar. Öyle ise burada yer alan düzenlemeden yola çıkılıp, gerçekte yabancı mahkeme kararı ile evlilik birliği sona ermiş olan tarafların, sırf tanıma davası açılmaması nedeniyle Türk hukukuna göre evli görünmelerinden faydalanarak, birbirlerinde olan alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin
    başlamayacağı sonucuna varılması hukuken mümkün değildir.’’ (Yargıtay
    Hukuk Genel Kurulu, 29.11.2023 Tarihli, 2022/1205 Esas, 2023/1188 Karar
    nolu karar)
  3. ‘’Taraflar yabancı ülke vatandaşı olup, boşanma kararının kesinleşmesiyle
    nüfus kayıtlarına işlendiğine göre, kural olarak yabancı mahkemenin
    boşanmaya ilişkin kararının tenfiz edilmesinde mal rejimleri açısından pratik bir hukuki yararın olup olmadığı da tartışma konusudur. Türk mahkemelerinden Türk hukukuna göre verilecek mal rejimine ilişkin kararın infazı hiç şüphesiz mümkündür. Bu nedenle tenfiz kararının olup olmamasının sonuca etkisi pek görülmemektedir. Ancak, miras hukuku açısından durum farklıdır. Her şeye karşın, mahkemece mutlaka yabancı mahkeme kararının tenfizi istenilmekte ise, taraflara süre ve imkan tanınması, açılacak tenfiz davasının sonucunun beklenilmesi, tarafların yabancı ülke vatandaşı olması nedeniyle hangi ülke hukukunun mal rejiminde uygulanacağı konusunda tarafların yukarıda açıklanan 5718 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde görüşlerine başvurulması, 5718 sayılı Kanunun 1, 2 ve 5.maddelerinin de gözetilmesi, ondan sonra ortaya çıkacak durum karşısında mal rejimi davasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davada ön koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.’’ (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 28.11.2011 Tarihli, 2011/1321 Esas, 2011/6353 Karar nolu karar)
  4. ‘’Somut olaya gelindiğinde; kadın eş aleyhine erkek eş tarafından Avusturya Cumhuriyeti Floridsdorf Bölge Mahkemesi’nde boşanma davası açıldığı, hükmün Viyana Bölge Adliye Mahkemesince yapılan temyiz incelemesi ile 13.12.2011 tarihine kesinleşerek tarafların boşanmalarına karar verildiği, sözü edilen mahkeme kararları ile boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin kusursuz, erkek eşin ise evlilik dışı bir ilişkisi olmasından dolayı, eşini evden dışarı attığı ve birlik görevlerini yerine getirmemesi şeklinde gerçekleştirdiği kusurlu davranışlarıyla tam kusurlu olduğunun belirlendiği, tarafların boşanmalarına esas yabancı mahkeme kararı için Kırşehir Aile Mahkemesinin 2012/467 E. ve 2013/162 K. sayılı kararı ile tanıma kararı verildiği bu kararın 29.03.2013 tarihinde kesinleştiği, davacının bu tarihten sonra eldeki davayı TMK’nın 178. maddesi uyarınca 08.11.2013 tarihinde yasal süresi içerisinde açtığı ve davalıdan TMK’nın 174/1-2 ve 175. maddelerine göre maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talep ettiği, hâl böyle olunca, yabancı mahkeme kararının tanınmasıyla birlikte boşanmaya sebep olan olaylara yönelik kusur durumunun kesin delil kabul edilerek, tarafların boşanmalarına esas kararda yer alan kusur belirlemesi gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 18.02.2021 Tarihli, 2017/2669 Esas, 2021/109 Karar nolu karar)
  5. ‘’Dosyaya sunulan belgelerden, davacının 6.11.2008 ile 6.11.2010 tarihleri
    arasında iki yıl süreli yabancılara mahsus ikamet tezkeresiyle Türkiye’de
    bulunduğu anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre,
    Türkiye’de her hangi bir amaçla en az altı ay süreli ikamet tezkeresi almış olan yabancıların Genel Müdürlükçe “Yabancılar Kütüğüne” kaydedilmeleri
    (md.8/1) ve yerleşim yeri adreslerinin bu kütüğe işlenmesi, bu Kanuna
    dayanılarak çıkarılan 15.8.2007 tarihinde yürürlüğe konulan “Adres Kayıt
    Sistemi Yönetmeliğine” göre de, bu durumda olan yabancıların yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin elektronik ortamda tutulması zorunludur.
    (Yönetmelik md.10/1) O halde, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden, davacının “yabancılar kütüğünde” kaydının olup olmadığı ve aynı kütükte dava tarihi itibarıyla Türkiye’deki yerleşim yeri adresiyle ilgili bir bilginin bulunup bulunmadığı sorulup tespit edilmeli, kişilerin adres beyan formundaki bildirimlerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli (Yönetmelik md.13/1) olacağı da dikkate alınmalı, bu ve tarafların gösterdikleri tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 10.05.2011 Tarihli, 2010/4537 Esas, 2011/8105 Karar nolu karar)

Views: 14

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir