
SUÇUN KANUNİ TANIMI
Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu’ nun “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlığı altında madde 226’ da düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesinde;
TCK Madde 226- (1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.[90]
(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.
ifadelerine yer verilmiş; işbu düzenlemeyle toplumun genel ahlakının korunması ve özellikle de çocukların müstehcen içeriklerden uzak tutulması amaçlanmıştır.
MÜSTEHCENLİK NEDİR ?
Türk Dil Kurumu’nda “açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız” anlamında tanımlanan müstehcen kavramı, toplumsal değerler ve ahlak ölçütlerine göre cinsel içerikli olması nedeniyle rahatsız edici, utanç verici ya da sakıncalı bulunan söz, görüntü veya davranışları ifade etmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan tanımlanmamış olan bu kavramın sınırları ve uygulanma biçimi, büyük ölçüde Yargıtay kararları ve içtihatları doğrultusunda şekillenmiştir. Bir içeriğin müstehcen olarak kabul edilip edilmeyeceği değerlendirilirken yargı mercileri tarafından birden fazla unsur dikkate alınmaktadır. İçeriğin taşıdığı anlam, sunum biçimi, kimlere yönelik olduğu, çocuklar gibi hassas grupların içerikten etkilenip etkilenmediği hususu bu noktada belirleyici olan unsurlardır.
SUÇUN UNSURLARI
Müstehcenlik suçu hem objektif hem de sübjektif unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde şu temel yapı taşlarına sahiptir:
1-Fail: TCK m. 226 kapsamında suçun faili bakımından özel bir şart aranmamış olup suçun failinin herkes olabilmesi mümkündür.
2-Mağdur: Söz konusu suç bakımından mağdur, çocuklar da dahil olmak üzere toplumu oluşturan herkestir.
3-Fiil (Hareket Unsuru): TCK m. 226 bakımından hareket unsuru; müstehcen ürünlerin alenileştirilmesi, satılması, kiraya verilmesi, reklamının yapılması, şiddet içeren veya doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiyi içeren materyallerin üretilmesi, satılması, bulundurulması gibi kanun maddesinde belirtilen seçimlik hareketlerdir.
4-Suçla Korunan Hukuki Değer: Müstehcenlik suçu, “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup bu suç tipi ile korunan hukuki değer, toplumda yaşayan kişilerin özellikle de çocukların bedensel, ruhsal ve ahlaki yapılarıdır.
5-Manevi Unsur: Suç, yalnızca kasten işlenebilen bir suç olup taksirle işlenebilmesi kanunen mümkün değildir.
CEZAYI ARTTIRAN HALLER
Türk Ceza Kanunu m. 226’ da düzenlenen müstehcenlik suçu, bazı durumlarda daha ağır cezayı gerektirir şekilde düzenlenmiştir. TCK m. 226/5 uyarınca; bu suçun, üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayılması veya çocukların erişimine sunulması cezayı ağırlaştıran bir haldir.
CEZASIZLIK HALİ
TCK m. 226/7 hükmünde “Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.” ifadelerine yer verilmiş olmakla birlikte müstehcen içeriklerin belirli durumlarda hukuka uygun olduğu kabul edilmiştir. Kanun maddesi uyarınca; çocuklara ulaşmasının engellenmesi şartıyla müstehcen ürünün sanatsal ve edebi değeri olan ürünlerden olması, kişinin özel alanında kalması halinde suç oluşumundan söz edilemeyecektir. Aynı şekilde müstehcen ürünlerin izin verilen yerlerde satılması, satışa sunulması veya sergilenmesi de suç oluşturmamaktadır. (TCK m. 226/1-d)
ŞİKAYET SÜRESİ, ZAMANAŞIMI VE GÖREVLİ MAHKEME
TCK m. 226 kapsamında düzenlenen işbu suç şikayete tabi olmayıp soruşturma işlemleri savcılık tarafından re’sen gerçekleştirilir. Suçun soruşturulması için şikayet süresi olmamasına rağmen dava zamanaşımı, kanun maddesinin 3. fıkrasının birinci cümlesi ve 5. fıkra bakımından 15, diğer fıkralar bakımından ise 8 yıllık süreye tabidir. Görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemeleri’dir.
ADLİ PARA CEZASI VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI
TCK m.226/1 uyarınca;
- bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
- bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
- bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
- bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
- bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
- bu ürünlerin reklamını yapan,
kişiler, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK m.226/2 uyarınca; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK m.226/3 uyarınca; Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır
TCK m.226/4 uyarınca; Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK m. 226/5 uyarınca; Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Cezanın alt ve üst sınırları ele alındığında; hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi mümkündür.
KONUYA İLİŞKİN KARARLAR
“…TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun üçüncü fıkrasında müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki ayrı suç tanımına yer verilmiştir. Bunlardan birincisi; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suretiyle oluşmaktadır. İkinci suç ise, bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, depolanması, ihracı, bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır. Beşinci fıkraya göre; üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okunmasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır. İncelemeye konu olayda; mağdur çocuk …’ın beyanları karşısında, suça sürüklenen çocuk …’ın çocukların kullanıldığı cinsel içerikli görüntüleri depolaması eyleminin, TCK’nın 226/3-son cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek, TCK’nın 226/5 maddesinde tanımlı müstehcenlik suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve suça sürüklenen çocuk … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/ 25863 E., 2021/ 21482 K., 13.09.2021 T.)
“…1- TCK’nın 226/7.maddesindeki düzenlemeye göre müstehcenlik suçuna ilişkin madde hükümleri “bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.” Somut olayda sanığın işlettiği sinema salonunda suç tarihinde ele geçirilen filmlere ilişkin Kültür Bakanlığı Sinema Eseri İşletme Belgelerinde, denetim sonuçlarının olumlu veya şartlı kabul olduğunun belirtilmesi karşısında, TCK’nın 226/7.maddesi kapsamında suça konu filmlerin sanatsal bir değerinin olup olmadığı hususunda detaylı bilirkişi raporu aldırılmadan ve atılı suçun ne şekilde oluştuğu kararda açıklanıp tartışılmadan mahkûmiyet kararı verilmesi, 2- Kabule göre de; a- TCK’nın 226/4.maddesindeki “doğal olmayan” kavramının bireylerin cinsel yaşamının içerisinde yeri olmayan, aşağılayıcı veya bütün toplum tarafından da doğal olarak kabul edilmeyen ilişkileri tanımlamaktadır. Anal ya da oral yoldan yapılan, eşcinsel veya grup halinde bulunulan cinsel birleşmelere ait görüntülerin veya cisimle yapılan mastürbasyon görüntülerinin tek başına bu kavram içerisinde değerlendirilemeyecektir. Somut olayda, bilirkişi raporunun içeriğine göre sanığın eyleminin TCK’nın 226/1-a maddesinin ihlali niteliğinde olduğu ve bu maddeye göre cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, aynı Kanunun 226/4. maddesinden hüküm kurulması, b- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması, c- TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2017/ 497 E., 2017/ 2559 K., 08.03.2017 T.)
“…CK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun beşinci fıkrasına göre; aynı maddenin üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okumasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır. TCK’nın 226/2. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu ise, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi fiillerinden birinin işlenmesiyle meydana gelmektedir. Bu açıklamalar ışığında; Başbakanlık Küçükleri … Koruma Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre; içeriklerinde çocukların kullanılmadığı, şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara yönelik bir ilişki türü bulunmayan müstehcen görüntüleri web sitesinden yayınlamak şeklinde gerçekleşen sanığın eyleminin, TCK’nın 226/2. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun’un 226/5. maddesinden hüküm kurulması,
2- TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmiş olması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/ 14876 E., 2021/ 8692 K., 10.03.2021 T.)
“…Sanık hakkında müstehcenlik (226/3) suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Sanığın ikametgahında kolluk güçleri tarafından Cumhuriyet savcısı bulunmaksızın yapılan 25.12.1013 ve 14.01.2014 tarihli aramalarda o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin hazır bulundurulmamasının 5271 sayılı CMK’nın 119. maddesine açık aykırılık oluşturması nedeniyle anılan işlem sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olup, aynı Kanunun 217/2 maddesine göre mahkemece hükme esas alınamayacağı nazara alındığında, sanığın müstehcenlik (226/3) suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmamasından dolayı mahkumiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi, Kanuna aykırı, sanık ve müdafisi ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 06.06.2018 gün ve 2017/2733 Esas, 2018/1676 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun çocuğun cinsel istismarı ve müstehcenlik (226/3) suçlarından kurulan hükümler yönünden esastan reddi ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden kabulüyle hükmün kaldırılarak sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyetine dair kurulan hükümlerin 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2020/ 436 E., 2020/ 1867 K., 10.3.2020 T.)
“…TCK’ın 226. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten kişilerin cezalandırılacağı düzenlenmiştir. TCK’nın 226/2. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu ise, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır. Bu açıklamalar ışığında; sanığın müstehcen olduğu hususunda şüphe bulunmayan görüntüyü çocuğa gösterdiğine ilişkin her hangi bir iddia ve tespitin bulunmadığı olayda TCK’nın 226/1-a maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun oluşmayacağı; alınan bilirkişi raporuna göre ise, bir adet fotoğraftan oluşan müstehcen görüntünün çocuğa ait olup olmadığının belirlenemediğinin anlaşılması karşısında; sanığın iddianamede yer alan şekliyle, müstehcen görüntüyü facebook isimli sitede herkesin görebileceği şekilde paylaşıp paylaşmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde araştırılarak, paylaştığının belirlenmesi halinde sanığın eyleminin, TCK’nın 226/2. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturacağı, aksi durumda ise, müstehcenlik suçununun unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi. Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/ 12934 E., 2020/ 14410 K., 28.10.2020 T.)
“…Sanığın, “vine, twitter.com/alaraaesc ve twitter.com/sexiescort” isimli internet sitelerinde kendisine ait yarı çıplak cinsel içerikli fotoğraflar yayınlayarak müstehcenlik suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; elde edilen görüntüler nedeniyle sanık hakkında mükerrer karar verilip verilmediğinin tespiti gerektiği gözetilmeden ve tespit edilen görüntülerin tamamı hakkında detaylı bilirkişi raporu aldırılarak, bu görüntülerin müstehcen olup olmadığı saptanıp, sonucuna göre TCK’nın 226. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunun olayda oluşup oluşmadığı denetime imkan verecek şekilde tartışılmadan, eksik inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı ve sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/ 22798 E., 2021/ 14089 K., 18.05.2021 T.)
“….Sanık hakkında mağdurlar …,e yönelik müstehcen içerikli görüntüleri çocuklara izletme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri (üç kez) ile mağdur …’a yönelik müstehcenlik suçundan verilen (bir kez) beraat kararının temyiz incelemesine gelince; Sanığın, mağdurlar …, ‘e izlettiği görüntülerin içeriklerinin nelerden ibaret olduğu, müstehcen olup olmadığı hususunda mağdurların ayrıntılı beyanları alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, mağdurların sanığın kendilerine porno film izlettiği beyanları ile yetinilerek eksik soruşturma ile yargılamaya devamla müstehcen içerikli görüntüleri çocuklara izletme suçundan (üç kez) mahkûmiyet hükümleri kurulması, Sanığa ait cep telefonu ve sanıktan ele geçirilen CD içerisinde mağdur … ile kimlikleri tespit edilemeyen başka çocuklara ait çıplak ve masturbasyon içeren görüntülerin elde edildiği bu suretle sanığın, çocukların kullanıldığı müstehcen görüntüleri bulundurduğunun sabit olduğu gözetilmeden, mağdur …’ın suç tarihi itibariyle onsekiz yaşından küçük olduğu hususu da nazar alınarak sanığın eyleminin TCK’nın 226/3. maddesinde düzenlenen müstehcenlik ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturması karşısında tek eylemle birden fazla suçun oluşması nedeniyle TCK’nın 44. maddesinde yer alan fikri içtima kuralı uyarınca bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK’nın 226/3. maddesi ile cezalandırılması yerine dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde müstehcenlik suçundan beraatine karar verilmesi,
Hükümden sonra 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal Kararı uyarınca yeniden değerlendirme yapılması lüzumu, Kanuna aykırı, sanık müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/ 3846 E., 2016/ 6261 K., 23.06.2016 T.)
“…İncelemeye konu olayda; sanık ile yaşı küçük katılan …’nun bir süre sevgili oldukları, bu süre içerisinde yaşı küçük katılanın kendisine ait bazı görüntüleri sanığa internet aracılığıyla gönderdiği, dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelendiğinde ise bu görüntülerin yukarıda tanımı yapılan TCK’nın 226/3. maddesi kapsamında cinsel içerikli oldukların tespit edildiği, katılana ait görüntülerin sanık tarafından depolandığı ve ayrılmalarından sonra sanığın bu görüntüleri tanık olarak dinlenen …’a facebook isimli sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla bireysel mesaj olarak gönderdiği, bu mesajların gönderildiği tarih itibariyle tanık …’ın reşit olmadığı (16 yaş) hususlarının, katılanın aşamalardaki tutarlı beyanları ve sanığın samimi ikrarı ve tanık …’ın aşamalardaki anlatımları ve tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu anlaşılmakla, Sanığın, yaşı küçük katılan …’ya ait cinsel içerikli görüntüleri depolaması eyleminin TCK’nın 226/3-son cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturduğu, bu görüntüleri suç tarihinde reşit olmayan …’a bireysel mesaj yoluyla göndermesi eyleminin ise aynı Yasa’nın 226/5. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturduğu, TCK’nın 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören ve sanığın bu görüntüleri çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okunmasının sağlanması nedeniyle TCK nın 226/5. maddesi uyarınca mahkumiyeti yerine, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan … vekili ve katılan …’nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/ 11345 E., 2020/ 15475 K., 05.11.2020 T.)
“…TCK’nın 226/4. maddesindeki “doğal olmayan” kavramının bireylerin cinsel yaşamının içerisinde yeri olmayan, aşağılayıcı veya bütün toplum tarafından da doğal olarak kabul edilmeyen ilişkileri tanımlamaktadır. Anal ya da oral yoldan yapılan, eşcinsel veya grup halinde bulunulan cinsel birleşmelere ait görüntülerin tek başına bu kavram içerisinde değerlendirilemeyecektir.
Somut olayda; müstehcen içerikli olduğu değerlendirilen görüntüler hakkında düzenlenen 06/03/2007 tarihli bilirkişi raporunda, CD’lerden birinde yer alan kişilerin lise çağı yaş grubunda olduklarının tahmin edildiği şeklinde ibarenin bulunması karşısında, oluşan belirsizlik nedeniyle ayrıntılı yeni bir bilirkişi raporu aldırılarak, bu görüntülerde çocukların kullanılıp kullanılmadığı kesin biçimde saptanıp, olmadığının tespiti halinde eylemin, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya verme olarak tanımlanan TCK’nın 226/1-d maddesinin ihlali niteliğinde olduğu ve bu maddeye göre cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik bilirkişi raporuna dayanılarak aynı Kanunun 226/4. maddesinden hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2018/ 5068 E., 2018/ 16583 K., 06.12.2018 T.)
Av. Gökhan AKGÜL & Av. Yasemin ERAK