
Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat) Nedir?
Mirasçılıktan çıkarma; diğer bir ifadeyle mirastan ıskat, Türk Medeni Kanunu madde 510 ve devamında düzenlenmekte ve miras bırakan kişinin (muris) saklı pay sahibi mirasçısını mirasçılıktan çıkarma istemini kapsamaktadır. İlgili işlem, miras bırakanın tek taraflı tasarrufunda belirteceği mirasçılıktan çıkarma sebebi üzerine gerçekleşmektedir (TMK madde 512). Ancak miras bırakan kişinin, bahsedilen tasarrufunda mirastan çıkarma sebebine yer vermemiş olması halinde işlem geçersiz olmaktadır.
Mirasçılıktan çıkarma TMK madde 510-513 aralığında şekildeki gibi düzenlenmiştir:
Madde 510- Aşağıdaki durumlarda miras bırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
- Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile
hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.
Madde 511- Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis
davası da açamaz. Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir.
Madde 512- Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.
Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat,
çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.
Madde 513- Miras bırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.
Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya
belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını
aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.
Mirasçılıktan Çıkarmaya Konu Olan Saklı Paylar
Mirasçılıktan çıkarma, saklı paylı mirasçıları için önem arz eder. Bunun sebebi,
miras bırakan kişinin saklı payı olmayan mirasçıların payları hakkında istediği gibi tasarrufta bulunabilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, saklı pay sahibi mirasçı mirasçılıktan çıkarıldığında miras hakkını tamamen kaybetmektedir.
Mirasçılıktan çıkarmaya konu olan saklı paylar, Türk Medeni Kanunu madde 506’da düzenlendiği üzere 3 alt başlıktan ibarettir:
1.Altsoy ve Mirasta Saklı Pay Hakkı
Miras bırakan kişinin altsoyu için saklı pay, yasal miras payının yarısını olmaktadır. Bu hususa örnek olarak; miras bırakanın mirasçı olarak 3 çocuğu ve eşi kalması durumunda her bir çocuğun ve eşin 1/4 miras payı olacak, çocukların saklı payları bu miras paylarının yarısı yani toplam mirasın 1/8’i oranında olacaktır. Bu doğrultuda; miras bırakan vasiyetname yolu ile tüm malvarlığını eşine bırakamayacak, en fazla saklı paylara dokunmaksızın mirasının 5/8’ni eşine kalan 3/8’lik payı ise birer pay çocuklarına bırakabilecektir. Bahsedildiği gibi miras bırakan sağlığında tüm mal varlığını vasiyetname yolu ile eşine bıraksa dahi paylaşım yukarıda bahsedildiği
ölçüde yapılmaktadır.
2.Anne ve Babadan Her Biri İçin Saklı Pay Hakkı
TMK madde 506’da yer verilen hükme göre; anne ve babanın her biri için saklı pay, yasal miras paylarının 4’te 1’i olmaktadır.
3.Sağ Kalan Eş İçin Saklı Pay Hakkı
Sağ kalan eşin saklı payı, altsoy ile beraber veya anne ve baba ile mirasçı olması
halinde yasal miras payının tamamıdır. Diğer durumlarda (tek başına veya 3. zümre akraba ile) ise yasal miras payının 4’te 3’ü olmaktadır.
Mirasçılıktan Çıkarma Sebepleri
Mirastan çıkarma sebepleri, cezai (olağan) ve koruyucu olarak 2’ye ayrılmaktadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 26.11.2013 Tarihli, 2013/15148 Esas, 2013/16683 Karar nolu kararında, cezai (olağan) ıskat sebeplerini iki kısımda incelemektedir:
‘‘1- Mirasçının murisine ve onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suçun tamamlanması şart olmadığı gibi bu konuda bir mahkumiyet kararı bulunması da koşul değildir. Aftan ve zamanaşımından yararlanılmasının da önemi yoktur. Ağır suçtan amaç miras bırakanın şahsiyet haklarına, beden tamlığına, mamelekine yönelik onunla aile bağlarının koptuğunu gösteren hukuka aykırı bir fiildir. Bunun belirlenmesinde ceza hukuku değil Medeni Hukuk kuralları göz önünde bulundurulacaktır. Miras bırakanın yakınlarına karşı aynı nitelikte işlenen suçlarda ıskat nedenidir. Yani suçun mutlaka murise karşı işlenmiş olması da koşul değildir. Yakınlık kavramına murisin sevgi, saygı ve bağlılık duyduğu tüm kişiler örneğin arkadaşlar, nişanlı, öğretmen, öğrenci, ona bakan onu koruyan veya onun baktığı, koruduğu v.b. kişilerde dahildir (MK. 457/1 md.).
2-Mirasçının murise ve ailesine karşı kanunen mükellef olduğu aile hukuku
vazifelerini büyük bir kusurlu davranışla yerine getirmemesi (MK. 457/2. md.).
Örneğin; Medeni Kanunun 151.maddesinde düzenlenen sadakat, yardım, bağlılık, çocuklara itina gösterme görevini yapmaması, Ana baba ve çocukların karşılıklı sevgi ve saygı şefkat bağları, yoksulluğa ve zarurete düşmede yardım yükümlülüğü, nafaka borcu (MK. madde 315) aile birlik ve huzuru bozan davranışlarda bulunmama ilkelerine aykırı hareketler v.b. gibi.’’
Koruyucu mirastan çıkarma sebebi ise niteliği gereği tamamen iyi niyete dayalı,
miras bırakan kişinin mirasçılıktan çıkardığı mirasçının çocuklarını koruma amacına yöneliktir. Buna göre koruyucu mirastan çıkarma TMK madde 513’te yer verildiği üzere, miras bırakanın hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan alt soyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarma işlemidir.
Ayrıca mirasçılıktan çıkarma TMK madde 510’da yer almaktadır:
‘’Aşağıdaki durumlarda miras bırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı
mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
- Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.’’
Mirasçılıktan Çıkarmaya Dair İtiraz ve İptal Usulü
Mirasçılıktan çıkarma eyleminin haksız olması durumunda mirasçı, ilgili eyleme itiraz edebilmekte ve iptalini veya tenkisini talep edebilmektedir. Buna binaen mirasçılıktan çıkarmaya itiraz, genel ve özel açılarından incelenmelidir:
a) Genel olarak itiraz nedenleri
Mirasçı davacının; vasiyetçinin ehliyetsizliğini, mirasçılıktan çıkarılma eyleminin hata, hile, ikrah sonucu gerçekleştirildiğini iddia etmesi veya vasiyetnamenin şeklen geçersiz olması durumlarında ilgili tasarruf iptal edilebilir. Dolayısıyla iptalin gerçekleşmesinin ardından mirasçı, tüm miras hakkına sahip olmaktadır.
b) Özel olarak itiraz nedenleri
Özel olarak itiraz nedenleri arasında cezai (olağan) mirasçılıktan çıkarmanın mevcut olmasının yanında; bazı özel hallerde mirasçıya, söz edilen isteme ilişkin olan ölüme bağlı tasarrufa itiraz ederek onu etkisiz bırakma (kısmen veya tamamen) yetkisi de tanımaktadır. Mirasçı bu itirazı gerek tenkis gerekse iptal davası açmak suretiyle gerçekleştirebilir.
Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Mirasçılıktan çıkarmanın iptali davasında yetkili mahkeme miras bırakanın son
yerleşim yeri mahkemesi iken, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olmaktadır. Bu hususta taraflar, ilgili davayı açacak ve takip edecek miras avukatına, Antalya miras avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
1. Mirasçılıktan Çıkarma Nasıl Yapılır?
Mirasçılıktan çıkarma işlemi, vasiyetname ile gerçekleşmektedir. İlgili
vasiyetnamenin şekle tabi olmadığı ve gerek resmi, gerekse adi yazılı olarak
düzenlenebileceği bilinmelidir. Vasiyetname yoluna ek olarak mirasçılıktan çıkarma, tek taraflı tasarruf şeklinde miras sözleşmesi ile de yapılabilmektedir.
2.Mirasçılıktan Çıkarma Sebebi İspatlanamazsa Ne Olur?
TMK madde 512’de düzenlendiği gibi;
‘’Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma
sebebini belirtmişse geçerlidir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.’’
3.Mirasta Tenkis Davası Nedir?
Hukuken tenkis davası, miras bırakanın bulunabileceği tasarruflara yasal sınırlar çizmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu davadaki amaç, saklı pay sahibi mirasçıların haklarını korumak suretiyle mal kaçırma, mirasta eşitsizlik ve saklı pay ihlali gibi hususları engellemektir.
4.Mirasçılıktan Çıkarmanın Mirasçılar Bakımından Sonuçları Ne Olur?
● Saklı paylı mirasçı mirasçılıktan cezai çıkarmada, tüm miras payını
kaybedeceğinden dolayı mirasçılık sıfatını da kaybetmektedir. Buna binaen
mirasçılıktan çıkarılan kişi, mirasçılık sıfatına bağlı olanaklardan da
faydalanamaz.
● Saklı paylı mirasçı koruyucu çıkarmada ise kısmi bir çıkarma olmasından
kaynaklı, mirasçılık sıfatını kaybetmez. Dolayısıyla mirasçı, saklı payının
yarısı olarak miras paylaşımına dahil olmaktadır.
Mirasçılıktan Çıkarmaya İlişkin Bazı Yargıtay Kararları
- ‘’Davacı … varislerinin dayandığı miktarıyla geçerli bulunan çiftlik tapu
kayıtlarının … Köyünde bulunan taşınmazlar yönüyle kapsam tayinin hukuken mümkün bulunmadığı Dairemizin 2021 esasına kayıtlı dosyalarda yapılan temyiz incelemesiyle belirlenmiş bir gerçek olup, dava konusu taşınmazın … Köyünde bulunduğu, davacının dayandıkları … ve Erkös (…/Öküz/Örköz) mevkili tapu kayıtlarının sınırlarının tamamının gayri sabit hudutlu olup bu sınırların geniş alanları ifade ettikleri gibi, bu sınırlar arasında kullanılması mümkün olmayan …, dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunduğu, çekişmeli taşınmazın da ancak her biri geniş alan içeren sınırlarda hayali bir nokta alınmak suretiyle ve yine hayali düz çizgilerle sınırlarının birleştirilebilen alanda kaldığı anlaşılmakta ise de, bu hayali çizgilerle birleştirilen alanın tapu kayıtlarının miktarının 20 katından çok daha fazla bir alanı kapsadığı, sabit bir sınırının bulunmadığından tapu kayıtlarına miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu haliyle … Köyü çalışma alanında tespiti yapılan ve dava konusu edilen taşınmazların miktarıyla geçerli çiftlik tapu kayıtlarının kapsamında kaldığının ispatlanamadığı ve dava edilen taşınmazın 1967 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalmakla, davacılar … mirasçıları ve arkadaşlarının dayandığı tapu kapsamında kalsa bile 4785 sayılı Kanun ile devletleşen ormanlardan olduğu ve 5658 sayılı Kanun uyarınca iadeye tâbi bulunmadığından, dayanılan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza ilişkin olarak hukuki kıymetini kaybettiği anlaşıldığından, hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.’’ (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 25.05.2022 Tarihli, 2021/7527 Esas, 2022/4964 Karar nolu karar) - ‘’Dava, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasının yanında TMK’nin 510. maddesi
uyarınca mirastan ıskat istemlerine ilişkindir. Mirastan ıskat talebinin 4721 sayılı TMK üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olduğu anlaşıldığına göre, görev genel mahkemeye aittir. Mahkemece, mirastan ıskat talebine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 08.04.2019 Tarihli, 2017/9163 Esas, 2019/3801 Karar nolu karar) - ‘’Mahkemece, ıskat koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın
kabulüne, Kütahya 1.Noterliği’nce düzenlenen 21.11.2006 tarihli düzenleme şeklinde ıskat sözleşmesinin iptaline karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uymamaktadır. Tarihi açıklanan mirastan ıskat sözleşmesi tarafların annesi davalı T.. E.. ve müteveffa Y.E. tarafından düzenlenmiştir. Mirastan ıskat sözleşmesi, TMK.nun 510. maddesi uyarınca ölüme bağlı tasarruf niteliğindeki işlemlerden olup, tasarrufta bulunan kişinin ölmesi halinde hüküm ifade eder. Mirastan ıskat sözleşmesini düzenleyenlerden davalı anne T.. E.. halen sağ olduğuna, mirasın açılması ancak ölümle gerçekleşeceğine göre, mahkemece davalı Türkan’nın tasarrufunu da kapsayacak şekilde davanın kabulüne ve yazılı sözleşmenin tamamen iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bundan ayrı; mirasbırakan Yavuz Ergün, ıskat sözleşmesinde mirastan çıkarma sebeplerini açıklamıştır (TMK.md.510/2). Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etmesi halinde bu sebeplerin varlığının ispatı çıkarmadan yararlanan mirasçılara düşer (TMK.md.512/2). Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemiş ise, tasarruf mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir (TMK.md.512/3). Bu sebeple de, böyle bir durumda davanın tenkis davası olarak görülüp, tenkis hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden mirasbırakanın saklı payı aşan tasarrufu yönünden mirastan ıskat sözleşmesinin iptaline karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.’’ (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 16.09.2014 Tarihli, 2014/8834 Esas, 2014/16187 Karar nolu karar) - ‘’Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, beyanları hükme esas alınan
tanıkların mirasçılıktan çıkarmadan faydalanan davalı …’ın kayınvalidesi ve kayınpederi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bir kısım tanıkların muristen duyduklarını anlatması davacıların mirasçılıktan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği anlamına gelmez. Tanıklardan …, … ve … murisin hasta olduğu dönemde murise baktıklarını ve ücretlerini davacılardan aldıklarını beyan etmişler, yine tanıklar …, …, …, … davacıların murise kötü davranışlarına şahit olmadıklarını,
hastalığının son dönemlerinde davacı …ın murisi kemoterapiye götürdüğünü beyan etmişlerdir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Ancak, dinlenen tanık beyanlarına göre mirasçılıktan çıkarılma sebebi davalı tarafından kanıtlanamamıştır. Bu açıklamalar karşısında davacının murisine karşı tutumunun, aile hukukundan doğan yükümlülüğün önemli ölçüde ihlali olarak kabulüne olanak yoktur.’’ (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 02.03.2015 Tarihli, 2015/2911 Esas, 2015/2239 Karar nolu karar) - ‘’Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta
belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur. Davalılar, mirastan ıskat sebebini ispat edemediğinden TMK’nun 512/3. maddesi gereğince mirastan ıskatın miras bırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olması gerekir. Başka bir ifadeyle tasarruf nisabı sınırları içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskatına ilişkin bölümün hükümsüzlüğüne karar verilerek davacının saklı payını talep edebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edileceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; TMK.nun 512/3.maddesi gereğince, mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun davacı mirasçının saklı payının tasarruf nisabı oranında yerine getirilerek davaya TMK.nun 564. vd. maddelerinde açıklanan tenkis davası olarak devam edilmek suretiyle murisin terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifinin belirlenmesinden sonra uzman bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurmaktır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 31.10.2018 Tarihli, 2017/975 Esas, 2018/10793 Karar nolu karar)
Views: 8