HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI (HAGB)

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231)
sanığın ilgili denetim süresi boyunca suç işlememesi ve yükümlülüklerine uygun
davranması ile sanık hakkında verilen cezaya ilişkin herhangi bir sonuç oluşmaması
yani ceza kararının ortadan kaldırılması durumudur. Bu karar; kendisinin kamu
düzenine uyumlu bir birey olabileceğini, işlediği suçtan dolayı pişman olduğunu ve bir
daha suç işlemeyeceğini yönünde kanaat uyandırması halinde, hükümlüye sunulan
ikinci bir şans olarak görülmektedir.

Kanun koyucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını,
CMK madde 231/5: ‘’Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama
sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para
cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması, müsadereye ilişkin hükümler hariç, kurulan hükmün sanık
hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.’’


CMK madde 231/6: ‘’Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilmesi için;
a)Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b)Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz
önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c)Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan
önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.’’


CMK madde 231/7: ‘’Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen
hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması
hâlinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.’’


CMK madde 231/8: ‘’Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilmesi hâlinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim
süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan
fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli
serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması hâlinde, meslek veya sanat sahibi olmasını
sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması hâlinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak
aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında
çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda
yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.’’


CMK madde 231/9: ‘’Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal
yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği
zararı denetim süresince aylık taksitler hâlinde ödemek suretiyle tamamen
gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilebilir.’’
şeklinde düzenlemiştir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Koşulları Nelerdir?

1.Suçun Hükmün Açıklanmasına Karar Verilemeyecek Suçlardan Olmaması

HAGB kararı verilemeyecek suçlara özel kanunlarda yer verilmiştir. Bunlar; Disiplin
Mahkemeleri Kanunu madde 63/2 gereği, bu kanun kapsamındaki disiplin suçları,
karşılıksız çek keşide etme suçu, imar kirliliğine neden olma suçu, İcra ve İflas
Kanununda yer alan suçlar, nafaka yükümlülüğünün ihlali, disiplin veya tazyik hapsi
gerektiren fiiller, Anayasa madde 74’de koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer
alan suçlar (CMK md.231/14) vb. dir.

2.Sanığın Hapis Cezası Süresinin En Fazla 2 Yıl Olması

Bu kararın verilebilmesi için hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması koşulu,
18 yaş altı hükümlüler için de geçerlidir. Ayrıca, yukarıda sayılan istisnai suçlar hariç
olarak, suçun niteliği yani kasten veya taksirle işlenip işlenmemesi önemli
olmamaktadır.

3.Sanığın Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Hüküm Giymemesi

Sanığın daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı kesinleşmiş hükmünün mevcut
olması durumunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı
verilmemektedir. Ancak sanığın mahkumiyeti açısından tekerrür hükümlerinin
uygulanması için gerekli süre geçmiş ise daha önce hüküm giydiği kasıtlı suç, sanık
için HAGB kararı almaya engel teşkil etmez.

4.Doğrudan Adli Para Cezasına veya Hapis Cezasıyla Birlikte Doğrudan Adli Para Cezasına Hükmedilmiş Olması

Bu hususa ilişkin olarak adli para cezasının, doğrudan olması gerektiği bilinmelidir.
Hapis cezasından çevrilen adli para cezasına hükmedilen sanık hakkında, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmez.

5.Mağdurun Uğradığı Zararın Giderilmesi

Sanığın işlediği suç sebebiyle gerçek veya tüzel kişi olan mağdur zarar görmüşse,
HAGB kararı alabilmek için bu zararın giderilmesi şarttır. Bu başlıkta ifade edilmek
istenen zarar yalnızca maddi zarar olmakla birlikte, manevi zararı kapsamamaktadır.

6.Mahkemece Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceğinin Düşünülmesi

Hakimin kanaati; sanığın kişilik özellikleri ve davranışlarından hareketle, yapacağı
objektif değerlendirmeler neticesinde oluşmaktadır (CMK madde 231 bend 6).
Dolayısıyla sanığın duruşma tutanaklarında yer verilen herhangi olumsuz bir davranışı
veya önceden bilinen olumsuz bir kişilik özelliği olmaması halinde, HAGB kararı
verilebilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu koşula ilişkin, 19.02.2008 Tarihli,
2006/346 Esas, 2008/25 Karar nolu kararında şu ifadeleri kullanmıştır: ‘’Dikkat
edilmelidir ki, 765 sayılı TCK.nun yürürlükte olduğu dönemde işlenen suçlar
nedeniyle anılan yasa lehe kabul edilerek uygulama yapılmış ve 647 sayılı Kanunun 6.
maddesi uyarınca ‘sanığın suç işleme hususundaki eğilimi’ olumsuz değerlendirilerek
cezası ertelenmemişse artık bu sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilebilmesi mümkün değildir.’’

7.Sanık Hakkında Daha Önce Verilen HAGB Kararının Olmaması

Kanun koyucu aynı sanık hakkında, denetim süresi içerisinde ikinci bir HAGB kararı
verilmesini engellemiştir. İlgili hüküm CMK madde 231/8’de yer almaktadır:
‘’Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık, beş yıl
süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir
suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu
süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın
denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması hâlinde, meslek veya sanat sahibi olmasını
sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması hâlinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak
aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında
çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda
yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.’’


HAGB kararının kesinleşmesinin sonucunda, sanık için hem denetim süresi işlemeye
başlayacak ve hem de dava zamanaşımı duracaktır. Ek olarak, kanunda yer verilen
izleme ve denetim süresinin; sanığın yetişkin olması halinde 5, olmaması yani 18 yaş
altı küçük bulunması halinde 3 yıl olduğu bilinmelidir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararında Denetim Süresi
İçerisinde Suç İşlenirse Ne Olur?

Sanığın, kanunda yer verilen izleme ve denetleme süresinde (yetişkinler için 5 yıl,
çocuklar için 3 yıl) tekrar suç işlemeyip işlememesine bağlı olarak 2 sonuç ortaya
çıkmaktadır:

  1. Sanık denetim süresi içerisinde kasten bir suç işlemez ve hakimin belirlediği
    yükümlülüklere uygun davranır ise hakkında HAGB kararı verilen hüküm
    kaldırılır ve dava düşer.
  2. Sanık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işler veya hakimin belirlediği
    yükümlülüklere aykırı davranırsa hakkında HAGB kararı verilen hüküm
    içeriğinde değişiklik yapılmadan mahkeme tarafından açıklanır. Yargıtay Ceza
    Genel Kurulu ilgili durum hakkında, 19.02.2008 Tarihli, 2006/346 Esas,
    2008/25 Karar nolu kararında: ‘’Sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir
    suç işlemesi veya yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkemece
    açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanacaktır. Burada yeni suçun denetim
    süresi içinde işlenmesi yeterlidir. İkinci hükmün kesinleşmesi mahkûmiyet
    koşulunun tahakkuku yönünden aranacak ise de, kesinleşme tarihi herhangi bir
    önem arz etmeyecektir.’’ ifadelerini kullanmıştır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Karşı İstinaf ve
Temyiz Yolu

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, kararın verilmesinin ardından edilen
tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf edilebilirdir. CMK madde 273/1 gereği istinaf
talebi, hükmü veren mahkemeye verilen dilekçe ile veya zabıt katibine bulunulan
beyan ile gerçekleşmektedir. Bu kararın ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye
mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi durumunda ise temyiz yoluna
gidilebilir.
Ayrıca, 01.06.2024 tarihi öncesinde verilen HAGB kararları CMK madde 231/12 ve
CMK madde 267 uyarınca itiraz kanun yoluna tabi iken; yeni düzenlemenin ardından
01.06.2024 sonrasında verilen HAGB kararları, istinaf kanun yoluna tabi olacaklardır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Karşı Yapılan İtirazın
Hukuki Süreci

a. HAGB kararı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş ise bu karara itiraz
edilecek yetkili mahkeme o adliyedeki ağır ceza mahkemesidir. İlgili adliyede
bir Ağır Ceza Mahkemesi bulunmaması durumunda, Asliye Ceza
Mahkemesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine itiraz
edilebilir.
b. HAGB kararı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş ise itirazı incelemeye
yetkili mahkeme, kararı veren mahkemeyi sıra numarası olarak izleyen Ağır
Ceza Mahkemesi olmaktadır. Bu hususta taraf/taraflar itirazı gerçekleştirecek
ceza avukatına, Antalya ceza avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Aleyhine Kanun
Yararına Bozma Başvurusu

Kanun yararına bozma, herhangi bir üst mahkemeye verilmemesi ile kesinleşen
mahkeme kararları aleyhine gidilen bir kanun yoludur. Dolayısıyla kesinleşen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olarak ‘’kanun yararına bozma’’
yoluna gidilebilir.

Sıkça Sorulan Sorular

1.Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilen Sanığın Tazminat Hakkı Var Mıdır?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle sanık; 5 yıllık denetim
süresini iyi halli geçirse ve davanın düşmesine karar verilse dahi hakkında tesis edilen
koruma tedbirleri ile ilgili olarak maddi ya da manevi bir tazminat hakkına sahip
olmayacaktır.

2.Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Adli Sicil Kaydına İşlenir mi?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı e-devlet üzerinden alınabilen adli sicil
kaydına yani sabıka kaydına işlenmez. Bu karar kaydının; soruşturma veya
kovuşturma aşamalarında yalnızca hakim ve savcılar tarafından, belirli hususların
tespiti için kullanıldığı, sanığın masumiyet karinesine zarar vermeyeceği bilinmelidir.
Bu hususlar CMK madde 231’de yer almaktadır.

3.Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Devlet
Memurluğuna Etkisi Var Mıdır?

İlgili karar, sanığa verilen ikinci bir şans görevi gördüğünden, devlet memurluğuna
herhangi bir etkide bulunmaz. Hakkında HAGB kararı verilen kişi, mesleği ne olursa
olsun bu etkiyle karşılaşmaması ile birlikte, sorunsuz bir şekilde mesleğini ifa etmeye
devam edebilecektir. Bunun yanında; her ne kadar HAGB kararı sanığın adli sicil
kaydına etki etmemekte ise de istisnai olarak mevzuatta bazı işlerin, mesleklerin
yapılmasına engel olarak görüldüğü örnekler mevcuttur. Örneğin 5188 Sayılı Özel
Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanununda özel güvenlik olma şartlarına yer veren
madde 10’un ilgili kısmında şu ifadeler yer almaktadır:
‘’26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilmiş olsa bile;

1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına
mahkûm olmamak.
2) Affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar
ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama,
kaçakçılık ve fuhuş suçlarından mahkûm olmamak.
3) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına,
cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından
dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak.’’
Ayrıca Devlet Memurları Kanunu madde 125/E gereğince, cinsel suç faili bir devlet
memuru hakkında HAGB kararı verilmesi durumunda da sanığı mesleğinden men
etme söz konusu olacaktır.

4.Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Tespit Edilebilir Bir Zarar Olmaması Halinde de Uygulanır Mı?

Koşulların sıralandığı başlıkta belirtildiği gibi bu kararın verilmesi, sanığın maddi
zarara uğrayanın zararını telafi ederek gidermesine bağlıdır. Ancak eğer mevcut bir
maddi zarar bulunmuyor ise o halde “uğranılan zararın giderilmesi” koşulu
aranmayacak ve diğer koşulların varlığı halinde de sanık hakkında HAGB kararı
verilebilecektir.

5.Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilen Sanık Silah Ruhsatı Alabilir Mi?

HAGB kararının ardından izleme ve denetleme süresi içerisinde kasten suç işlememiş
olan sanık, ilgili sürenin bitmesi üzerine kamu davasının düşürülmesine ilişkin
kararını ibraz etmek suretiyle silah ruhsatı alabilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İlişkin Bazı Yargıtay
Kararları

  1. “…Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına itiraz halinde, mercii
    CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif
    uygulama koşullarının var olup olmadığı ve hem maddi hem de hukuki
    anlamda işin esasına girmek suretiyle aykırılık görmesi halinde sadece
    gerekçesini göstermek suretiyle kararı bozup başkaca bir işlem yapmaksızın
    mahkemesine gönderecek; yeniden dosyayı ele alan hâkim bozma gerekçesi ile
    sınırlı kalarak Ceza Genel Kurulu’nun 22.01.2013 tarih, 2012/10-534 esas ve
    2013/15 sayılı kararı doğrultusunda görevsizlik, düşme ya da ceza verilmesine
    yer olmadığına şeklinde karar vermek suretiyle sınırlı olarak hükmü
    değiştirebilecektir.” (Yargıtay 13. Ceza Dairesi, 29.12.2014 Tarihli, 2014/32524
    Esas, 2014/37202 Karar nolu karar)
  2. ‘’5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231 inci maddesi uyarınca
    açıklanması geri bırakılan hükmün, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç
    işlemesi sebebiyle yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verildiğinde,
    aynı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca önceki hükümde
    değişiklik yapılmadan aynen açıklanması, ancak kendisine yüklenen
    yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirilerek, cezanın
    yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesi ya da koşullarının
    varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek
    yaptırımlara çevrilmesine dair cezanın bireyselleştirilmesi hükümlerinin tatbik
    edilebileceği, bunun dışındaki hususlarda hükmün değiştirilemeyeceği
    gözetilmeden, yasal zorunluluk hali de bulunmadığı halde denetim süresi
    içerisinde suç işlediği anlaşılan sanık hakkında hükmün aynen açıklanması ile
    yetinilmesi gerekirken, bu hususa riayet edilmeyerek önceki hükümde
    değişiklik yaparak, açıklanması geri bırakılan hükümle birlikte verilen uzun
    süreli hapis cezasının açıklanan hükümde adli para cezasına çevrilmesi hukuka
    aykırı bulunmuş ve bozma sebebi sayılmıştır.’’ (Yargıtay 12. Ceza Dairesi,
    01.11.2023 Tarihli, 2020/7694 Esas, 2023/4635 Karar nolu karar.)
  3. “Her ne kadar önce verilen ve sonra bütünüyle kaldırılan bir cezanın varlığı
    nedeniyle tertip olunmuş ücreti vekalet ve yargılama gideri sorumluluğu söz
    konusu ise de bu tür tali yükümlülüklerin, yasa koyucunun amaçladığı düzeyde
    ceza olmadığı ve salt bu nedenle hükmün açıklanmasının ertelenmesinden
    yararlanılmak gerekmeyeceği kabul edilmelidir. Kaldı ki, 5271 sayılı CYY.nın maddesinin 5560 sayılı Yasayla değişik 2. maddesi hükmü `hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması hallerinde de yargılama giderlerinin sanıklara
    yükletileceğini öngörmekle, bu atıfetten yararlanmanın katılan sanıklar yararına
    bir sonuç doğurmayacağını, aksine hükmün açıklanması ertelendiğinde 5 yıllık
    bir denetim süresine hükmedileceğinden daha aleyhe bir sonuç doğuracağını
    ortaya çıkarmaktadır…”(Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 18.03.2008 Tarihli,
    2007/4-115 Esas, 2008/53 Karar nolu karar)
  4. ‘’Yerel Mahkemece “Sanığın bütün duruşma aşamalarına ve savunmasına
    yansıyan söylem ve davranışları, inkârcı tutumu ve bakış açısı göz önüne
    alınarak sanığa atfedilen eylemin taksirli olması, bir daha aynı nitelikli bir iş
    kusurunu işlemeyeceği ve pişmanlık duyduğu yönünde vicdani kanaatin
    oluşmaması, aynı nitelikli eylemlerin yarattığı sosyal etki nedenleri ile…
    hakkında hükmün açıklamasının geri bırakılmasının düşünülmediği ve uygun
    görülmediği, ayrıca yargılama süresindeki müteveffanın yakınlarına maddi
    tazminat ödenmesinin sanık lehine takdiri indirim nedeni olarak
    değerlendirildiği” şeklinde gösterilen gerekçe ile sanık hakkında CMK’nın 231.
    maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla; yargılama
    sürecinde sadece bir oturuma katılan, herhangi bir olumsuz davranışı dosyaya
    yansımayan ve hakkında takdiri indirim nedenleri uygulanan sanığın adli sicil
    kaydında herhangi bir hükümlülüğünün bulunmaması, sanığın taksirli
    eyleminin oluşturduğu sosyal etkinin CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca
    yapılacak subjektif değerlendirmede dikkate alınamayacağının gözetilmemesi,
    sanığın “inkârcı tutumu ve bakış açısı” olarak görülen hâlinin savunma hakkı
    kapsamında kalması ve sanığın olaydan sonra ölenin eşi mağdur H.’nin maddi
    zararlarını gidermek suretiyle etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi karşısında,
    Yerel Mahkemece, tüm objektif şartları taşıyan sanığın CMK’nın 231/6-b
    maddesi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz
    önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği takdir edilip sonucuna
    göre bir karar verilmesi gerekirken CMK’nın 231. maddesinin
    uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen sanığın pişmanlık duymadığına dair
    gerekçenin dosya kapsamına uygun düşmediği, gösterilen diğer gerekçelerin
    ise yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.’’ (Yargıtay Ceza Genel Kurulu,
    15.01.2019 Tarihli, 2017/443 Esas, 2019/4 Karar nolu karar)

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İlişkin Bazı Danıştay
Kararları

  1. ‘’Davacı polis memuru iken, dolandırıcılık suçundan kesinleşmiş mahkumiyeti
    nedeniyle görevine son verilmiştir. Davacının uyarlama talebiyle yaptığı
    başvuru üzerine hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
    verilmiştir. Devlet memurlarının 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi uyarınca
    görevlerine son verilmesi işleminin sebep unsurunu 48. maddede sayılan ve
    memuriyete engel kabul edilen bir suçtan mahkumiyet ve bu mahkumiyete
    ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı oluşturmaktadır. Bu durumda davacının
    memuriyetine engel olacak nitelikte bir suçtan mahkum olduğundan söz
    edilemeyeceğinden, polis memuru davacı hakkındaki göreve son verme
    işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi hukuka
    aykırıdır.’’ (Danıştay 12. Daire, 09.07.2008 Tarihli, 2007/2534 Esas,
    2008/4502 Karar nolu karar)
  2. ‘’657 sayılı Yasa’nın 48/A-5, 98/b maddeleri uyarınca tesis edilecek işlemlerin
    tamamen ceza yargılamasının sonucuna bağlı olması ve işlem tarihinde davacı
    hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunması nedeniyle dava konusu
    hukuka uygun olarak tesis edilmiş ise de; mahkumiyet hükmü davacının
    başvurusu üzerine uyarlanmış ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun maddesi uyarınca davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması kararı verilmiştir. HAGB kararı verilmesi nedeniyle davacının
    memuriyet görevine son verilmesi hukuka aykırıdır.’’(Danıştay 12. Daire,
    12.02.2013 Tarihli, 2010/1591 Esas, 2013/439 Karar nolu karar)
  3. ‘’Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nin 8. maddesinin (h)
    bendinde; TCK 53. maddede belirtilen süreler geçmiş olsa bile; üst sınırı bir yıl
    veya daha fazla hapis cezası öngörülen kasten işlenmiş suçlar ile 657 sayılı
    Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 maddesinde sayılan suçlardan dolayı, a-)
    affa uğramış veya yasaklanmış haklar geri verilmiş olsa dahi mahkûmiyeti
    bulunmamak, b-) hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verilmemiş
    olmak, c-) devam etmekte olan bir kovuşturma bulunmamak veya
    kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak şartları aranmaktadır. Somut
    olayda; kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak, kullanmak
    veya bulundurmak suçundan yargılanan davacının “güvenlik soruşturmasının
    olumsuz olması” gerekçe gösterilerek Polis Meslek Yüksek Okulundan ilişiği
    kesilmiştir. Davacı yargılama neticesinde beraat ettiğine göre, hakkındaki
    güvenlik soruşturmasının olumsuz neticelendiğinden bahisle ilişik kesme
    işlemi hukuka aykırıdır.’’ (Danıştay 8. Daire, 15.04.2013 Tarihli, 2011/7930
    Esas 2013/3154 Karar nolu karar)

Views: 12

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir