VASİYETNAME DÜZENLENMESİ GEÇERLİLİĞİ VE İPTAL DAVASI

Vasiyetname Nedir?

Vasiyetname, kişinin kendi ölümünden sonra terekenin nasıl paylaşılacağını belirlediği tek taraflı bir irade beyanıdır. Yani kişi, yaşarken yaptığı vasiyetname ile vefatı sonrasında kimlerin mirasçı olacağını veya kime ne bırakacağını belirleyebilir. Bu hukuki işleme vasiyet denir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 531. Maddesinde “Vasiyet, resmî şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Vasiyetnamenin Türleri

 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 531. Maddesine göre vasiyetname üç şekilde düzenlenebilir:

  1. Resmi şekilde,
  2. Mirasbırakanın el yazısı ile,
  3. Sözlü olarak.

1.Resmi Şekilde Düzenlenen Vasiyetname

Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir.

Memurun İşlevi:

  1. Mirasbırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.
  2. Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır.
  3. Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.

Tanıkların Katılması:

  1. Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder.
  2. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
  3. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.

Miras bırakan Tarafından Okunmaksızın Ve İmzalanmaksızın Düzenleme

  1. Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.
  2. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.

Düzenlemeye Katılma Yasağı

4721 sayılı TMK’nın 536/1. Maddesine göre resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamayacak kişiler aşağıdaki gibidir:

  • Fiil ehliyeti bulunmayanlar,
  • Bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar,
  • Okur yazar olmayanlar,
  • Mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri.

Vasiyetname ile Kazandırmada Bulunamayacaklar

4721 sayılı TMK’nın 536/2. Maddesine göre vasiyetname ile kazandırmada bulunulamayacak kişiler aşağıdaki gibidir:

  • Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memur ve tanıklar,
  • Bunların üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri.

Vasiyetnamenin Saklanması

Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin aslını saklamakla   yükümlüdür.

2- El Yazılı Vasiyetname

El yazılı vasiyetname miras bırakanın kendi el yazısıyla yazdığı vasiyetnamedir. El yazılı vasiyetnamenin geçerli olması için, el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.

3- Sözlü Vasiyet

Sözlü vasiyet 4721 sayılı TMK’nın 539. Maddesinde düzenlenmiştir:

“Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir.

Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.

Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.”

Sözlü Vasiyetin Belgelenmesi

Sözlü vasiyetin belgelenmesi 4721 sayılı TMK’nın 540. Maddesinde düzenlenmiştir:

“Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.

Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler.

Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.”

Hükümden Düşme

Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.

Vasiyetin Geçerlilik Koşulları

  • Vasiyet konusunun belirli veya belirlenebilir olması,
  • Ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş olmak,
  • Yukarıda “Vasiyetnamenin Türleri” başlığında detaylıca izah edilen TMK’daki şekil şartlarına uygun olması,
  • Vasiyetin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmamış olması,
  • Vasiyetin hukuka veya ahlaka aykırı olmaması.

Vasiyetnamenin İptali Davası

Aşağıdaki sebeplerle vasiyetnamenin iptali için dava açılabilir:

1. Mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,

2. Yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,

3. İçeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,

4. Kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.

Vasiyetnamenin İptali Davası Kimler Tarafından Açılabilir?

İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.

İptal Davasının Konusu

Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir. İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.

Hak Düşürücü Süreler

İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamenin açılma tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Vasiyetnamenin iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise ölenin son yerleşim yeri mahkemesidir. 

Yüksek Mahkeme Kararları

“Davanın; 4721 sayılı TMK’nın 557. maddesinde sayılan hukuksal sebeplere dayalı vasiyetnamenin iptali, olmadığı taktirde ise; saklı payın ihlali hukuksal sebebine dayalı tenkis istemlerine ilişkin olduğu, yukarıda belirtilen yasal düzenleme ışığında, uyuşmazlık konusu şey üzerine ve yasal şartların gerçekleşmesi durumunda ihtiyati tedbir konulabileceği anlaşılmaktadır.

Somut olayda ise; davacının öncelikli talebi vasiyetnamenin iptalidir. Vasiyetnamenin tenfizine dair bir mahkeme kararının mevcut olduğu davacı tarafça iddia edilmediğine göre bu aşamada iptali istenen vasiyetnameden kaynaklanan mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından bahsedilmesi mümkün olamaz. Zira iptali istenen vasiyetname henüz tenfiz edilmemiştir.

Öte yandan davacının ikincil talebi olan tenkis bakımından ihtiyati tedbir isteminin değerlendirilmesinde ise; tenkis davası taşınmazların aynına yönelik bir dava olmayıp alacağa ilişkindir. Dolayısıyla tenkis talebi bakımından talep alacak olduğuna göre taşınmazların aynı dava konusu olmadığından ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında uygulanabilmesi şartı somut olayda gerçekleşmemektedir. Netice itibarıyla; eldeki dosyada vasiyetnamenin iptali veya tenkis istendiği hususu da nazara alınarak 6100 s. HMK’nın 389/1. maddesindeki ihtiyati tedbirin yasal şartlarının oluşmadığı, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; dosyadaki belgelere ve istinaf incelemesine konu ara kararın gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi ara kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.” (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/1243 E., 2022/1336 K., 21.10.2022 T.)

“Dava, el yazısı ile düzenlenen vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. asıl ve birleştirilen davada davacılar itiraz konusu 15.07.2014 tarihli el yazılı vasiyetnamenin muris eli ürünü olup olmadığının tespiti gerektiğini belirtmiş olmakla, bu hususun Mahkemece, murise ait imza ve yazı örneklerinin ilgili kurumlardan temin edilmesi suretiyle yukarıda ifade edilen şekilde araştırılması sonucunda hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile salt imza incelemesini içerir Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesinin 14.12.2017 tarihli raporunun hükme esas alınması suretiyle vasiyetnamenin murisin el ürünü olduğu sonucuna varılması doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2023/2441 E., 2023/3672 K., 06.07.2023 T.)

“Dava; vasiyetnamenin iptali, olmaz ise tenkis istemine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; ehliyetsizlik, vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden biri olan korkutma (ikrah), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek istemine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu hâlde maddi ikrah hâli varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir.

Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder. Ancak, her iki türünde de ciddi olması, ikrahın ağır bir tehlike teşkil etmesi, tehdidin yaratacağı tehlikenin derhal gerçekleşecek nitelikte olması, tehdidin bizzat akdin tarafına veya yakınlarına yapılması ve yapılan tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması, tehdidin şahsa, namusa, cana, mala veya hürriyete yönelmiş bulunması ve nihayet tehdit ile yapılan işlem arasında illiyet bağı bulunması koşulu aranır.

Öte yandan; TMK’nın 504 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.”

Somut olayda; davaya konu vasiyetnamenin davalının baskısı ve tehdidi sonucunda düzenlendiğini iddia edilmiş olup, mahkemece; vasiyetnamenin iptaline yönelik davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosyada dinlenilen tarafsız tanık beyanları, mirasbırakanın sağlığında davacılardan … aleyhine açtığı dava dosyaları ve savcılığa yaptığı şikâyet başvurusuna ilişkin evrak içerikleri dikkate alındığında; mirasbırakanın gerek vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte iradesini bozacak nitelikte bir ikrahın etkisi altında bulunduğu, gerekse düzenlemeden sonra da bu etkinin sürdüğü kanıtlanabilmiş değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, vasiyetnamenin iptaline ilişkin vakıaların varlığının davacılarca ispat edilemediği gözetilerek vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmiş olması yerindedir.

Ne var ki, mahkemece hak düşürücü süre yönünden tenkis davasının reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir

Türk Medeni Kanununun “Hak düşürücü süreler” başlıklı 571 inci maddesi ise; “Tenkis davası açma …, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” hükmünü içermektedir.

Türk Medeni Kanununun 571. maddesine göre; tenkis davalarında bir yıllık hak düşürücü süre, saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacıların vasiyetnamenin açılmasına ilişkin Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1201 Esas sayılı dosyasının 13.11.2014 tarihli duruşmasında vasiyetnameyi ve buna bağlı olarak saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri, 13.11.2014 tarihi ile işbu davayı açtıkları 10/12/2014 tarihi arasında 571 inci maddede öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemenin yazılı gerekçe ile tenkis davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5409 E., 2022/6693 K., 08.11.2022 T.)

Av. Gökhan AKGÜL & Av. Züleyha APAYDIN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir