
İsim ve Soyisim (Ad Soyad) Değişikliği Davası Nedir?
İsim ve soy isim değişikliği davası; Türk Medeni Kanunu madde 27’de düzenlenen, davacının kendisine ait sıkı sıkıya bağlı şahıs varlığı hakkını kullanmak suretiyle kimlikte yer alan isim veya soy ismini değiştirmek üzere açtığı davadır. Bu hukuki prosedürün sonucunda davacının, isim ve soy ismini tamamen değiştirebildiği veya yeni bir isim ekleyebildiği de bilinmelidir.
İsim ve Soy isim Değişikliği Davasında Haklı Sebebin Varlığı
TMK madde 27’de ifade edildiği üzere, ‘’Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir.’’. Buna göre haklı sebep; geniş bir kavramı kapsadığından özel olarak düzenlenmemekte, genel olarak ise kişinin subjektif yani şahsi sebeplerini içermektedir. Bu hususa binaen Yargıtay 8. Hukuk Dairesi; 08.02.2018 Tarihli, 2017/6911 Esas, 2018/1819 Karar nolu kararında, ‘’4721 sayılı TMK’nın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel ve kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile
özdeşleşmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.’’ ifadelerini kullanmıştır.
Bahsedilen sebeplere örnek olarak; kişinin isim ve/veya soy ismine aidiyet
hissetmemesi, isim ve soy ismin komik, travmatik veya zor telaffuz ediliyor olması, kişinin kimlikte yazan isminden farklı bir isimle sosyal çevresinde tanınması ve ilgili ismin kişinin kariyerine zarar vermesi vb. söylenebilir.
İsim ve Soy isim Değişikliği Davasının Süresi
İsim ve soy isim değişikliği davası; prosedürün yetkililer tarafından ivedi bir şekilde yerine getirilmesi halinde, ilk veya ikinci celsede tamamlanmaktadır. İlgili davanın süresi ise mahkemeden mahkemeye değişmekle birlikte, genellikle 3-5 ay sürmektedir.
İsim ve Soy isim Değişikliği Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İsim ve soy isim değişikliği davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi iken, yetkili mahkeme davacının ikamet ettiği yer mahkemesi olmaktadır. Bu hususta taraflar, ilgili davayı açacak ve takip edecek avukat için konunun uzmanı bir avukata ihtiyaç duyabilirler.
Sıkça Sorulan Sorular
1.İsim ve Soy isim Değişikliği Davasını Kim Açabilir?
İsim ve soy isim değişikliği davası, kişinin bizzat kendisi veya özel vekaletname ile yetki verdiği avukatı tarafından açılabilmektedir. Bu hususta 18 yaşından küçük kişiler için dava hakkına ise velileri veya onların vekalet vereceği avukatı sahip olmaktadır.
2.İsim ve Soy isim Değişikliği Kararına İtiraz Edilebilir Mi?
TMK madde 27’de düzenlendiği gibi; davacının adını değiştirmesinden zarar gördüğü anlaşılan kişi, bunu öğrendiği andan itibaren 1 yıl içerisinde, ilgili değişiklik kararının kaldırılmasına yönelik dava açabilmektedir.
3.İsim ve Soy isim Değişikliği Nasıl Duyurulur?
İsim ve soy isim değişikliğinin duyurulması hususu TMK madde 27’de alıntılanan
şekilde düzenlenmiştir: ‘’Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve Basın İlan
Kurumunun ilan portalında ilan olunur. Bu ilanda; hükmü veren mahkeme, kararın verildiği tarih, dosyanın esas ve karar numarası ile adının değiştirilmesine karar verilen kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer, doğum tarihi, ana ve baba adı, önceki adı ve soyadı, mahkeme kararıyla verilen yeni adı ve soyadı yer alır.’’
4.İsim ve Soy isim Düzeltilmesi Davası, İsim ve Soy isim Değişikliği Davasından Farklı Mıdır?
Bahsedildiği üzere isim ve soy isim değişikliği davası, davacının isim ve soy isminin tamamını değiştirme veya yeni bir isim ekleme amacını taşımaktadır. Buna karşın, isim ve soy isim düzeltilmesi davası ise mevcut olan bir isim hatasını gidermek üzere açılmaktadır. Ancak söz edilen iki dava da hukuki nitelikleri hususunda aynı olmakta, sadece isim ve soy isim düzeltilmesi davalarında genellikle tanıkların dinlenmesi gerekli görülmeden hatalar düzeltilmektedir.
5.İsim ve Soy isim Değişikliği Davasında Yeni Bir İsim Ekleyebilir Miyim?
Yukarıda açıklandığı şekilde isim ve soy isim değişikliği davasında davacı, isim ve
soy ismini tamamen değiştirebileceği gibi mevcut ismine yeni bir isim de
ekleyebilmektedir.
6.Erkek Eş Soyadını Değiştirdiğinde Kadının Soyadı Ne Olur?
Erkek eşin isim ve soy isim değişikliği davası ile soyadını değiştirmesi durumunda, evlilik dönemi içinde kadının soyadı kendiliğinden değişmektedir. Bu duruma benzer olarak, 18 yaş altı küçüklerin veya evlatlığın da soyadı başka bir işleme gerek olmaksızın değişir.
7.Boşanan Kadın Evlilikte Kullandığı Soyadını Kullanmaya Devam Edebilir Mi, Soyadını Değiştirebilir Mi?
Kanun koyucu esasen, TMK madde 173 f.1’de boşanan kadının evlenmeden önceki soyadına geri döneceğine ve bunun kadının dulluk veya bekarlık soyadı olacağına hükmetmektedir. Ancak aynı kanun maddesinde f.2’de, ‘’Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.’’ şeklindeki ifadesi ile belirli koşulların sağlanması halinde, mahkeme kararıyla kadının eski eşinin soyadını kullanabileceğini de düzenlemektedir.
İsim ve Soyisim Değişikliği Davasına İlişkin Bazı Yargıtay Kararları
- ‘’Somut olayda davacı … Müdürlüğüne kendisinin bildirimde bulunmadığını
imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürdüğüne göre …’a ait doğum tutanağı ve varsa dayanak belgelerinde, davacıya ait olduğu iddia edilen imzaların asıllarının dosyaya getirtilerek, imza incelemesi yaptırılıp tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 13.07.2010 Tarihli, 2010/6385 Esas, 2010/10787 Karar nolu karar) - ‘’Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının … adı ile tanındığını ileri sürerek nüfus kütüğünde yazılı … adının … olarak değiştirilmesini istemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27.maddesi hükmü uyarınca kişi, haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Yargıtay uygulamalarında Yasanın buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla bir kişi çevresinde tanındığı adını kullanabilir ve bu adla nüfusa tescilini isteyebilir. Somut olayda davacının … adı ile tanındığı dosya içeriğinden anlaşıldığına göre, adının değiştirilmesi için haklı nedeni bulunduğundan istemin kabulü gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.’’ (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 09.03.2010 Tarihli, 2010/1532 Esas, 2010/3572 Karar nolu karar)
- ‘’Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların oğlunun adının tüm çevresi
tarafından “…” olarak bilindiğini belirterek küçüğün “…” olan adının “…” olarak değiştirilmesini istemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmüne göre adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Somut olayda davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar dosyada toplanan bilgi ve belgeler ile tanık anlatımları, anılan yasa maddesi hükmüne göre haklı neden sayılarak davanın kabulü ile davacıların oğlunun adının istem gibi düzeltilmesine hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 05.07.2011 Tarihli, 2011/6254 Esas, 2011/8238 Karar nolu kararı) - ‘’Davacı dava dilekçesinde, adının kayden “…” olmasına karşın “…” adı ile
tanındığını bildirerek adının “…” olarak değiştirilmesini istemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Yasası’nın 27. maddesi hükmüne göre adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Somut olayda davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar, dosyada toplanan kanıtlar ve özellikle tanık anlatımları ile kolluk araştırması anılan yasa maddesi hükmüne göre haklı neden sayılarak davanın kabulü ile davacının adının istem gibi düzeltilmesine hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.’’ (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 06.03.2012 Tarihli, 2011/11361 Esas, 2012/2297 Karar nolu karar) - ‘’Davacılar dava dilekçesinde, kızlarının adının nüfus kaydında “Fatma” olarak geçmesine rağmen çevrede “Gizem” adı ile tanındığını, çevrede bilinen adı ile nüfusta yazılı adının farklı olmasının karışıklığa neden olduğunu bildirerek, kızları Fatma’nın adının “Gizem” olarak değiştirilmesini istemişler, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Yasası’nın 27. maddesi hükmüne göre adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Somut olayda davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar dosyada toplanan kanıtlar ve özellikle tanık anlatımları, anılan yasa maddesi hükmüne göre haklı neden sayılarak davanın kabulü ile davacıların kızları Fatma’nın adının istem gibi değiştirilmesine hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.’’ (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 03.05.2012 Tarihli, 2012/2238 Esas, 2012/4978 Karar nolu karar)
Views: 19