Fiili Ayrılık Nedir?
Fiili ayrılık, diğer bir adıyla eylemli ayrılık; esasen reddedilmiş boşanma davalarının
ardından tarafların evlilik birliğini sağlayamamış olmalarından kaynaklı evlilik
birliğinin çekilmez hale geldiğini ve ortak hayatın yeniden inşa edilemediğini ifade
eden ayrılık durumudur. Boşanma sebebi olarak fiili ayrılığı iddia eden taraf,
mahkemeye tarafların ilgili süre zarfında aile hayatı yaşamadıklarını kanuni delillerle
ispat etmekle yükümlüdür.
Fiili Ayrılığın Varlığı İçin Hangi Koşullar Gerekir?
- Reddedilmiş bir boşanma davasının mevcut olması
- Red kararının üzerinden en az 1 yıl sürenin geçmiş olması
- Süreç içerisinde tarafların ortak hayatı kuramaması
Türk Medeni Kanununun m.166 f.4’ünde bahsedildiği üzere, tarafların açacağı
boşanma davasının fiili ayrılık sebebine dayandırılması için kanunun öngördüğü bir
takım koşullar sağlanmak zorundadır. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kanun maddesi
hakkında 22.02.2024 tarihinde aldığı iptal kararı öncesinde bu koşullar; daha önce
reddedilmiş bir boşanma davasının mevcut olması, mahkemenin red kararının
üzerinden en az 3 yılın geçmiş olması ve en az 3 yıllık süreç içerisinde tarafların ortak
hayatı kuramaması olarak düzenlenmiştir. AYM, söz konusu sürenin adil olmadığını
ve boşanmayı güçleştirdiğini öne sürerek bu iptali gerçekleştirmiş ve Yasama
organına, iptal kararının Resmi Gazete’de (RG. 19.04.2024; S: 32522)
yayımlanmasından başlayarak dokuz aylık bir süre tanımıştır. TBMM ise 2024 yılında
kabul edilen 9. Yargı Paketi ile getirdiği yeni düzenlemenin sonucunda bahsedilen
süreyi 3 yıldan 1 yıla indirmeye karar vermiştir.
Dolayısıyla bu gelişmelerin ardından tarafların fiili ayrılık sebebine dayanarak
boşanmaları hususu kanunun yeni maddesinde şu şekilde yer almaktadır; Boşanma
sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu
kararın kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa
olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve
eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. Belirtmek gerekir ki, şayet
hakkında red kararı verilen boşanma davasının ardından taraflarca istinaf veya temyiz
yoluna başvurulursa, bahsedilen 1 yıllık süre son kararın ardından işlemeye
başlayacaktır.
Kanunda bahsedilen ‘’ortak hayat yeniden kurulamamışsa’’ ifadesi hakim tarafından
dava özelinde takdir edilecek ve karar verilecek bir meseledir. Ortak hayat tarafların
kimi zaman ayrı yaşamları kimi zaman da aynı konutta yaşamaya rağmen
evliliklerinde geçimsiz olmaları şeklinde görülebilmektedir. Ayrıca tarafların evlilik
birliği sağlanmış gözükmesine rağmen ortak hayatın yeniden kurulamadığı durumlar
da söz konusu olmaktadır. Örneğin tarafların; belirli bir konu hakkında konuşmak için
görüşmeleri, müşterek çocuklar dolayısıyla bir arada bulunmaları, düğün, bayram ve
cenaze gibi bulunmak zorunda oldukları ortamlarda bir araya gelmeleri, ortak hayatın
kurulduğuna delil teşkil etmemektedir. Buna ilişkin örnekler Yargıtay’ın 12.09.2018
Tarihli, 2016/21389 Esas, 2018/9106 Karar nolu kararında bahsedildiği gibi daha da
çeşitlendirilebilir: ‘’Somut olayda da; davalı erkeğin fiili ayrılık süresince davacı eşini
ve çocuklarını arayıp sormadığı, onlara maddi-manevi destek sağlamadığı aksi
kanıtlanamayan tanık anlatımlarıyla sabittir. Bu durumda taraflar arasında ortak
hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte
bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar
altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık yasal olarak mümkün
görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davanın
reddine karar verilmesi doğru değildir.’’
Fiili Ayrılığın Önemli Özellikleri
Özelliklerine bakılacak olursa fiili ayrılığın; özel, kusura dayanmayan ve mutlak bir
boşanma sebebi olduğu görülür. Netice itibariyle fiili ayrılık, var olmasının doğrudan
boşanma kararı verilmesi için yeterli olmasından dolayı özel boşanma sebepleri
arasındadır. Buna göre özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davalarında ispat
edilmesi gereken unsur, iddia edilen ilgili sebep veya sebeplerin varlığına ilişkindir.
Ancak genel sebeplere bağlı boşanma davalarında davalının gerek sebebe gerekse
kusura ilişkin bir ispat yükümlülüğü bulunur, özel sebeplerle tam tersi bir durum söz
konusudur.
Fiili ayrılığın kusura dayanmıyor oluşu, tarafların bu sebebe dayanarak boşanma
davası açmaları konusunda herhangi bir kusur arayışı veya az-çok kusurlu gibi
derecelendirme ile karşılaşmayacaklarını belirtir. Çok kusurlu taraf da az kusurlu taraf
gibi bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkına sahiptir. Ancak yoksulluk
nafakası, maddi ve manevi tazminat esasları hususunda kusur, araştırılması ve
üzerinde durulması gereken bir meseledir.
Fiili ayrılığın mutlak bir boşanma sebebi olması ise hakimin fiili ayrılık olduğunu
iddia eden taraf/tarafların iddialarını kanıtlamaları halinde kesin olarak boşanmaya
karar verecek olmasından kaynaklıdır. Bunun sebebi, tarafların halihazırda
reddedilmiş bir boşanma davasına rağmen ortak hayatı yeniden kuramamaları ile
bağlantılıdır. Başka bir deyişle; taraflar arasında ortak hayatın bir daha
kurulamayacağı ön görüldüğünden boşanma artık kesin, mutlak olarak
gerçekleşmelidir.
Fiili Ayrılığa Dayanan Boşanma Davalarında Yargılama Usulü
Fiili ayrılık davaları, taraf/tarafların hazırladıkları usullere uygun bir dilekçenin
sunulması ile açılmaktadır. Bu dilekçe; tarafların ve varsa vekillerinin şahsi bilgilerini,
daha önce açılan boşanma davasına ait red kararının dosya esas numarasını ve iddia
edilen ‘’ortak hayatın kurulamaması’’ meselesinin detaylı açıklamasını içermelidir.
Fiili ayrılığa dayandırılan boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemesi
olmasına rağmen aile mahkemesinin bulunmadığı yer ve bölgelerde bu dava, asliye
hukuk mahkemelerinde de görülmektedir. Yetkili mahkeme ise TMK madde 166’da
belirtildiği gibi, ‘’Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin
yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer
mahkemesidir.’’
Sıkça Sorulan Sorular
1.Fiili Ayrılık Davasında Tazminat İstenebilir mi?
Fiili ayrılık özelliği gereği kusura dayanmayan, özel bir boşanma sebebi olmasına
rağmen taraf/tarafların nafaka, mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat konularında
kusur meselesi önem arz etmektedir. Buna ilişkin olarak fiili ayrılık nedeniyle
boşanma davalarında da nafaka, mal paylaşımı ve tazminat için kusur oranının detaylı
olarak incelenmesi ve ortaya konulması gerekmektedir.
2.Fiili Ayrılıkta Red Kararı Verilen İlk Boşanma Davası Önemli midir?
Bu hususta, hakkında red kararı verilen ilk boşanma davasını hangi tarafın hangi
sebeple açtığının hakim için bir önem arz etmediği görülmektedir. Hakim fiili ayrılığa
dayandırılan bir boşanma davasını, ilgili dava özelinde değerlendirecek ve iddialar
ispat edilirse mutlak olarak boşanmaya karar verecektir.
3.Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davalarının genellikle 1-3 yıl arasında sürdüğü
görülmektedir. Bu sürelerin değişken olması ise mevcut davanın zorluğu, delillerin
toplanması, ilgili mahkemenin iş yükü ve davanın istinaf ve temyiz gibi üst
mahkemelere taşınıp taşınmadığına bağlıdır.
4.Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Fiili ayrılık davaları, taraflardan en az birinin aile mahkemesine veya aile mahkemesi
bulunmuyorsa, onun yerine geçen asliye hukuk mahkemesine başvurması ile açılır. Bu
süreçte kişiler, kendileri yerine vekaleten davayı açacak ve takip edecek boşanma
davası avukatına, Antalya boşanma avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.
5.Boşanma Davasından Feragat Sonrası Fiili Ayrılık Nedeniyle
Boşanma Davası Açılabilir mi?
Taraflar boşanma davasından feragat etmesine rağmen fiili ayrılık nedeniyle boşanma
davası açma hakkına sahiptirler. Bu konuda önemli olan, bir boşanma davasının
açılmış ve reddedilmiş olmasıdır. Diğer şartların sağlanması halinde feragat yoluyla
reddedilen boşanma davası sonrasında da fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası
açılabilmektedir.
6.Fiili Ayrılık Boşanma Dava Dilekçesine Başka Boşanma Sebepleri
Dahil Edilebilir mi?
Boşanma davaları, mutlaka bir sebebe dayandırılarak açılmak zorunda olduğu gibi,
birden fazla ve farklı türlerde boşanma sebepleri öne sürülerek de açılabilirler.
Örneğin, fiili ayrılığa ek olarak dava dilekçesinde; özel, kusura dayanan ve mutlak bir
boşanma sebebi olan terk de dahil edilebilir.
7.Anlaşmalı Boşanma Sonrası Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası
Açılabilir mi?
Tarafların anlaşmalı boşanma ile evliliklerine son vermeleri halinde, hangi nedene
dayandığı fark etmeksizin, ortada bir evlilik kalmadığından, boşanma hakkını yitirmiş
olurlar. Ancak kanunen boşanmanın gerçekleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı
süresi içerisinde boşanma protokol hükümlerine göre mal paylaşımına dair dava
açılabilecektir.
Fiili Ayrılığa İlişkin Bazı Yargıtay Kararları
1.‘’Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni sayılmasa da fiili ayrılık döneminde
davalı erkeğin birlik görevleri askıya alınmış değildir. Davalı erkeğin en
azından ortak çocuklara karşı birlik görevlerini yerine getirmesi
gerekir.‘’(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 12.09.2018 Tarihli, 2016/21389 Esas,
2018/9106 Karar nolu karar)
2.‘’Toplanan delillere göre davacının zaman zaman davalının evine gitmesinin
evlilik birliğini yeniden kurmaya yönelik olmayıp çocuklarını ziyaret amacını
taşıdığı anlaşılmaktadır.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 28.12.2006 Tarihli,
2006/19707 Esas, 2006/18593 Karar nolu karar)
3.‘’Davacının 2008 yılı Ağustos ayında izinli olarak geldiğinde bir hafta kadar
köyde kalması, çocuklarını alarak onlarla birlikte kısa süreli tatile çıkması,
çocuklarını görmek amaçlı olup, ortak hayatı yeniden kurup devam ettirmeye
yönelik olduğunu kabul için yeterli değildir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi,
10.10.2011 Tarihli, 2010/14252 Esas, 2011/15321 Karar nolu karar)
ANTALYA BOŞANMA AVUKATI – ANTALYA BOŞANMA DAVALARI
Ülkemizde sıkça karşılaştığımız, aile birliğinin çeşitli sebepler ile bozulması ve buna bağlı olarak sonuçlanan boşanma davaları elbette üzücü olmakla birlikte boşanmak isteyen çiftler ve dolayısıyla ortak olan çocuklar için daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için kaçınılmaz olabiliyor. Dolayısıyla boşanma davası, evlilik birliğinin sona erdirilmesi amacıyla eşlerden birinin veya her ikisinin mahkemeye başvurmasıyla açılan hukuki bir süreçtir. Bu süreçte nafaka, velayet, mal paylaşımı ve tazminat gibi birçok önemli konu ele alınır. Özellikle çekişmeli boşanmalarda, hak kaybı yaşanmaması için uzman bir boşanma avukatı ile çalışmak büyük önem taşır.
Boşanma avukatı, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunur, dava sürecini doğru şekilde yönetir ve profesyonel hukuki destek sağlar. İster anlaşmalı boşanma, ister çekişmeli boşanma olsun; deneyimli bir avukat desteği ile süreç daha hızlı, güvenli ve sorunsuz şekilde yürütülebilir.
Views: 19