EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASI VE ŞARTLARI

Evliliğin İptali Davası Nedir?

Evliliğin iptali davası, evlenme sözleşmesinin kanuna uygun yapılmaması ve bunun neticesinde evliliğin geçersiz olduğu iddiasıyla evliliğin sona ermesi talebini içermektedir. Dolayısıyla, ilgili iptal davası neticesinde evliliğin sakatlığı ve geçersizliği nedeniyle sona ermesi hali söz konusu olmaktadır.

Evliliğin İptali Davasının Şartları

Türk Medeni Kanununda evliliğin iptali davası bazı şartlara bağlanmaktadır. Buna göre evliliğin iptali davası, mutlak butlan ve nispi butlan nedenlerine dayanılarak açılabilmektedir:

a. Mutlak Butlan

TMK madde 145 ‘’mutlak butlan’’ halini alıntılanan şekilde düzenlemektedir:

‘’Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:

  1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
  2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
  3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
  4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.’’

b. Nispi Butlan

TMK madde 148-151 maddeleri ise ‘’nispi butlan’’ halinden bahsedebilmek için
aşağıdaki durumlardan en az birinin varlığının gerektiğini söylemektedir:

  1. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk
  2. Yanılma
  3. Aldatma
  4. Korkutma

Evliliğin İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Evliliğin iptali davalarında yetkili mahkeme tarafların son altı aydır birlikte
oturdukları veya taraflardan birinin yerleşim yer mahkemesi iken, görevli mahkeme aile mahkemeleri olmaktadır. Bu hususta taraflar, ilgili davayı açacak ve takip edecek boşanma avukatına, Antalya boşanma avukatına ihtiyaç duyabilmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

1.Evliliğin İptali Davasını Kimler Açabilir?

Evliliğin iptali davasını açmaya yetkili kişiler, somut olay özelinde incelenmesi
gereken bir meseledir. Buna göre, evliliğin iptali davasının mutlak butlan nedenlerine dayanması halinde cumhuriyet savcısı, ilgililer ve eşler; nispi butlan sebeplerini içermesi durumunda ise sadece eşler ve belirli durumlarda yasal temsilciler (vasi vb.) yetkili olmaktadır (TMK madde 146).

2.Evliliğin İptali Davasını Açma Süresi Nedir?

Evliliğin iptali davasını açma süresi de yetkili kişiler gibi davanın mutlak butlan ve nispi butlan sebeplerine dayanmasına göre değişiklik göstermektedir. Bu hususa ilişkin olarak, mutlak butlan içeren davaların herhangi bir hak düşürücü süresi bulunmadığı dolayısıyla evlilik süresince dava açılabileceği; nispi butlan kaynaklı davaların açılabilmesi için ise 6 ay ve 5 yıllık hak düşürücü sürelerin öngörüldüğü bilinmektedir (TMK madde 152).

3.Evliliğin İptali Davası Sonucunda Tazminat İstenebilir Mi?

Evliliğin iptali davası, niteliği gereği boşanma davalarından farklı olmasına karşın tazminat ve nafaka gibi mali durumlarda aynı işlemektedir. Buna göre, evliliğin iptali davası sonucunda da taraflar birbirlerinden maddi ve manevi tazminat isteme hakkına sahiptir.

4.Evliliğin İptali Davası Neticesinde Malların Durumu Nedir?

Evliliğin geçersizlik halinden kaynaklı iptal edilmesinde dahi; aralarında başka bir mal rejimi kararlaştırılmamış ise taraflar, edinilmiş mal rejimine tabi olmaktadır. Dolayısıyla taraflar, mal varlıklarının tasfiye edilmesi amacıyla ayrı dava olarak mal rejimi davası da açabilmektedir.

5.Evliliğin İptali Davası ile Boşanma Davası Arasındaki Fark Nedir?

Evliliğin iptali davasında kanuna uygun yapılmamış, dolayısıyla geçersiz sayılan batıl bir evliliğin sona ermesi durumu söz konusu iken; boşanma davasında geçerli bir evliliğin sona ermesi hali mevcuttur. Ayrıca, evliliğin iptali davası boşanma dava sürecini dolaylı olarak etkileyebildiği de bilinmelidir. Bunun gerekçesi, evlilik hakkında verilecek iptal hükmünün boşanma davası ile ilgili de karar verici olabilme durumundan kaynaklanır.

Evliliğin İptali Davası ve Şartlarına İlişkin Bazı Yargıtay Kararları

  1. ‘’Davalılar … ve ….’in evlenmelerine engel derecede akrabalıkları
    bulunduğundan bahisle evliliğin iptali istenmiş, davalılar ise aslında dayı yeğen olmadıklarını, nüfus kayıtlarının gerçeğe aykırı tutulduğunu ileri sürmüşler ve … Aile Mahkemesinin 2014/118 esasında nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için dava açtıklarını belirtmişlerdir. Açılan davanın reddine karar verilmiş bulunduğu, ancak kararın taraflara tebliğe çıkartılmadığından henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, kayıt düzeltme dosyasının kesinleşmesinin beklenerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 25.02.2016 Tarihli, 2015/26250 Esas, 2016/3461 Karar nolu karar)
  2. ‘’Davalılar, davalı …’ın annesinin adının … olduğunu, davalı …’nin babasının
    kızını kendisi ile aynı adı taşıyan amcasının eşi olan … üzerine yazdırdığını,
    nüfus kaydında anne adının … olarak yazılmasından kendisinin sorumlu
    olmadığını savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalılara usulüne uygun şekilde nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açmak üzere süre verilip, sonucu beklenmeden, yazılı şekilde evliliğin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 24.02.2016 Tarihli, 2015/17945 Esas, 2016/3384 Karar nolu karar)
  3. ‘’2- Tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: a)Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde, eşinin kalıcı hastalığı bulunduğunu ve askere gitmediğini, erkeğin niteliklerinde birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma sokacak derecede yanıldığını, ayrıca kendisi veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bu hastalığın kendisinden gizlenerek evliliğin gerçekleştiğini, aldatıldığını beyan ederek, Türk Medeni Kanununun 149/2 ve maddeleri uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı-davacı erkek de birleşen dava ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma talep etmiştir. Yapılan yargılama sonunda kadının davasının reddine ve erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına hükmedilmiştir. Mahkemece yapılacak iş davacı-davalı kadının davasında, delillerin nisbi butlan sebebi ile (TMK m. 149, 150) evliliğin iptali hakkı yönünden değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi, davalı-davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında ise, kadının açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturacağı gözetilerek, boşanma davasının tefrik edilerek kadının açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının sonucu beklendikten sonra boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermekten ibarettir. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 16.01.2017 Tarihli, 2016/15306
    Esas, 2017/350 Karar nolu karar)
  4. Davacı, dava dilekçesinde nispi butlan sebebi ile evliliğin iptaline (TMK m.
    149-150) karar verilmesini talep etmiş, 13.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile
    davasını evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası (TMK m. 166/1) olarak ıslah etmiştir. Davacı vekili, 24.03.2015 tarihli celsede ıslahtan vazgeçtiklerini, evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ıslahtan vazgeçilmiş olduğu gerekçesi ile davanın nispi butlan sebebi ile evliliğin iptali davası olduğu kabul edilerek davacının davasının reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 13.11.2014 tarihli celsedeki beyanı, davanın hukuki sebebinin ıslahı niteliğindedir. Bir davada ıslah yoluna ancak bir kez başvurulabilir. Bu sebeple bu celsedeki beyan artık hukuki sonuç doğurmaz. Şu halde dava, ıslah edilmiş şekliyle evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davası (TMK m. 166/1) olup, mahkemece delillerin bu yönde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davanın nispi butlan sebebi ile evliliğin iptali davası olduğu kabul edilerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 15.03.2016 Tarihli, 2015/15862 Esas, 2016/4946 Karar nolu karar)
  5. ‘’Türk Medeni Kanununun 149/2. maddesi “eşinde bulunmaması onunla
    birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse” ve Türk Medeni Kanununun 150/2. maddesi ise “davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse” hükümlerini taşımaktadır. Toplanan delillerden davalının cilt (sedef) hastalığının bulaşıcı nitelikte olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu altsoyun sağlığı için ağır bir tehlike de oluşturmadığı ve yukarıda bahsedilen her iki madde hükmüne uymadığı anlaşılmaktadır. Davacının davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA…’’ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 03.10.2006 Tarihli, 2006/5711 Esas, 2006/12979 Karar nolu karar)

ANTALYA AİLE AVUKATI – EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASI

Evliliğin iptali davası, evlilik birliğinin hukuka aykırı ya da geçersiz koşullar nedeniyle sona erdirilmesini amaçlayan önemli bir hukuki süreçtir. Bu süreçte doğru hukuki adımların atılması, hem maddi hem de manevi hakların korunması açısından büyük önem taşır. Evliliğin iptali konusunda uzman bir avukat ile çalışmak, davanın doğru bir şekilde yürütülmesini ve sürecin hızlanmasını sağlar. Deneyimli bir Antalya avukat, dava dilekçelerinin hazırlanmasından delillerin toplanmasına, mahkeme sürecinin yönetilmesinden olası temyiz işlemlerine kadar tüm aşamalarda profesyonel destek sunar. Böylece hak kaybı riski minimize edilir ve evliliğin iptali süreci sorunsuz bir şekilde tamamlanabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir