Günümüzde ceza yargılaması kapsamında en çok işlenen suçlardan biri yaralama suçudur. Yaralama suçu Türk Ceza Kanunun 2. Kısım, 2. Bölüm içerisinde yer alan Vücut Bütünlüğüne Karşı Suçlar başlığı altında düzenleme alanı bulmaktadır. TCK kapsamında yaralama suçu kasten yaralama ve taksirli yaralama olarak iki başlığa ayrılmaktadır. Kasten yaralamadan söz edebilmek için suça konu fiilin kasten yaralamaya tabi olabilmesi için fiili işleme amacının TCK m.21 kapsamında bir eylemden oluşması gerekmektedir.
Madde 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni
tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
Taksirli yaralamadan bahsedebilmek için ise suça konu fiilin TCK m.22 kapsamında bulunması gerekmektedir.
Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun
kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde
bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı
sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi
durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur
olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire
kadar indirilebilir.
Taksirle yaralama suçu TCK m.89 hükmü uyarınca düzenleme alanı bulmaktadır. Taksirle yaralama suçundan bahsedebilmek için hareketin TCK m.22 kapsamında kalması yani failin eylemi gerçekleştirirken dikkat ve özen yükümlülüğüne uymaması ve davranışın neticesini bilmemesi ve istememesi gerekmektedir. Failin neticeyi bilmesi ancak böyle bir neticenin gerçekleşmesini istememesi durumunda ise bilinçli taksirden söz edilmektedir. Taksirli yaralama suçu için hareket hem icrai hem de ihmali olabilecektir.
Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama
yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve
kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun
bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
Kanunun ilgili maddesinde de görüldüğü üzere taksirle başkasının vücuduna acı veren, veya sağlığını ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişinin taksirle yaralama suçunu işlediğinden bahsedilebilecektir. Taksirle yaralama suçunu işleyen kişinin yapılan yargılama sonucu taksirle yaralama suçunu işlediği sabit olduğu takdirde kişi, ilgili kanun maddesi uyarınca cezalandırılacaktır.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇU ŞİKAYETE TABİ MİDİR
Taksirle yaralama suçunun şikayete tabi olması durumu yaralama eyleminin niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Taksirle yaralama suçu, kural olarak şikayete tabi suçlardandır. Ancak taksirle yaralama suçunun şikayete tabi olmasının istisnasını yaralama eyleminin bilinçli taksirle işlenmesi durumudur. Yaralama eyleminin bilinçli taksirle işlenmesi durumunda TCK m.89/1 kapsamında kalan basit hali haricinde TCK m.89/2-3-4 hükmü kapsamında kalan halleri için şikayet şartı aranmamakta yani savcılık re’sen soruşturma başlatabilmektedir. Şikayet süresi kanun uyarınca yaralama eyleminin gerçekleştirilmesinden itibaren başlayacak olan 6 aylık bir süreye tabidir. 6 aylık şikayet süresi taksirle yaralama suçunun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren başlayacaktır. Şikayet süresi hak düşürücü bir süre olmakla beraber bu sürenin şikayette bulunacak olan suçun mağduru tarafından bu sürenin haklı bir nedene dayalı olarak kaçırılması sonucu ancak eski hale getirme usulüyle şikayet edilebileceği öngörülmüştür.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA UZLAŞMA USULÜ
Ceza hukukumuzda uzlaşma hükümleri CMK m.253 ve CMK m.254 hükümleri uyarınca düzenlenmiştir. Uzlaşma kurumu sayesinde suçtan mağdur olan kişi ile suçu işlediğine dair şüpheli konumunda olan kişi uzlaşma hükümleri uyarınca uzlaşmaya varırlar ise ceza yargılaması sona ermektedir. Taksirli yaralama suçu her haliyle uzlaşma hükümlerinin uygulanabileceği bir suç türüdür. Uzlaştırma prosedürü hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında uygulanabilmektedir. Taraflar uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasını istediği takdirde hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında uzlaştırma prosedürü uygulanabilecektir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA DAVA ZAMANAŞIMI
Taksirle yaralama suçunda dava zamanaşımı kural olarak 8 yıldır. Ancak bazı belirli koşulların varlığı halinde 8 yıl olarak öngörülen dava zamanaşımı 12 yıla kadar uzayabilecektir. Böylelikle taksirle yaralama suçunun işlenmesi üzerinden kural olarak 8, belli koşulların varlığında 12 yıl geçtikten sonra yargılama yapılması mümkün olmayacaktır.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNUN UNSURLARI
Taksirle yaralama suçunun unsurları yargıtay içtihatlarında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında ve öğretideki baskın görüşe göre şu şekildedir;
Suça konu fiilin taksirle işlenebilen bir fiil olması gerekmektedir. Türk Ceza Hukukunda kabul gören kanunilik ilkesi gereğince suçun taksirle işlenebilmesinden söz edebilmek için kanunda açıkça suçun taksirli halinin düzenleme alanı bulması gerekmektedir. Yaralama suçu TCK kapsamında taksirle işlenebilecek suçlar arasında bulunmaktadır.
Suça konu hareketin failinin kendi iradesi ile yapılmış olması gerekmektedir. Taksirle yaralama suçunun faile isnat edilebilmesi için yaraklama eyleminin kişinin özgür iradesi ile işlemesi gerekmektedir. Bu hususta kişinin özgür iradesini kedi kusuru ile kaybetmesi (alkol alması, uyuşturucu etkisinde olması vb.) kusur yeteneğini etkilemeyecek, suçun fail üzerine isnat edilmesinde etki etmeyecektir.
Suça konu eylem sonucunda ortaya çıkan netice fail tarafından istenmemeli neticenin ortaya çıkması failin iradesinde olmamalıdır. Taksirli suçları kasten işlenen suçlardan ayıran en temel özelliklerden birisi neticenin fail tarafından istenmemesidir. Fail kendi iradesi dahilinde yapmış olduğu eylemin neticesinin meydana gelmesini istememelidir.
Suça konu hareket ile ortaya çıkan eylem arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Suçun faile isnat edilebilmesi için ortaya çıkan neticenin failin eylemi sonucunda gerçekleşmesi gerekmektedir. Ortaya çıkan netice ile failin hareketi arasında sebep – sonuç ilişkisi bulunmadığı takdirde artık suç faile isnat edilemeyecektir. Hareket ile netice arasındaki bağlantı kesilmemeli ve kopmamalıdır. Yani hareket ile netice arasına mağdurun veya 3. Bir kişinin hareketi dahil olmuş olmamalı, netice ile hareketin arasındaki bağlantı mağdurun veya 3. Bir kişinin hareketiyle kesilmemelidir.
Taksirli işlenen bir suçtan bahsedebilmek için öngörülebilir olan neticenin fail tarafından öngörülemesi ve neticenin meydana gelmesinin istenmemesi gerekmektedir. Burada önemli olan husus failin neticeyi öngörememesi gerekmektedir.
DOKTOR MÜDAHALESİNDEN KAYNAKLANA TAKSİRLE YARALAMA
Taksirle yaralamaya söz konusu eylem doktor tarafından işlendiği takdirde bu durumda doktorun sorumluluğuna başvurulabilinecektir. Doktorun taksirli hareketi neticesinde kişi yaralanmışsa bu durumda doktorun sorumluluğuna başvurulur. Yaralanmaya sebep olan doktorun hatalı eylemine karşı tıbbi malpraktis sebebiyle tazminat davası açılabilmektedir.
TRAFİK KAZASI SEBEBİYLE TAKSİRLE YARALAMA
Taksirle yaralamanın en çok karşımıza çıktığı alan trafik kazalarıdır. Yaşanan trafik kazası sonucu ortaya çıkan yaralanmanın trafik kazasını yapan tarafa yükletilip yükletilemeyeceği trafik kazasında tarafların kusuruyla alakalı bir durumdur. Taksirle bir başkasının yaralanmasına sebebiyet veren kişinin yaşanan kazadaki kusur oranın bilirkişi raporuyla tespit edilmesi gerekmektedir. Trafik kazalarında kusur tespiti genellikle Karayolları Trafik Kanunu çerçevesince bilirkişilerce tespit edilir. Bu kanuna göre kazanın oluşmasında failin herhangi bir kusuru bulunmazsa veya yaralanmaya mağdurun kusuru sebebiyet vermişse fail hakkında cezaya hükmolunamaz . Bu nedenle trafik kazası sebebiyle taksirle yaralamalarda faile suçun isnat edilebilmesi için kusur araştırması yapılması gerekmektedir. Trafik kazası sebebiyle taksirle yaralamaya failin kusurlu hareketi sebep olmuşsa fail, taksirle yaralamadan sorumlu tutulabilecektir. Ayrıca faile karşı trafik kazası sebebiyle taksirle yaralamaya sebebiyet vermesinden dolayı maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir.
İŞ KAZASI SEBEBİYLE TAKSİRLE YARALAMA
İş kazası sebebiyle taksirle yaralama sonucu işverenin taksirle yaralamadan sorumlu tutulabilmesi için işverenin işçiyi gözetme borcuna aykırı davranmış olması; işverenin iş sağlığı ve güvenliği hükümleri uyarınca üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması ve işçilerin korunması kapsamında gerekli özeni göstermemiş olması gerekmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki ; iş kazaları sonucu işverenin söz konusu kazayla ilgili tutanak tutmaları ve bu tutanakları SGK ya bildirmeleri gerekmektedir. İşveren SGK’ya gerekli bildirimi yapmadığı takdirde idari bir yaptırımla karşı karşıya kalmaktadır. Taksirle yaralamaya sebebiyet verme hususunda ise işveren belirtilen yükümlülüklere uymadığı takdirde ortaya çıkan zarardan sorumludur. Taksirle yaralamadan mağdur olan kişi, işverene karşı iş kazası nedeniyle taksirle yaralamaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle iş sahibi hakkında maddi ve manevi tazminat davası da açabilecektir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA CEZAYI ARTTIRAN HALLER
Taksirle yaralama suçu kapsamında TCK m.89/2 de düzenlenen nitelikli hallerinin varlığı, TCK m.89/3 de düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin varlığı, taksirle işlenen fiilin birden
fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermesi durumunun söz konusu olması ve fiilin bilinçli taksirle işlenmesi durumunda taksirle yaralama suçunun cezasında arttırma yoluna gidilecektir.
TCK m.89/2 hükmü kapsamında taksirle yaralama suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Taksirle yaralama suçunun nitelikli halleri TCK m.89/2’ye göre;
Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, ( geçici bir işlev kaybı kapsam dışıdır. )
Vücudunda kemik kırılmasına,
Konuşmasında sürekli zorluğa,
Yüzünde sabit ize, ( sabit iz kaldığına dair değerlendirme adli tıp tarafından 6 ay sonra yapılacaktır.)
Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına
Şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre taksirle yaralama filinin madde fıkrasında belirtilen neticelerden birisi ile sonuçlanması sonucu verilecek ceza yarı oranda arttırılır.
Belirttiğimiz üzere taksirle yaralama suçu TCK m.89/3 hükmü kapsamında belirtilen neticelere sebebiyet verdiği takdirde cezada arttırıma gidilmektedir. Buna göre TCK m.89/3’e göre;
Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
Yüzünün sürekli değişikliğine,
Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine
Sebebiyet vermesi ile sonuçlanırsa taksirle yaralama suçunun işlenmesi üzerine faile verilecek ceza bir kat arttırılarak verilecektir.
Taksirle yaralama eylemi sonucu birden fazla kişi bu eylem sebebiyle yaralanmışsa bu durumda da faile verilecek cezada arttırım söz konusu olacaktır. Failin işlediği fiil sonucu birden fazla kişinin taksirle yaralanması söz konusu ise faile verilecek ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası şeklinde arttırılacaktır. Ayrıca failin işlediği fiil sonucu birden fazla kişinin taksirle yaralanmasının söz konusu olduğu durumlarda adli para cezası öngörülmeyerek seçenek bir ceza verilmesine yer verilmemiştir.
Taksirle yaralama suçunda yapılan açıklamalar taksirle yaralama suçunun basit taksirle işlendiği durumlar için geçerlidir. Yaralama fiilinin basit taksirle değil bilinçli taksirle işlenmesi durumunda da verilecek cezada arttırım söz konusu olacaktır. Bilinçli taksirin varlığının söz konusu olması durumunda TCK m.89 hükmü kapsamında öngörülen her durum için ceza TCK m.22/3 hükmü uyarınca TCK m.89 taksirle yaralama suçu için 1/3’ten 1/2 oranına kadar arttırılmaktadır.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA CEZAYI HAFİFLETEN HALLER
Taksirle yaralama suçu kapsamında kanunda özel bir indirim hali düzenleme bulmamaktadır. Ancak taksirle yarala suçu için de ceza kanunda düzenleme alanı bulmuş hukuka uygunluk, kişisel cezasızlık gibi durumların göz önünde bulundurulması ile cezada indirim uygulanabilecektir. Ceza verilmemesi veya indirim halleri;
Meşru müdafaa
Meşru müdafaa da sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması
Zorunluluk hali
Haksız tahrik
Emrin yerine getirilmesi
Yaş küçüklüğü
Sağır, dilsizlik durumu
Akıl hastalığı
Cebir ve tehdit ile failin iradesinde etki yaratılması
Uyuşturucu ve alkol etkisinde olma gibi geçici nedenler
Şeklinde sıralanabilmektedir. Sayılan durumların suçun işlenmesinde bulunması halinde faile verilecek cezada durumun koşullarına ve hangi indirim sebebinin bulunduğuna göre indirim uygulanabilecektir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK
Türk Ceza Kanununda taksirle yaralama suçuna ilişkin özgü bir etkin pişmanlık hükmü bulunmamaktadır. Kanunumuz uyarınca etkin pişmanlık kurumu düzenleme alanı bulduğu suç doğrultusunda bir kişisel cezasızlık ya da cezada indirim yolu olarak öngörülmüştür. Kanunda etki pişmanlık kurumu suçlara özgü olarak düzenleme bulduğundan dolayı kanunilik ilkesi gereğince de taksirle yaralama suçunda etkin pişmanlık kurumundan bahsedilemeyecektir. Bu nedenle taksirle yaralama suçunun hiç bir hali için etkin pişmanlık kurumunun uygulanmasından bahsedilemeyecektir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇU AÇISINDAN SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ
TCK m.35 hükmü uyarınca düzenlenen teşebbüs hükümlerinin taksirle yaralama suçu için uygulama alanı bulabilmesi mümkün değildir. Teşebbüs, ancak kasıtlı suçlarda söz konusu olmaktadır. TCAK m.35, Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan
doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı
sorumlu tutulur. Teşebbüsü düzenleyen kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere teşebbüs suç işleme kastının varlığı halinde söz konusu olacaktır. Taksirle yaralama suçunda suç işlemeye kastın bulunmaması nedeni ile teşebbüsten bahsetmek mümkün değildir.
TCK m.37 hükmünde düzenlenen iştirak hükümleri göz önüne alındığı takdirde ise iştirak hükümlerinin de taksirle yaralama suçunda uygulama bulamayacağını söylemek mümkündür. TCK m.37, Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden
her biri, fail olarak sorumlu olur. Kanun maddesine göre iştirakten söz edebilmek için faillerin birlikte hareket etmesi ve neticenin ortaya çıkması için birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Ancka taksirli suçlarda neticenin ortaya çıkması için birlikte hareketten söz edilemeyeceği için taksirle yaralama suçunda iştirakten söz etmek mümkün değildir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME
Taksirle yaralama suçu için TCK m.89/1 kapsamında düzenlenen hali için mahkeme tarafından basit yargılama usulü uygulanacak olup diğer halleri için genel yargılama usulü uygulanacaktır. Taksirle yaralama suçunun yargılamasında görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemesidir. Yargılama asliye ceza mahkemeleri tarafından yapılacaktır.
TAKSİRLE YARALAMANIN TABİ OLDUĞU İNFAZ REJİMİ
Taksirle yaralama suçunun cezası için hapis cezası ve adli para cezası olmak üzere seçimlik ceza öngörülmüştür. Seçimlik cezalardan hapis cezasına hükmedildiği takdirde artık ceza adli para cezasına çevrilemeyecektir. Ancak hapis cezasına hükmedildiği takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da cezanın ertelenmesi kurumlarına başvurulmasından bahsedilebilmektedir. Buna göre taksirle yaralama suçu neticesinde hapis cezası hükmü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da cezanın ertelenmesine karar vermek suretiyle cezanın infazı denetime tabi olarak ortadan kalkmakta ya da ertelenebilmektedir.
TAKSİRLE YARALAMA SUÇU İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
Sanığın olay günü saat 01:30 sıralarında meskun mahalde, 7 metre genişliğindeki tek yönlü asfalt kaplama düz bölünmüş yolda, doktor raporuna göre 3,48 promil alkollü vaziyette seyir halindeyken, hakkında “ek kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verilen A. C.’ın park halinde bıraktığı araca asli ve tam kusurlu şekilde arkadan çarpması sonucu, aracında yolcu olarak bulunan M. T.’nın hayati tehlike geçirecek ve hayat fonksiyonlarını ağır ( 5 ) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda; sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olduğu, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde sanığın hangi suç sebebiyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olması halinde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, şayet taksirle yaralama suçunda uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde ise yine trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi veya şikayetten vazgeçme sebebiyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmaması halinde ise, TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerekmesi karşısında; olay sebebiyle nitelikli şekilde yaralanan mağdurun sanıktan şikayetçi olmadığını ve uzlaşmak istediğini sanığın da aynı şekilde uzlaşmak istediğini beyan etmesi karşısında, taksirle yaralama suçu yönünden uzlaşma prosedürü uygulanıp uygulanmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği araştırılarak verilmiş ise, iş bu dava yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekeceği, uzlaşmanın sağlanamaması halinde ise taksirle yaralama suçu yönünden ihbarda bulunulup dava açılması sağlandıktan sonra bu dosya ile birleştirilerek sadece bilinçli taksirle yaralama suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden; yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi gerekir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2017/3057).
12. Ceza Dairesi 2017/10498 E. , 2018/11337 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, işaret ve engel koymama
Hüküm : Taksirle yaralama suçundan sanık … hakkında CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat
Taksirle yaralama suçundan sanık … hakkında; TCK’nın 89/1, 62/1,52/2 maddeleri gereğince mahkumiyet
İşaret ve engel koymama suçundan sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
Taksirle yaralama suçundan sanık …’in, işaret ve engel koymama suçundan sanıklar …, … ve …’ün beraatlerine ilişkin hükümler, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından, sanık …’ın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık … müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede, sanık … müdafinin, sanık …’ın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine ilişkin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş bildirilmediğinden, dosyanın incelenerek bu hususta görüş bildirilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. Ceza Dairesi 2022/2265 E. , 2022/4780 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : CMK’nın 223/8. maddesi gereğince düşme
Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında açılan kamu davasının soruşturma izni verilmemesi nedeniyle düşmesine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/5. maddesinde yer alan, “Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda bilinçli taksir koşullarının oluşmadığı, katılanın da 06.07.2021 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçtiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçmesi nedeniyle katılan sıfatını kaybeden mağdurun hükmü temyiz hakkı bulunmadığından, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca mağdurun temyiz isteminin isteme aykırı olarak REDDİNE; 14.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sanığın, olay gecesi saat 00.43 sırası, meskun mahal dışı, refüjle bölünmüş yolda, yarım saat sonraki ölçüme göre 18 promil alkollü olarak yönetimindeki otoyla seyir halindeyken, alkolün de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjdeki direğe çarpıp takla atarak, karşı yol bölümüne geçmesi sonucu, araçta yolcu olarak bulunan ve kendisinden şikayetçi olmayan arkadaşı mağdur Okan Yendi’nin orta (2.) derecede klavikula kemik kırığı ile yaralanmasına neden olduğu olayda, mağdurun yaralanmasının TCK’nın 89. maddesinin 2-b fıkra 2-b fıkra ve bendi kapsamında kalması ve olayda bilinçli taksirin uygulanma koşullarının oluşması nedeniyle aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca sanığın taksirle yaralama eyleminin takibinin şikayete bağlı olmaması karşısında, iddianamedeki anlatım ve mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle verilmiş bir takipsizlik kararı bulunmadığı da dikkate alınarak, sanık hakkında uygulanması ihtimaline binaen TCK’nın 89/2-b maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilerek sanığın atılı bilinçli taksirle yaralama suçundan dolayı, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı da gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2014/7629).
Views: 127