Hukukumuzda Türk Ceza Kanunu madde 267’de adliyeye karşı işlenen suçlar kapsamında düzenlenen iftira suçu; tanımı itibariyle de bir kimsenin söz konusu suçu işlemediği bilinmesine rağmen, gerçeğe aykırı ve asılsız ithamlarda bulunularak kişi hakkında soruşturma ve kovuşturmada bulunulmasını veya kişinin idari para yaptırımına çarptırılmasını sağlamaya yönelik yapılan saldırıyı ifade etmektedir. Bu suçun faili ve mağduru için özel bir şart ve kısıtlama aranmamış olup suçun faili ve mağduru herkes olabilmektedir.
TCK 267/1 ‘Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ şeklinde düzenlenmiştir.
TCK 267/2 ‘Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.’
TCK 267/3 ‘Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.’
TCK 267/4 ‘Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.’
TCK 267/5 ‘Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’
TCK 267/6 ‘Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.’
TCK 267/7 maddesi Anayasa Mahkemesi kararıyla kaldırılmıştır.
TCK 267/8 ‘İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.’
TCK 267/9 ‘Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.’ şeklinde devam etmektedir.
Bu suçla hem kişinin yani mağdurun menfaatinin ihlali hem de adli mekanizmanın işleyişi korunmaktadır. Kanun koyucu kanunda birinci fıkrada suçun tanımını ve işleyiş şeklini açıklamışken diğer fıkralarda suçun cezasını arttırıcı haller konusunda düzenlemede bulunmuştur.
TCK 267/1’den de anlaşılacağı gibi suçun hukuki konusu “objektif olarak gerçek dışı olan hukuka aykırı bir fiil”dir. İftira suçunun oluşması için bir suç isnadı şart değil, hukuka aykırı bir fiil de olabilmektedir.
Türk Ceza Kanununun 267. Maddesinde iftira suçu; seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Fakat, bu seçimlik hareketlerden bir kısmı suçun basit şekli olarak düzenlenmişken bir kısmı da nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
1-İhbar ve Şikayet Yoluyla İftira: Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesine göre, mağdur hakkında hukuka aykırı fiil isnadı; idari yaptırım uygulamaya ya da soruşturma ve kovuşturma başlatmaya yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunma yoluyla gerçekleşebilecektir.
2-Basın ve Yayın Yoluyla Yapılan İftira: Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde iftira suçunun seçimlik bir hareketi olarak düzenlenmiştir. Bu harekette; yayın, mağdura yönelik gerçeğe aykırı isnadı yetkili mercie dolaylı biçimde iletmektedir. Yetkili makamın, suç isnadı hakkında soruşturma ve kovuşturmaya başlaması şart olmamakla beraber isnadın en azından soruşturmayı gerekli kılacak bir yoğunlukta ve etkide olması gerekmektedir.
SUÇUN ŞİKAYETE BAĞLILIK DURUMU
Suç tipi kanunda ayrıca belirtilmediği için takibi şikayete bağlı değildir. Soruşturma ve kovuşturulması re’sen yürütülür. Cumhuriyet savcısı gerçekleşen fiili öğrendiği andan itibaren re’sen araştırma ve soruşturma yürütebilir.
SUÇUN UZLAŞTIMAYA TABİLİK DURUMU
Türk Ceza Kanunu’nda iftira suçu için uzlaştırma yolu düzenlenmemiştir. Ancak iftira suçu soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan bir suç olmadığı gibi CMK’nın 253. maddesinde sayılan katalog suçlardan biri de değildir. Dolayısı ile bu suç bakımından uzlaştırma yoluna gidilmesi mümkün değildir.
İŞLENİŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN İFTİRA SUÇU
İftira suçu kasten işlenebilen bir suç olmakla beraber, bu suçun işlenmesi için genel kast yeterli olmayıp özel kast aranmaktadır. Failin, işlemediğini bildiği bir kimse hakkında, soruşturma ve kovuşturma ya da idari bir yaptırım uygulanması amacıyla ve kastıyla bir suç isnad etmesi gerekmektedir. Failin isnadın gerçek dışı olduğunu bilmesi şartı arandığından bu suç yalnızca doğrudan kastla işlenebilir.
İftira suçu, ihbar veya şikayete konu fiilin soruşturmaya yetkili makamlar tarafından öğrenilmesiyle veyahut da isnadı içeren sözlerin yayımlanması ile birlikte tamamlanır. İftira suçu sırf hareket suçudur, bu sebeple de kural olarak teşebbüse elverişli değildir. Fakat failin iftira niteliğindeki isnatları hareket olarak bölünebilmekte ise suça teşebbüs mümkün hale gelecektir.
DAHA ÇOK CEZAYI GEREKTİREN HALLER
- Maddi Eser ve Deliller Uydurarak İftirada Bulunulması: (TCK md.267/2)
Fail, burada iftira suçunun basit halindeki gibi soyut bir isnatta bulunmamakta, maddi eser ve (yalan) delil uydurarak isnadını somutlaştırmaktadır. Fakat, bu somutlaştırma eyleminin oluşması için belirli bir kimseye yönelmiş ve o kişi hakkında bir yaptırım başlatılması amacı bulunmalıdır. Burada bahsedilen maddi eser kavramı; delil veya emareler anlamındadır. Bunun yanı sıra, mağdurun suçsuzluğunu kanıtlayan delillerin saklanması veya ortadan kaldırılmasının da bu suçu oluşturacağı konusunda görüşler bulunmaktadır.
- Yüklenen Fiili İşlemediğinden Dolayı Hakkında Beraat Kararı veya Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Verilmiş Olan Mağdurun Aleyhine Olarak Bu Fiil Nedeniyle Gözaltına Alma ve Tutuklama Dışında Bir Koruma Tedbiri Uygulanması: (TCK md.267/3)
İsnat edilen eylem sebebiyle mağdur hakkında, kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatına karar verilmiş fakat; bu soruşturma ve kovuşturma sebebiyle mağdura gözaltına alma ve tutuklama dışında farklı bir koruma tedbiri uygulanmış ise yine cezanın arttırılmasına karar verilmelidir.
- Mağdurun Mahkumiyeti (TCK md.267/5)- Mağdurun Hapis Cezasının İnfazına Başlanması (TCK md.267/6)
Mağdurun hürriyetini bağlayacak bir ceza alması durumunda failin cezası arttırılır.
ETKİN PİŞMANLIK MÜESSESESİ
Etkin pişmanlık müessesesi kanunda her suç tipi için düzenlenen bir müessese değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir. İftira suçu için böyle bir düzenleme bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 269. Maddesi gereğince “iftiradan dönmek” suretiyle etkin pişmanlığın uygulanabilirliği düzenlenmiştir.
Maddeye göre iftira edenin, mağdur hakkında adli ya da idari soruşturma başlatılmasından önce iftirasından dönmesi halinde verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
İftira edenin kovuşturma başlamadan önce iftirasından dönmesi halinde ise verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.
İftira edenin; hüküm verilmeden önce iftirasından dönmesi halinde cezanın üçte ikisi, iftiraya uğrayanın mahkumiyetinden sonra dönmesi halinde cezanın yarısı veya cezanın infazına başlandıktan sonra iftirasından dönmesi halinde ise verilecek cezanın üçte biri indirilebilir.
SUÇUN TABİ OLDUĞU İNFAZ REJİMİ
İftira suçunun soruşturması ve kovuşturulması hiçbir koşula bağlı olamamakla beraber suçun takibi re’sen yapılacaktır. İftira suçunun basit hali(267/1) ve bazı nitelikli halleri bakımından (267/2,3,4,6) görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Diğer bir nitelikli hal olan 267/5 bakımından ise görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.
Türk Ceza Kanunu’nun 267. Maddesinde düzenlenmiş olan iftira suçunun basit halinin işlenmesi halinde iftira suçunu işleyen fail bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu gereği adli para cezası, 1 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmekte olup hapis cezasının paraya çevrilmesidir. İftira suçu bakımından, cezanın alt sınırdan verilmesi halinde faile adli para cezası verilmesi mümkündür.
Hapis cezası hükmedilmiş kişi, cezaevinde kaldığı süre boyunca iyi halli olduğu ve sosyal hayata uyum sağlayacağı kanaatine varılmışsa; kalan ceza cezaevinin dışında, dışarıda olacağı bir biçimde geçirmesine koşullu salıverilme denir. Bir diğer ifade edilme şekli de şartlı tahliyedir. İftira suçunda koşullu salıverme yani şartlı tahliye uygulaması mümkündür faka hükümlünün cezasının yarısını infaz kurumunda çekmiş olması gerekmektedir.
5275 sayılı İnfaz Kanunu’na göre, 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda, hükümlü kimsenin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık ceza infaz kurumunda bulunması veya bu kuruma ayrılmaya hak kazanması ve iyi halli olması gerekmektedir. İftira suçu denetimli serbestlik uygulamasına da elverişli bir suç tipidir. Koşullu salıverilme süresine 1 yıl ve daha az süre kalanlar bakımından denetimli serbestlik uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu süre konusunda kanun koyucu bazı istisnalar da belirlemiştir. 0-6 yaş aralığında çocuğu bulunan kadın hükümlüler 30.03.2020 tarihinden sonra işledikleri suçlardan ötürü 2 yıllık denetimli serbestlik süresine tabi olurlar. Şayet hükümlü kimse 65 yaşının üzerindeyse ve maruz kaldığı hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatını yalnız başına sürdüremiyorsa denetimli serbestlik için gereken süre ise 3 yıl olarak belirlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezasının ertelenmesi kararı, hükümlünün almış olduğu cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmesidir. İftira suçu hakkında ceza ertelemesi yönünde karar verilmesi mümkündür.
Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 2 yıl veya altında olan hapis cezaları için verilmekte olup iftira suçunun yaptırımının sınırı nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkündür. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde fail belli bir süre yasanın belirtmiş olduğu koşullara uymak zorundadır, koşullara uyan fail hakkında verilen karar denetim süresi sonunda hiçbir sonuç doğurmadan kaldırılacaktır.
İFTİRA SUÇU ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
1- Başkasının Kimliğini Kullanarak Sahtecilik ve İftira Suçu
Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp eylemi, sahtecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nın 245/2. maddesindeki banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu oluşur. Dolayısıyla TCK.nın 267/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar: 2014/30708)
2- Suç Uydurma Bakımından İftira Suçu
“İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, sanığın 16.03.2011 tarihinde kolluk güçlerine telefon ederek, … adlı kişinin işyerine bir kişinin geldiğini, zorla senet imzalatmak istediğini beyan ederek ihbarda bulunması şeklindeki somut olayda; katılan hakkında soruşturma açılması amacının bulunmaması ve şikayet konusu eylemin failinin belirli olmaması nedeniyle iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak; işlenmediğini bildiği halde zorla senet imzalatma (yağma) suçunu yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden sanığın eyleminin TCK’nın 271. maddesinde düzenlenen “Suç uydurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2016/4583)
Views: 46