Tüketici hakem heyeti, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kurulmuş olan kanunen tüketici olan kişiler ile tacirler arasında yapılan işlemler sonucunda ortaya çıkan uyuşmazlıkların hukuki yollarla çözümünü sağlamak amacıyla kurulmuş olan kurumlardır.
6502 sayılı kanun madde 66- (1) (Değişik:24/3/2022-7392/12 md.) Bakanlık, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla tüketici hakem heyetleri oluşturmakla görevlidir. Tüketici hakem heyetlerinin yetki alanı ile iş bölümü Bakanlıkça belirlenir.
(2) Başkanlığı illerde ticaret il müdürü, ilçelerde ise kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyeti;
a) Belediye başkanının konunun uzmanı belediye personeli arasından görevlendireceği bir üye,
b) Baronun, mensupları arasından görevlendireceği bir üye,
c) Satıcının tacir olduğu uyuşmazlıklarda ticaret ve sanayi odasının ya da bunların ayrı ayrı örgütlendiği yerlerde ticaret odasının; satıcının esnaf ve sanatkâr olduğu uyuşmazlıklarda, illerde esnaf ve sanatkârlar odaları birliğinin, ilçelerde ise en fazla üyeye sahip esnaf ve sanatkârlar odasının görevlendireceği bir üye,
ç) Tüketici örgütlerinin kendi aralarından seçecekleri bir üye,
olmak üzere başkan dâhil beş üyeden oluşur. Başkan ve üyelerin bu fıkrada yer alan niteliklere sahip yedekleri de ayrıca belirlenir. (Ek cümleler:11/7/2020-7249/26 md.) Birden fazla baro kurulan illerde il ve ilçe tüketici hakem heyetlerine üye görevlendirilmesi, baroların eşit ve dönüşümlü temsili esas alınarak yapılır. Görevlendirmeye ilişkin usul ve esaslar Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan yönetmelikte gösterilir.
(3) Tüketici hakem heyetinin oluşumunun sağlanamadığı yerlerde noksan üyelikler, yönetmelikle belirlenen üyelik niteliklerine sahip Devlet memurları arasından illerde ticaret il müdürü, ilçelerde ise kaymakam tarafından tamamlanır.
Tüketiciler tarafından tüketici hakem heyetine başvuru yapabilmek için 6502 sayılı kanuna göre parasal bir sınır öngörülmüştür. 6502 sayılı kanunun 67. Maddesine göre, tüketici hakem heyetine yapılan başvuruya konu olan uyuşmazlığın parasal değerinin 66.000.00 TL’nin altında bulunması gerekmektedir. Parasal değeri 66.000.00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklar için yetkili tüketici hakem heyetine başvurulabilecektir. Yetkili tüketici hakem heyeti tespit edilirken tüketicinin yerleşim yeri veya tüketici işleminin yapıldığı yer dikkate alınmaktadır. Eğer belirtilen yerlerde tüketici hakem heyeti bulunmuyorsa tercih edilen yerin kaymakamlığına başvurulabilecektir. Tüketici hakem heyetine yapılan başvuru sonucu, heyet tarafından usulüne uygun olarak yapılan gerekli incelemeler sonucu verilen hakem heyeti kararına karşı kanunen itiraz yolu açık bulunmaktadır. Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı itiraz, 6502 sayılı tüketicin korunması hakkındaki kanunun 70. Maddesinde düzenleme alanı bulmaktadır. Bu maddeye göre;
MADDE 70– (1) (Değişik cümle:24/3/2022-7392/14 md.) Tüketici hakem heyeti kararları tarafları bağlar. (Ek cümle:10/9/2014-6552/140 md.) Tüketici hakem heyetlerince vekâlet ücreti ödenmesine karar verilemez.
(2) (Değişik cümle:24/3/2022-7392/14 md.) Tüketici hakem heyeti tarafından tebliği gereken evrakın taraflara veya vekillerine 213 sayılı Kanunun 107/A maddesi hükümlerine göre elektronik ortamda tebliği yapılır, bu kapsamda elektronik ortamda tebligat yapılamadığı durumlarda 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Tüketici hakem heyetinin kararları, İcra ve İflâs Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir.
(3) Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir.
(4) İtiraz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde tüketici mahkemesi evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir. Tarafların kimliklerine, ticari unvanlarına ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek veya düzeltilerek onanır.
(5) Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.
(6) Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir. (Ek cümle:24/3/2022-7392/14 md.) Ancak, mevcut olduğu hâlde tüketici hakem heyetine sunulmayan bir bilgi veya belgenin tüketici mahkemesine sunulması nedeniyle kararın iptali hâlinde tüketici aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilemez.
(7) Uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyeti tarafından tüketici aleyhine verilen kararlarda tebligat ve bilirkişi ücretleri Bakanlıkça karşılanır. Uyuşmazlığın tüketicinin lehine sonuçlanması durumunda ise, tebligat ve bilirkişi ücretleri 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre karşı taraftan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE KARŞI İTİRAZ EDBİLECEK OLAN KİŞİLER
Yetkili olan tüketici hakem heyetine, tüketici ve tacir arasında çıkan uyuşmazlık sonucu yapılan başvuru sonucunda tüketici hakem heyetinin vermiş olduğu karara karşı itiraz mümkündür. Tüketici hakem heyeti kararına karşı itiraz davası açabilecek olan kişiler; kanunda belirtildiği karara konu olan uyuşmazlıkta tüketici olan taraf ve yine karara konu olan uyuşmazlığın diğer tarafı olan satıcı, sağlayıcı veya onlar adına hareket eden gerçek ya da tüzel kişilerdir.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNİN KARARINA KARŞI İTİRAZ DAVASI AÇABİLMEK İÇİN ARANAN ŞARTLAR
Tüketici hakem heyetinin tüketici ve satıcı/ sağlayıcı arasında çıkan uyuşmazlığa ilişkin verdiği karara karşı itiraz davası açabilmesi için ilgili uyuşmazlık hakkında uyuşmazlıkta yetkili olan tüketici hakem heyeti tarafından verilmiş bir karar bulunması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkla ilgili tüketici hakem heyetinin kararına karşı açılan itiraz davasının kabul edilebilmesinin şartlarından biri de açılan itiraz davasının, tüketici hakem heyetinin vermiş olduğu kararda taraf bulunan kişiler tarafından açılmış olmasıdır. Tüketici hakem heyetinin kararına karşı itiraz davası açmaya yetkili kişiler karara konu uyuşmazlığın taraflarıdır.
Açılan itiraz davsının kabul şartlarından bir tanesi de uyuşmazlık hakkında verilen kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
Tüketici hakem heyetinin kararına karşı itiraz davası açılabilmesi için tarafların söz konusu davayı açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekmektedir. Hukuki yarar, Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenleme alanı bulmuş bir genel dava şartıdır. Davayı açan tarafın dava açmakta hukuki bir yararı bulunmadığı takdirde mahkeme tarafından dava reddedilmektedir.
Tüketici hakem heyeti kararına karşı açılan itiraz davasının en önemli şartlarından bir tanesi de hak düşürücü sürelere uymaktır. Hakem heyeti kararının taraflara usulüne uygun tebliğ edilesinden itibaren hakem heyeti kararına karşı itiraz davası açabilmek için tarafların 15 günlük hak düşürücü süreleri bulunmaktadır. Hakim, hak düşürücü süreyi re’sen dikkate alacak ve ilgili davanın sürelere uygun olarak açılmadığı tespit etmesi halinde davayı reddedecektir.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE KARŞI AÇILACAK İTİRAZ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Taraflar arsında çıkan uyuşmazlıkla ilgili tüketici hakem heyetinin verdiği karara karşı açılacak olan itiraz davasında görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre tüketici mahkemeleridir. Ancak davanın açılacağı yerde tüketici mahkemesi bulunmaması takdirinde itiraz davası, tüketici mahkemesi sıfatıyla o yerde bulunan asliye hukuk mahkemesinde açılacaktır.
Tüketici hakem heyeti kararına karşı açılacak olan itiraz davasında hangi yerdeki tüketici mahkemesine dava açılacağını Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre tespit edebiliriz. Buna göre tüketici hakem heyeti kararına karşı açılacak olan itiraz davasında yetkili mahkeme, davaya konu kararı veren tüketici hakem heyetinin bulunduğu yer mahkemesi veya tüketicinin yerleşim yeri mahkemesidir. Açılacak olan itiraz davası tüketicinin yerleşim yeri veya tüketici hakem heyetinin bulunduğu yer tüketici mahkemesidir.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARINA KARŞI AÇILACAK OLAN İTİRAZ DAVASINDA YARGILAMA USULÜ
Tüketici hakem heyeti kararına karşı açılan itiraz davasında kural olarak basit yargılama usulü uygulanmaktadır. Mahkemenin yargılama sonucu verdiği kararlar kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu nedenle tüketici hakem heyeti kararına karşı açılan tüketici hakem heyeti kararı itiraz davasında kurlan hüküme karşı tarafların itiraz edebilecekleri bir merci bulunmamakta dolayısıyla mahkemenin verdiği karara karşı itiraz etme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle açılan tüketici hakem heyeti kararı itiraz davasında ileri sürülen itiraz sebeplerinin somut vakılarla ve gerekçeli olarak açıklanması gerekmektedir. Aksi takdirde kesin hüküm niteliğinde olan kararlar tarafların hak kaybına uğramasına sebep olabilecektir. Tüketici mahkemesi açılan itiraz davsı sonucunda TKHK m.70/4'e göre hüküm tesis edecektir . TKHK m.70/4'e göre, "İtiraz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde tüketici mahkemesi evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir. Tarafların kimliklerine, ticari unvanlarına ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek veya düzeltilerek onanır. Buna göre tüketici mahkemesi, yeniden yargılamaya, yeniden yargılama gerekmediği takdirde kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilecektir.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARI İTİRAZ DAVASI HAKEM HEYETİ KARARININ İCRASINI DURDURUR MU?
Tüketici hakem heyetinin ilgili uyuşmazlıkla ilgili kararı taraflara tebliğ edildikten sonra karar lehine sonuçlanan taraf, kararın aleyhine durum doğuran tarafa karşı ilgili yollara ( icra takibi vs. ) başvurarak kararın yerine getirebilmesini sağlayabilecektir. Tüketici hakem heyeti kararı kendisinine tebliğ edildikten sonra karar aleyhine sonuç doğuran tarafın tüketici mahkemesine tüketici hakem heyeti kararı itiraz davası açması kural olarak tüketici hakem heyetinin kararının icrasını kendiliğinde durdurmamaktadır. İlgili tüketici hakem heyetinin kararının icrasının mahkeme sonuçlayıncaya kadar durmasını isteyen tarafın davayı açarken mahkemeye sunacağı dava dilekçesinde ilgili hakem heyeti kararının durdurulması için tedbir talep etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hakem heyeti kararının icrası kendiliğinden durmayacaktır.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARI İTİRAZ DAVASI SONUCU VEKALET ÜCRETİ
Tüketici hakem heyeti kararına karşı açılan tüketici hakem heyeti kararı itiraz davası sonucu tarafların veya taraflardan birinin kendisini bir avukat ile temsil etmesi halinde karada hükmedilecek olan vekalet ücreti TKHK m.70/4 'de düzenlenmiştir. Buna göre, " Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir. (Ek cümle:24/3/2022-7392/14 md.) Ancak, mevcut olduğu hâlde tüketici hakem heyetine sunulmayan bir bilgi veya belgenin tüketici mahkemesine sunulması nedeniyle kararın iptali hâlinde tüketici aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilemez." . Görüleceği üzere tüketici mahkemesinde açılan itiraz davasında hakem heyetine sunulmayan bir belgenin mahkemede sunulması sonucu kararın değişme durumunun olmaması halinde; tüketici hakem heyetinin kararının tüketicinin lehine olduğu ancak ilgili karara karşı itiraz davası açılması sonucu mahkemenin tüketici aleyhine karar vermesi durumunda lehine karar verilen taraf davada kendisini avukatla temsil ettiyse tüketici aleyhine nisbi vekalet ücreti ödemesi hükmedilecektir. Bu durumda vekalet ücretine hükmedilirken avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi vekalet ücreti dikkate alınacaktır.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARI İTİRAZ DAVASINDA ZAMANAŞIMI
Daha öncede belirttiğimiz üzere tüketici hakem heyeti kararına karşı itiraz davası açacak olan tarafın sürelere uyması gerekmektedir. TKHKm.70/3 hükmüne göre, tüketici hakem heyeti kararına karşı itiraz davası açacak olan tarafın, hakem heyeti kararı kendisine tebliğ edildiği tarihten başlamak üzere 15 gün içerisinde yetkili tüketici mahkemesine başvurması gerekmektedir. Kanunda öngörülen bu 15 günlük süre hak düşürücü bir süre olup dava esnasında hakim tarafından re'sen dikkate alınacaktır. 15 günlük Hak düşürücü sürenin kaçırılması hakem heyeti kararının kesinleşmesine ve itiraz yolunun kalmamasına neden olacaktır.
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARI İTİRAZ DAVASI İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
T.C. YARGITAY 14.Hukuk Dairesi Esas: 2014/23288 Karar: 2014/22727 Karar Tarihi: 03.07.2014
HAKEM HEYETİ KARARINA İTİRAZ DAVASI – KREDİNİN TÜKETİCİ KREDİSİ OLMADIĞININ ANLAŞILMASI HALİNDE DAVAYA GENEL MAHKEME SIFATIYLA BAKILMASI GEREĞİ – MAHKEMECE GÖREV HUKUKİ YARAR KONULARI İNCELENMEKSİZİN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ – HÜKMÜN BOZULMASI.
ÖZET: Dosyaya ibraz edilen kredi sözleşmesi metninden kredinin niteliği anlaşılamamaktadır. Mahkemece, davacının iddiası üzerinde durularak, kredinin mahiyeti konusunda taraf delilleri toplanıp, kredinin tüketici kredisi olmadığının anlaşılması halinde davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılması gerekir. Görev kamu düzeninden olup davanın her aşamasında ileri sürülebildiği gibi mahkemece de resen gözetilmesi gerekir. Kredinin tüketici kredisi olduğunun anlaşılması halinde de, miktar itibarıyla hakem heyetinin kesin kararlarından olmadığı, verilen kararın delil niteliğinde olduğu hususları da gözetildiğinde, bankanın tüketici hakem heyeti kararının iptalini talep etmekte hukuki bir yararı bulunmaması nedeniyle bu kez de davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekecektir. Mahkemece, kredinin mahiyeti, görev, hukuki yarar konuları incelenmeksizin davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Davacı vekili dilekçesinde; davalı tüketicinin başvurusu üzerine Afyonkarahisar Valiliği İl Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’nın 07.05.2012 tarih ve 2012/1107 K. sayılı kararı ile tüketicinin (abone) aboneliği ile ilgili faturalarında yer alan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, sistem kullanım bedeli adı altında tahsil edilen toplam 577,94 TL’nin tüketiciye iadesine karar verildiğini, hakem heyeti kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.11.2013 tarih ve 2013/298323 sayılı yazı ile; mahkemece, davanın reddine karar verildiği, davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediğinin anlaşıldığından bahisle kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu, Dairemizin 19.03.2014 tarih 2013/20196 Esas 2014/4330 Karar sayılı ilamı ile de “davanın reddine karar verilmiş olmakla yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden” bahisle HUMK’nun 427/6 maddesine dayalı olarak kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; bozma sonrası yapılan yargılamada davanın reddine karar verilmiş, davalı vekilince lehlerine maktu 1.500 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2015 tarih ve 2015/38228 sayılı yazısı ile; “kanun yararına bozma üzerine yeniden yargılama yapılamayacağı ve bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm verilemeyeceğinden” bahisle yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece Dairemizin 19.03.2014 tarih ve 2013/20196 Esas- 2014/4330 Karar sayılı bozma ilamı üzerine yeniden yargılama yapılarak 16.07.2014 tarih ve 2014/382 Esas-2014/465 Karar sayılı davanın reddine dair kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Ancak, kanun yararına temyizin amacı Yargıtay incelemesinden geçmemiş olan kararların hukuka aykırılığının tespiti halinde, kararın hatalı olduğunun, yasanın kesin hükümde belirtildiği biçimde uygulanamayacağının açıkça duyurularak, mahkemelerin uyarılmasına yönelik olduğundan, hükmün hukuki sonuçlarını değiştirmemekte, tarafların lehine veya aleyhine sonuç doğurmamaktadır. Kanun yararına bozma üzerine tekrar yargılama yapılamayacağı ve bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm verilemeyeceği halde mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK’nın 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/4968 K:2016/4783 Sayılı Karar )
Views: 1859