NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASI

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nedir?

Bilindiği üzere ülkemizde her bireyin nüfus bilgileri Nüfus Müdürlükleri tarafından düzenlenir ve kaydedilir. Kişinin Medeni kanundan doğan kişilik haklarını kullanabilmesi için nüfus müdürlüğünce yapılmış maddi hataların düzeltilmesi veyahut çocuğun nesebinin belirlenmesi için bu davanın açılması gerekmektedir. Düzeltilen veya değiştirilen nüfus kaydı, özellikle soybağı ve miras konularında tarafların hukuki menfaatine katkı sağlamaktadır.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile değiştirilebilecek bilgiler nelerdir?

Ad ve soyadın değiştirilmesi , cinsiyet değişikliği , doğum tarihi ve yaş düzeltme , nüfus kaydının iptali , babalık , soy bağının reddi , din değiştirme , gaiplik , kişisel durum sicillerinin tutulmasından kaynaklı bilgiler , yaş değiştirme , anne-baba adı değiştirme gibi işlemler üzerinde değişiklikler yapılabilmesi için nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılması mümkündür.

Ad ve soyadının değişmesi evlilik ile de olabilir, kişinin talebiyle de olması mümkündür. Cinsiyet değişikliğinin detaylarından yazımızın devamında bahsedeceğiz. Kişinin nüfusa yanlış kaydedilen doğum tarihinin de değiştirilebilmesi bu dava ile mümkündür. Babalık ve soybağının reddi konularına da yazımızda detaylıca değineceğiz. Gaiplik durumu ise ölmesi muhtemel bir olay neticesinde kaybolan kişi için 1 yıl içerisinde açılacakken ; kendisinden haber alınamamış lakin ölmüş olmasına kesin gözüyle bakılmayan kişi için 5 sene içerisinde açılacaktır.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında taraflar kimlerdir?

Dava konusu aleyhine nüfus kaydı düzeltilmek istenen kişi ve hukuki menfaati bulunan ilgililer veya ilgil Nüfus müdürlüğü olabilir. Nüfus müdürlüğünün hasım gösterilmesi Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul görmüş bir uygulamadır.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası hangi mahkemede açılır?

Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında, davacının ikamet ettiği yer Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetkilidir. Yurtdışında yaşayan kişiler ise bu davayı Ankara, İstanbul ve İzmir Asliye Hukuk Mahkemelerinde açmaları gerekmektedir.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında zamanaşımı süresi ne kadardır?

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan doğan konularla ilgili olduğu için herhangi bir zamanaşımına tabii değildir. Her zaman açılması mümkündür.

Babalık, soybağının reddi davası ile nüfus kaydının düzeltilmesi davası arasındaki farklılıklar nelerdir?

Babalık davası babalığın tesisi talebiyle anne veya çocuk tarafından, çocuğun babası olduğunu kabul etmeyen kişiye karşı açılan davadır. Açılan babalık davasında davalının baba olduğu ispat edilirse, resmi evlilik birliği olmaksızın dünyaya gelen çocuğun babasının davalı olduğu yönünde hüküm tesis edilir.

Erkek eş, çocuğun kendisinden olmadığını iddia ediyorsa soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Soybağının reddi davası, ana ve çocuğa karşı açılır.

Görüldüğü üzere babalık davasında kişinin baba olduğu ispat edilmeye çalışırken ; soybağının reddi davasında erkek eş babanın kendisi olmadığını ispatlamaya çalışmaktadır.

Gerçek babanın nüfusa kayıt isteği ise soybağının reddi anlamına gelmekte ve dava nüfus kaydının düzeltilmesi biçiminde Asliye Hukuk mahkemesinde değil Aile Mahkemesi’nde açılmalıdır.

Cinsiyet değişikliği sebebiyle nüfus kaydının değiştirilmesi davası nedir?

Cinsiyet değiştirme davası 2 aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada gerekli şartları sağlayan kişi mahkemeye başvurarak cinsiyet değişikliği için izin davası açar. Bu davanın kabulü ve gerekli tıbbi işlemler sonrasında cinsiyet değişikliği gerçekleşir. Cinsiyet değiştikten sonra 2. aşama olarak isim değişikliği gündeme gelecektir. Cinsiyet değiştirme davası isim değişikliği talepli olarak açılabildiği gibi, ilk davanın ilamı neticesinde de açılabilir.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası ilgili Yargıtay kararları

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2019/5440 K. 2021/3370 T. 12.4.2021

  • NÜFUS KAYITLARININ DÜZELTİLMESİ İSTEMİ ( Çocuğun Sicilde Belirtilen Anne Babaya Ait Olmadığı ve Gerçek Annesinin Başka Bir Kişi Olduğu Talepleri Gözetildiğinde Dava 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. Maddesi Kapsamına Giren Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Olduğundan Davanın Nüfus Müdürlüğü Temsilcisinin Katılımıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde Bakılması Gerektiği )
  • NÜFUS SİCİLİNİN YANLIŞ OLMASI ( Talep Bir Bütün Olarak Gerçeğe Aykırı Beyanla Baştan Beri Yanlış Olan Sicilin Düzeltilmesi Niteliğinde Olduğundan Davanın 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. Maddesi Kapsamına Giren Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Olduğu – Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davalarına Nüfus Müdürlüğü Temsilcisinin Katılımıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde Bakılması Gerektiği )
  • GÖREV ( Mahkemece Çocuğun Sicilde Belirtilen Anne Babaya Ait Olmadığı ve Gerçek Annesinin Başka Bir Kişi Olduğu Talepleri Yönünden Asliye Mahkemesine Gönderilmek Üzere Görevsizlik Kararı Verilmesi Gerektiği – Belirtilen Husus Düşünülmeden Karar Verilmesinin Doğru Görülmediği )

5490/m.36

ÖZET : Dava, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Talepler bakımından dava 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davası olup, nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına Nüfus Müdürlüğü temsilcisinin katılımıyla asliye hukuk mahkemesinde bakılır. Mahkemece, çocuğun, sicilde belirtilen anne babanın çocuğu olmadığı ve gerçek annesinin başka bir kişi olduğu talepleri yönünden Asliye Mahkemesine göndermek üzere görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Ankara 16 Aile Hukuk Mahkemesi’nin 06.11.2018 tarihli ve 2018/47 Esas, 2018/146 Karar sayılı kararıyla davanın usulden reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeni R.’nin kardeşi Nazmiye ile Nazmiye’nin eşi Umut’un nüfus kayıtlarında müşterek çocukları görünen Edanur ile vekil edenin bekarlık hanesinde kayıtlı çocuğu E.’in, R. ile davalı …’ın gayrı resmi birlikteliğinden dünyaya geldiğini ileri sürerek; küçük Edanur yönünden nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ile babalığın tespitini, çocuk E. yönünden babalığın tespitini istemiştir.

Aile Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, ibraz edilen vekaletnamede babalığın tespitine ilişkin özel yetki bulunmadığı ve verilen süreye rağmen eksikliğin ikmal edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf istemi Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. İstinaf isteminin esastan reddine dair karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

  1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
  2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.

HMK uyarınca, olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir.

Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı kurulabilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 Sayılı kararı) Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.

Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.

Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgililerince açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 Sayılı kararı) Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 Sayılı kararı) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, 4787 Sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamı dışında olup, aile mahkemelerinin görevine girmez. Asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına giren nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi gereği, nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur.

Somut olayda ileri sürülen taleplerden biri de, küçük …’ın … ve … çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin davacı … olduğunun tespiti ile buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; anne ile çocuk arasında soybağı doğum ile kurulacağından ve …’ın gerçek annesinin … olup, … olmadığı ile gerçek babasının da … olmadığına ilişkin talep bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olduğundan, sözkonusu talepler bakımından dava 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına Nüfus Müdürlüğü temsilcisinin katılımıyla asliye hukuk mahkemesinde bakılır.

Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; Mahkemece, …’ın … ve … çocuğu olmadığı ve gerçek annesinin … olduğu talepleri yönünden Asliye Mahkemesine göndermek üzere görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 15.10.2018 T, 2017/7945 E., 2018/17302 K. Sayılı ilamı;

‘’… davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez.‘’

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 14.1.2019 T., 2017/8217 E., 2019/284 K. Sayılı ilamı;

‘’Davacılar vekili dava dilekçesinde, murisleri…in nüfus kayıtlarında kızı görünen …..’ın gerçek annesinin …olduğunu ileri sürerek, nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, Mahkemece nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istenen ….’in vefat ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacıların miras hakkı etkilendiğinden, kayıtların düzeltilmesini istemelerinde hukuki yararlarının dolayısıyla aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğu anlaşıldığından; Mahkemece, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddi,’’

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, Esas: 2014/ 11217, Karar: 2014 / 17316, Karar Tarihi: 01.12.2014sayılı ilmaı;

“…Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada … Aile Mahkemesi ile … 1.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Dava, davacının nüfus kaydında anne adının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Aile Mahkemesince, baba adının düzeltilmesi talebinin soybağına ilişkin olmadığı, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.

Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın nesebin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Somut olayda davacı gerçek annnesinin … olduğu halde annesi ve babasının resmi nikahlı olmaması nedeniyle dede tarafından akrbası olan …’in kızı olarak yazıldığı iddisasıyla anne hanesinin … olarak düzeltilmesini talep etmiştir.

Dava bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. Maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Views: 28