İcra hukukunun en önemli aşamalarından bir tanesi de tebligat hususudur. İcra hukuku kapsamında yapılan bir icra takibinin işlem kazanması için tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması gerekmektedir. İcra hukuku kapsamında usulüne uygun tebligattan bahsedebilmek için yapılmış olan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanununda belirtilen hükümlere uygun olarak yapılmış olması gerekmektedir.
İcra hukukunda alacaklı olan taraf, söz konusu alacağına ilişkin borçlu olan taraf aleyhine alacağına kavuşmak amacıyla icra takibinde bulunabilecektir. Yapılan icra takibine veya borca ilişkin borçlu tarafın itiraz, şikayet ya da dava yoluyla karşı koyma hakkı bulunmaktadır. Borçlu taraf söz konusu icra takibini alacağa ilişkin ödeme emri tarafına usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesiyle haberdar olacak ve kanunen öngörüle süre içerisinde ilgili borca ve icra takibine ilişkin işlemde bulunabilecektir. Kanunen öngörülen sürelerin dolmasıyla icra takibi kesinleşecek ve alacaklı taraf lehine icra işlemlerine başlanabilecektir. Borçlu tarafa tebliği yapılan ödeme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına dair yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde borçlu tarafın icra takibine itiraz etme şansı kalmayacak ve borçlu aleyhine haksız işlemlerde bulunulabilecektir. Usulüne uygun olamayacak şekilde tebligatı yapılan ödeme emrine karşılık borçlu tarafın şikayet yoluna başvurarak tebligatın yapıldığı tarihin düzeltilmesi sonucu borçlu taraf yönünden itiraz için öngörülen süre tekrar işlemeye başlayacaktır.
İcra ve iflas hukuku kapsamında tebligat usulüne ilişkin düzenlemeler İİK m.21 ve İİK m.57 hükümlerinde düzenleme alanı bulmaktadır.
İİK m.21;
İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur.
Bu tebliğler makbuz karşılığında doğrudan doğruya tevdi suretiyle de yapılabilir.
İlamda ve 38 inci maddeye göre ilam hükmünde sayılan belgelerle ipotek senedinde yazılı
olan adresi değiştiren alacaklı veya borçlu; keyfiyeti birbirlerine noter vasıtasiyle bildirmiş
Olmadıkça, tebligat aynı adrese yapılır ve bu adreste bulunmadığı takdirde Tebligat Kanununun35 inci maddesi uygulanır.
Adres değişikliği, yukarıdaki fıkra gereğince alacaklı veya borçlu tarafından diğer tarafa
tebliğ olunduğu halde eski adrese tebligat yaptırarak Tebligat Kanununun 35 inci maddesinden faydalanmış olan taraf bu suretle diğer tarafa verdiği bütün zararları yüzde 15 fazlasıyla ödemeye mecbur olduğu gibi hakkında 343 üncü maddedeki ceza da uygulanır.
İİK m.57;
İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak borçlu, kendilerine kanunen mümessil tayin olunması icab eden şahıslardan ise icra memuru kısa bir zamanda mümessil tayin edilmesini ait olduğu makamdan ister.
Tebliğ, Medeni Kanun’un 159 ve 396 ncı maddelerine göre mezun olanların meslek veya sanatına mütaallik muamelelerden doğmuş bir borca dair ise kendilerine yapılır.
İcra ve İflas Kanunu uyarınca icra işlemleri kapsamında yapılacak olan tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe uygun olarak yapılacağı belirtilmiştir.
Usulüne uygun tebligattan bahsedebilmek için kural olarak Tebligat Kanunu m.10 hükmü kapsamında tebligatın kişinin kendisine yapılması gerekmektedir. Ancak kişinin kendisine tebligat yapılamadığı takdirde kanunda düzenlenen diğer hükümler uyarınca tebligat yapılacaktır.
İCRA HUKUKU KAOSAMINDA USULĞNE UYGUN TEBLİGAT
Belirttiğimiz üzere usulüne uygun bir tebligattan bahsedebilmek için ilgili tebligatın icra hukuku kapsamında Tebligat Kanunun 10. Maddesinde belirtildiği üzere borçlu olan kişinin şahsına yapılması gerekmektedir. Tebligat, borçlu olan tarafın şahsına tebliğ edilemediği takdirde kanununda belirtilen koşullara göre tebliğ edilebilecektir. Kanunun öngördüğü şekiller haricinde yapılan tebligatlar usulsüz tebligat olarak sayılacak ve şikayet yoluna başvurulması üzerine tebliğ edilmemiş gibi durum doğuracaktır.
Tebligat yapılacak borçlu tarafın kanuna göre bilinen son adresinde tebligatın yapıldığı anda bulunmaması üzerine kanunun 16. Maddesi uyarınca tarafın adresinde devamlı olarak yaşayan birine veya adreste çalışan ( hizmetçi vs. ) kişiye yapılması mümkündür. Söz konusu tebligatın usulüne uygun olabilmesi için tebligat yapılan kişinin 18 yaşından büyük durması ve tebligatın asil tarafıyla aynı konutta oturduğunun tebliğ mazbatasında belirtilmesi gerekmektedir. Tebligatın tarafı olan borçlunun adreste bulunmaması üzerine kanunen belirtilen koşullar çerçevesinde adreste bulunan kişiye tebligatın yapılması üzerine tebliğ tarihi tebligatın yapıldığı tarih sayılacaktır. Tebligatın yapıldığı kişinin, tebligatın tarafıyla aynı adreste oturmadığı yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere her türlü delille ispat edilebilecektir.
TK m.16: Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta
oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.
Tebligat yapılacak olan tarafın vekille temsil ediliyor olması durumunda ise tebligat kural olarak tebligat vekile yapılacaktır. Tebligatın yapılacağı tarafın birden fazla vekille temsil ediliyor olması durumunda ise vekillerden bir tanesine yapılan tebligat geçerli olacak ve usulüne uygun olarak son vekile tebliğin yapıldığı gün tebligat tarihi olarak sayılacaktır.
TK m.11: Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır.
Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
(Ek ikinci fıkra: 11/1/2011-6099/4 md.) Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın
bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır.
Kanunen belli bir yerde veya evde meslek icra edenler tebligatın yapıldığı esnada meslek veya sanat icra ettikleri adreste bulunmadığı takdirde tebligat, mesleğin veya sanatın icra edildiği adreste bulunan daimi memurlardan veya müstahdemlerinden birine tebliğ edildiği ve tebliğ edilen kişinin ismi tebliğ mazbatasına yazıldığı takdirde usulüne uygun tebligat sayılacak ve sonuç doğuracaktır.
TK m.17: Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde
bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.
Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat:
TK Madde 12 –Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise,
yalnız birine yapılır.
Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ
muteberdir.
Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat:
TK Madde 13 – Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir
sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Tebligatın tarafının ticarethanelerde temsil ettikleri ticarethanenin işlemleriyle ilgili temsilci olmaları halinde ticari temsilciye yapılacak tebligat usulüne uygun sayılacaktır.
Askeri şahıslara tebligat:
TK Madde 14 – Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve
müessese amiri gibi en yakın üste yapılır.
Yukarıki fıkrada yazılı olanların haricindeki askeri şahıslara birlik veya müessesede
tebligat yapılması icabeden ahvalde, tebliğin yapılmasını nöbetçi amiri veya subayı temin eder.
Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır.
Sefer hali:
TK Madde 15 – Sefer halinde olan birlik veya müesseseye mensup askeri şahıslara tebligat, bağlı bulundukları Kara, Deniz veya Hava kuvvetleri kumandanlıkları vasıtasiyle yapılır.
Otel, hastane, fabrika ve mektep gibi yerlerde tebligat:
TK Madde 18 – Tebliğ yapılacak şahıs otel, hastane, tedavi veya istirahat evi, fabrika,
mektep, talebe yurdu gibi içine serbestçe girilemiyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmıyan bir yerde bulunuyorsa, tebliğin yapılmasını o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amiri temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal buldurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa, tebliğ kendilerine yapılır.
Mevkuf ve mahkümlara tebligat:
TK Madde 19 – Mevkuf ve mahkümlara ait tebliğlerin yapılmasını, bunların bulunduğu
müessese müdür veya memuru temin eder.
Tebligat Kanunu madde 22 hükmü uyarınca tebligat yapılacak taraf dışında tebligatın yapılacağı kişinin görünüş olarak 18 yaşından büyük görünmesi ve bariz bir şekilde ehliyetsiz olmaması gerekmektedir. Aksi takd,irde tebligat usulsüz tebligat sayılacaktır.
TK m.22: Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran
onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır
Tebligata muhatap olan kişinin tarafına yapılacak olan tebligatı almaktan imtina etmesi veya tebligatın yapılacağı adreste hiç kimsenin bulunmaması durumunda halinde ise tebligatı yapacak olan memur, kişinin tebligatı almaktan imtina ettiğini ilgili tebliğ mazbatasına düşecek ve muhatabın imzasını alacaktır. Aksi takdirde tebligat usulsüz tebligat olarak sayılabilecektir. Tebligat bu durumumda tebligatı yapan memur tarafından o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir
Tebligat kanunu uyarınca muhatap dışında tebligat yapılacak kişinin muhatabın hasmı olmaması gerekmektedir. Kanunen yukarıda sayılan koşulların varlığı olsa bile tebligat yapılacak kişiler muhatabın hasmı bulunması durumunda tebligat usulsüz tebligat olarak sayılacaktır.
İCRA HUKUKU KAPSAMINDA USULSÜZ TEBLİGATIN KONU OLMASI DURUMUNDA BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOL
Borçlu olan tarafa yapılan tebligat usulsüz tebligatın usulsüz tebligat olması halinde tebligat re'sen usulsüz tebligat olarak sayılmayacaktır. Tebligatın usulsüz olması ilgili makamlarca re'sen dikkate alınmayacaktır. Usulsüz tebligat muhatabın ilgili tebligatın konussunu öğrendiği tarihte yapılmış sayılacaktır. Muhatap ilgili tebligatın konusunu öğrenene kadar söz konusu tebligat usulsüz olması nedeniyle muhataba tebliğ yapılmamış sayılacaktır. Tebligatın muhatabı olan borçlu taraf tebligatın usulsüz sayılması için ilgili makamlara başvuruda bulunmalıdır.
Kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapılmayan taraf, icra takibine konu borca veya işleme ilişkin itiraz veya şikayet yolu için öngörülen süreyi kaçırabilecek ve bu durumda mağduriyetine sebep olabilecektir. Borçlu tarafın haksızlığa uğramaması adına icra hukukumuz kapsamında şikayet yolu öngörülmektedir. Bu kapsamda kendisine usulsüz tebligat yapılan kişi İcra ve İflas Kanunun 16 . Maddesinde düzenlenen hükme göre usulsüz tebligatı öğrendiği tarihten başlayarak 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurabilecektir. Usulsüz tebligata konu olan tebligatın kamu düzenine ilişkin bir tebligat olması durumunda kanunen 7 günlük süre dikkate alınmayacak şikayet yoluna başvurabilmek için hak düşürücü bir süre öngörülmeyecektir.
İİK m.16/1’e göre;
Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas
Dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun Bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
ŞİKâYET YOLUNA BAŞVURULACAK OLAN İLGİLİ MAKAM
İcra ve İflas Kanunun 17. Maddesi uyarınca usulsüz tebligatın tarafı olan muhatap tarafından icra mahkemesine başvurulabilecektir. İcra mahkemesi usulsüz tebligatın varlığına kanaat getirdiği takdirde tebligat tarihi borçlu olan muhatabın ilgili tebligatı öğrendiği tarih olarak düzeltilecektir.
USULSÜZ TEBLİGATIN İSPATI
Söz konusu tebligatın usulsüz olduğunu iddia eden muhatap, söz konusu iddiasını her türlü delille ispat edebilecektir. Muhatap iddiasını tanıkla, icra mahkemesi tarafından başvurulacak bilirkişi ile veya tebligatı yapan kurumda bulunan ilgili tebligata ilişkin belgelerin incelenmesi ile ispat edebilecektir.
USULSÜZ TEBLİGATIN İPTALİ
Şikâyet yoluna başvurulması sonucunda icra mahkemesinin borçlu taraf olan muhataba usulsüz tebligat yapıldığına karar vermesi üzerine tebligatın geçersizliğine karar verilecektir. Muhatap ilgili icra dairesinden tebliğ tarihinin muhatabın öğrendiği tarih olarak düzeltilmesini isteyebilecektir. Tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesi üzerine usulsüz tebligata ilişkin yapılan tüm işlemler geçersiz hale gelecektir.
Borçlu taraf olan muhatabın, tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesi ile düzeltilen tebliğ tarihi üzerine borca veya imzaya süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine tebligata ilişkin icra takibi durdurulur. İcra takibine ilişkin haciz işlemi uygulanmış ise uygulanan haciz işlemi kaldırılır ve haciz işlemleri itirazın değerlendirilmesine kadar durdurulur. İcra mahkemesine şikayet ile birlikte icra takibinin durdurulması talebi ile birlikte başvurulması halinde mahkeme tarafından şikayete ilişkin kanaate varılana kadar icra takibi durdurulabilecektir.
İCRA HUKUKU KAPSAMINDA USULSÜZ TEBLİGAT Ve TEBLİGATIN KALDIRILMASI İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
- Hukuk Dairesi 2012/10947 E. , 2012/28661 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2012
NUMARASI : 2012/56-2012/13
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Davacı borçlu aleyhine İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2011/12036 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yapılmış, borçlu tarafından 07.02.2012 tarihinde hem icra müdürlüğüne hem de İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesi’ne usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmuştur. İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 08.02.2012 tarihli kararı ile icra müdürlüğünün usulsüz tebligat şikayetini inceleme yetkisi bulunmadığı belirtilerek talep reddedilmiştir.
Borçlu ödeme emrini öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunabilir. Usulsüz tebligat şikayeti İİK’nun 18. maddesi gereğince icra mahkemesi tarafından incelenip karara bağlanır. İİK’nun 16/1 ve 18/2. maddesindeki açık hükümler gereğince şikayetin icra mahkemesine yapılması gerekir; icra müdürlüğüne yapılan şikayet geçerli değildir.
Mahkemece; usulsüz tebligat şikayetinin mahkemeye 07.02.2012 tarihinde yapıldığı, icra müdürlüğünün ise usulsüz tebligat şikayetini 08.02.2012 tarihinde reddettiği için şikayetin incelenemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi İİK’nun 16/1. maddesine göre isabetli olmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
- Hukuk Dairesi 2016/11587 E. , 2017/2700 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili, borçluya gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle takibin kesinleşmediğine yönelik icra müdürlüğünün 06.07.2015 tarihli kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir.
“Usulüne aykırı tebliğin hükmü” başlığını taşıyan Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca; tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı, muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunma hakkı ise, tebligatın muhatabına aittir. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu, yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK’nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re’sen nazara alamayacağı gibi, icra dairesi de, tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz.
Hal böyle olunca, icra dairesince; ödeme emri tebliğinin usulsüz yapıldığından bahisle takibin kesinleşmemiş olduğu kabul edilerek, buna göre işlem tesis edilmesi doğru değildir.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
- Hukuk Dairesi 2021/6193 E. , 2022/323 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçluların icra mahkemesine başvurularında; ödeme emri tebligatlarının ve mirasçılara gönderilen muhtıraların usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek, usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulü ile usulsüz tebligatı öğrendikleri 17/08/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine karar verilmesini ve takip işlemleri ile ödeme emrinin iptalini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince; şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği, borçluların istinaf yoluna başvurmaları üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; borçlu … …..A.Ş’nin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, borçlu … …..A.Ş’nin usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 17/08/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, şirket hakkında gerçekleştirilen daha önceki takip işlemlerinin yok hükmünde sayılmasına, diğer borçluların usulsüz tebligat şikayetinin süreden reddine ve yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine, karar verildiği görülmektedir.
7201 sayılı Kanun’un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK’nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur.
Borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebligatının “Tebliğ evrakı şirket yetkilisi … imzasına tebliğ edildi” şerhi ile 23/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinde …şirket yetkilisi olmadığından tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12, 13 maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 20 ve 21. Maddelerine aykırı olması nedeni ile usulsüz olduğu görülmektedir.
Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK’nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur.
Öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçi borçlunun bildirdiği tarih esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu’nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu hususundaki tespit yerindedir. Ancak; … İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/331 E. – 2019/402 K. sayılı dava dosyasında, borçlu şirket vekilinin, 08/08/2019 tarihinde, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ edildiği icra doyasından konulan hacizlerin kaldırılmasına yönelik şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu şirketin bu haliyle en geç, 08/08/2019 tarihli şikayeti itibariyle, icra takibinden ve tebliğ işleminden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 17/08/2020 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreyi aşmıştır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu şirket yönünden de istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :
Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarih ve 2020/2373 E. – 2021/581 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Views: 822