İTİRAZIN KALDIRILMASI

            İcra hukukunda borçlu aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında ödeme emri borçlu taraf olan muhataba tebliğ edildikten sonra aleyhine ödeme emri tebliğ edilen borçlu tarafa,  ödeme emrinin borçlu tarafa tebliğinin yapıldığı günden başlamak üzere 7 günlük borca veya imzaya itiraz etme hakkı verilmiştir. Aleyhine icra takibi başlatılan borçlu taraf, ilgili ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içerisinde icra takibine borca veya imzaya olmak üzere itiraz edebilecektir. Alacaklı taraf, aleyhine icra takibi başlatılan borçlu tarafın icra takibine haksız olarak itiraz ettiği düşündüğü takdirde borçlu tarafın yapmış olduğu itiraza; itirazın iptali davası açarak ya da gerekli koşulların varlığı halinde itirazın kaldırılması yoluna başvurarak itirazın hükümsüz kalmasını ve icra takibinin devam etmesini sağlayabilecektir.

            Borçlu tarafın icra takibine itiraz etmesi sonucu İİK m.66 hükmü doğrultusunda icra takibinin durdurulmasının  ortadan kalkması için alacaklı taraf ilamsız icralar için itirazın iptali davası ya da itirazın kaldırılması yoluna başvurulabilir.

İİK m.66 hükmüne göre;

Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi

üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur.

Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbika medar

imzaların celbini istiyebilir.

            Alacaklı tarafın alacağına hızlı ve kolay ulaşmasını sağlamak amacıyla benimsenen ilamsız icra kapsamında alacaklı tarafın elinde kanunen öngörülen belgelerin bulunması takdirinde borçlu tarafça kötüniyetli olarak itiraz üzerine durdurulmuş bir icra takibinin hızlı ve kolay bir şekilde sonuçlanması için itirazın kaldırılması yolu seçilmiştir. İtirazın kaldırılması icra mahkemelerinden istense de itirazın kaldırılması bir dava çeşidi değil, icra ve iflas hukukuna özgü bir kanun yolu olarak düzenleme bulmuştur. İtirazın kaldırılması İcra İflas Kanunun 68- 70. Maddeleri arasında düzenleme alanı bulmakta olup itirazın geçici kaldırılması ve itirazın kesin kaldırılması olarak ikiye ayrılmaktadır. İtirazın kaldırılması yoluna başvurabilmek için alacaklı tarafın İcra İflas Kanunun 68 ve 68/a maddelerinde sayılan belgelerden bir tanesinin olması gerekmektedir.

İTİRAZIN KALDIRILMASI İÇİN BAŞVURULACAK MERCİ

            Lehine icra takibi başlatılan alacaklı taraf, icra takibinin aleyhine icra takibi başlatılan borçlu tarafın itirazı üzerine durdurulması sonucu İcra İflas Kanunun öngördüğü üzere icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilecektir. İtirazın kaldırılması bir dava çeşidi olmayıp İcra ve İflas Hukukuna özgü olarak düzenlenmiş yalnızca para ve teminat alacakları için başlatılabilen ilamsız icra takibine özgü bir yoldur. Ancak belirtildiği üzere bir dava türü olmamasına rağmen itirazın geçici ya da kesin kaldırılması icra dairelerinden değil icra mahkemsine başvurarak istenebilecektir.

İTİRAZIN KALDIRILMASI YOLUNA BAŞVURULABİLMESİ İÇİN GEREKEN ŞARTLAR

            Kanunda belirtildiği üzere alacaklı tarafın itiraz üzerine durdurulan icra takibinin devamı için itirazın kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurabilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar;

Usule ve hukuka uygun ilamsız icra takibi olmalıdır,

Borçlu tarafça icra takibine süresi içerisinde yapılmış geçerli bir itiraz üzerine icra takibi durmuş olmalıdır,

İtirazın kaldırılması talebi, itirazın alacaklıya tebliğ edilmesinden başlamak üzere 6 ay içerisinde yapılmış olmalıdır,

İcra takibinin devam etmesi için alacaklı tarafça itirazın iptali davası açılmamış olmalıdır,

Alacaklının itirazın kaldırılması başvurusunda bulunmak için hukuki yararı bulunmalıdır,

İlgili ilamsız icra tabi için kesin hüküm bulunmamalıdır,

İlgili icra takibine konu alacak miktarı belli olmalıdır,

En önemlisi de ilgili kanun maddesinde sayılan belgelerden bir tanesinin bulunmasıdır.

Şeklinde sıralanabilmektedir. Yukarıda sayılan koşulların varlığı halinde alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulabilecektir.

İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASI

            İtirazın kaldırılması türlerinden biri olan itirazın kesin kaldırılması İcra ve  İflas Kanunun 68.ve 68/b  Maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun 68. Ve 68/b  Maddesine göre;

(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/16 md.) Talebine itiraz edilen alacaklının takibi,

imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz.

Borçlu itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir.

İtiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur.

Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu

ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.

(Değişik: 9/11/1988-3494/2 md.) Borçlunun gösterdiği belge altındaki imza alacaklı

tarafından inkar edilirse hakim, 68/a maddesinde yazılı usule göre yaptığı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddeder ve alacaklıyı sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davada alacağını ve imzanın kendisine ait olmadığını ispat ederse bu ceza kalkar.

Alacaklı duruşmada bizzat bulunmayıp da imza vekili tarafından reddolunduğu takdirde

vekil mütaakıp oturumda müvekkilini imza tatbikatı için hazır bulundurmaya veya masraflarını vererek davetiye tebliğ ettirmeye mecburdur. Kabule değer mazereti olmadan gelmiyen alacaklı borçlunun dayandığı belgede yazılı miktar hakkındaki itirazın kaldırılması talebinden vazgeçmiş sayılır.

(Ek fıkra: 6/6/1985-3222/6 md.; Değişik: 9/11/1988-3494/2 md.) (Değişik birinci

cümle: 17/7/2003-4949/16 md.) İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü

hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde itirazın kesin olarak kaldırılması:

Madde 68/b – (Ek: 9/11/1988-3494/4 md.)

borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi

kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz

tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/18 md.) Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi,

yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.

Süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir.

Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf, itiraz etmediği hesap özetinin dayandığı belgelerde kendisine izafe edilen imzayı kabul etmiş sayılır. Bu hüküm bu kanunun 150/a maddesinin söz konusu olduğu hallerde de aynen uygulanır.

            Kanunun maddesinde görüleceği üzere itirazın kesin kaldırılması için alacaklı tarafın elinde kanunda sayılan 5 belgeden bir tanesinin bulunması ve alacaklı tarafın bu belgelerden bir tanesini icra mahkemesine itirazın kesin kaldırılması talebi ile sunmuş olması gerekmektedir. Bu belgeler;

İmzası ikrar edilmiş adi senet ( borçlu tarafından imzaya inkar edilmemesi gerekmekte olup kayıtsız şartsız belli bir miktar borç ikrarı içermelidir. )

İmzası noterlikçe onaylanmış senet ( senet üzerindeki imzaya itiraz edilmesi mümkün değildir. Kayıtsız şartsız borç ikrarı içermelidir. )

Resmi dairelerin veya yetkili makamların usulüne uygun olarak  yetkileri dahilinde verdikleri belgeler ( borçlunun imzası aranmaz ancak kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içermelidir. Dekont, makbuz, aciz belgesi vb. )

Borçlu tarafın resmi daireler veya yetkili kurumlar huzurunda borca dair ikrarda bulunduğu belgeler ( icra tutanakları, ihtiyati hacze ilişkin tutanak vb. )

Kredi kurumları ile ilgili verilen belgeler  ( kredi sözleşmesi, hesap özeti vb. )

İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASINDA İCRA MAHKEMESİNİN USULÜ

            Alacaklı taraf, kanunda sayılan belgelerden bir tanesini elinde bulundurduğu takdirde itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde icra takibini yapan icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine 6 ay içerisinde başvurarak itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilmektedir. 6 aylık süre itirazın kaldırılması için alacaklı tarafa tanınmış olan hak düşürücü bir süredir. Alacaklı tarafın icra mahkemesine başvurması üzerine icra mahkemesi basit yargılama usulü uygulayarak alacaklı tarafın talebini karara bağlamaktadır. İcra mahkemesinde basit yargılama usulü benimsenmekle birlikte duruşma yapılması zorunludur. Alacaklı taraf mahkeme nezdinde yalnızca mahkemeye sunmuş olduğu senet üzerinden itirazlarda bulunabilmektedir.

İTİRAZIN KESİN KALDIRILMASI TALEBİ SONUCNDA MAHKEMENİN VERECEĞİ KARARLAR

            İcra mahkemesi itirazın kesin kaldırılması talebi sonucunda talebin reddine ya da kabulüne karar verebilmektedir. Mahkemenin kararı maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayıp icra hukukunda kesin hüküm niteliğinde olmaktadır. Mahkeme talebin reddine karar verdiği takdirde icra takibi ortadan kalkmaktadır. Ancak alacaklı tarafın genel mahkemelerde alacağına ilişkin dava açma hakkı saklı kalmaktadır.

             İcra mahkemesi, alacaklı tarafın itirazın kesin kaldırılması talebini tarafın sunduğu belgeler doğrultusunda haklı bulur ve kabul ederse; alacaklı taraf icra dairesine başvurarak icra takibinin devam etmesini ve borçlu aleyhine haciz işlemlerine başlanmasını talep edebilir. Alacaklı tarafından icra dairesine başvurulmak için mahkeme kararının kesinleşmesine gerek bulunmamaktadır. Alacaklı mahkeme kararı kesinleşmeden de icra dairesine takibin devam ermesi ve haciz talebiyle başvurabilmektedir. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılmasına karar vermesi üzerine borçlu tarafın, kararın tefhim ve tebliğinden başlamak üzere 3 gün içerisinde ilgili icra dairesine mal beyanında bulunması zorunludur. Borçlu taraf 3 gün içerisinde mal beyanında bulunmadığı takdirde hakkında hapisle tazyik işleminde bulunulabilecektir.   Mahkeme tarafından verilen karar, icra hukukunda kesin hüküm niteliğinde olup maddi hukuk bakımından kesin hüküm niteliğinde olmaması sebebiyle borçlunun genel mahkemelerde borçlu olmadığına dair 7 gün içerisinde borçtan kurtulma,  icra dairesine borcu ödememişse menfi tespit, ödemiş ise istirdat davası açma hakkı saklıdır.   İcra mahkemesinin talep sonucunda vereceği kararlar bakımından tazminata hükmedilmesi hususu önem taşımaktadır.

                        İcra takibine yapılmış itirazın kesin kaldırılması talebi sonucunda tarafların mahkemeden inkar tazminatına ilişkin talepte bulunması halinde; itirazın kesin kaldırılması borçlu lehine reddedilmişse, alacaklı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere , itirazın kaldırılması alacaklı lehine kabul edilmişse, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra mahkemesi tarafından icra inkar tazminatına hükmedilebilmesinin şartı taraflarca icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş olması gerekmektedir. İcra inkar tazminatına hükmedilirken aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilen tarafın iyiniyetli ya da kötüniyetli olması önem arz etmemekte olup karşı tarafın haksız olması ve tazminat talep eden tarafın talebinin mahkemece kısmen veya tamamen kabulüne karar verilmesi yeterlidir. Lehine karar verilen tarafın talep etmesi halinde mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilebilecektir.  Mahkeme tarafından hükmedilen icra inkar tazminatının icrası  borçlu tarafından menfi tespit veya istirdat davasının açılması durumunda gerekli koşulların varlığı dahilinde yargılama sonuna kadar durdurulacaktır. 

İTİRAZIN GEÇİCİ KALDIRILMASI

            Borçlu tarafından icra takibine itiraz edilmesi sonucu duran icra takibinin devam etmesi için alacaklı tarafın icra mahkemesine itirazın geçici kaldırılması talebiyle başvurabilmesi İcra ve İflas Kanunun 68/a maddesinde düzenleme alanı bulmaktadır. İİK m.68/a hükmüne göre;

(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/17 md.) Takibin dayandığı senet hususî olup,

imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu hâlde icra hâkimi iki taraftan izahat alır.

Senet altındaki imzayı reddeden borçlu takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde

ise, itirazın kaldırılması için icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir.

Tatbika medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mükayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden icra mahkemesi, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse, oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermiyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir. İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309 uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları ve 310, 311 ve 312 nci maddeleri hükümleri uygulanır.

(Değişik: 9/11/1988-3494/3 md.) Yapılacak duruşmada, yukarıda yazılı mazerete

dayanmaksızın, borçlunun hazır bulunmaması halinde icra mahkemesince başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilir. Duruşmaya gelmeyen borçlunun itirazının muvakkaten kaldırılmasına ve hakkında para cezasına karar verilebilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır.

(Değişik: 9/11/1988-3494/3 md.) İcra hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği

takdirde borçluyu sözü edilen senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar.

Borçlu inkar ettiği imzayı, itirazın kaldırılması duruşmasında ve en geç alacaklının senedin

aslını ibraz ettiği celsede kabul ederse, hakkında para cezası hükmolunmaz ve kendisine yargılama giderleri yükletilmez. Şu kadar ki, kötü niyetle takibe sebebiyet veren borçlu yargılama giderleri ile mülzem olur. Senedin aslı takip talebi anında icra dairesine tevdi edilmiş ise, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emri tebliğ edilen borçlu hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz.

(Ek: 6/6/1985-3222/7 md.; Değişik: 9/11/1988-3494/3 md.) İtirazın muvakkaten kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

            İtirazın geçici kaldırılması, borçlu tarafın aleyhine başlatılan ilamsız icra takibi kapsamında kendisine tebliğ  edilen ödeme emrine imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile itiraz etmesi üzerine takibin durdurulması üzerine söz konusu olmaktadır. İtirazın geçici kaldırılması hususunda mahkeme tarafından icra takibine konu senetteki borca esas bir inceleme yapılmamaktadır. İtirazın geçici kaldırılması, yalnızca borçlu tarafından icra takibine konu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle imzaya itiraz edildiği takdirde icra mahkemesinden talep edilebilecektir. İtirazın kesin kaldırılmasında da olduğu gibi alacaklı tarafın itirazın geçici kaldırılmasını itirazın kendisine tebliğinden başlamak üzere 6 ay içerisinde icra mahkemesine başvurarak istemesi gerekmektedir.

            İtirazın geçici kaldırılması hususunda da itirazın kesin kaldırılması için uygulanacak usul ve esaslar geçerli olacaktır. Ancak itirazın geçici kaldırılması senet üzerindeki imzaya ait olduğu için mahkeme tarafından da bu hususta incelemeler yapılacaktır. Borçlu tarafın geçerli bir mazeret sunmaması takdirinde duruşmaya katılması mecburidir. Mahkeme tarafından borçlunun sağ ve sol olmak üzere her iki elinden de yazı ve imza örneği alınarak icra takibine konu senet üzerinde bulunan imzanın borçlu tarafa ait olup olmadığı bilirkişi tarafından incelenerek karar verilir.

            Kanunda da belirtildiği üzere borçlu tarafın duruşmaya geçerli bir mazeret sunmadığı sürece katılması mecburidir. Borçlu tarafın duruşmaya gelmemesi üzerine tarafın yokluğunda karar verilecektir. Ayrıca borçlu tarafın geçerli bir mazeret sunmadan duruşmaya gelmemesi üzerine icra takibine konu borç miktarının %10’u oranında borçlu aleyhine para cezasına hükmedilecektir.

            İcra mahkemesine itirazın geçici kaldırılmasına yönelik talepte bulunulması sonucu yapılan incelemeler sonucunda icra takibine konu senet üzerindeki imzanın borçlu tarafa ait olduğu anlaşılırsa mahkeme itirazın geçici kaldırılmasına ve alacaklı tarafça talepte bulunulması takdirinde takibe konu borç miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedecektir. Borçlu taraf kararın kendisine tefhim veya tebliğinden başlamak üzere 7 gün içerisinde genel mahkemelerde borçtan kurtulma davası açmazsa hakkındaki icra takibi kesinleşecektir. Borçlu tarafın genel mahkemelerde menfi tespit veya istirdat davası açması durumunda hükmedilen icra inkar tazminatı yargılama sonuna kadar ertelenecek ve yargılamanın sonucuna göre kalkacak ya da kesinleşecektir.

            İcra mahkemesine itirazın geçici kaldırılmasına yönelik talepte bulunulması sonucu yapılan incelemeler sonucunda icra takibine konu senet üzerindeki imzanın borçlu tarafa ait olmadığı anlaşılırsa mahkeme tarafından itirazın geçici kaldırılması talebinin reddine karar verilecektir. Yine borçlu tarafça talepte bulunulması takdirinde takibe konu borç miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedecektir.

İTİRAZIN KALDIRILMASI İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

12. Hukuk Dairesi         2016/15476 E.  ,  2017/7350 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

1) Alacaklının borçlu … Tic. Ltd. Şti. yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Borçlu şirket hakkında yapılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlu şirket yetkilisinin ödeme emri tebliği üzerine süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ederek takibi durdurduğu, alacaklı vekilinin itirazın kaldırılması talebi üzerine, icra mahkemesince, yetki itirazının kaldırılması yönünden değerlendirme yapılmaksızın dayanak belgenin İİK’nun 68 maddesi anlamında belge olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, İİK’nun 62. maddesine göre yapılan itiraz İİK.nun 66. maddesi gereğince takibi durdurur. Alacaklı, takibin devamını sağlamak için, icra mahkemesinden, İİK.nun 68. maddesi kapsamında “itirazın kendisine tebliğinden” itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

Somut olayda, borçlunun itirazında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz ettiği dikkate alındığında, öncelikle incelenmesi gereken yetki itirazının kaldırılması talebi hakkında inceleme yapılmadan ve bu konuda karar verilmeden, doğrudan borca itirazın kaldırılması istemi incelenerek karar verilmesi isabetsizdir.

O halde mahkemece yapılacak iş, alacaklının, yetki itirazının kaldırılması talebi hakkında karar verilerek şayet borçlunun yetki itirazı yerinde ise alacaklının isteminin reddine; aksi halde yetki itirazı kaldırıldıktan sonra borca itirazın incelenmesine geçilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.

2) Alacaklının borçlu … Tic. Ltd. Şti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında 27/08/2013 keşide tarihli ve aynı tarihte ibraz edilen çeke dayalı olarak genel haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçene örnek 7 numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. Borçlu vekilinin icra dairesine süresinde verdiği itiraz dilekçesinde borca itiraz ettiği ve çekle ilgili resmi evrakta sahtecilik suçundan şikayetinin devam ettiğini bildirdiği, alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.

İİK’nun 63. maddesi gereğince borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilir.

Somut olayda, borçlu vekili, itirazın kaldırılması isteminin incelenmesi sırasında verdiği 31/03/2014 havale tarihli dilekçesinde takibe konu çekin keşide tarihi kısmında tahrifat yapıldığını, süresinden sonra bankaya ibraz edildiğini ve çekin zamanaşımına uğradığını belirtmesine göre, bu itirazlar “senet metninden anlaşılan” itiraz sebepleri arasındadır. (Prof.Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku 1-Cilt, 1988, sayfa 242 ve devamı)

O halde, mahkemece, borçlunun cevap dilekçesinde; senet metninden anlaşılan, takibe konu çekin keşide tarihi kısmında tahrifat yapıldığı, süresinden sonra bankaya ibraz edildiği ve çekin zamanaşımına uğradığı itirazını ileri sürdüğüne göre, alacaklının tahrifata ilişkin açık bir kabulünün bulunmadığı da gözetilip bu hususlar yöntemince incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

20. Hukuk Dairesi         2016/12834 E.  ,  2019/2952 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması ve tahliye hukukuna ilişkin davada … İcra ve … Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, davacı tarafından davalı borçlu aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 68. maddesi uyarınca kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.

… İcra Mahkemesince sınırlı inceleme ile davanın görülemeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

… Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın itirazın kaldırılması davası olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş; karar 18/03/2016 tarihinde kesinleşmiş, davacı taraf 01/04/2016 tarihinde dosyanın merci tayini için Yargıtay ilgili dairesine gönderilmesini talep etmiştir. … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/22 E. – 42 K. sayılı ek karar ile kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; davacı taraf ek kararı temyiz etmiştir.

Davacının ek kararın temyizine ilişkin talebinin kabulü ile … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/22 E. – 42 K. sayılı ek kararının kaldırılmasına ve merci tayini koşulları oluştuğunun belirlenmesinden sonra yapılan incelemede;

Genel haciz yolu ile ilamsız takibe karşı borçlunun süresinde itirazı takibi durdurur. Takibin devamını sağlamak için alacaklı dilerse itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi, takip konusu alacağın dayanağı İİK’nın 68-68/a daki belgelerden değilse, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde “itirazın iptali” tabirlerini kullanmış olsa dahi icra mahkemesince bu dava HUMK’nın 76. maddesi hükmü uyarınca İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir.

Somut olayda alacaklı, icra mahkemesinde “itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı” talep etmiş olup, bu talebi İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilmelidir. Mahkemece takibe dayanak belgelerin İİK’nın 68. maddesi kapsamında sayılan belgelerden olup olmadığı incelenerek itirazın kaldırılması talebinin reddi veya kabulüne karar verilmesi gerekir. Bu durumda uyuşmazlığın … İcra Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince … İcra Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 25/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

(Y12HD-K.2015/20790)

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun yasal süre içeresinde yaptığı borca itirazın hükümden düşürülmesi amacıyla alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesi’ne başvurduğu, mahkemece, takibin İİK’nun 68/1 maddesinde yazılı belgelere dayanmadığı gerekçesi ile itirazın kaldırılması isteminin reddine ve alacaklı aleyhine tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/7. maddesinde “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, alacaklının yapmış olduğu itirazın kaldırılması istemi, takibin İİK’nun 68/1 maddesinde yazılı belgelere dayanmaması gerekçesiyle esasa ilişkin olmayan nedenlerle reddedildiğini göre alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/20790 K sayılı)

8. Hukuk Dairesi         2017/4866 E.  ,  2018/9644 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili; ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için borçlu aleyhine haciz ve tahliye talepli icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun itirazı ile takibin durduğunu, yapılan itirazın yersiz ve haksız olduğunu belirterek itirazın kaldırılması ile davalının mecurdan tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın kısmın kabulüne, fazla talep edildiği anlaşılan 2.911,38 TL’ye ilişkin itirazın kaldırılması talebinin reddine, takibe konu 112,224,34 TL alacağa ilişkin itirazın kaldırılarak takibin bu miktar üzerinden devamına, tahliye isteminin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.

1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Davacı vekilinin alacağa yönelik temyiz itirazlarına gelince; davalı, vekili aracılığı ile verdiği itiraz dilekçesinde alacaklı tarafa takibe konu bir borcu olmadığını belirterek itirazda bulunmuş, asıl alacak miktarına itiraz etmemiş, alacak miktarı kesinleşmiştir. Bununla birlikte faiz oranının fahiş olduğu ileri sürülerek faiz oranına itiraz etmiştir. Mahkemece asıl alacağa yönelik itirazın kaldırılması talebinin, miktara yönelik bir itiraz olmadığından kabulü gerekirken 2.911,34 TL asıl alacak bakımından itirazın kaldırılması talebinin reddi doğru olmadığı gibi esas hakkında karar verilirken ne miktar asıl alacak ne miktar faiz yönünden itirazın kaldırıldığı belirtilmeden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ: Davacı vekilinin yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Views: 108