Taksirle Öldürme Suçu

Tanım

Taksirle öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmın “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde 85. maddede yer almaktadır.

Madde 85- Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Taksir Türk Ceza Kanunu’nun 22. Maddesinde yer almaktadır:

Madde 22- Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

 Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

Taksirle Öldürme Suçu Şikâyete ve Uzlaştırmaya Tabii Midir?

Taksirle öldürme suçu, şikâyete tabii değildir. Re ’sen soruşturulup kovuşturulabilir. Şikâyetten vazgeçilse dahi kamu davası devam eder. Ayrıca taksirle öldürme suçu uzlaştırmaya tabii suçlar arasında da DEĞİLDİR.

Suçun Basit Hali

TCK.m.85/1’e göre,

“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Daha Çok Cezayı Gerektiren Haller

TCK m.85/2’ye göre,

“Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Türk Ceza Kanunu’nun 22. Maddesinin 6. Fıkrasına göre,

“Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

Etkin Pişmanlık

Kanunilik ilkesi gereğince etkin pişmanlık sadece düzenlenmiş olduğu suç tipleri hakkında uygulanabilir. Taksirle öldürme suçuyla ilgili etkin pişmanlık hükümleri TCK’da yer almamaktadır. Dolayısıyla bu suç tipi için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayacaktır.

Teşebbüs

Teşebbüs, failin suçu işlemek için suça elverişli hareketlere başlaması ancak elinde olmayan nedenlerden dolayı suçu tamamlayamamasıdır. Dolayısıyla teşebbüs sadece kasten işlenebilen suçlarda mümkündür. Taksirle öldürme suçu teşebbüse elverişli DEĞİLDİR.

İş Kazasından Kaynaklanan Taksirle Öldürme Suçu

İş kazasından kaynaklanan taksirle öldürme suçu söz konusu olduğunda yine TCK’nın 85. Maddesi uygulama alanı bulur. İşverenin iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını ihlal etmesi, ceza hukuku anlamında işverenin taksirli eylemi olarak kabul edilmiştir. İşverenin taksirle ölümden sorumlu olması için özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve gerekli önlemleri almamış olması gerekmektedir. Ancak işveren önlemleri almasına rağmen yine de sonucu öngörülebilecek bir kaza gerçekleşirse bu durumda işveren bilinçli taksirden sorumlu tutulacaktır.

Trafik Kazasından Kaynaklanan Taksirle Öldürme Suçu

Trafik kazası sonucu ölüm gerçekleşmişse bu durumda fail taksirle sorumlu olabilir. Eğer fail trafik kurallarına uyduysa ve kaza bu şekilde gerçekleştiyse bilinçsiz taksir söz konusu olacaktır. Trafik kazasından kaynaklanan ölümlerde maddi ve manevi tazminat da söz konusu olabilir. Somut olayın koşullarına göre cezalanın belirlenmesi gerekir.

Taksirle Öldürme Suçunun Tabii Olduğu İnfaz Rejimi

TCK’nın 85. Maddesinde belirtildiği üzere taksirle öldürme suçunun işlenmesi halinde hapis cezasına hükmedilmiştir. TCK’nın 50.maddesine göre,

“Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.”

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

d) Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi gerekir.

HAGB kararı verilebilmesi için hükmedilen ceza hapis cezası ise 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır. Taksirle öldürme suçunda ceza miktarının 2 yıl veya daha az olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması HAGB uygulanması mümkündür. Ancak mağdurun uğradığı herhangi bir maddi zarar varsa bu zararın karşılanması gerekir.

Yargılama esnasında işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir (TCK.m.51). Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Erteleme kararı verilebilmesi için kişinin,

  1. Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
  2. Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.

İlgili Yargıtay Kararları

“Eldeki davada, karara dayanak olan kusur raporunda; davalı işverene %80 oranında, kazalı sigortalıya %10 oranında kusur atfı yapılmış olup, iş kazasının meydana gelmesinde %10 oranında kaçınılmazlığın olduğu kabul görmüştür. Öte yandan Kurumca düzenlenilen 13.04.2016 tarihli raporda ise, iş kazasının meydana gelmesinde davalı işveren %90 oranında, sigortalı işçi ise %10 kusurlu bulunulmuştur.

Somut durumda, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda, mermer bloklarında zaman zaman gözle fark edilmesi zor olan kırık ve çatların olabileceği bahsiyle %10 oranında kaçınılmazlık verilmesi hususu isabetli görülmemiştir. Öte yandan, yukarıda izah edildiği üzere kesinleşen ceza dosyasında kusur atfı yapılan kişilerin de kusur oranları incelenmeksizin ve de her üç raporda da çelişki olduğu göz önüne alınmaması, yerinde görülmemiştir. Mahkemece belirtilen esaslara ve usule uygun olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayanan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ve bozmayı gerektirir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 4. fıkrasında, onaylı deftere yazılan tespit ve önerilerin işverene tebliğ edilmiş sayılacağının belirtilmesi ve ayrıca tanık beyanlarından, olaya konu makinenin uzun zamandır arızalı olduğunun, bakım ve onarımının yapılmadan kullanılmasına devam edildiğinin anlaşılması karşısında; olayda bilinçli taksir koşullarının oluştuğunu kabul etmiştir.

Buna göre ihlal edilen kurallar, uzman ve hekimin önerileri, bilirkişi raporları,  kazanın oluş şekli ele alınarak bilinçli taksir olup olmadığına karar verilecektir. Denetimlerde, raporlarda somut bir şekilde açıklanmak suretiyle güvenlik açısından gerekli önlemlerin alınmasının gerektiği ve işçilerin talimatlara uymalarının sağlanması konusunda tespit edilen eksiklik ve aksaklıklar belirtilerek gerekli uyarılar yapılmasına karşın işverenlerce gerekli güvenlik önlemleri alınmadan faaliyetlere devam edildiği, işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermeyip, yaptıkları işlerle ilgili iş ve çalışma talimatı hazırlamadıklarından dolayı meydana gelen olayda sanıklar hakkında bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu belirtilmiştir.

O hâlde, Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/2800 Esas,  2021/6961 Karar)

“Sanıklar …, … ve …’ın diğer sanık …’in ateş etmek üzere kendi taraflarına yönlendirdiği elindeki silahı almak için uğraştıkarı sırada, mücadele ederken ateş alan silahtan çıkan kurşunun karşı markette alışveriş yapan olayla ilgisiz bir müşteriye isabet etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanıklara kusur atfedilemeyeceğinden tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanıklar …, … ve …’ın taksirlerinin bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan; sanık … hakkında ise yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafiinin kusura, suçların unsurları itibarı ile oluşmadığına, ceza miktarına, zorunluluk haline ve bilinçli taksire; mahalli Cumhuriyet savcısının bilinçli taksire; katılanlar vekilinin ise bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, sanıklar …, … ve … hakkındaki beraat, sanık … hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2015/916 E.  ,  2015/3491 K.)

“Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine, yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçundan beraatine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yargılama sonunda yüklenen yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu açısından failin kastının bulunmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan,

Taksirle öldürme suçundan ise, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, kusura, ceza miktarına, beraat edilen suç için vekalet ücreti verilmesi gerektiğine; katılan vekilinin ise, sanığa az ceza verildiğine, yardım yükümlülüğü suçunun oluştuğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanık hakkındaki beraat ve mahkumiyet hükümlerinin isteme uygun olarak ONANMASINA, 08/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2013/25911 E.  ,  2014/24850 K.)

Views: 4