GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

Görevi kötüye kullanma suçu, tanımı itibariyle görevinin verdiği imkan ve avantajları kullanarak kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi tarafından işlenen  özgü bir suç tipidir. Bu suç türü, Türk Ceza Kanunu madde 257’de düzenlenmekte olup söz konusu suçun faili kamu görevlileri ve mağduru ise herhangi bir kimse olabilmektedir. Görevi kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Millete ve Devlete Karşı Suçlar kısmında “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Kamu idaresine karşı işlenen bir suç olup görevi kötüye kullanma suçu ile korunmak istenen hukuki değer, kamu idaresine olan saygınlık ve güvenilirliktir.

TCK 257/1 ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ şeklinde düzenlenmektedir.

TCK 257/2 ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ şeklinde devam etmektedir.

TCK 257/3 ‘İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.’ şeklinde belirtilmiştir.

Görevi kötüye kullanma suçu aşağıda yer alan üç şekilden birinde gerçekleşirse suç kabul edilir.

  1. Kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu görevini bilerek ve isteyerek yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,
  2. Kamu görevlisinin görevini kanunun gerektirdiği şekilde yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,
  3. Kamu görevlisinin görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi, yani görevi ihmal şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu.

Bu suç tipini gerçekleşmiş ve tamamlanmış sayılabilmesi için ise aşağıda yer alan üç sonuçtan biriyle neticelenmesi yeterli olmaktadır. Tüm neticelerin gerçekleşmesi gerekmemektedir.

Bu suçun oluşabilmesi için yalnızca kamu görevlisinin ihmali ya da icrai bir harekette bulunması yeterli olmayıp

  1. Aynı zamanda kamu görevlisinin bu fiilleri, kimseler üzerinde bir mağduriyete yol açmalıdır.
  2. Bu suç neticesinde kamu zarara uğramalıdır.
  3. Bu suçun gerçekleşmesi için aranan son netice ise; bu suçu oluştura eylemden dolayı kişilere haksız menfaat sağlanmalıdır.

TCK m.257’de düzenlenen Görevi Kötüye Kullanma Suçu,  m.247’de düzenlenen Zimmet suçu, m.250’de düzenlenen İrtikap suçu ve m.252’de düzenlenen Rüşvet suçuyla karıştırılmamalıdır.

  • Zimmet suçu, kamu görevlisi failin, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görevine aykırı bir tasarrufta bulunmasıyla oluşan bir suçtur.
  • İrtikap suçu, kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak belli derecede baskı veya hileli davranışlar sergilemesi ile meydana gelen bir suç tipidir.
  • Rüşvet suçu ise; bi neticenin gerçekleşmesi adına karşılıklı anlaşarak, bir tarafta “rüşvet alan” kamu görevlisinin diğer tarafta “rüşvet veren” kişinin olduğu çok failli bir karşılaşma suçudur.

SUÇUN ŞİKAYETE BAĞLILIK DURUMU

Suç tipi kanunda ayrıca belirtilmediği için takibi şikayete bağlı değildir. Soruşturma ve kovuşturulması re’sen yürütülür. Cumhuriyet savcısı gerçekleşen fiili öğrendiği andan itibaren re’sen araştırma ve soruşturma yürütebilir.

SUÇUN UZLAŞTIMAYA TABİLİK DURUMU

Türk Ceza Kanunu’nda görevi kötüye kullanma suçu için uzlaştırma yolu düzenlenmemiştir.  Görevi kötüye kullanma suçu soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan bir suç olmaması sebebiyle ve CMK’nın 253. maddesinde sayılan katalog suçlardan biri de değildir. Dolayısı ile bu suç bakımından uzlaştırma yoluna gidilmesi mümkün değildir.

İŞLENİŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

          Görevi kötüye kullanmasuçu, ancak kasten işlenebilir ve suçun işlenebilmesi için genel kast yeterlidir. Suç olası kastla ya da doğrudan kast ile işlenebilmektedir. Kamu görevlisinin görevini ihmal ettiğini veya yerine getirmeyi geciktirdiğini bilmesi ve bu fiili isteyerek yapması yeterlidir. Nitekim ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu da taksirle değil, kasten işlenen bir suçtur.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA DAHA AZ VE DAHA ÇOK CEZAYI GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLERİ

          Türk Ceza Kanunu’nda, Görevi kötüye kullanma suçu için daha az veya daha çok cezayı gerektiren nitelikli haller ayrıca düzenlenmemiştir. Ancak şunu belirtmekte fayda vardır ki; Kamu görevlisinin işlediği suça konu fiil TCK’da özel bir suç olarak düzenlenmişse sanık bu özel suçun gerektirdiği cezayla cezalandırılır. Bu durumda sanığa ayrıca görevi kötüye kullanma suçundan ceza verilemez.

ETKİN PİŞMANLIK MÜESSESESİ

Etkin pişmanlık müessesesi kanunda her suç tipi için düzenlenen bir müessese değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir. Kanunda görevi kötüye kullanma suçu için bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.

SUÇUN TABİ OLDUĞU İNFAZ REJİMİ

Görevi kötüye kullanma suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi olmakla beraber yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Ancak gerçek içtima hallerinde rüşvet, irtikap, resmi belgede sahtecilik ve 5235 sayılı kanunun 12.maddesinde sayılan diğer suçların da varlığı halinde görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi’dir.

Görevi kötüye kullanma suçunun cezası TCK 257/1 maddesi gereği 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. İhmal suretiyle, yani görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya geciktirme göstererek görevi kötüye kullanma suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.

Görevi kötüye kullanma suçu takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde olan suçlardan değildir. Bu sebeple, suçun takibi için herhangi bir şikayet süresi yoktur. Suç, dava zamanaşımı süresinde olmak şartıyla her zaman soruşturma ve kovuşturma konusu yapılabilir. Görevi kötüye kullanma suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Failin hapis cezası ile cezalandırılması halinde ise ceza zamanaşımı 10 yıldır.

Türk Ceza Kanunu gereği adli para cezası, 1 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmekte olup hapis cezasının paraya çevrilmesidir. Görevi kötüye kullanma suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 2 yıl veya altında olan hapis cezaları için verilmekte olup kamu kurumu veya kuruluşları aleyhine bir zarar doğmadığı takdirde verilen hapis cezası miktarı itibariyle sanık hakkında verilen hapis cezası miktarı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle hükmedilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezasının ertelenmesi kararı, hükümlünün almış olduğu cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmesidir. Görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

5275 sayılı İnfaz Kanunu’na göre, 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda, hükümlü kimsenin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık ceza infaz kurumunda bulunması veya bu kuruma ayrılmaya hak kazanması ve iyi halli olması gerekmektedir görevi kötüye kullanma suçu denetimli serbestlik uygulamasına da elverişli bir suç tipidir. Koşullu salıverilme süresine 1 yıl ve daha az süre kalanlar bakımından denetimli serbestlik uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 30/03/2020 tarihinde 5275 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle istisnai suçlar arasında sayılmayan güveni kötüye kullanma suçu için şartla tahliye oranı 2/3‘ten 1/2‘e indirilmiştir. Denetimli serbestlik süresi de 30/03/2020 tarihinden önce işlenen suçlar için 3 yıl, bu tarihten sonra işlenen suçlar için ise 1 yıl olarak düzenlenmiştir.

Güveni kötüye kullanma suçunun 30/03/2020 tarihinden sonra işlenmesi halinde tahliye oranı 1/2 olarak uygulanacak, denetimli serbestlik süresi ise 1 yıl uygulanacaktır.

Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 01/08/2023 tarihli kararı ile HAGB düzenlemesinin iptal edilmiş olup, bu düzenleme 01/08/2024 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Yürürlük tarihine kadar HAGB hükümlerinin koşullarının olması halinde uygulanabilir ancak yürürlük tarihinden (01/08/2024) itibaren HAGB uygulanması söz konusu olmayacaktır.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

1- Avukatın Vekalet Görevini İhmal Suçu İşlemesi

Hırsızlık suçundan sanık sıfatıyla yargılanan katılan …‘in vekaletname ile müdafiliğini üstlendiği ve vekalet ücretini de peşin olarak aldığı halde, sanığın sorgusu yapılıp, tahliyesine karar verilen celselere katılıp, dava konusu olaya ilişkin esaslı işlemlerden olan Cumhuriyet savcısı tarafından esas hakkındaki mütalaanın verildiği 20/04/2010 tarihli son celseye mazeret bildirmeksizin katılmadığı gibi yargılama sonucunda katılanın 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair sanık ve müdafin yokluğunda verilen 2010/654 sayılı Karar kendisine 03/08/2010 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen gerekçeli karardan sanığı bilgilendirmediği ve yasal süresinde temyiz etmeyerek katılanı savunma ve hukuki yardımdan yararlanma hakkından mahrum bırakarak mağduriyetine neden olduğu, karardan ceza infaz kurumuna alındığında haberdar olan katılanın temyiz başvurusunda bulunduğu ve talebinin reddedilmesi üzerine, bu red kararını da temyiz ettiği ve sanık Avukat hakkında şikayetçi olup, sonrasında cezasının infazının durdurulmaması üzerine de temyiz talebinden vazgeçtiği somut olayda; sanığın eylemleri neticesinde TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun oluşumundan sonra katılanın temyiz talebinden vazgeçmesi kanun koyucunun bu normda korunmasını ön gördüğü hukuki yararı ihlale yönelik hukuka aykırı “hareket” sonucu oluşan netice olan “mağduriyet” unsurunu ortadan kaldırmayacağı ve ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, oluşa uygun düşmeyen gerekçe ve yanılgılı değerlendirme sonucu mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (5. Ceza Dairesi – 2019/10465 K.).

2- Devlet Memurunun Bağış Adı Altında Para Toplaması, Hediye Kabulü

“Sụç tarihinde K… Tapu Sicil Müdür vekili olan İ… ile aynı yerde görev yapan diğer sanıkların, farklı zamanlarda iş sahiplerinden mevzuata uygun şekilde yapıldığı anlaşılan tapu işlemlerinin bitimini müteakip onlara yönelik yasada belirtilen boyut ve nitelikte herhangi bir zorlamada bulunmaksızın bağış adı altında para alıp aralarında paylaşmaları biçiminde gerçekleşen olayda, belirli bir işin yapılması karşılığında çıkar sağlanacağı konusunda taraflar arasında işin yapılmasından önce gerçekleştirilmiş bir anlaşma bulunmadığı, esasen yapılması gereken bir işin yapılmış olması sebebiyle (iş yapıldıktan sonra) kamu görevlilerine çıkarın sağlandığı, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105. maddesi ile TCK 257/3. maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması da nazara alındığında “hediye kabulü” olarak değerlendirilebilecek sanıklara yüklenen bu eylemlerin yaptırımının bulunmayıp ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 29 ve 125. maddeleri kapsamında disiplin cezası uygulanması gerektirebilecek nitelikte olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yargıtay 5.Ceza Dairesi. – 2014/196K.).

3- Dernek görevlilerinin zimmet suçu işleyemeyeceği hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu işleyebileceğine ilişkin

“Yardım Toplama Kanununun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasının “Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi bünyesi içerisindeki yardım toplama faaliyetleri ile dernekler, sendikalar ve bunların üst kuruluşlarına, spor kulüplerine, mesleki kuruluşlara ve bağış kabulüne yetkili vakıflara kendi statülerine göre üyeleri ve diğer kişiler tarafından yapılacak bağış ve yardımlarla bunların öz kaynaklarından sağlayacakları gelirler, bu kanunun kapsamı dışındadır.” şeklindeki amir hükmü uyarınca, derneklerin bu kanun kapsamı dışında olduğu ve Yardım Toplama Yasasının 28. maddesindeki düzenlemenin dernek görevlilerini de kapsamadığı nazara alındığında, sanıkların oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eylemlerinin zimmet suçunu değil hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı nazara alınmadan suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması, hatalıdır.” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, K. 2020/9712)

Views: 44