Dolandırıcılık Suçu

Tanım

Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmın “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünde 157 vd. maddelerde yer almaktadır.

İlgili maddeye göre suç, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamaktır.

Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

Dolandırıcılık Suçu Şikâyete ve Uzlaştırmaya Tabii Midir?

Dolandırıcılık suçu, şikâyete tabii değildir. Re ’sen soruşturulup kovuşturulabilir. Şikâyetten vazgeçilse dahi kamu davası devam eder. Aynı şekilde suçun basit hali de uzlaştırmaya tabii değildir. Ancak suçun daha az cezayı gerektiren hali hem şikâyete hem de uzlaştırmaya tabiidir. Bunun için suçun, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil etmek amacıyla işlenmiş olması gerekmektedir.

Madde 159- (1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikâyet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Dolandırıcılık Suçu Taksirle İşlenebilir Mi?

Dolandırıcılık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle işlenebilecek bir suç değildir.

Suçun Basit Hali

TCK.m.157’ye göre,

Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

Daha Çok Cezayı Gerektiren Haller

TCK m.158’de Dolandırıcılığın nitelikli hali düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçunun aşağıdaki şekillerde işlenmesi halinde üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur:

  1. Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
  2.  Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  3. Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  4. Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  5. Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  6. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  7. Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  8. Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  9. Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
  10. Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  11. Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  12. Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle.

Aşağıdaki hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz:

  1. Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  2. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  3. Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  4. Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  5. Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle.

Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi de üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla yargılanır.

Suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Dolandırıcılık suçunun daha az cezayı gerektiren halleri TCK’nın 159. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir:

“Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”

Etkin Pişmanlık

Kanunilik ilkesi gereğince etkin pişmanlık sadece düzenlenmiş olduğu suç tipleri hakkında uygulanabilir. Dolandırıcılık suçuyla ilgili etkin pişmanlık hükümleri TCK’nın 168. Maddesinde düzenlenmiştir. Suç tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanması

TCK’nın 169’uncu maddesine göre,

“…dolandırıcılık suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”

Teşebbüs

Dolandırıcılık suçu teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatmaya başlamasıyla dolandırıcılık suçuna teşebbüs elverişli hale gelir. Eğer fail hileli davranışlarda bulunduktan sonra yarar elde etme amacından vazgeçerse veya bu esnada yakalanırsa suça teşebbüs söz konusu olur.

Dolandırıcılık Suçunun Tabii Olduğu İnfaz Rejimi

TCK’nın 157. Maddesinde belirtildiği üzere dolandırıcılık suçunun işlenmesi halinde hapis cezası ve adli para cezasının birlikte verilmesi öngörülmüştür. Suçun basit halinden verilecek hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

d) Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi gerekir.

HAGB kararı verilebilmesi için hükmedilen ceza hapis cezası ise 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır. Dolandırıcılık suçunda süre koşulları uygun olduğu takdirde HAGB uygulanabilmektedir. Adli para cezasında direkt verilen adli para cezası için uygulanabilir; fakat hapis cezası adli para cezasına çevrildiyse bu ceza için uygulanamayacaktır. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 01/08/2023 tarihli kararı ile HAGB düzenlemesinin iptal edilmiş olup, bu düzenleme 01/08/2024 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Yürürlük tarihine kadar HAGB hükümlerinin koşullarının olması halinde uygulanabilir ancak yürürlük tarihinden (01/08/2024) itibaren HAGB uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Yargılama esnasında işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir (TCK.m.51). Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Erteleme kararı verilebilmesi için kişinin,

  1. Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
  2. Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.

Dolandırıcılık suçunda cezanın ertelenmesi hükmü uygulanabilir.

İlgili Yargıtay Kararları

“Dolandırıcılığa teşebbüs suçundan mükerrer dava nedeniyle red, dolandırıcılığa teşebbüs, tehdit ve hakaret suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın ***** numaralı telefon ile Çanakkale Valiliği’ne ait 0286 213 81 40 numaralı sabit telefondan, Çanakkale Vali Yardımcısı olan katılanı arayarak Çanakkale Yetiştirme Yurdunda büyümüş ve 28 yaşında Ankara’da ölmüş birinin cenazesinin nakli için gerekli 230TL’nin .. Otobüs İşletmesi sahibi …’ın aranması gerektiğini söylediği, katılanın ” siz kim için yardım etmemizi istiyorsanız bize e-mail gönderin veya faks çekin” dediğinde, sanığın “Ben Çanakkale Valisine bu durumu bildireceğim, verdiğim görevi yapmadığından senin hakkından geleceğim, yazıklar olsun sana, insanlık dışı davranıyorsun ” gibi sözlerle tehdit ve hakaret ettiği, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçuna teşebbüs, hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddia edilen olayda; sanık savunmaları, katılan beyanları ve dosya kapsamına göre; sanığın dolandırıcılığa teşebbüs, hakaret ve tehdit suçlarını işlediğine dair mahkumiyetine yeter derecede kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, ayrıca sanık hakkında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16/09/2010 tarih ve 2010/3719-2658 soruşturma ve esas sayılı iddianamesi ile dolandırıcılık suçundan açılmış dava bulunduğu anlaşıldığından; aynı gerekçelere dayanan mahkemenin dolandırıcılık suçundan mükerrer dava nedeniyle red, dolandırıcılık, tehdit ve hakaret suçlarından beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, dolandırıcılık suçundan mükerrer dava nedeniyle red, dolandırıcılık, tehdit ve hakaret suçlarını işlediğine dair mahkumiyetine yeter derecede kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edildiği, sanığın suç işlediğinin sabit olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 01/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7101 E., 2019/3126 K.)

“Nitelikli dolandırıcılık, basit dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık …’ın beraatine ilişkin hükümler ile nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık …’nın mahkumiyetine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından; nitelikli dolandırıcılık, basit dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık …’nın mahkumiyetine ilişkin hükümler sanık … müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık … ve diğer sanık …’ın fikir ve irade birliği içerisinde, şikayetçi… ve katılan … Horuz adına sahte sağlık raporu ve reçeteler düzenleyip ..Eczanesinden; katılan … adına sahte sağlık raporu ve reçeteler düzenleyip …Eczanesinden çok sayıda ilaç aldıkları, bu reçetelerin katılan …’na fatura edilmesi sonucu katılan kurumdan 2.778,55 TL haksız menfaat temin ederek zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri, yine sanıkların şikayetçi … adına sahte sağlık raporu ve reçete düzenleyip Efe Eczanesinden; yine şikayetçi , şikayetçi … ve katılan … Horuz adına sahte sağlık raporu ve reçeteler düzenleyip Eczanesinden; şikayetçi … ve katılan … adına sahte sağlık raporu ve reçeteler düzenleyip Eczanesinden ilaç aldıkları, rapor ve reçetelerin sahteliğinin daha sonra eczane çalışanları tarafından fark edilip kuruma fatura edilmemesi nedeniyle eczanelerin zarara uğradığı ve bu şekilde sanıkların üçer kez basit dolandırıcılık suçunu işledikleri, sanıkların farklı tarihlerde sahte sağlık raporu ve reçeteler düzenleyip kullanmak suretiyle de zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;

1-Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanık savunması, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre mahkemenin mahkumiyet kararlarına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

2-Sanık … hakkında basit dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararları ile sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve basit dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

a) Sanık … hakkında basit dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz incelemesinde;

Sanığın kamu kurumunun maddi varlığı olan sağlık raporu ve reçeteleri sahte olarak düzenleyip kullanarak Efe, ve eczanelerinden ilaç almak suretiyle hileli hareketlerle menfaat temin ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan üç kez cezalandırılması yerine, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,

Kabule göre de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde tayin edilmesi,

b) Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve basit dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümlerine ilişkin temyiz incelemesinde;

..Eczanesi çalışanlarının beyanlarında, sanık …’in sanık …’ın aracıyla kaçtığını beyan etmeleri, sanık …’un savunmasında sanık …’in akrabası olduğunu, il merkezine gitmek için kendisinden yardım istediğini, birlikte eczaneye gittiklerini ancak suçlamaları kabul etmediğini beyan etmesi, tanıklar …, … ve ‘in ifadelerinde ilaç siparişlerinin sanık … tarafından verildiğini ancak teslim almak için erkek bir şahsın geldiğini beyan etmeleri karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılabilmesi amacıyla, ilaçları teslim almaya gelen şahsın sanık … olup olmadığının tanıklara sorulup belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, sanık … tarafından üç ayrı eczaneye karşı işlenen dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 06/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi         2015/10469 E., 2018/7640 K.)

“2013/26 E sayılı ana dosyada; sanık …’in abisi olan sanık … tarafından tanzim ettirilip araç kiralaması için kendisine verilen … adına düzenlenmiş ele geçirilemeyen sahte sürücü belgesi ile katılan …’ın işyerinden …. plakalı kamyonu bir aylığına kiraladığı, sonrasında bu kamyon ile sanıklar … ve …’in başka dosyalara konu olan yine sahte kimliklerle nakliye işi alarak dolandırıcılık suçlarını işledikleri; bu suretle sahte kimlikle araç kiralama eylemi nedeniyle sanıklar … ve …’in dolandırıcılık, sanık …’in ise dolandırıcılık ve kimlik sahibi …’a karşı iftira suçlarını işlediklerinin iddia olunduğu;

Birleşen 2013/3 E sayılı dosyada ise; sanıklar … ve …’in sahte olarak tanzim ettirdikleri ele geçirilemeyen sürücü belgelerini kullanarak, şikayetçi …’e ait işyerinden … plakalı aracı kiralayarak süresinde teslim etmedikleri, sanık …’in …a adına olan sahte sürücü belgesini kullanarak aracı kiralayan, sanık …’in ise … Kurnaz adına olan sahte sürücü belgesini kullanarak kefil sıfatıyla araç kiralayarak dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia olunduğu olayda;

1- 2013/26 E sayılı ana dosyada sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;

Sanık …’in araç kiralama sırasında bulunmaması, sonraki aşamalarda kiralanan aracın kullanılarak başka kamu davalarına konu olan dolandırıcılık eylemlerinde rol aldığının anlaşılması, sanığın sahte kimlikle araç kiralama eyleminde bulunduğuna dair cezalandırılmasına yetecek kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; o yer Cumhuriyet Savcısının sanık …’in dolandırıcılık eylemine iştirak ettiğine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,

2- 2013/26 E sayılı ana dosyada sanık … hakkında dolandırıcılık ve iftira, sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine ve sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik; birleşen 2013/3 E sayılı dosyada ise sanıklar … ve … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;

a- 2013/26 E sayılı ana dosyada sanık … hakkında iftira suçundan verilen hüküm açısından; sanığın … adına düzenlenen sahte sürücü belgesi kullanarak araç kiralaması eyleminin, dolandırıcılık suçunun unsuru olması, iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmaması karşısında, atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine hükmolunması,

b- 2013/26 E sayılı ana dosya ve birleşen 2013/3 E sayılı dosyada, sanıklar … ve … hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümler açısından; her iki dosyada da sanıkların sahte sürücü belgeleri kullanarak araç kiralamaları şeklindeki eylemlerinde trafik tescil müdürlüğünün maddi varlıklarından olan sürücü belgelerinin kullanılması karşısında; TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, suç vasfında yanılgıya düşülerek basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,

c- 2013/26 E sayılı ana dosyada sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümleri açısından; sanık …’in diğer sanık …’in yönlendirmesi ile … adına olan sahte sürücü belgesi ile kamyon kiralayarak, noterden kiralama sözleşmesi düzenlemeleri ve düzenlenen kiralama sözleşmesinin sahte olduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların TCK’nın 204/1, 204/3 maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz gerekçe ile beraatlerine hükmolunması,

Kanuna aykırı olup, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi         2015/8948 E., 2018/6177 K.)

Views: 0