ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU (TCK134)

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, tanım itibariyle kişilerin; gizli tutmak ya da herkesle paylaşmak istemediği özel yaşamıma müdahale edilmesidir. Özel hayatın gizliliği, sosyal bir varlık olan bireyin, sosyal yaşam içerisinde huzur ve güvenle yaşaması amacıyla korunan bir hukuki değerdir. Bu değerin hukuken korunmasının temel amacı, bireyi, özel hayatına yönelik müdahalelerden korumaktır. Genel norm niteliğinde bir suç olup özel norm niteliğindeki aşağıda yer alan benzer suçlarla karıştırılmamalıdır;

  • Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu,
  • Kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu
  • Haberleşmenin Gizliliğini İhlal suçu,
  • Bilişim suçları.

Bu suç türü, Türk Ceza Kanunu madde 134’te düzenlenmekte olup söz konusu suçun faili herkes ve mağduru ise herhangi bir kimse olabilmektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir.

TCK 134/1 ‘Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.’ şeklinde düzenlenmektedir.

TCK 134/2 ‘Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’ şeklinde devam etmektedir.

Türk Ceza Kanunu m.134’de özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun temel şekli, özel hayatın gizliliğinin görüntü ve ses kayıtlarının alınması yöntemiyle ihlal edilmesidir. Suçun nitelikli hali olan ikinci hali ise kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Kanunda kastedilen özel hayat; kişinin sadece başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, gözlerden uzaktaki yaşantısı ve mahremiyeti değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu sebeple de kamuya açık alanlarda başka insanlarla birlikte yeme, içme, gezme, eğlenme, vb. aktiviteler sırasında kişinin denetim ve gözetim altında bulunmayı önceden kabul ettiği ve bunlara dair ses ve görüntü vermeyi kabul ettiği düşünülemez.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, insanların birbirinin gizli yaşam alanlarına girerek başkalarının görmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayını saptaması, kaydetmesi veya ifşa etmesi şeklinde de karşımıza çıkabilmektedir.

İnternet veya sosyal medya araçları aracılığıyla yapılan görüşmelerde bir tarafın rızaya dayalı olarak cinsel içerikli sohbet, fotoğraf veya video paylaşması, diğer tarafın ise bu içerikleri kaydetmesi halinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmaz. Fakat; kaydedilen ses veya görüntünün üçüncü kişilerle paylaşılması TCK m.134/2’ye göre özel hayatının gizliliğini ifşa suçu olarak kabul edilmektedir.

SUÇUN ŞİKAYETE BAĞLILIK DURUMU

TCK m.139’a göre özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun tüm şekilleri şikayete tabidir. Yani mağdur bir şikayette bulunmadıkça Cumhuriyet savcısının re’sen bir soruşturma yapması, mahkemenin de buna bağlı olarak kovuşturma mümkün değildir.

SUÇUN UZLAŞTIMAYA TABİLİK DURUMU

Türk Ceza Kanunu’nda Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu uzlaştırmaya tabi bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Uzlaşmaya tabi olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

İŞLENİŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

          Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, ancak kasten işlenebilir ve suçun işlenebilmesi için genel kast yeterlidir. Suç olası kastla ya da doğrudan kast ile işlenebilmektedir. Bu suçu işleyen kişinin başkasının özel hayatına müdahale ettiğini bilmesi ve istemesi suçun oluşumu için yeterlidir.

          Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturan hareketler bölünebilen hareketler olması neticesinde bu suça teşebbüs hükümleri uygulanabilecektir. 

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA DAHA AZ VE DAHA ÇOK CEZAYI GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLERİ

          Özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun TCK m.134/1’e göre “gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.” hükmüyle ve cezanın arttırımına gidilmiş ve suçun nitelikli haline yer verilmiştir.

          Bu suçun bir kamu görevlisi olması aracılığıyla veya belirli bir meslek veya sanatın sağladığı imkanları kullanmak suretiyle işlenmesi halide, verilecek ceza yarı oranda arttırılır şeklinde düzenlenmiştir.

          Bu suçun nitelikli hali ise elde dilen ses ve görüntülerin ifşa edilmesidir. TCK 134/2’ e göre Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

ETKİN PİŞMANLIK MÜESSESESİ

Etkin pişmanlık müessesesi kanunda her suç tipi için düzenlenen bir müessese değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu için bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.

SUÇUN TABİ OLDUĞU İNFAZ REJİMİ

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi olmakla beraber yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir.

TCK m.134/1 gereği Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK m.134’e göre Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda şikayet süresi, mağdurun fiili işlendiğini ve fiili işleyen kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 aydır.

Türk Ceza Kanunu gereği adli para cezası, 1 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmekte olup hapis cezasının paraya çevrilmesidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun da hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 2 yıl veya altında olan hapis cezaları için verilmekte olup kamu kurumu veya kuruluşları aleyhine bir zarar doğmadığı takdirde verilen hapis cezası miktarı itibariyle sanık hakkında verilen hapis cezası miktarı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 01/08/2023 tarihli kararı ile HAGB düzenlemesinin iptal edilmiş olup, bu düzenleme 01/08/2024 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Yürürlük tarihine kadar HAGB hükümlerinin koşullarının olması halinde uygulanabilir ancak yürürlük tarihinden (01/08/2024) itibaren HAGB uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezasının ertelenmesi kararı, hükümlünün almış olduğu cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmesidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

5275 sayılı İnfaz Kanunu’na göre, 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda, hükümlü kimsenin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık ceza infaz kurumunda bulunması veya bu kuruma ayrılmaya hak kazanması ve iyi halli olması gerekmektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu denetimli serbestlik uygulamasına da elverişli bir suç tipidir. Koşullu salıverilme süresine 1 yıl ve daha az süre kalanlar bakımından denetimli serbestlik uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 30/03/2020 tarihinde 5275 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle istisnai suçlar arasında sayılmayan güveni kötüye kullanma suçu için şartla tahliye oranı 2/3‘ten 1/2‘e indirilmiştir. Denetimli serbestlik süresi de 30/03/2020 tarihinden önce işlenen suçlar için 3 yıl, bu tarihten sonra işlenen suçlar için ise 1 yıl olarak düzenlenmiştir.

Güveni kötüye kullanma suçunun 30/03/2020 tarihinden sonra işlenmesi halinde tahliye oranı 1/2 olarak uygulanacak, denetimli serbestlik süresi ise 1 yıl uygulanacaktır.

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

  • Evlilik Durumunda Da Özel Hayatın Gizliliği Esasının Ortadan Kalkamaması

Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.

Kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkı, evlilikle tamamen ortadan kalkmaz. Tarafların evli olmaları ve aynı konutu paylaşmalarından dolayı birbirlerinin kişisel eşyalarına ve özel yaşam alanına giren hususlara kolayca ulaşabilme imkanına sahip bulunmaları, eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği şeklinde yorumlanamaz. Ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemez.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan şüphelinin 7 aydır ayrı yaşamalarına ve boşanma aşamasında olmalarına rağmen gittiği yerlerden ve yaptığı işlerden haberdar olmasından dolayı kuşkulanan şikayetçinin, kız kardeşinin eşi adına kayıtlı olup, kredi borcunun kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle sahibi olduğunu beyan ettiği ve kullanmakta olduğu …. plakalı aracın sağ ön yolcu kısmının torpido alt kısmına kayıt cihazı ve ayrıca GPRS yerleştirildiğini fark edip, şikayetçi olması üzerine başlatılan adli soruşturma kapsamında, şüphelinin kolluk görevlilerince alınan; “… plaka sayılı araç bana aittir, bu aracın indiriminden faydalanmak için araç ruhsatı bacanağımın üzerine yapılmıştır, benim müdürlüğünü yaptığım taşıma şirketinin benzin istasyonları ile anlaşmaları vardır, bu aracımızın da bu anlaşmalardan yaralanması için araca araç tanıma sistemi taktırdım, bu araç tanıma sistemi takılan araçlara şirket uygulaması gereği Gprs cihazı takılmaktadır, eşim ile aramızda sorun başlayıp boşanma aşamasına gelince ben eşimden parasını ödediğim bana ait olan aracı istediysem de eşim getirmedi. Araç içerisinde bulunan ses ve görüntü cihazı ile bir alakam yoktur, kimin tarafından ne amaçla takıldığından da haberim yoktur.” biçimindeki ifadesini müteakip, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca, “Resmi nikahla evli oldukları anlaşılan müşteki ile şüphelinin arasındaki ihtilafa konu olan …. plakalı aracın mülkiyeti konusunda anlaşmazlık bulunduğu gibi halen evliliklerinin de devam ettiği, dolayısıyla bu süreç içerisinde müştekinin eşinin yanında özel hayatın söz konusu olamayacağı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüpheli ile şikayetçi arasında İzmir 14. Aile Mahkemesi’nin 2018/257 esasına kayden görülmekte olan boşanma davası bulunduğu gibi, iddia olunan suç tarihinde tarafların fiilen ayrı yaşadıkları da anlaşılmakla, özel hayatın gizliliği hakkının evlilikle tamamen ortadan kalkmadığı nazara alınarak, anılan boşanma dosyası soruşturma dosyası arasına alınıp incelenerek, 14.06.2018 tarihli tutanağa göre üzerinde takip cihazı ile kayıt cihazı bulunduğu tespit edilen …. plakalı aracın tescil kaydının temini ile aracın kime ait olduğu, iddia olunan suç tarihinden önce ve sonra fiilen kimin kullanımında olduğu, kayıt cihazının kim ve kimler tarafından hangi tarihte araca yerleştirildiği araştırılıp, gerektiğinde tescil kaydına göre araç sahibi görünen kişi de dinlenilmek suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve yasal olmayan gerekçeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/5170K.).

  • Gizliliğin Görüntü veya Seslerin Kayda Alınması Suretiyle İhlali

Sanığın, yaklaşık 5 yıldır gönül ilişkisi yaşadığı katılan X ile yaptığı telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan X’in eşine kargo ile göndermek suretiyle ifşa ettiği olayda, Sanığın, tarafı olduğu haberleşme içeriklerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda ifşa etmemesinden dolayı TCK’nın 132. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmemesi nedeniyle sanıkla aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan katılanın özel yaşam alanı kapsamındaki konuşmalarını içeren ses kaydını katılanın kocasına gönderen sanığın eyleminin TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi- 2018/1900 K.)

  • Rıza Üzerine Kaydedilen Çıplak Görüntü ve Fotoğrafların Rıza Dışı İfşa Edilmesi

Mağdurenin çıplak vaziyetteki görüntü ve fotoğrafları sanık tarafından kaydedilmiştir. Görüntülerin kaydedilmesi fiili, “Kişisel verilerin kaydedilmesi” suçunu oluşturmaz. Görüntü çekiminin, mağdurenin bilgisi ve rızası kapsamında gerçekleşmesi nedeniyle, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun md. 134/1’deki şekli de oluşmaz. Ancak mağdurenin rızasıyla çekilen görüntülerin rızası dışında farklı zamanlarda birçok kuruma göndermesi fiili özel hayatın gizliliğini ifşa suçunu, yani TCK md. 134/2’deki suçu oluşturur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi –2012/18222K.).

  • Toplu Taşımada Bir Kimsenin Bacaklarının Görüntüsünü Kaydetmek Suretiyle Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

Sanığın metro içerisinde katılanın etek altı bacak görüntülerini kendi telefonu ile çekmesinden ibaret eylemde, tanık tarafından sanığın eyleminin fark edilmesi üzerine katılanın durumdan haberdar olması ve şikayeti ile güvenlikçiler tarafından sanığın yakalandığı kabul edilen olayda,

Sanığın cep telefonu kamerası ile toplu taşıma aracı olan metro içerisinde karşısındaki koltukta oturan katılanın bacaklarının görüntüsünü çekmesi şeklinde sübutu kabul edilen eylem nedeniyle katılana karşı özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği anlaşılmakla, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde cinsel taciz suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 9. Ceza Dairesi- 2023/2200 K.).

Views: 198