ÇEK İÇİN İCRA TAKİBİ

            Kambiyo senetleri 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun 670-823 maddeleri arasında düzenleme bulmaktadır. Bu kanuna göre kambiyo senetleri sınırlı sayıda sayılmıştır. Kambiyo senedi 6102 sayılı kamuma göre poliçe, bono ve çekten oluşmaktadır. Kanunda sınırlı sayıda düzenlenen senetlerin takibi ise İcra ve İflas Kanununda özel bir düzenleme alanı bulmaktadır. Kambiyo senetleri ticaret kanununda düzenlenmesinden ötürü ticari iş sayılmaktadır. Söz konusu senedin ticari hayattaki önemini ticari hayatta bir ödeme türü ve kredi olarak kullanılabilmesi oluşturmaktadır. Kambiyo senetlerinin bu anlamda kıymetli evraklardan en önemli farkı tedavül özelliğinin bulunmasıdır. Tedavül özelliği sayesinde piyasada el değiştirme ve devredilebilme özelliği bulunan kıymetli evraktır.  Kambiyo senedindeki söz konusu borç asıl sözleşmeden bağımsız olup sözleşme geçerli olmasa bile geçerlidir. Bu nedenlerle kıymetli evrak türlerinden biri olan kambiyo senetleri ticari hayat için oldukça önem arz etmektedir. Çek, Türk Ticaret Knaunu uyarınca kambiyo senedi niteliğine haiz, görüldüğü üzere kambiyo senetlerinden biridir.

            Ticari hayat için önem arz eden kambiyo senetlerinden olan çekin takibi konusu da özel bir düzenleme alanı bulmaktadır. İcra ve İflas kanununda yer alan kambiyo senetlerine özgü haciz başlığı altında kambiyo senetleri için takip yolu düzenlenmiştir. İcra İflas Kanununda kambiyo senetlerine özgü takip yolu iflas yolu ile takip başlığı altında bulunan İİK 168-170b maddeleri arasında düzenlenen haciz yolu ile takip ve İİK madde 171 vd. Düzenlenen iflas yolu ile takip olmak üzere iki farklı takip yoluna ayrılmaktadır. Kambiyo senetlerine özgü takip, kanunun iflas yolu ile takip başlığı altında düzenlenen hükümlere göre cebri icraya konu edilebileceği gibi genel haciz yoluna başvurma suretiyle de cebri icraya konu edilebilmektedir. Ancak söz konusu takibin kambiyo senetlerine özgü takip edilebilmesi yani iflas yoluyla takip edilebilmesi için borçlunun iflasa tabi kişilerden olması gerekmektedir.

            Kambiyo senetlerinden olan çek, ticari hayatta en sık kullanılan senetlerden biridir. Çek, Türk Ticaret Kanunun 780 – 818 maddeleri arasında düzenleme alanı bulmaktadır. TTK m.780 hükmüne göre geçerli bir çekten bahsedilebilmesi için kanun maddesinde aranan unsurların bulunması gerekmektedir. TTK m.780 hükmüne göre;

(1) Çek; a) Senet metninde “çek” kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,

b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,

c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını,

d) Ödeme yerini,

e) Düzenlenme tarihini ve yerini,

f) Düzenleyenin imzasını,

 g) (Ek: 15/7/2016-6728/70 md.) Banka tarafından verilen seri numarasını, h) (Ek: 15/7/2016-6728/70 md.) Karekodu, içerir.

(2) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70 md.) Çek alacaklıları, ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve bu çeki düzenleyenlere ilişkin verilere karekod aracılığıyla erişim sağlayabilir. Karekod ile;

a) Çek hesabı sahibinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,

 b) Çek hesabı sahibinin tacir olması hâlinde, ticaret siciline tescil edilen yetkililerinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,

c) Çek hesabı sahibinin, çek hesabı bulunan toplam banka sayısı,

 d) Çek hesabı sahibine ait bankalara ibraz edilmemiş çek adedi ve tutarı,

e) Düzenlenerek bankalara teslim edilen çeklerin adedi ve tutarı,

f) Son beş yıl içerisinde ibrazında ödenen çeklerin adedi ve tutarı,

g) İbraz edilen ilk çekin ibraz tarihi,

h) İbraz edilen son çekin ibraz tarihi,

 ı) İbrazında ödenen son çekin ibraz tarihi,

i) Son beş yılda “karşılıksızdır” işlemi gören ve halen ödenmemiş çeklerin adedi ve tutarları,

j) Son beş yılda “karşılıksızdır” işlemi gören ve sonradan ödenen çeklerin adedi ve tutarı,

k) Son beş yılda “karşılıksızdır” işlemi gören son çekin ibraz tarihi,

l) Çek hesabı sahibi hakkında çek hesabı açma yasağı bulunup bulunmadığı, varsa yasaklama kararının tarihi,

 m) Her bir çek yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup olmadığı,

n) Çek hesabı sahibi tacirse, iflasına karar verilip verilmediği, iflasına karar verilmişse kararın tarihi, çek hesabı sahibi ya da cirantanın rızası aranmaksızın üçüncü kişilerin erişimine sunulur.

(3) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70 md.) İkinci fıkrada belirtilen verilere ulaşılmasını sağlayacak karekod okutma ve bilgi paylaşım sistemi 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci madde hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından oluşturulur. Risk Merkezi sistemdeki verileri, 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca bilgi alışverişini gerçekleştirdiği şirket ile paylaşmaya yetkilidir. Bu yetki kullanıldığı takdirde sistem bilgilerin paylaşıldığı şirket nezdinde kurulabilir.

(4) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70 md.) Çekte yer alacak MERSİS numarası ile karekodun tanım ve içerikleri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığının müştereken çıkaracağı tebliğle belirlenir.

ÇEK İÇİN İCRA TAKİBİNE BAŞVURULABİLECEK DURUMLAR

            Çek için icra takibine başvurulması için icra takbine konu olacak çekin karşılıksız durumda bulunması gerekmektedir. Yani bankaya ödeme için ibraz edilen çekin, çekin üzerinde yazan miktarın bankada bulunmaması nedeniyle ödenemesi durumunda arka kısmına yazılacak “karşılıksız” kaydı ile çek, karşılıksız çek niteliğine hazi olmuş olacaktır. İlgili finans kurumuna ibraz edilen çekin karşılıksız çek haline gelmesi durumunda alacaklı olan taraf kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatarak çeki tahsil edebilecektir.

ÇEKİN İLGİLİ FİNANS KURUMUNA İBRAZ SÜRELERİ

  • Çek, çekin düzenlendiği yerde ödenecekse 10 hün içerisinde ilgili kurumua ibraz edilmelidir.
  • Çek, çekin düzenlendiği yerden başka bir yerde (ülke içinde) ödenecekse düzenlendiği tar,hten 1 ay içerisinde ilgili kuruma ibraz edilmelidir.
  • Çek, çekin dzenlendiği yerden başka bir ülkede ödenecekse; ülkelerin aynı kıtada olamsı durumunda düzenlendiği tarihten 1 ay içerisinde, ülkelerin farklı kıtalarda olduğu durumda ise düzenlendiği tarihten 3 ay içerisinde ilgili kuruma ibraz edilmelidir.

Çek için bankaya ibraz süreleri, çeke ilişkin kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatabilmek adına önem arz etmektedri. Şöyle ki; süresi içerisinde ilgili kuruma hamili tarafından ibraz edilmeyen çeke ilişkin ibraz süresi geçirildikten sonra kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibi yoluna başvuramayacaktır.

ÇEK İÇİN İCRA TAKİBİNDE ZAMANAŞIMI

            Çekle ilgili olarak başlatılacak olan kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibi için zamanaşımı, TTK m.814 hükmünde düzenlenmiştir. TTK m.814 hükmüne göre;

(1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

            Kanun madesindeki düzenlemeye göre, çekin bankaya ibraz edilmesinin ardından 3 yıl içerisinde kambiyo senetlerine özgü ilamsiz icra takibine başlanmalıdır. 3 yıllık süre hak düşürücü bir süre olduğu için çekin bankaya ibrazının ardından 3 yıl geçtikten sonra çek, çek vasfını kaybedevücek ve çekin tahsili için kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra yoluna başvurulabilmesi mümkün olmayacaktır.

ÇEK İÇİN İCRA TAKİBİNDE YETKİLİ İCRA DARİSE

            Çek için süresi içerisinde icra takibine başvurulduğu takdirde yetkili icra dairesinin tespit edilmesi gerekmektedir. Çek için başvurulan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde yetkili icra daireleri;

  • Çekin düzenlenndiği yer icra dairesi (çek keşide yeri),
  • Çekin ibraz edildiği bankanın bulunduğu yer icra dairesi,
  • Borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olarak sayılabilmektedir.

ÇEK İÇİN YAPILACAK İCRA TAKİBİNDE HAMİLİN İSTEYEBİLECEKLERİ

Lehtar tarafından düzenlenen çeki ilgili bankaya süresi içinde ibraz eden hamilin bankadan ilgili çekteki tutarın bulunmaması nedeiyle ödemesini alamaması sonucunda karşılıksız çek halini alan çek için kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibi başlatma hakkı bulunmaktadır. Başlatılan icra takibinde hamilin talep edebilecekleri şu şekilde sıralanab,lmektedir:

  • Karşılıksız hale gelen çekin bedeli,
  • Çekin karşılıksız kalan kısmındaki bedelin %10’u çek tazminatı (yalnızca lehtar sorumlu olup cirantanın çek tazminatı sorumluluğu bulunmamaktadır.),
  • Çekin üzerinde yazan bedelin 3/1000’inin aşmayacak şekilde çek komisyonu,
  • Çekin ilgili bankaya ibraz tarihinden icra takibine kadar geçen sürede işlemiş olan gecikme faizi

Kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra yoluyla çek için takip başlatan hamil tarafaından icra dairesinden talep edilebilecektir.

KARŞILIKSIZ ÇEK İÇİN BAŞVURULABİLECEK DİĞER KANUN YOLLARI

            Lehtar tarafından düzenlenen çekin, hamil tarafından ilgili bankaya süresi içerisinde ibraz edilmesi sonucu çekin üzerinde yazan bedelin ödememesi wonucu karşılıksız çek halini alan çeke karşı hamilin şikâyet hakkı mevcuttur. Hukukumuz kapsamında kısmen veya taamaen karşılıksız çek düzenlemek “karşılıksız çek düzenleme suçunu” oluşturmaktadır. Karşılıksız çekdüzenlemenin suç teşkil etmesi sebebiyle çeki süresi içerisinde bankaya abraz eden hamilin, çeki bankaya ibraz etmesi ile başlayacak olan 3 ay içerisinde icra ceza mahkemesine şikâyette bulunması gerekmektedir. Kanunda geçen, çekin, brazı ile başlayacak olan 3 aylık süre hak düşürücü bir süre olup dikkat edilmesi gerekmektedir. Ayrıca şikâyette bulunan hamilin ilgili çeki süresi içersinde ilgili bankaya ibraz etmiş olması gerekmektedir. Süresi içerisinde ibraz edilmeyen çekin, karşılıksız çek olduğu iddiasıyla şikâyette bulunulamayacaktır.

            Çek ile ilgili yukarıda sayılan koşulların oluşması duruunda hamil kambiyo senetlerine özgü icra takibine başvuruda bulunabilecektir. Kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra yolu hakkında kambiyo senetlerine özgü icra takibinin anlatıldığı makalemizde anlatılanlara atf yapmak gerekirse;

KAMBİYO SENEDİ İÇİN İCRA TAKİBİ SÜRECİ

ÖDEME EMRİ

             İcra dairesine kambiyo senedine özgü icra takibi başlatmak isteyen kambiyo senedinin yetkili hamili (alacaklısı), İİk m.58 hükmünde yer alan kayıtlara göre hazırladığı takip talebini, yetkili olan icra dairesine icra takibi talebiyle başvurur. Yetkili icra dairesinin icra müdürü, alacaklının icra dairesine yaptığı icra talebini ve tevdi edilen ilgili kambiyo senedini, bu senedin kambiyo senedine haiz olduğunu ve ilgili senedin vadesinin gelmiş olduğunu tespit ettikten sonra bu kambiyo senedinin sorumlusu olan borçlu tarafa İİK 168/1 ve İİK 171/1 hükümleri uyarınca bir ödeme emri gönderir.

Madde 168 – (Değişik: 18/2/1965-538/81 md.)

İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya

senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrine şunlar yazılır:

1. (Değişik: 2/7/2012-6352/33 md.) Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası

hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar,

2. (Değişik: 2/7/2012-6352/33 md.) Borcun ve takip masraflarının on gün içinde ödeme

Emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödenmesi ihtarı,

3. Takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, beş gün içinde icra

Mahkemesine şikayet etmesi lüzumu,

4. (Değişik: 9/11/1988-3494/31 md.) Takip müstenidi kambiyo senedindeki imza

Kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine

Bildirmesi; aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın bu fasıl gereğince yapılacak icra takibinde

Kendisinden sadır sayılacağı ve imzasını haksız yere inkâr ederse sözü edilen senede dayanan

Takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahküm edileceği ve icra mahkemesin

den itirazının kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarı.

5. (Değişik: 6/6/1985-3222/21 md.) Borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil

verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün

içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir

karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarı.

6. (Değişik: 17/7/2003-4949/45 md.) İtiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde on

gün içinde 74 üncü maddeye, itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün içinde 75 inci

maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik edileceği, mal beyanında

bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı.

60 ıncı maddenin son iki fıkrası burada da tatbik olunur.

Madde 171 – (Değişik: 18/2/1965-538/86 md.)

İcra memuru, senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya

senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir.

Ödeme emrine şunlar yazılır:

1. (Değişik: 2/7/2012-6352/36 md.) Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası

hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar,

2. (Değişik: 2/7/2012-6352/36 md.) Borcun ve takip masraflarının beş gün içinde ödeme

emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödenmesi ihtarı,

3. Kambiyo senedine ve borca dair her türlü itiraz ve şikayetlerini sebepleriyle birlikte

diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile beş gün içinde icra dairesine bildirmesi

ihtarı,

4. Beş gün içinde borç ödenmediği, itiraz ve şikayet edilmediği takdirde, alacaklının

ticaret mahkemesinden borçlunun iflasını talep edebileceği ihtarı.

60 ıncı maddenin son iki fıkrası burada da tatbik olunur.

            Borçlunun kendisi aleyhine başlatılan icra takibine itiraz etme hakkı mevcuttur. Borçlu, kendisine ödeme emrinin tebliği edilmesinden itibaren 5 gün içerisinde yetkili icra mahkemesine başvurarak hakkında başlatılan icra takibine itiraz edebilecektir. Yapılan itiraz iki şekilde ileri sürülebilmektedir. Bu itirazlardan biri imzaya itiraz diğeri ise borca itiraz şeklinde yapılmaktadır. Borçlu tarafından süresi içerisinde yetkili icra mahkemesine itiraz edilmez ise icra takibi kesinleşir ve   borçlunun kambiyo senedine dayanan borcu 10 gün içerisinde ödemesi gerekecektir. Aynı şekilde borçlu ödeme emrine itiraz etmediği takdirde kesinleşen icra takibi sonrası yine bu 10 günde icra dairesine mal beyanında bulunmak zorunda kalacaktır. Borçlu kesinleşen icra takibi sonrasında bu 10 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmaz ise hapis cezası ile tazyik edilecektir. Ödeme emrine tebliğ gününden itibaren 5 günlük süre içerisinde yapılan itiraz borçluyu mal beyanında bulunmaktan kurtaracak ve alacaklının borcun ödenmesi için satış işleminin yapılmasının veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin önüne geçebilecektir.  ( İİK m.169 Borçlu, 168 inci maddenin 5 numaralı bendine göre borca karşı yapacağı itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz)

  1. ÖDEME EMRİNE İTİRAZ  

Ödeme emrine karşı borçlu tarafından yapılacak olan itiraz yazılı bir dilekçe ile icra mahkemesine yapılacaktır. İcra mahkemesi tarafından yapılan itirazın esasına göre re’sen ya da borçlu tarafından icra takibinin durdurulması istemi yöneltildiği takdirde icra mahkemesi, icra takibinin itiraza ilişkin yapılacak inceleme sonuna kadar durdurulmasına karar verebilecektir. İcra mahkemesinin borçlu tarafından ödeme emrine karşı yapılan itirazı reddetmesi halinde borçlu tarafın kararın kendisine tebliğ edilmesinden itibaren başlayacak 3 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunması zorunludur. Aksi takdirde borçlu yine hapis cezası ile tazyik edilecektir.

            Belirtildiği üzere ödeme emrine yapılacak olan itiraz, İİK m.169a ve m.170 hükümleri gereğince borca itiraz ve imzaya itiraz şeklinde yapılabilecektir.

Madde 169/a – (Ek: 18/2/1965-538/83 md.)

(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/46 md.) İcra mahkemesi hâkimi, itiraz

sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma

sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş

bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hâkimi yetki itirazının

incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

(Değişik ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/46 md.) İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun itiraz

dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin

metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili

olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin

muvakkaten durdurulmasına karar verebilir.

1288

(Değişik: 9/11/1988-3494/32 md.) Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından

inkar edilirse, icra mahkemesi hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasina mahküm eder.Alacaklı birinci fıkra gereğince çağrıldığı duruşmaya gelmediği takdirde icra mahkemesi hakimi alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına karar verir. Bunun üzerine alacaklı en geç altı ay içinde icra mahkemesi önünde duruşma talep ederek makbuz altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek suretiyle, takibin devamına karar alabilir. İcra mahkemesi,imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse borçluyu, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahküm eder.

İcra hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre

varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir.

İtirazın kabulü kararı ile takip durur.Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur.

Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar.

(Ek fıkra: 9/11/1988-3494/32 md.) (Değişik birinci cümle: 17/7/2003-4949/46 md.) Borçlunun

itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel

mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine

sonuçlanan taraf için,daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.(1)

(Değişik son fıkra: 2/3/2005-5311/13 md.) İtirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması,

hiçbir icra muamelesini durdurmaz. Şu kadar ki, borçlu 33 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icra durur.

b) İmzaya itiraz:

Madde 170 – (Değişik: 9/11/1988-3494/33 md.)

Borçlu,168 inci maddenin 4 numaralı bendine göre kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait

olmadığı yolundaki itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip

muamelelerini durdurmaz.

İcra mahkemesi duruşmadan önce yapacağı incelemede,borçlunun itiraz dilekçesi kapsamından veya

eklediği belgelerden edindiği kanaata göre itirazı ciddi görmesi halinde alacaklıya tebliğe gerek görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına evrak üzerinde karar verebilir.

(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/47 md.) İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü

fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse

itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava

açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci

fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.(

            Borçlu yetkili icra mahkemesine senette bulunan imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile imzaya itiraz etmek isterse bu durumu yetkili icra dairesine vereceği dilekçede açıkça belirtmesi gerecektir. Dilekçede imzaya itiraz edildiğinin açıkça yazılmaması durumunda mahkeme, senet üzerinde bulunan imzanın borçluya ait olduğunu kabul edecek ve itirazı reddedecektir. Belirtmek gerekir ki, borlu tarafından imzaya itiraz edilmesi satış işlemi dışında herhangi bir icra takip işlemini durdurmaz. Mahkeme tarafından itirazın kabul edilmesi halinde mahkeme, icra takibinin durdurulmasına karar verecek ve borçlunun genel hükümlere tabi hakları saklı kalacaktır. İtirazın mahkeme tarafından reddedilmesi sonucunda borçlu hakkında, alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatı ve yine alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilecektir. Borçlu ancak icra takibi borç hakkında genel hükümlere göre genel mahkemelerde açacağı menfi tespit veya istirdat davası ile hakkında hüküm verilen inkar tazminatı ve para cezasının ödenmesini durdurabilecektir. Borçlunun yetkili icra mahkemesine yapmış olduğu itirazın kabul edilmesi hainde kötüniyetli ve ağı kusurlu olan alacaklı hakkında, takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatı ve alacağın %10’u oranında para cezası hükmedilir. Alacaklı tarafından da icra mahkemesinin kararından sonra genel mahkemelere başvurulması sonucunda söz konusu paraların ödenmesi mahkeme sonuna kadar durdurulur.

            Borçlu icra mahkemesine borca karşı itiraz edecek olursa borca beden itiraz ettiğini itiraz dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekecektir. Borca itirazın konusunu; borcun yokluğu, borcun zamanaşımına uğraması, borcun ertelenmesi, borcun ödenmiş olması ve icra dairesinin yetkili olmaması oluşturabilir. Borca itiraz sonucunda da imzaya itiraz sonunda mahkemenin karar verdiği gibi borçlu ya da alacaklı hakkında inkar tazminatına ve para cezasına hükmedilebilir.

            İİK m.172 hükmünde kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe karşı yapılan itiraz usulü düzenlenmiştir. Kanun maddesinine göre, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takipte itiraz, ödeme emrinin borçlu tarafa tebliğinden başlayarak 5 gün içerisinde borçlu tarafından iflas davasına bakan yetkili asliye ticaret mahkemesi tarafından incelenmek üzere yetkili icra dairesine yapılabilir. Borçlu tarafından yapılan itirazın yazılı bir dilekçe ile yapılması gerekmektedir. Dilekçenin yazılı bir dilekçe ile yapılmaması itirazın esasının incelenmeden reddedilmesine ve kambiyo senedine özgü iflas yoluyla yapılan takibin kesinleşmesi sonucu doğuracaktır. Usulüne uygun olarak kambiyo senedine özgü iflas yoluyla takibin yapılması ise iflas takibini durdurmaktadır. Borçlu tarafın kambiyo senedine özgü iflas yoluyla takibe itiraz etmesi sonucu alacaklı olan taraf asliye ticaret mahkemesine iflas davası açabilecektir. Borçlu tarafın itirazının yerinde bulunmadığı takdirde mahkeme, borçlu tarafın iflasına karar verecektir. Borçlu olan tarafın iflas kararından kurtulabilmesi için borçlunun kambiyo senedine dayanan borcunu faizi ve giderleri ile birlikte alacaklıya ödemesi ve mahkemenin vereceği depo kararı çerçevesinde borç miktarını mahkeme veznesine yatırması gerekecektir.

Madde 172 – (Değişik: 18/2/1965-538/87 md.)

Ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek istiyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden

itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ

edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu dilekçenin bir

nüshası derhal alacaklıya tebliğ olunur.

Madde 173 – (Değişik: 18/2/1965-538/88 md.)

Borçlu beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette de bulunmazsa,alacaklı, bu

durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar

verilmesini istiyebilir.

(Ek: 9/11/1988-3494/35 md.) İflas takibi kesinleştiğinde 166 ncı maddenin ikinci

fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar

davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek

mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

Mahkeme, takip dosyasını getirtir ve basit yargılama usulü ile yapacağı inceleme sonunda

borcun ödenmediği, itiraz ve şikayette de bulunmadığını tesbit ederse yedi gün içinde faiz ve icra

masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158

inci madde uyarınca emreder. Bu emir yerine getirilmezse borçlunun iflasına karar verilir. Şu

kadar ki, borçlu ödeme emrinde yazılı müddetin geçmesinden sonra borcu ödediğine dair resmi

bir belge ibraz ederse iflas yolu ile takip talebi ve iflas davası düşer.

Borçlu, ticaret mahkemesine 65 inci maddeye göre gecikmiş itirazda bulunabilir.

Mahkeme mazereti yerinde görürse iflas davasını 174 üncü madde uyarınca karara bağlar.

b) İtiraz veya şikayet olunması:

Madde 174 – (Değişik: 18/2/1965-538/89 md.)

Alacaklı, borçlunun itiraz ve şikayetinin kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini ticaret

mahkemesinden istiyebilir. Mahkeme 158 inci madde uyarınca iflas davasını karara bağlar.

B) ÖDEME EMRİNE KARŞI ŞİKâYET

            Kambiyo senedine dayanan bir alacak için alacaklı tarafın borçlu aleyhine kambiyo senedine özgü yapılan takipte gönderilen ödeme emrine karşı borçlu tarafın icra ve iflas dairelerin kanuna aykırı eylemlerine karşı şikayet yoluna başvurma imkanı bulunmaktadır. Kambiyo senetlerine özgü icra veya iflas yoluyla takipte şikayete ilişkin hükümler İİK m.171 de düzenleme alanı bulmaktadır. İİK m.170a’ya  göre, – (Ek: 18/2/1965-538/85 md.)

Borçlu,alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3

üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir.

İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde

kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı

veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen

nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.

(Ek: 9/11/1988-3494/34 md.) Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış

veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Kambiyo senetlerine özgü takipte de uygulama alanı bulan şikâyete tabi asıl hükümler ise İİK m.16- m.18. İİK m.22 de düzenleme alanı bulmaktadır. Buna göre şikâyet icra ve iflas dairelerin kanuna aykırı veya olaya uygun olmayan bir işlemin yapılması, bir hakkın yerine getirilmemesi, bir hakkın sürüncemede bırakılması sonucu söz konusu olmaktadır. Şikayet süresi İİKm.16/1 hükmüne göre 7 gündür. Ancak kambiyo senetlerine özgü yapılan icra yoluyla yapılan takipte süre bakımından istisnalar bulunmaktadır. Buna göre takibe konu senedin kambiyo senedi vasfına sahip olmadığı, kambiyo senedinin yetkili hamilinin alacaklı olmadığı ya da takibe konu kambiyo senedinin sorumlusunun borçlu taraf olmadığına dair yapılan şikâyette; kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla yapılan şikayetlerde şikayet süresi 5 günlük süreye tabidir. Bu hususlar dışında kalan şikâyet sebepleri ise İİK’nın şikayetle ilgili diğer hükümlerinde bulunan sürelere tabidir.

KAMBİYO SENEDİNE ÖZGÜ TAKİPTE UYGULANACAK DİĞER VE MÜŞTEREK HÜKÜMLER

            Kambiyo senetlerine özgü yapılan takipte uygulanacak diğer hükümler İcra İflas Kanunun 170/b maddesinde belirtilmiştir. (Ek: 18/2/1965-538/85 md.; Değişik: 17/7/2003-4949/48 md.)

 61 inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72 nci maddeler                            

bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında

da uygulanır. Maddede de görüldüğü üzere kambiyo senetlerine özgü yapılan takipte, kambiyo senedine dair kanunun ilgili hükümlerine aykırı düşmediği sürece kanunun 62 ila 72 maddeleri de uygulanabilecektir.

            Kambiyo senedine özgü yapılan takipte ise uygulanabilecek olan müşterek hükümler İcra İflas Kanunun 176/a ve 176/b maddelerinde belirtilmiştir. Söz konusu maddelere göre, bu maddeler kambiyo senedine özgü takibe ilişkin hükümlere aykırı düşmediği sürece uygulanabilecektir. Söz konusu maddeler hem genel haciz yoluyla takipte hem de kambiyo senedine özgü takipte uygulanır.

Madde 176/a – (Ek: 18/2/1965-538/92 md.)

İcra dairesi 60 ve 64 üncü maddeler gereğince alacaklıya ödeme emrinin bir nüshasını

verir.

Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.

Birden fazla borçlu bulunması:

Madde 176/b – (Ek: 18/2/1965-538/92 md.)

Bir çek, poliçe veya emre muharrer senedin takip edilen borçlusu birden ziyade olup da

hepsi iflasa tabi şahıslardan ise, alacaklının bunlar hakkında aynı talepte (Haciz veya iflas)

bulunması lazımdır. Bu halde, borçlu tarafından itiraz vukuunda talebin mahiyetine göre 169, 169

a. Ve 170 inci veya 174 üncü maddeler hükümleri uygulanır,

Bir senetle takip edilen borçlular içinde iflasa tabi olmıyan bir şahıs bulunup da alacaklı

iflasa tabi olanlar aleyhine iflas, tabi olmıyanlar aleyhine haciz yoluna gitmek isterse, bu yollara

mahsus ayrı iki takip talebinde bulunmaya mecburdur. Bu halde takip taleplerinden birine

kambiyo senedinin icra memuru tarafından tasdik edilmiş bir sureti eklenir. İcra memuru, senedin

bu suretine, senedin aslının kendisinde bulunduğunu yazar.

2. HACİZ

            Kambiyo senedinin yetkili hamili ( alacaklı ) icra dairesine takip talebiyle başvurulduktan sonra icra dairesi tarafından borçluya ödeme emri gönderilmesi ve gönderilen ödeme emrinin kesinleşmesi sonucu borçlu tarafa borcunu ödemesi için 10 günlük bir süre tanınır. Borçlu olan kişinin bu süre zarfında borcunu ödememesi üzerine alacaklı 1 yıl içerisinde yetkili icra dairesinden haciz talep edecektir. Alacaklının haczi talep edebilmesi için haciz için gerekli giderleri yetkili icra dairesine yatırması gerekecektir. (İİK m.59 ) haciz talebi sonrası haciz işlemlerine başlayan icra müdürü, İİK m.102 hükmünde bulunan kayıtlara göre haciz tutanağı hazırlar ilgili tutanak alacaklıya davetiye usulüyle gönderilerek eğer haciz işlemiyle ilgili bir itiraz veya şikayetinin olması halinde bu durumu 3 gün içerisinde bildirmesi istenir. Haciz işlemlerini uygulayan icra müdürü, borçlu tarafında haczedilecek herhangi bir mal bulamadığı takdirde aciz vesikası, haczedilen mallar borcu ödemeye yetmediği takdirde ise geçici aciz vesikası düzenlemektedir.

3. SATIŞ TALEBİ

            Yetkili icra dairesince kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla yapılan haciz sonrası eğer haczedilen mal varlığı para değilse alacaklı veya borçlu tarafından icra dairesine yapılacak bir satış talebi gerekmektedir. Çünkü alacaklı tarafa söz konusu borç yalnızca borç miktarını karşılayan parayla ödenebilir. Satış talep edilirken de haciz talebindeki gibi satışa ilişkin giderler alacaklı tarafından karşılanacaktır. İcra dairesine karşı yapılacak olan satış talebi taşınırlar için haciz işlemlerinin sona ermesinden 6 ay, taşınmazlar için haciz işlemlerinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde yapılmalıdır. Aksi takdirde alacaklı taraf hak kaybıyla karşı karşıya kalabilecektir.

ÇEK İÇİN İCRA TAKİBİ İLE İLGİLİ ÖRNEKJ YARGITAY KARARLARI

Hukuk Genel Kurulu         2017/741 E.  ,  2019/382 K.

  •  


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki “yetki ve borca itiraz” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda Antalya 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince itirazın reddine dair verilen 16.12.2014 tarihli ve 2014/958 E., 2014/1357 K. sayılı karar, borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 tarihli ve 2015/7208 E., 2015/16555 K. sayılı kararı ile;
“…Alacaklı tarafından çeklere dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu sair itirazları ile birlikte takip konusu çekin keşide yeri Adana olduğundan Adana İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu belirterek yetki itirazı sebebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dosyaya sunulan Franchising Sözleşmesinde taraflar arasındaki ihtilaflarda Antalya Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığı gerekçesi ile yetki itirazının reddi ile birlikte diğer itirazların da reddine karar verilmiştir.
Çeke dayalı kambiyo takibi, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK’nun 6. md.), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK’nun 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, alacaklı tarafından 01/10/2013 tarihli Franchising Sözleşmesine dayanılmışsa da, sözleşmede takip dayanağı yapılan çeklere açık atıf bulunmadığından, Sözleşme ile yetkili kılınan yerde takip yapılamaz. Bu nedenle Antalya İcra Dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazının reddine karar verilmesi doğru değildir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibine itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir.
Borçlu vekili; alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Antalya 8. İcra Dairesinin 2014/7794 E., sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yetkili icra dairesinin Adana İcra Daireleri olduğunu, müvekkilinin ikamet adresinin, muhatap bankanın ve çeklerin keşide yerinin Adana olduğunu, ayrıca çeklerin teminat çeki olduğunu, müvekkilinin borcu olmadığı gibi alacaklı durumda olduğunu ileri sürerek takibin ve ödeme emrinin iptali ile karşı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Alacaklı vekili; takip konusu çeklerin franchising sözleşmesi uyarınca taraflar arasında süregelen ticari ilişki nedeniyle borçlunun, alacaklı şirkete olan ürün, kira borcu, marka kullanım bedeli v.s borçlarından mahsup edilmek üzere alınan çekler olduğunu, franchising sözleşmesinin yetkili mahkeme ve icra dairesi başlıklı maddesinde “işbu sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Antalya mahkeme ve icra daireleri yetkilidir” denildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince HMK’nın ilgili maddeleri gereğince yetki sözleşmesi yapıldığını ve Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, çeklerin teminat çeki olmadığını, borçlunun kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dosyaya sunulan franchising sözleşmesinde taraflarının PLN Şarküteri Gıda… Ltd Şti ve … olduğu, sözleşmenin XII. bölümünde sözleşmeden doğan ihtilaflarda Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, borçlu vekili tarafından her ne kadar çeklerin teminat çeki olduğu iddia edilmiş ise de sözleşmenin VI. bölümünde teminata ilişkin açıklamadan, takibe konu çeklerin teminat çekleri olduğu hususunun sabit olmadığı, dolayısı ile alacaklı vekilinin savunmasındaki gibi çeklerin, sözleşmeden kaynaklı borcun ödenmesi amacıyla alacaklı yana verildiğinin kabul edilmesi gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle yetki itirazının reddine, borca itirazın İİK’nın 169/a maddesi ile belgelerle ispat edilemediğinden reddine, kambiyo senedi vasfına ilişkin şikâyetin reddine, yargılama sırasında takibin durdurulmasına yönelik herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden alacaklı yanın yasal şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilmesi içi alacağının mutlaka bir kambiyo senedine bağlı olması gerekir (İİK m.167/1). Bu takip yolunda da yetkili icra dairesi kural olarak genel haciz yolu ile takipte olduğu gibi, İİK’nın 50/1. maddesine göre HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir (HMK m.9-27).
Buna göre bu takip içinde genel yetkili icra dairesi borçlunun bulunduğu yer icra dairesidir (HMK m.9). Kambiyo senetlerine bağlı alacaklar aranacak borçlardan olduğundan (TTK m.755,796) götürülecek borçlar hakkında uygulanabilen TBK’nın 89. maddesinin 1. fıkrası bu alacaklar hakkında uygulanmaz. Başka bir anlatımla alacaklı HMK’nın 10. maddesi uyarınca kendi yerleşim yerinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapamaz.
Takibe dayanak kambiyo senedinde yazılı borcun ödeneceği (ifa edileceği) yer icra dairesi de takipte yetkili icra dairesidir. Takip dayanağı çek ise, çekin ödeme yeri TTK’nın 780/1-d bendi uyarınca çekte gösterilmiş ise o yer icra dairesi, gösterilmemiş ise TTK’nın 781. maddesinin 2. fıkrası uyarınca muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesi yetkilidir.
Ayrıca TTK’nın 781. maddesinin 3. fıkrası “Düzenleme yeri gösterilmemiş çek, düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır” hükmünü içermekte olup, İİK’nın 50/1. maddesi uyarınca çekin düzenlendiği yer icra dairesi de yetkili olup, o yer icra dairelerinde de takip yapılabilir.
Çeke dayalı takiplerde yetkili icra dairesi takip talebine ekli çekler göz önüne alınarak yukarıda yazılı kurallara göre belirlenmelidir.
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmış ve takip dayanağı olarak 5 adet çek gösterilmiştir. Buna göre takip dayanağı çeklerin düzenleme yeri, muhatap bankanın bulunduğu yer ve borçlunun ikametgâhı Adana olduğuna göre, takipte yetkili yer Adana İcra Dairesidir.
Takip bir kambiyo senedi olan çekten doğan alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılmıştır. Takibin şekli ve dayanağı göz önüne alındığında taraflar arasında olan sözleşmede yazılı yetki şartı yetkili icra dairesini belirlemede dikkate alınmaz.
Öte yandan taraflar arasında tanzim edilen franchising sözleşmesinde takibe konu çeklere açıkça atıf bulunmadığı, bu hususun Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği görülmektedir. Borçlu borca itirazında takibe konu çeklerin sözleşme ile birlikte teminat olarak alacaklıya verildiği iddiasına karşılık olarak alacaklı sözleşmeden doğan borçların ifası amacıyla çeklerin kendilerine verildiğini ileri sürmekte olup, bu konuda taraflar arasında bir çekişme mevcuttur. Alacaklı takip talebinde yazılı para alacağının dayanağı olarak sözleşmeyi değil, çekleri gösterdiği için borçluya kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığından, taraflar arasında mevcut sözleşmede yazılı yetki şartına göre yetkili icra dairesi belirlenemez. İcra dairesinin yetkisi takip talep tarihi ve takibe ekli kambiyo senedi esas alınarak tespit edilir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında franchising sözleşmesinin taraflarca kabul edildiği, borçlu … tarafından keşide edilen çeklerin tacir çeki olduğu dikkate alındığında HMK’nın 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından hükmün Özel Daire bozma kararında ve yukarıda belirtilen ilave nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Ne var ki, bozma kararında “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir…” şeklindeki paragrafın, sözleşmedeki yetki şartının somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı gerekçesiyle bozma kararından çıkartılması gerektiği Kurulda yapılan görüşmeler sırasında kabul edilmiştir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilâve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nun 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.04.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.






KARŞI OY

Borçlu vekili, alacaklı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde yetkili icra dairesinin Adana icra dairesi olduğunu, ayrıca çekin teminat amaçlı verildiğini, müvekkilinin borcu bulunmadığını ileri sürerek takibin ve ödeme emrinin iptali ile alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, mahkemece taraflar arasında imzalanan franchising sözleşmesinde Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı gerekçesiyle yetki itirazının ve diğer itirazların reddine karar verilmiş, Özel Dairece sözleşmede takip dayanağı çeklere açıkça atıf yapılmaması nedeniyle sözleşme ile yetkili kılınan yerde takip yapılamayacağı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki karardaki gerekçelerle direnme kararı verilmiş olup, direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çeke dayalı takiplerin borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde ve muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde başlatılması mümkündür.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesine göre; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü yer almakta olup, HMK’nın 17. maddesinde düzenlenen yetki sözleşmesi İİK’nın 50. maddesi göndermesi ile icra dairesinin yetkisi hakkında yapılan yetki sözleşmelerine de uygulanır.
Takibe konu çeklerin 01.12.2013 tarihli franchising sözleşmesi nedeniyle verildiği uyuşmazlık konusu değildir, zira borçlu vekili takip konusu çeklerin sözleşme nedeniyle teminat amaçlı verildiğini, alacaklı vekili ise sözleşmeden kaynaklı borcun ödenmesi amacıyla verildiği iddiasında bulunmaktadır. Bu nedenle taraflarca kabul edilen franchising sözleşmesinde ihtilâf hâlinde Antalya Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış olup, alacaklı PLN Şarküteri Gıda Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ile takip dayanağı tacir çeklerinin (bir ticari ilişki çerçevesinde ve tacir sıfatıyla düzenlenebilen) keşidecisi borçlu …’ün tacir sıfatına haiz oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli olup, yetki itirazının reddine yönelik verilen karar yerinde olmakla, borçlu vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
KARŞI OY

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla takibe geçilmesi üzerine, borçlu tarafından sair itirazlarla birlikte takip konusu çekin keşide yerinin Adana olduğu belirtilerek Adana İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle yetkili itirazında bulunulmuş, Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede Antalya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığı gerekçesiyle yetki itirazının ve diğer itirazların reddine karar verilmiş, davacı borçlunun temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle yetkiye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece özetde yazılı gerekçelerle direnme kararı verilmiş, borçlu vekili temyiz etmiştir.
İİK 50. maddesinde para ve teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmiştir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu çekler davacı borçlu tarafından keşide edilmiş olup, alacaklı hamil PLN….ltd. Şti. öncelikle yetki itirazında bulunmuştur. Çeklerde keşide yeri Adana, muhatap banka Finansbank AŞ. Adana Kızılay Şubesi olup, keşidecinin adresi de Adana’dır. HMK 6. maddesi uyarınca keşidecinin ikametgahı, HMK. 10. maddesi uyarınca ödeme yeri sayılan muhatap bankanın bulunduğu yer, İİK 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide yeri çeke dayalı takipde yetkilidir. Ancak 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişileri arasındaki sözleşmelerde yetkili mahkemeyi kararlaştırabilecekleri düzenlenmiştir. Taraflar tacir olup 1.10.2013 tarihli Franchising sözleşmesi düzenlemişler, sözleşmenin XII. bölümünde sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu belirlemişlerdir. Yetki sözleşmesi, icra takibi ve dava tarihi itibarıyle HMK 17. maddesine uygun ve geçerlidir. Takibin kambiyo senetlerine mahsus takip olduğundan çeklere uygulanan yetki kurallarının nazara alınacağı, sözleşmeye dayanılamayacağı, sözleşmede takip konusu çeklere atıf olmadığından sözleşmedeki yetkili yerde takip yapılamayacağından Antalya İcra Dairelerinin yetkili olduğunun ileri sürülemeyeceği Özel Daire’nin bozma ilamında ve çoğunluk görüşünde belirtilmiş ise de, çeklerin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca verildiği tarafların kabulündedir. Davacı borçlu çeklerin bu sözleşme gereğince teminat çeki olarak verildiğini iddia etmekte ve borca itirazda ve şikayetde de bulunmakta, davalı alacaklı ise aralarındaki franchising sözleşmesi uyarınca, şirkete olan kira, ürün, marka kullanım bedelleri vs. borçlarına karşılık verildiğini savunmaktadır. Çek, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren kambiyo senedi olup, taraflar çeklerin aralarındaki sözleşme uyarınca verildiğini kabul ettiklerine göre, mücerretlik vasfı kalkmış olup, sözleşme ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Bu durumda sözleşmeyle bağlantılı olan takip konusu çekler bakımından icra dairesinin yetkisi sözleşmedeki yetki kuralına göre belirlenecek olup Antalya İcra Daireleri yetkilidir. HMK 17. maddesine göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça sadece sözleşmede belirlenen yer icra dairesi yetkili olacaktır. Yetki hususu bu şekilde belirlendikten sonra, çeklerin teminat çeki olup olmadığı, borca itiraz ve şikayet hususları sözleşmeye göre incelenecek olup, mahkemenin yetki yönünden verdiği direnme kararı uygun olduğundan, dosyanın diğer hususlara ilişkin
temyiz itirazları incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY

Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibine itiraza ilişkindir.
Borçlu yetki itirazında bulunmuştur.
Alacaklı, taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi gereğince icra dairesinin yetkili olduğunu savunmuştur.
Yerel Mahkemece yetki sözleşmesi gereğince yetki itirazı reddedilmiş, Özel Dairece, yetki sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece önceki gerekçelerle kararda ısrar edilmiştir.
HGK önüne gelen uyuşmazlık, takip konusu çeklerin franchising sözleşmesi gereğince verilip verilmediği, yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere HMK 17. maddesi tacirlerin veya kamu tüzel kişilerinin yetki sözleşmesi yapabileceklerini düzenlemiştir.
Somut olayda taraflar sözleşme altındaki imzayı inkar etmedikleri gibi her iki tarafın da tacir olduğu hususunda şüphe yoktur. Ayrıca takip dayanağı çeklerin sözleşme gereğince verildiği yine tarafların kabulündedir. İcra takibine sözleşme örneğinin eklenmemiş olması bu yetki sözleşmesini geçersiz hâle getirmez. Ayrıca yetki sözleşmesi ile yetkili mahkeme belirlenebileceği gibi yetkili icra dairesinin de belirlenmesine engel bir durum yoktur.
Sonuç itibariyle, her iki tarafın da tacir olması ve aralarında yaptıkları yetki sözleşmesine uygun olan yerde icra takibine geçilmesi nedeniyle borçlu tarafından yapılan yetki itirazının yerinde olmadığı görüşü ve ayrıca Yerel Mahkeme kararının gerekçesinde yazılan nedenlerle kararın onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.

12. Hukuk Dairesi         2020/3011 E.  ,  2021/638 K.

  •  


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1- Alacaklının borçlu … yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Takip dayanağı çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile daha önce başlatılan ve alacaklı tarafından vazgeçilen … 17. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14478 E. sayılı takip dosyası hakkında borçlu …’nin şikayeti üzerine … 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2018 tarih ve 2018/782 E. – 2018/875 K. sayılı ilamı ile takibin iptaline karar verildiği ve bu kararın 07.01.2019 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmese de, bahsi geçen karar takip hukuku açısından bu takibin tarafları yönünden hüküm ve sonuç doğuracağından, tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının borçlu … yönünden temyiz itirazlarının (REDDİNE);
2- Alacaklının borçlu … yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurusunda, takip dayanağı çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile … 17. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14478 E. sayılı dosyası ile daha önce takibe başlandığını, daha sonra alacaklının aynı çeki icra müdürlüğünden geri alarak çek üzerine geçmiş tarihli olarak karşılıksızdır ibaresinin eklendiğini, çekin bu nedenle kambiyo vasfında olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/472 Esas sayılı takibin konusunu oluşturan çek nedeni ile daha önce … 17. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14478 E. sayılı dosyası ile takip yapıldığı, çek arkasına yaprak bedelinin ödendiğine dair kaşe basılmış ise de karşılıksız olduğuna dair kaşenin basılmasının banka personelince gözden kaçırıldığı, bu takibin davacı … tarafından açılan dava sonucunda iptal edildiği, iptal sonrası banka şubesine gidilerek sistem kontrolü ile 22/11/2018 tarihinde karşılıksızdır kaydının oluşturulduğunun tespiti üzerine önceki alonj sökülüp yeniden alonj takılmak suretiyle unutulan ibraz şerhinin yazıldığı, ancak ibraz şerhindeki eksikliğin ibraz tarihinden sonraki bir tarihte alonj değiştirilmek ve sistemden tespit yapılmak suretiyle giderilmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile ilk derece
mahkemesi kararının kaldırılmasına ve … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/472 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 808/1-b maddesi gereğince; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği (ibraz günü de gösterilmek suretiyle) çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmelidir. Bu düzenlemeye göre çekin ibrazı katı şekli kurallara bağlanmamış, muhatap banka tarafından ibraz tarihinin yazılmış olması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, dava konusu çeke dayalı olarak daha önce takip başlatıldığı ve o takipten vazgeçildiği, daha sonra çekin icra müdürlüğünden geri alınarak karşılıksızdır şerhinin işlendiği taraflar arasında tartışmasızdır. Çekin önceki hali incelendiğinde, çekin ibraz edildiği ve muhatap bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktarın alacaklıya 22.11.2018 tarihinde ödendiği açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar icra mahkemesinin çekin ibraz tarihini araştırma yükümlülüğü bulunmasa da yukarıdaki düzenleme dikkate alındığında, takibe konu çekin hangi tarihte muhatap bankaya ibraz edildiği çek üzerinden anlaşılabilmektedir. (Benzer nitelikteki Dairemizin 25.03.2003 tarih ve 2003/3794 E. – 2003/6349 K. sayılı kararı)
O halde, çekin süresinde ibraz edildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararı yerinde olup Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf talebinin bahsi geçen gerekçe ile esastan reddi gerekirken, yazılı şekilde borçlu … yönünden takibin iptaline karar vermesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2020 tarih ve 2019/1880 E. – 2020/444 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/01/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

12. HD., E. 2019/9167 K. 2019/13006 T. 19.9.2019

“Alacaklı tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borçlu tarafından ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde icra mahkemesine yapılan başvuruda; sair itirazları yanında yetkili icra dairesinin … İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek… İcra Dairesinin yetkisine itirazda bulunduğu, mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verildiği görülmüştür.

İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesi atfıyla HMK’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.

Buna göre, çeke dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. 10.md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.”

Views: 2197