Vasiyetname Nedir?
Türk Medeni Hukukuna göre ölüme bağlı tasarruflar miras sözleşmeleri ve vasiyetnameler olarak iki başlık altında incelenebilir. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 514.maddesinde, “Mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır.” Denmiştir. Vasiyetname, mirasbırakanın, ölmeden önce malvarlığının ne şekilde tasfiye edileceğini resmi, sözlü veya yazılı olarak açıkladığı bir irade beyanıdır. Ancak kanun koyucu vasiyetnameyi sıkı şekil koşullarına bağlamıştır. Dolayısıyla her sözlü veya yazılı irade beyanı vasiyetname olarak geçerli olmaz.
- Resmi Vasiyetname
Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Türk Medeni Kanunu’nun 532.maddesine göre, resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Süreç şu şekilde işler:
- Mirasbırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.
- Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır.
- Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.
- Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder.
- Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
Tanıkların vasiyetnamenin içeriğini bilmesi zorunlu değildir.
- El Yazılı Vasiyetname
Türk Medeni Kanunu’nun 538.maddesine göre, “El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.”
- Sözlü vasiyet
Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Mirasbırakan son arzularını iki tanığa anlatır ve onlardan beyanlarına uygun bir vasiyetname yazmalarını ister. Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
Vasiyetnamenin Tenfizi Nedir?
Vasiyetnamenin tenfizine kısaca vasiyetnamenin gerçekleştirilmesi, yerine getirilmesi, uygulanmasıdır diyebiliriz.
Vasiyetnamenin Tenfizi Davası
Vasiyetnamenin tenfizi davasının konusu ilgili vasiyetin malvarlığı değeridir. Yargıtay’a göre, Vasiyetin tenfizi diye adlandırılan davalar; bir ayni hakkın tesisi için değil, vasiyetnamenin açılıp itiraz uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespiti içindir. Vasiyetnamenin uygulanması için vasiyetnamenin tenfizi yapılmalıdır. Vasiyetname usulüne uygun bir şekilde açıldıktan sonra kesinleştikten sonra iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre vardır. Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi tarafından açılır ve ilgililere okunur. Türk Medeni Kanunu’nun 598. Maddesine göre, mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir.
Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Kime Karşı Açılır?
Vasiyetin tenfizi davası, vasiyet bırakan kişinin tüm yasal mirasçıları ve atanmış mirasçılarına karşı açılabilir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında verilen karar sadece davanın tarafları bakımından kesin hüküm niteliğindedir. Taraflar dışında ise kesin hüküm oluşturmaz.
Vasiyetnamenin Tenfizi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Vasiyetnamenin tenfizi davası malvarlığı haklarına ilişkin davalara dâhildir. Şu halde, HMK. m. 2 hükmü gereğince görevli mahkeme, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Vasiyetnamenin açılıp okunmasında ise sulh hukuk mahkemesi görevlidir (TMK. m. 596/I). Vasiyetnamenin tenfizi davalarında yetkili mahkeme ise, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.
Vasiyetnamenin İptali
Türk Medenin Kanununun 557. Maddesine göre ölüme bağlı tasarrufların iptali için aşağıdaki koşullar aranır:
1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
İptal davasını, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı açabilir.
Hak Düşürücü Süre
İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Vasiyet alacaklısının dava hakkının tâbi olduğu on yıllık zamanaşımı vasiyetnamenin tenfizi davasında da göz önünde bulundurulur. Bunun başlangıç anına ilişkin farklı içtihatlar bulunmakla birlikte, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın kesinleşme tarihini esas alan yaklaşım vasiyet alacaklısının daha menfaatinedir.[4]
Vasiyetnamenin Tenfizi ile İlgili Yargıtay Kararları
- Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunmasından sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekir. Bu nedenle aynı dava dosyası içinde hem vasiyetnamenin iptali (veya tenkisi) ile birlikte vasiyetnamenin tenfizi davasının görülmesi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece; tenfiz talebine yönelik birleşen davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi gerekirken, yazılı şekilde tenfiz yönünden de davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/7489 E. , 2014/17102 K.)
- Dava; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu’nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. TMK’nun 595.maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihli şerhini içerir onaylı sureti getirtilerek, dosya içine konulması gerekir. Somut olayda; mahkemece davaya konu vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ilişkin dava dosyası olup olmadığı hususunda tarafların beyanları alınmış ancak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilememesine rağmen dava açılması için taraflara süre verilmeden, dosya üzerinden yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle taraflara dava konusu vasiyetnamenin açılması davasının olup olmadığı konusunda yeniden bilgilerine başvurmak, gerekirse Sulh Hukuk Mahkemelerine müzekkere yazılarak böyle bir dava olup olmadığını araştırmak, şayet vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilirse, davanın kesinleşmesini bekletici mesele yaparak, şayet vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilmezse dava açılması için süre verilerek açılacak davanın bekletici mesele yapılarak sonuca göre karar vermek gerekir. Açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/14751 E. , 2016/11242 K.)
- Dava vasiyetnamenin tenfizi istemlidir. Davada,muris …’in Kocaali Noterliği’nde tanzim edilen 26.04.2004 tarih ve … yevmiye no’lu vasiyetnamesinin tenfizi talep edilmiş,mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,hükmü süresi içinde davalılardan … vekili temyiz etmiştir. Vasiyetnamenin tenfizinin istenebilmesi için dava konusu vasiyetnamenin açılmış olması gerekmektedir. Bu sebeple vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtilerek, dava dosyası içine konulmalıdır. Somut olayda; Dairemizin 27.11.2017 tarih ve 2016/8941 E. 2017/16491 K. sayılı geri çevirme ilamı ile, dava konusu vasiyetnameye ilişkin Kocaali Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/201 esas, 2006/269 karar sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasının dosya içerisine konulması, ayrıca davalı …’in adresinin ayrıntılı olarak araştırılmak sureti ile, işbu davalıya gerekçeli kararın ve davacının temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nda belirlenen usullere uygun şekilde tebliği sağlanarak, temyiz süresinin beklenilmesi ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi istenilmiş,tebligata ilişkin eksikliğin giderildiği ve dava konusu vasiyetnameye ilişkin olarak Kocaali Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/201 esas, 2006/269 karar sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasının dosya içerisine konularak Dairemize gönderildiği tespit edilmiş ise de,vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleştirme işleminin yapılmamış olduğu anlaşılmakla,dosya bu hali ile derdest dava hükmündedir. O halde mahkemece,vasiyetnamenin açılması dosyası olan Kocaali Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/201 esas, 2006/269 karar sayılı dava dosyasının kesinleştirme işleminin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 02.12.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5533 E. , 2019/9582 K.)
Views: 6