TÜRK HUKUKUNDA TAZMİNAT AVUKATI – TAZMİNAT HUKUKU

          Tazminat Arapça kökenli bir kelimedir ve “zarar karşılığı ödenen para veya ödence” anlamına gelmektedir. Türk hukuk sisteminde ise tazminat; hukuka, kanuna veya sözleşmeye aykırı eylem nedeniyle meydana gelen maddi veya manevi zararların karşılığı olarak ödenecek olan ödence bedelini ifade eder.

Tazminat avukatı, bireylerin haksız fiil ya da eylem nedeniyle uğradıkları zararı gidermek veya en aza indirmek için müvekkiline hukuki danışmanlık ve temsil hizmeti veren, tazminat davaları konusunda geniş bilgi birikimine ve tecrübeye sahip avukatlardır.

        

TÜRK HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVASI VE ÇEŞİTLERİ

Tazminat davası, haksız fiil veya davranış sonucunda maddi ya da manevi zarara uğrayan kişinin bu zararı gidermek için başvurduğu hukuki kanun yoludur. Tazminat davaları zarar gören kişinin zararını giderirken zarar verenin de hukuka aykırı davranmasının sonuçlarına katlanması şeklinde sonuçlanır. Hukuk sistemimizde tazminat davası, maddi tazminat ve manevi tazminat olarak iki kola ayrılmıştır. Maddi ve manevi tazminat davaları birlikte açılabileceği gibi ayrı ayrı da açılabilmektedir.

       Maddi tazminat: Bireylerin hukuka aykırı işlem veya davranış ile uğradıkları malvarlığında meydana gelen eksilmenin ya da zararın giderilmesi amacını taşır. Bu davalar somut ve hesaplanabilir zararları kapsar. Örneğin; trafik kazalarında araçta oluşan zararlar veya sözleşmeyi ihlal ile oluşacak maddi zararlar gibi.

Manevi tazminat: Hukuka aykırı bir fiil yahut işlem neticesinde zarara uğrayan kişinin yaşadığı elem, acı, üzüntünün yarattığı manevi etki nedeniyle meydana gelen zararın giderilmesi için başvurulacak olan tazminat türüdür. Bu tür davalar duygusal ve psikolojik zararlara karşı açılan davalardır. Örneğin itibar kaybı, hakaret gibi.

Destekten yoksun kalma tazminatı: Bir bireyin ölümü veya sakatlanması sonucunda destek sağlanan kişinin bu desteği kaybetmesi ile ortaya çıkan zararın giderilmesi için açılan dava türüdür. Örneğin; ailesini geçindirmek için çalışan kişinin hukuka aykırı bir durum yüzünden vefat etmesi ile ailesinin geçim desteğinden yoksun kalması gibi.

Haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat: Savcı ya da mahkeme kararı ile şüpheli veya sanık hakkında yakalama, tutuklama ya da gözaltı gibi koruma tedbirleri kararı verilebilir.  Şüpheli veya sanığın suçsuz olduğu anlaşıldığında koruma tedbirleri uygulanan kişi maddi ve manevi tazminat davası açmaya hak kazanır.

  • Günümüzde en çok başvurulan maddi tazminat türleri işçi, işveren uyuşmazlığından doğan kıdem ve ihbar tazminatları iken en çok yargılamaya konu olan manevi tazminat türü genel olarak haksız fiil neticesi gerçekleşen manevi zarara istinaden talep edilen manevi tazminattır.

 TÜRK HUKUKUNDA  KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI

Kıdem tazminatı: Kanunda belirlenen belli koşulların sağlanması halinde işveren tarafından işçisine işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı sürenin kıdemi olarak ödenecek olan tazminattır. Kıdem tazminatı işçinin son aldığı ücrete yol, yemek ve sosyal yardım gibi yan haklar da eklenerek bulunan brüt ücret üzerinden hesaplanır.

TÜRK HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATI ALMANIN ŞARTLARI

Tazminatı alabilmenin şartları 4857 sayılı iş kanununda düzenlenmiştir.

  1. İşçi sıfatına haiz olma: İş Kanunu’nun 14. Maddesi aşağıdaki iş ve meslek grupları içerisinde yer alan şahısların yaptığı çalışmayı işçilik saymadığı için, bu kişiler işçi olmamaları nedeniyle kıdem tazminatı alamazlar.
  2. Deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar,
  3. Ev hizmetlerinde çalışanlar,
  4. 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
  5. Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
  6. 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
  7. Çıraklar,
  8. Sporcular,
  9. Rehabilite edilenler,
  10. 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
  1. En az 1 yıl çalışma şartı: Bir işçi aynı işverenin işyeri veya işyerlerinde en az bir yıl çalışarak kıdem tazminatına hak kazanır. İşçi aynı işverenin farklı işyerlerinde hatta farklı şirketlerinde çalışsa bile 1 yıllık çalışmanın hesaplanmasında tüm süreler göz önüne alınır.
  2. Haklı fesih yapmak: Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için iş sözleşmesi ister yazılı olsun ister sözlü olsun fark etmez ancak belirsiz süreli bir sözleşme olmalıdır. İş sözleşmesinin işçi tarafından 4857 sayılı İş Kanunumuzun 24. maddesinde yer alan haklı nedenlerle feshedilmiş olması ya da eğer fesih işlemi işveren tarafından gerçekleştirilmişse, işveren tarafından gerçekleştirilmiş olan feshin 4857 sayılı İş Kanunumuzun 25. maddesinde sayılmış olan haklı nedenlerden birine dayanmıyor olması şeklinde sayılabilir.

TÜRK HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Kıdem tazminatı zamanaşımı süresi iş akdinin (iş sözleşmesinin) feshinden itibaren 5 yıldır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunumuzun 3. maddesine göre bireysel veya toplu iş sözleşmelerine tabi olan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılacak olan iş davalarının öncesinde arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

Kıdem tazminatı davasını açmak isteyen işçi, arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin olarak düzenlenen son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Böylelikle dava açma aşamasına geçilebilir. Ancak davayı açacak olan işçi son tutanağı dava dilekçesine eklemez ise kendisine 1 haftalık kesin süre verilir ve süre sonunda tutanak yine sunulmazsa davanın reddine karar verilir.

TÜRK HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATI NASIL HESAPLANIR?

Kıdem tazminatı hesaplanırken işçinin iş akdini feshettiği tarihte son aldığı brüt maaş üzerinden yapılır. Ayrıca son brüt maaşın üzerine yol, yemek gibi yan haklar da eklenir. Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt ücretidir. O halde, kıdem tazminatı, işçinin fiilen eline geçen ücreti üzerinden değil, sigorta primi, vergi, sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın belirlenen brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanır.

TÜRK HUKUKUNDA İŞÇİ HANGİ DURUMLARDA KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR?

  • Sağlık sorunları sebebiyle haklı fesih,
  • Alacakların, fazla mesainin ödenmemesi ya da alacaklarının sürekli devam eder şekilde geç ödenmesi,
  • İşverenin işçi aleyhine suç işlemesi (hakaret, tehdit veya mobing gibi) halinde,
  • Askerlik hizmeti halinde,
  • İşçinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapılması halinde,
  • İşçinin emekliliğe hak kazanması halinde,
  • Kadın işçinin evliliği halinde (1 yıl içinde),
  • İşçinin sendika yöneticisi olması halinde,
  • İşçinin ölmesi halinde mirasçıları dava açabilir,

TÜRK HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATI ALMAYA ENGEL HALLER

  • İşçinin sadakat yükümlülüğüne ve rekabet yasağına uygun davranmadığı haller,
  • İşçinin kendi kusuruyla hastalanması veya engelli duruma gelmesi halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın 3 iş günü ard arda sürmesi veya bir ayda 5 iş günü devamsızlık yapması halinde işveren iş akdini feshederse işçi kıdem tazminatı alamaz.
  • İşçinin yakalandığı hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olması ve işyerinde çalışmasının sakıncalı olduğu sağlık kurulu raporuyla tespit edilirse işveren iş akdini bu gerekçeyle feshettiğinde işçi kıdem tazminatı alamaz.
  • İşçinin işe girerken yanıltıcı, gerçek dışı bilgiler vermesi.
  • İşçinin, işveren veya ailesine yönelik şeref ve onuru rencide edecek davranışlarda bulunması veya işveren hakkında şeref veya haysiyet kırıcı ihbar ve isnatlarda bulunursa,
  • İşçinin işverenin mesleki sırlarını ifşa etmesi halinde,
  • İşçi işyerinde 7 gün hapis cezası gerektiren ve cezası ertelenmeyen bir suç işlerse,
  • İşçi işverenden izin almadan veya haklı bir nedene dayanmadan ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü veya bir ay içinde toplam üç işgünü işine devam etmemesi halinde işveren iş akdini feshedebilir ve işçi kıdem tazminatı alamaz.

TÜRK HUKUKUNDA İHBAR TAZMİNATI NEDİR?

İhbar tazminatı istifa ve işten çıkarma durumunda ödenen paradır. Taraflar işten çıkarma veya istifa halinde ödediği bu para ile diğer tarafa iş değişikliği bakımından hazırlık yapmak için süre vermiş olur. İş kanununu ilgili maddede düzenlenen ihbar tazminatı için;

İşveren belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı nedene dayanmadan feshetmek isterse bildirim sürelerine uymak veya bu sürelere ilişkin ücreti peşin ödemek; işçi feshetmek isterse bildirim sürelerine uymak zorundadır (İşK.17/1).

Bildirim sürelerine uyulmadan yapılan fesih ise usulsüz fesihtir. Usulsüz fesih halinde, bildirim sürelerine uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarınca karşı tarafa bir tazminat ödemek zorundadır (İşK.17/4).

TÜRK HUKUKUNDA İHBAR TAZMİNATI TALEP EDEBİLMENİN ŞARTLARI

  • Tarafları arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması,
  • İş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedilmiş olması,
  • İş kanununun 17. Maddesinde belirtilen fesih sürelerine uyulmamış olması

TÜRK HUKUKUNDA İHBAR TAZMİNATINDA SÜRELER

  • İş sözleşmesinin haklı nedene dayanmadan feshedilmesi halinde fesheden taraf işçinin kıdemine göre belirli bir süre önceden iş sözleşmesinin feshedildiğini karşı tarafa bildirmekle yükümlüdür (İş K. m. 17).
  • İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca bildirim süreleri;
    • İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için iki hafta,
    • İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için dört hafta,
    • İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için altı hafta,
    • İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için sekiz haftadır.

> >İşçi ve işveren arasında farklı süreler öngörüldüyse;(TCK madde 432/5): Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır.

TÜRK HUKUKUNDA KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI

5271 sayılı ceza muhakemesi kanununda; yakalama, gözaltı, arama, el koyma ya da tutuklama gibi koruma tedbirlerine yer verilmiştir.. Ancak koruma tedbirleri ölçülü ve orantılı uygulanmalıdır. Koruma tedbirlerinin keyfi veya ölçüsüz bir şekilde uygulanması bireylerin temel hak ve hürriyetlerinin ihlali sonucunu doğurur. Bu sakıncaları önlemek amacıyla koruma tedbirlerinin hukuka aykırı bir biçimde uygulanmalarının tazminat gerektirdiği düzenlemeleri yapılmıştır.

      Soruşturma veya kovuşturma neticesinde şüpheli veya sanığın suçsuz olduğu anlaşıldığında; yani mahkeme tarafından beraat kararı veya savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğinde koruma tedbirlerinin de haksız uygulandığı tespit edilmiş olur. Haksız uygulanan koruma tedbirleri nedeniyle bu tedbire maruz kalan kişi maddi ve manevi tazminat davası açmaya hak kazanır. Ceza muhakemesi kanunu 141. Maddede  haksız koruma tedbiri nedeniyle Maliye Hazinesi aleyhine yani devlete karşı açılan  haksız koruma tedbirleri tazminat davası türleri sayılmıştır.

TÜRK HUKUKUNDA HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE DAVA AÇILABİLECEK HALLER

Ceza muhakemesi kanununa göre suç soruşturması veya kovuşturması esnasında haksız koruma tedbiri uygulanan kişiler şu hallerde tazminat talebinde bulunabilirler:

  • Kanunlarda belirtilen koşullar dışında hakkında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler (CMK m. 141/1-a ),
  • Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayanlar (CMK m 141/1-b),
  • Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklananlar (CMK m.141/1-c),
  • Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen (CMK m.141 /1-d),
  • Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen (CMK m. 141/1-e),
  • Hakkında mahkumiyet hükmü verilen ancak gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece adli para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar (CMK m.141/1-f),
  • Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayanlar (CMK m. 141/1-g),
  • Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyenler (CMK m.141/1-h),
  • Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde uygulananlar (CMK m 141/1-i),
  • Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılanlar veya eşyaları zamanında geri verilmeyenler (CMK m.141/1-j),
  • Konutunu terk etmemek (ev hapsi) veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenler (CMK m. 141/1)

TÜRK HUKUKUNDA HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ TAZMİNAT DAVASI AÇMA SÜRESİ VE TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142/1. maddesine göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebilir. Yerel mahkemeler bu sürenin zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süre olduğunu, ilgilisinin öğrenme tarihine bakmadan 1 yıllık sürenin geçmesi halinde davanın reddine karar verilmektedir.     

  Haksız koruma tedbirleri nedeniyle açılmak istenen maddi ve manevi tazminat davaları için görevli mahkeme ilgilisinin ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesidir. Tazminat talep edenin ikametgahında ağır ceza mahkemesinin olmaması halinde en yakın ağır ceza mahkemesi yetkili ve görevlidir.

TÜRK HUKUKUNDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLECEK HALLER

Maddi ve manevi tazminat davaları herhangi bir hukuka aykırı eylem veya işlem sebebiyle uğranılan zararı gidermek için açılabilir. Tazminat davaları birbirinden farklı birçok sebep ile açılmakla birlikte en çok açılan tazminat davaları şunlardır

  • İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası,
  • Trafik kazaları sebebiyle uğranılan zarara karşı açılan maddi ve manevi tazminat davası
  • Sözleşme ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası,
  • Malpraktis (hekim hatası) kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası,
  • Boşanma davası sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davası,
  • Telif hakları nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası,
  • Yazılı ve görsel basın veya sosyal medya üzerinden kişilik haklarına saldırı ile açılan maddi ve manevi tazminat davası,
  • Hakaret, tehdit gibi kişilik haklarının zarar görmesi sonucunu doğuran suçlar nedeniyle açılabilecek maddi ve manevi tazminat davası.
  • Markaya tecavüz sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davası

TÜRK HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVASI AÇMAYA HAK KAZANMANIN ŞARTLAR

Tazminata hak kazanmanın şartları haksız fiil veya işlemin türüne ve zarar veren kişi ya da kurum arasındaki bağlantı ile zamanaşımı süresine göre değişiklik gösterir. Hukukumuzda genel anlamda tazminata hak kazanmanın şartları aşağıda sıralanmıştır.

  • Kusur: Tazminat davası açabilmek için öncelikle sebep olunan bir kusurun/zararın var olması gerekir. Maddi zarar, somut bir şekilde hesaplanabilen ekonomik anlamlı kayıplardır. Bu zarar somut deliller ile kanıtlanmalıdır.
  • Hukuka aykırılık: Uğranılan zararın hukuka aykırı bir fiil ya da işlem ile  davalı tarafından meydana geldiği ispat edilmelidir.
  • İlliyet bağı (Neden-sonuç ilişkisi): Zarar ile zarar veren arasında neden sonuç ilişkisi kurulmalıdır. Haksız fiili gerçekleştiren tarafın sorumluluğu hukuki bir dayanak ile tespit edilmelidir.
  • Zamanaşımı süresi: Tazminat davalarında haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren belirli süre içerisinde dava açılmalıdır. Bu süreler tazminatın türüne göre ve değişir ve hukuki düzenlemelere tabidir.
  • Dava açma yetkisi: Tazminat davasını zarar gören kişi veya zarar gören kişiyi temsilen avukatı açabilir. Ölüm sebebiyle açılacak olan destekten yoksun kalma tazminatını ise ölen kişinin yakınları açabilir

TÜRK HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVALARI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR?

         6100 Sayılı Hukuk muhakemeleri kanunun 6. maddesi genel yetki kuralını düzenlemektedir. Bu maddeye göre; maddi ve manevi tazminat davası, tüm davalar için yetkili yer olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi (şirket, vakıf, dernek, üniversite vs.) ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir. Tazminat davalarında yetkili mahkeme konusunda genel kural asliye hukuk mahkemesi olmakla birlikte istisnai bazı durumlarda bu durum değişiklik gösterebilir, örneğin işçi alacaklarında iş mahkemesi var ise iş mahkemesi görevli olacaktır. Ayrıca HMK 10. Maddeye göre;

        Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davaları, yukarıdaki yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi sözleşmenin ifa edileceği yerdeki asliye hukuk mahkemesinde de açılabilir. Ticari bir işten kaynaklı tazminat davaları ile her iki tarafın da tacir olduğu maddi ve manevi tazminat davaları bakımından görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir.

TÜRK HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVALARI NASIL AÇILIR NE KADAR SÜRER?

Türk hukuk sisteminde maddi ve manevi tazminat davaları yazılı yargılama hukukuna tabidir. Tazminat davaları dava açma nedenine bağlı olarak görevli mahkeme belirlendikten sonra davanın nerede açılacağı belirlenir. Genel yetkili olarak mahkeme, zarar görenin yerleşim yerinde, haksız fiilin işlendiği yerde ya da davalının yerleşim yerinde açılabilir.

       Dava açmanın ilk aşaması dilekçeler aşamasıdır. Dava dilekçesi ile cevap dilekçesi olarak karşılıklı dilekçeler yazılır. Dilekçelerin karşılıklı olarak yazılması aşaması 1-2 ay kadar sürebilir. Daha sonra ön inceleme duruşması için her iki tarafa da tebligat gönderilir. Ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra mahkeme tahkikat aşamasına geçer.

      Tahkikat aşamasında tüm deliller toplanır ve deliller arasında tanık varsa tanık beyanının alınması, kusurun hesaplanması, kazaya dayalı olan bir tazminat davası ise sakatlık ya da zarar adına hazırlanmış olan bilirkişi raporu ve en sonunda da hesap raporu alınır. Hazırlanan bu rapora her iki tarafında itiraz hakkı vardır ve itiraz ederek raporun yeniden hazırlanmasını isteyebilirler. Mahkeme itirazı kabul ederse yeniden bilirkişi raporu hazırlanmasını ister.     

Mahkeme daha sonra sözlü tahkikat aşamasına geçer ve kararını verir. Davacı ya da davalı isterlerse karara itiraz edebilirler. Tazminat davalarının süresi, davanın türüne, mahkemenin yoğunluğuna veya adli tatile girme gibi birçok sebepten dolayı ortalama 1,5-2 yıl sürmektedir. Taraflardan biri veya her ikisi itiraz yoluna giderlerse bu süre biraz daha uzayabilir.

TÜRK HUKUKUNDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇMA SÜRESİ

  • Tazminat davasına konu olan haksız fiil suç teşkil ediyorsa (örneğin; trafik kazası, iş kazası ya da hekim hatası ile ölüm veya yaralanma) ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne kadar ise maddi ve manevi tazminat davası için de bu süre geçerlidir.
  • Haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat açma süresi haksız fiilin öğrenildiği veya zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren 2 yıldır. Fiil ve fail daha sonra öğrenilse bile her halukarda 10 yıldır (Borçlar kanunu md. 72/1). Haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmişse dava açma hakkı düşer.
  • Boşanma davası neticesinde maddi manevi tazminat davası açma süresi, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır (Medeni kanun md. 178). Taraflar isterlerse boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat davası açabilecekleri gibi boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde de tazminat davası açabilirler.
  • Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak olan tazminat davalarında genel zamanaşımı süresi, 10 yıldır (Borçlar Kanunu md. 146).

ANTALYA TAZMİNATI AVUKATI – TAZMİNAT DAVALARI

Tazminat davaları türü ve gerçekleştiği durum bakımından oldukça karmaşık ve uzun bir süreçtir ve bu konuda titizlikle çalışan, işinde profesyonel olmuş bir hukuki danışmandan veya temsil sıfatıyla bir avukattan destek almak elzemdir.     

Antalya’da bu konuda uzmanlaşan birçok avukat meslektaşlarımız vardır. Avukat seçerken bu alanda başarıları bilinen, tecrübeli bir avukat seçmek önemlidir. Antalya’daki hukuk büromuzda bu alanda deneyimli ve işinde uzmanlaşan avukat kadromuz ile birlikte vatandaşımıza her zaman hukuki danışmanlık ve vekil olarak hizmet sağlamaktayız. Bizimle iletişime geçmek için iletişim kısmından bilgi veya randevu alabilirsiniz.

Views: 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir