Kesinleşmeden İcra Takibine Konulamayan İlamlar

Kural olarak mahkeme ilamının icra edilebilmesi veya icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi şart değildir. Kararın kesinleşmesi ile kast edilen; olağan kanun yollarının tüketilmesi veya mahkeme ilamına karşı taraflarca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmamasıdır. Mahkeme ilamının icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi şart olmamasına karşın bu kuralın bazı istinasları bulunmaktadır. Kesinleşmeden icraya konu edilemeyecek ilamlar:

1-Gayrimenkulun aynına ilişkin ilamlar:

Mülkiyet hakkı değişikliği şeklinde sonuç doğuran ilamlar, gayrimenkulün aynına ilişkin olarak değerlendirilir. İşbu ilamların kesinleşmeden icraya konulabilmesi mümkün değildir. Taşınmazın aynına ilişkin davalara; ipoteğin kaldırılması, tescil davası, istihkak davası, irtifak haklarına ilişkin davalar, yolsuz tescilin silinmesi veya düzeltilmesi davası örnek olarak verilebilir.

İşbu davalarda esas olan mülkiyet hakkı iddiası olduğundan mülkiyetin kime ait olduğu noktasında uyuşmazlık söz konusu değilse ilamın icraya konu edilebilmesi mümkündür. Nitekim bu hususa ilişkin müdahalenin men’ i davası örnek olarak verilir. Müdahalenin men’i gibi davalarda dikkat edilmesi gereken mülkiyet hakkı iddiası bulunup bulunulmadığıdır. Mülkiyetin kime ait olduğu hususu uyuşmazlık konusu değil ise kararın icra edilebilmesi için kesinleşmesi aranmamaktadır. Belirtmek de gerekir ki; gayrimenkulün aynına ilişkin ilamlarda, ilamın eklentisi niteliğindeki hükümlerin de kesinleşmeden icra edilebilmesi mümkün değildir.

“…6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nun 443/4 (HMK’nun367/2) maddesi gereğince, gayrimenkul ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra edilemez. Bu nedenle aynı ilamda yazılı eklentilerin de infazının istenebilmesi için ilamın kesinleşmesi zorunludur. Buna karşılık, gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel “şahsi” haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek yoktur…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2016/21779 E., 2017/1149 K., 06.02.2017 T.)

 Bununla birlikte; terditli olarak açılan davalarda dava konusunun temelde taşınmazın aynına ilişkin olması halinde kesinleşmeden icraya konulabilmesi mümkün değildir.

2-Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar:

Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamların kesinleşmeden icra edilebilmesi mümkün olmamakla birlikte istisnası mevcuttur. Bu istisnaya boşanma davası sırasında veya boşanma davasından önce hükmedilen tedbir nafakası örnek olarak verilebilir. Buna karşılık boşanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacakları, çocuk teslimi veya çocukla şahsi münasebet tesisine ilişkin ilamlar, soy bağının reddi, babalık davasının icra edilebilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir. Keza yoksulluk ve iştirak nafakasının ödenmesine ya da kaldırılmasına ilişkin mahkeme ilamları da kesinleşmeden icra edilemezler.

“…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 350. maddesinin 2. fıkrasına göre, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez. Bu durumda çocuk teslimi hakkındaki ilamın icraya konulabilmesi için kesinleşmesi şarttır…“(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/8-2200 E., 2015/1223 K., 17.04.2015 T.)

“…1086 sayılı HUMK’ nın 443/4. maddesi gereğince aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe icra olunamaz. Anılan maddede belirtilen hükümler, Medenî Kanun’un Kişiler Hukuku ve Aile Hukuku kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevî yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilâmlar ile bu ilâmların fer’i (eki) niteliğindeki hükümlerdir. Örneğin ad, soyad, yaş tashihi, velâyetin nez’i, babalık davası, nesep tashihi, boşanma ve bunun fer’î niteliğindeki hükümler gibi (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 923, 924)…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1928 E., 2020/854 K., 10.11.2020 T.)

Belirtmek gerekir ki; kişiler hukuku yalnızca gerçek kişileri değil tüzel kişileri de kapsadığından; tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilecek kararlarda misal ticaret şirketlerinde ilamlarda sicil değişikliği yapılan durumlarda da kesinleşme aranmaktadır.

3-Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin verilen ilamlar:

Yabancı devlet mahkemeleri tarafından verilen hükümler kural olarak Türk Hukuku açısından kendiliğinden hüküm doğurmaz. Türk hukuku açısından kesin hüküm niteliği taşıyabilmesi için hükmün tanıma ve tenfiz sürecinden geçirilmesi gerekmektedir. İşbu ilamların da kesinleşmeden icraya konu edilemeyeceği MÖHUK madde 57 ile hüküm altına alınmıştır.

“…Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar ( İİK 72. madde), yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar kesinleşmeden infaz edilemez…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2016/640 E., 2016/9159 K., 26.05.2016 T.)

4-Menfi tespit veya istirdat davalarında verilen ilamlar:

Borçlunun borcu olmadığını ispat etmek için açmış olduğu davaya menfi tespit davası, borçlunun cebri icra tehdidi altında borcunu ödedikten sonra açtığı davaya ise istirdat davası denmektedir. Gerek istirdat davasının gerek menfi tespit davasının kesinleşmeden icraya konu edilebilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde davaya ilişkin yargılama gideri, vekalet ücreti ve tazminatların da kesinleşmeden icraya konu edilebilmesi söz konusu değildir. 

“…Buna göre, şikayet tarihi itibariyle takibe konu ilam henüz kesinleşmediğinden menfi tespit davası İSTİRDATA DÖNÜŞMÜŞ OLSA DA BU İLAMIN KESİNLEŞMEDEN İNFAZI MÜMKÜN OLMAYACAĞINDAN mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/5448 E., 2019/1883 K., 12.02.2019 T.)

5- Sayıştay ilamları:

İşbu kararların da kesinleşmeden icraya konu edilebilmesi mümkün değildir. Bunun nedeni; idari yargılama sisteminin özellikleri, kamu otoritesinin korunmak istenmesi, idare ile birey arasındaki dengenin gözetilmesidir.

6-Mahkumiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları:

Ceza mahkumiyet hükümleri 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca kesinleşmeden infaz olunamayacağından mahkûmiyet kararının eklentisi olarak hükmolunan tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamaz.

7-Bayrağına veya sicil kaydı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar:

Görüleceği üzere; yalnızca ayni hakla sınırlı tutulmamış olup gemilerle ilgili tüm ilamların icrası için ilamın kesinleşmesi şart olduğu düzenleme altına alınmıştır.

8-İstihkak davasının kabulüne ilişkin ilamlar:

Mülkiyeti ihtilaflı olan taşınır veya taşınmaz bir malın aidiyetinin tespiti için açılan davaya İstihkak Davası denilmektedir. İstihkak Davasının Kabulü halinde malın mülkiyeti değişeceğinden buna ilişkin mahkeme ilamları kesinleşmeden icra takibine konu edilemez.  Ancak davanın reddi halinde kararın icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi şart değildir.

Views: 19