KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SEBEPLİ TAZMİNAT DAVASI

Kamulaştırmasız El Atma Davası Nedir?
İdarenin kamulaştırma yapmadan kişinin mülkiyet hakkını kullanmasını engellemesi ve kamu yararı gözettiğini öne sürerek taşınmazlara fiilen veya hukuken el koyması “kamulaştırmasız el atma” olarak adlandırılır. Bu durum söz konusu olduğunda kamulaştırmasız el atma davası açılabilir. İdare kamulaştırmasız el atmayı 2 farklı şekilde yapabilir:

  1. Fiili El Atma
  2. Hukuki El Atma
    Fiili El Atma
    İdarenin kişinin özel mülkiyetinde olan taşınmaza kısmen veya tamamen el atmasıdır. İdare bu el atmayı kamu yararına özgü bir ihtiyaca özgüler. Örneğin, özel mülkiyete konu bu taşınmazda bir yapı kurulabilir. Bu durumda idare fiilen tasarrufta bulunduğu için malikin taşınmazı kullanması veya yararlanması (mülkiyetinden doğan haklarını kullanması) engellenir.

Hukuki El Atma
Hukuki el atma durumunda zilyetlik ve mülkiyet malikte kalmasına rağmen idare malikin bu haklarını kullanmasını kısıtlayarak taşınmaza el koyar. Bu durumda özel mülkiyete tabi taşınmazda malikin mülkiyet hakkı olmasına rağmen malik taşınmazı üzerinde istediği tasarruflarda bulunamaz. Örneğin, idare yaptığı imar planından dolayı kişinin mülkiyet hakkını kısıtlayabilir. Bu durumda hukuki el atma söz konusu olur.
“İmar planında kamusal fonksiyona tahsis edilen taşınmazı uzun yıllar imar programına alınmayan ve idarenin bu konuda pasif ve suskun kalması sonucu mülkiyet hakkı ihlal edilen malikin de kamulaştırmasız el atmadan doğan hukuki imkânlara başvurabilme hakkı olacaktır. Bu durumda, taşınmaza fiilen el atılması artık kamulaştırmasız el atmanın gerçekleşmesi için gerekli bir şart değildir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.06.2010 gün, E. 2010/5-662, K. 2010/651)

Kamulaştırmasız El Atmanın Şartları
• Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın özel hukuk gerçek veya tüzel kişisine ait olması gerekir. Kamu tüzel kişilerine ait taşınmazlar kamulaştırılamaz.
• Taşınmaza el koyanın kamulaştırmaya yetkili biri olması gerekir.
• El atmanın amacı kamu yararı sağlamalıdır.
• Malikin taşınmazı üzerindeki kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisini ortadan kaldırması ve bu durumun kalıcı nitelikte olması gerekir.

Kamulaştırmasız El Atma Halinde Başvurulabilecek Yasal Yollar
Uygulamada bedel davası olarak da bilinen kamulaştırmasız el atma davası esasında kanuni düzenlemeden ziyade uygulamada şekillenen bir dava türüdür. Yargıtay, bu davanın haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası olduğunu kabul etmiştir. Karara göre; idarenin kamulaştırma yapmaksızın taşınmaza fiilen el atması, borçlar hukuku anlamında bir haksız fiil teşkil eder ve idare açısından taşınmaza verdiği zarar sebebiyle bir tazminat borcu doğurur. Ancak haksız fiilden doğan tazminat davasından farklı olarak bu davada hâkim, taşınmazın bedelinin malike ödenmesinin yanında taşınmazın mülkiyetinin idareye devri ve tapuda idare adına tesciline de hükmeder. Bu açıdan kamulaştırmasız el atma davasının karma nitelikli bir dava olduğu söylenebilir. Fiili el atma halinde başvurulacak görevli ve yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesidir. Hukuki el atma halinde başvurulacak yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Kamulaştırmasız El Atma Sebepli Tazminat Davası
Anayasanın 46.maddesine göre idare kamu yararını sağlaması şartıyla bazı durumlarda kamulaştırma yapabilir. Ancak kamulaştırılan taşınmazın bedeli malike ödenmelidir. Bu ödemelerin nasıl yapılacağı ilgili maddede açıklanmıştır:
“Madde 46 – (Değişik: 3/10/2001-4709/18 md.)
Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.”

Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle bir zararın ortaya çıkması durumunda, örneğin idarenin bina/tesisat yaparak ekili araziyi zarara uğratması halinde, uğranılan zararın giderilmesi için açılacak dava tazminat davasıdır. Bu dava bedel davası, müdahalenin men’i davası ve ecrimisil davalarıyla birlikte açılabileceği gibi tek olarak da açılabilir. Burada söz konusu olan borç haksız fiilden kaynaklanan bir borçtur. TBK. M.49 hükmüne göre, “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”. Dolayısıyla kamulaştırmasız el atma gerçekleştirildiği takdirde idare bu zararını gidermekle yükümlüdür. Ancak ilgili maddenin uygulanması için verilen zararla sonuç arasında bir illiyet bağı bulunması gerekir. Bu davalar eda davası niteliğinde olup belirsiz alacak davası veya kısmi dava şeklinde açılabilir. Hukuki el atmanın gerçekleştiği durumda ise idarenin beş yıl içinde el attığı yeri kamulaştırması gerekir. Bu süre zarfında kamulaştırma yapılmazsa taşınmaz malikleri idari yargıda tazminat davası açabilirler.

Kamulaştırmasız El Atma Sebepli Tazminat Davasını Kimler Açabilir?
Kamulaştırmasız el atma davalarını tapu sahibi olan malik/malikler veya mirasçıları açabilir.

Uzlaşma
Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. Maddesi gereğince yapılacak işlemlerde dava şartı olarak uzlaşma usulü uygulanması belirlenmiştir. Bu hüküm kanunda açıkça belirtilmiştir:
“Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.”
İdarenin daveti veya malikin müracaatı üzerine, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının idarenin daveti veya malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri Kamulaştırma Kanunu usulünce tespit edilir. Tespitten sonra, teşkil olunan uzlaşma komisyonunca, idarenin daveti veya malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içinde tebliğ edilen bir yazı ile, tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaşma görüşmelerine davet edilir.
Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir.
Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir.
Uzlaşılan bedel, bütçe imkanları dâhilinde sonraki yıllara sâri olacak şekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir.

Zamanaşımı
Malik, mülkiyet hakkından kaynaklı el atmanın önlenmesi davası açabilir. El atmanın önlenmesi davası, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkından doğan bir dava olduğu için ayni bir davadır ve mülkiyet hakkına süregelen bir tecavüz söz konusu olduğu için de herhangi bir zamanaşımına tabi değildir. Kamulaştırmasız el atma davalarıyla ilgili olarak malikin Anayasal hakkı ihlal edildiği için bu davalar herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabii değildir.

İlgili Yargıtay Kararları
“Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi, eski hale getirme ile kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece, eski hale getirme talebi yönünden feragat nedeniyle reddine, el atmanın önlenmesi davasının reddine, kamulaştırmasız el atma bedeli ve ecrimisil bedelinin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesinde, taşınmaz bedeli ve ecrimisilin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2013/29443 E., 2014/12840 K.)

“Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda konusuz kalan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına; ecrimisil davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Davacının kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ve ecrimisil olmak üzere birden fazla asli talebinin bulunduğu, bu durumda objektif dava birleşmesi olduğu; kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davasının konusuz kaldığı ve ecrimisil tazminatı davasının kabul edildiği gözetildiğinde her bir dava için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi,
Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 5. bendinden (5.100,00 TL) ibaresinin çıkartılmasına, yerine (kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası nedeniyle 5.100,00 TL; ecrimisil davası nedeniyle 5.100,00 TL olmak üzere ayrı ayrı) yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” (Yargıtay, 5. Hukuk Dairesi 2022/3758 E. , 2022/13287 K.)

“... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 16/06/1981 tarihli kıyı kenar çizgisi içinde, bir kısmının ise 15/06/2004 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında imar yolu olarak ayrılmasına rağmen, kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazın değerine karşılık 30.000,00-TL (ıslah sonrası 139.950,00-TL'nin) yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, 96.750,00-TL'lik kısmının kabulü, dava açma tarihinden (19/03/2014) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Silivri Belediyesince davacıya ödenmesi, davanın fazlaya ilişkin 43.200,00-TL'lik kısmı ile diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönünden ise reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/12/2017 tarih ve E:2016/8165, K:2017/10351 sayılı kararıyla temyiz edilen tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması üzerine, bozma kararına uyulmayarak ısrar edilmesi sonrasında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/05/2019 tarih ve E:2018/3203, K:2019/2067 sayılı kararıyla ısrar kararının onanarak, davanın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 13/10/2020 tarih ve E:2020/2733, K:2020/9212 sayılı kararıyla temyiz edilen kısmının bozulması üzerine, bozma kararına uyularak davacının kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat isteminin kısmen kabulü, tazminat olarak belirlene 86.000,00-TL bedelin, 30.000,00-TL'lik kısmının dava tarihi olan 19/03/2014 tarihinden, 56.000,00-TL'lik kısmı için ise ıslah dilekçesinin Mahkeme kayıtlarına girdiği 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kamulaştırmadan sorumlu olan davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından davacıya ödenmesi, davacının taşınmazın yol alanında kalan kısmı için fazlaya ilişkin tazminat talebinin ise reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2022 tarih ve E:2022/913, K:2022/7056 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak davanın görev yönünden reddi yolundaki ... İdare Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın temyiz edilen kısmının ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 28/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Danıştay 6.Daire, 2023/1858 E., 2023/3132 K.)

Views: 163