TEREKENİN TESPİTİ DAVASI

Tereke nedir?
Tereke ölen kişinin arkasında bıraktığı mirasın tamamıdır. Mirasbırakanın tüm mal varlığı ve tüm borçlarının toplamı terekeyi oluşturur.

Terekenin belirlenmesi

Madde 589- Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke
mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.
Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.

Mirasbırakanın ölümü ile birlikte terekenin korunması için ölenin yerleşim yerindeki sulh hakimi terekenin korunması için gerekli önlemleri alır. Bu önlemler kanunda sayıldığı şekillerdedir.

Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından;
önleme hâkimin re’sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır.
Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü
yerleşim yeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan
mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi
yerleşim yeri sulh hâkimine gönderir.

Mirasbırakan yerleşim yeri dışında ölürse , öldüğü yerdeki sulh hakimi yerleşim yerindeki malların korunması için gerekli önlemleri alır ve dosyayı yerleşim yeri hakimine gönderir.

Terekenin tespiti davası nedir?
Taraf beyanları ve deliller ışığında terekede bulunan aktif ve pasiflerin tespitinin sağlanması amacıyla açılan bir davadır. İlgili yerlere müzekkere yazılarak bilgi akışı sağlanır, keşif yapılması gereken hallerde keşif yapılır ve tereke bu şekilde mahkeme tarafından belirlenir. Bu davayı mirasbırakanın ölümü sonrasında mirasçılar açabilir. Davacı terekenin tespiti için ölen kişinin taşınır ve taşınmaz malvarlıklarının belirlenmesi için ilgili dairelerden müzekkere talebinde bulunmalıdır. Taşınmaz için tapu ve kadastro müdürlüğüne , taşınır araç için trafik tesciline ve likit varlıklar için bankalara müzekkere yazılmalıdır. Mirasbırakanın sağlığında yaptığı işlemler için de muvaaza şüphesine karşın bu işlemlerin de mahkemeye getirilmesi talep edilebilir. Mirasçıların terekeden mal kaçırmaması adına ihtiyadi tedbir talepli açılması da mümkündür. Bu sayede terekedeki mallar üzerinde hiç kimsenin tasarrufta bulunmaması sağlanır.

Terekeye eklenemeyen haklar
-Kişilik hakkı
-Aile hukukundan kaynaklanan haklar
-Sözleşme ilişkisinde tarafların kişiliklerinin önemli olduğu sözleşmeler (vekalet, hizmet, eser sözleşmeleri gibi)
-Üst hakkı ve kaynak hakkı hariç, kişisel irtifak hakları (intifa hakkı, sükna (oturma) hakkı)
-Destekten yoksun kalma tazminatı
-Kıdem tazminatı
-Ölüm tazminatı
-Emeklilik ikramiyesi

Yukarıda saydığımız haklar terekeye aktif veya pasif şeklinde dahil edilmeyecektir.
Dava nerede açılır?
Terekenin tespiti davası, istem üzerine veya resen mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde açılır.

Terekenin hesaplanması davasının neticeleri

Terekenin aktif ve pasif toplamı belirlenerek mirasçıların terekeyi öğrenmesi sağlanır. Terekenin öğrenilmesinin ardından mahkeme kimlerin terekeye mirasçı olduğunu belirler. Belirlendikten sonra mirasçılara tebliğ yapılarak terekeden bilgilenmeleri sağlanır. Mahkeme kimin ne kadar payı olduğunu da belirleyerek mirasçıların alacağını belirler. Bu dava neticesinde mahkeme ölen kişinin borçlarının tahsili için terekeden mahsupta bulunabilir.

Zamanaşımı süresi

Terekenin tespiti davası mirasbırakanın ölüm anında açılmaya elverişli hale gelir. Mirasbırakan öldükten sonra her tarihte açılması mümkündür herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı değildir.

İlgili Yargıtay kararları

Yargıtay, dosya incelemesinde miras ortaklığında mirasçıların birlikte hareket etme zorunluluğu olduğunu ve işlemleri birlikte yapmaları gerektiği ancak aralarında anlaşmazlık olması halinde gerekli işlemleri yapmak için miras ortaklığına paylaşıma kadar temsilci olanağı TMK madde 640 ile tanındığı belirtilmiştir. Bu nedenle tereke temsilcisi olarak atanan kişinin görevi mirasın taksimine kadar görevini yerine getirmek olduğundan bu süre göz önünde bulundurulmadan tereke temsilcisinin kararın kesinleşmesine kadar görev sınırlaması getirilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Temyiz itirazı kabul edilerek bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/13162 Esas, 2016/2705 Karar)

Yargıtay dosya incelemesinde TMK madde 589’a göre mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli tüm önlemleri alacağı düzenlenmiştir. TMK madde 19/1 maddesine göre, yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olarak düzenlenmiştir. Muris hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre, 1 yıl önce taşınmış olması nedeniyle herhangi bir yakınlarının olmadığı tespit edildiği bildirildiğinden ilk mahkemede çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6183 Esas, 2020/323 Karar)

  1. Hukuk Dairesi 2016/5311 E. , 2017/2635 K.

Dava, terekenin korunması amacıyla tespiti talebine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakanları…’nun 11.11.2015 tarihinde vefat ettiğini, miras bırakanın terekesinin alacak ve borçları ile tümüyle tespitini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından bahisle reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Talep; Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere “resmi defter tutma” değil, aynı Yasanın 589’ncu ve devamı maddelerinde yer olan “koruma önlemi” olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara “onay” vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler. “Koruma önlemi” olarak tutulan defter (terekenin yazımı), sonradan gündeme gelebilecek mirasın bölüştürülmesine yahut başka bir özel hukuk ilişkisine de esas olmaz. Bu bakımdan Türk Medeni Kanununun 590/3. maddesindeki bir aylık süre, mirasçılar veya diğer ilgililer bakımından “hak düşürücü” bir süre olmayıp, aynı maddenin son fıkrasında yer alan “defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanır” hükmü de dikkate alındığında, hakime yönelik bir ay içinde kendisine yapılacak başvuruları kabul etme zorunluğunu getiren bir düzenlemedir. Yasanın 590/3. maddesindeki bir aylık süre aşılmış olsa dahi, koruma önlemi olarak terekenin tespiti ve yazımı işlemi, olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir.
Öyleyse, mahkemece; resmi kurumlardan mirasbırakanın taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya mirasbırakana borcu olan mirasçıların mirasbırakanın mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle “Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün” 33. maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilmesi gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Views: 46