Tanım
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmın “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümünde 132. maddede yer almaktadır.
Madde 132- Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Şikâyete ve Uzlaştırmaya Tabii Midir?
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu, şikâyete tabii suçlar arasında yer almaktadır. TCK’nın 73. Maddesine göre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Ayrıca haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu uzlaştırmaya tabii suçlar arasındadır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Taksirle İşlenebilir Mi?
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu kasten işlenebilir. Kanunda taksirle işlenmesi halinde ceza öngörülmediği için taksirle işlendiği takdirde fail cezalandırılmayacaktır. Kişi haberleşmenin içeriğini kasten öğrenmeye çalışmalıdır. Eğer kasten öğrenmediyse suçun manevi unsuru oluşmadığı için cezalandırılmayacaktır.
Suçun Basit Hali
Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. TCK.m.132/1’e göre,
“Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu suçu kendisiyle yapılan haberleşmeyi kullanarak işleyen kişi de aynı şekilde cezalandırılır. Nitekim TCK.m.132/3 hükmü şu şekildedir:
“Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu verilerin ifşa edilmesiyle ilgili ise TCK.m.132/3 devamı yine aynı cezayı öngörmüştür:
“İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”
Daha Çok Cezayı Gerektiren Haller
Haberleşmenin gizliliği ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir. TCK.m.132/1’e göre,
“Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.”
Ayrıca yine TCK.m.132/2’ye göre,
“Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Daha Az Cezayı Gerektiren Haller
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesi veya kayda alınması hukuka uygunluk teşkil eder. Kişinin haberleşme içeriklerinin bilgisi ve rızası olmadan da hukuka uygun olarak dinlenebildiği, okunabildiği ve kayda alınabildiği durumlarda, dinleme okuma ve kayda alma fiillerine münhasır olarak herhangi bir suçun oluştuğundan söz edilemez. Ancak, bu içeriklerden bir kısmı, soruşturma dosyasına konularak soruşturmanın süjelerinin bilgisine ve bilahare iddianame kabul edildikten sonra da kamunun bilgisine açık hâle gelmektedir. Bu gibi durumlarda 132’nci maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suç oluşmayacaktır. Maddenin ikinci fıkrasının mevcut metninde de, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi suç olarak kabul edilmiştir.
Etkin Pişmanlık
Kanunilik ilkesi gereğince etkin pişmanlık sadece düzenlenmiş olduğu suç tipleri hakkında uygulanabilir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuyla ilgili etkin pişmanlık hükümleri TCK’da yer almamaktadır. Dolayısıyla bu suç tipi için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayacaktır.
Teşebbüs
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu teşebbüse elverişli bir suçtur. Örneğin, iki kişinin konuşmasını kayıt altına almaya çalışırken yakalanan kişi buna teşebbüs etmeye çalışmıştır. Bu durumda kişi TCK’nın teşebbüsle ilgili 35. Maddesine göre cezalandırılacaktır.
Madde 35- Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Tabii Olduğu İnfaz Rejimi
TCK’nın 132. Maddesinde belirtildiği üzere haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun işlenmesi halinde hapis cezasına hükmedilmiştir. Kasten işlenen suçlarda 1 yılın altındaki suçlar için cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Dolayısıyla cezadan indirim yapılması halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d) Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi gerekir.
HAGB kararı verilebilmesi için hükmedilen ceza hapis cezası ise 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu için HAGB kararı verilebilir. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin 01/08/2023 tarihli kararı ile HAGB düzenlemesinin iptal edilmiş olup, bu düzenleme 01/08/2024 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Yürürlük tarihine kadar HAGB hükümlerinin koşullarının olması halinde uygulanabilir ancak yürürlük tarihinden (01/08/2024) itibaren HAGB uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Yargılama esnasında işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir (TCK.m.51). Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.
Erteleme kararı verilebilmesi için kişinin,
- Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu bakımından cezanın ertelenmesi kurumu uygulanabilir.
İlgili Yargıtay Kararları
“Resmi nikahlı eşi olan katılan …’in sadakatinden kuşkulanan ve aldatıldığını düşünen sanık …’ın, daha sonra açacağı boşanma davasındaki iddialarını delillendirmek amacıyla, katılana ait cep telefonuna gizlice casus program yüklemesi ve bu program aracılığıyla katılanın başka kişilerle yaptığı telefon görüşmelerini kayıt altına alması nedeniyle TCK’nın 244/2. madde ve fıkrasındaki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ile aynı Kanunun 132/1. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
Katılanın tarafı olduğu haberleşme içeriklerini, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, kendisine ve aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırı altında ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının, katılanın güven sarsıcı ve olumsuz davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmaması nedeniyle sanığa yüklenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından dolayı sanık hakkında CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat hükümleri kurulmasına dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, sanığa yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olması nedeniyle sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkin temyiz sebeplerinin reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 21.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. CEZA DAİRESİ 2022/4041 E., 2022/10256 K., 21.12.2022)
“Sanık …’ün okul müdürü olarak görev yaptığı eğitim kurumunda kat görevlisi olarak çalışan katılan … tarafından, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsili istemiyle kurum aleyhine açılan ve … 26. … Mahkemesinin 2014/463 esasına kayden görülmekte olan dava dosyasına, kurum vekilinin, sanıkla katılan arasındaki 11.12.2014 tarihli telefon görüşmesinin dökümünü, 29.12.2014 tarihli dilekçesinin ekinde delil olarak sunmasından dolayı sanık hakkında TCK’nın 132/3. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kamu davası açıldığı olayda;
Söz konusu eğitim kurumunda telefon görüşmelerinin kaydedilmesine ilişkin sistemi 2011 yılında kuran firmanın sahibi tanık E.’nin, telefon görüşmelerinden önce kayıt yapıldığına dair uyarı mesajı geldiğine dair yeminli anlatımı, santral görevlisi aracılığıyla yapılan tüm telefon görüşmelerinin kayıt edildiğine dair bilgilendirme yazısının kurumda çalıştığı dönemde katılan tarafından imzalandığını gösterir dosyada mevcut belge, anılan belge üzerindeki katılanın adı ve soyadının yanındaki imzanın katılana ait olduğu hususunun katılan tarafından da doğrulanmış olması, katılanın “…4 sene çalıştım, telefon görüşmelerinin kayıt altına alındığını biliyordum…” biçimindeki beyanı, kurum vekilinin delil olarak … mahkemesine sunduğu, taraflarının sadece sanık ile katılan olduğu ve katılanın işten ayrılma sürecine yönelik özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmayan haberleşme içeriğinin, sanık tarafından, hukuka aykırı olarak alenen ifşa edildiğine dair hiçbir delil bulunmaması karşısında, sanığa yüklenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatine dair yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin eksik incelemeye dayalı olarak ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek müvekkilinin rızasıyla kayıt yapıldığının kabulüyle beraat kararı verilmesinin isabetsiz olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 09.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. CEZA DAİRESİ 2020/1021 E., 2022/8223 K., 09.11.2022)
Views: 4