Eser sözleşmesi nedir?
MADDE 470– Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Eser sözleşmesi iş sahibinin bir bedel karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmesini İstediği sözleşme türüdür. Eser sözleşmesinin unsurları;
1-) bir eser meydana getirme
2-) eserin meydana getirilmesi karşılığında bir ücret ödenmesi veya ücretin ödenmesinin vaat edilmesi.
3-) tarafların anlaşması ile rızai bir sözleşmenin doğması gerekmektedir.
Bu unsurların varlığında eser sözleşmesinin kurulduğunu söyleyebiliriz.
Eser sözleşmezi yeni bir eseri ortaya koymak, var olanı değiştirmek veya onarmak gibi işlemleri yerine getirmeyi taahhüt eden yüklenici ve bu işlemler dolayısıyla bedel ödemeyi taahhüt eden iş sahibi arasında yapılan sözleşmedir. Eser sözleşmesi iki tarafa da borç yükleyen rızai bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinin herhangi bir şekil şartı yoktur. Sözlü veya yazılı yapılması mümkündür.
İş sahibi ve yüklenicinin borçları
Yüklenicinin sadakat ve özen yükümlülüğünün yanında işe zamanında başlama ve devam etme borcu da vardır. Eserin teslimi de yüklenicinin ifa etmesi gereken borçlarından birisidir.
İş sahibinin borçları ise ;
MADDE 479- İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.
Bedelin belirlenmesi:
Kanunda belirlenen bedel türleri yaklaşık bedel ve götürü bedel olarak ikiye ayrılır. Ücretin götürü bedel olarak anlaşılması TBK madde 480 hükmünce meydana getirilecek eserin maliyetinin önceden kesin olarak belirlenmesidir. Taraflar götürü bedel olarak anlaşıldığı durumda yüklenici eseri bu bedel miktarınca meydana getirmelidir. Diğer bir bedel türü olan yaklaşık bedel madde 481’e göre ‘Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.’ şeklinde düzenlenmiştir.
Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, iş sahibinin kusuru olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa iş sahibi, eser henüz tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.
a. Götürü bedel
MADDE 480– Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.
Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih hakkını kullanabilir.
Eser, öngörülenden az emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile işsahibi, belirlenen bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür.
MADDE 481– Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak
belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine
bakılarak belirlenir.
Kanun maddelerinden de anlaşıldığı üzere eserin yapılması için anlaşılan bedel değişse dahi yüklenicinin bedelin artırılmasını istemesi mümkün değildir. Ancak kanunda belirtilen hallerde mahkemeye başvurularak sözleşmenin uyarlanmasının talep edilmesi mümkündür. İşin istenilen şartları sağladığı durumlarda belirlenen bedelden daha azına mal olması ise iş sahibinin bedelde indirim isteme hakkını doğurmaz. İş sahibi anlaşılan bedeli ödemekle mükelleftir.
Eser sözleşmesinde ayıp
MADDE 474- İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân
bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.
Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini
ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
MADDE 475- Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi,
aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak
üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar
doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
Ayıbın varlığı belirlendikten sonra iş sahibinin birtakım seçimlik hakları doğmaktadır. İş sahibi sözleşmeden dönebilir , ayıp oranında eserin bedelinde indirim isteyebilir, yüklenicinin ayıbı gidermesini isteyebilir. İş sahibinin bu hakları kullanması tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz. Bu haklar kullanılsa dahi iş sahibinin tazminat istemesi mümkündür. Sözleşmeden dönülmesi halinde yüklenicinin maddi olarak aşırı zorlanacağı durumlarda hakim iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkını engelleyebilir.
Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 25.9.12 Tarihli; 9832/10921 sayılı kararında; “…Yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcundan söz edebilmek için diğer şartların dışında eserin ayıplı meydana getirilmesi ve bu haliyle iş sahibine teslim edilmesi, eserdeki ayıbın yükleniciden kaynaklanması, iş sahibinin de eserin muayene ederek varsa ayıpları yükleniciye ihbar etmiş olması gerekir. Burada yeri gelmişken belirtilmelidir ki, TTK.’nın 25. Maddesindeki ayıp ihbarı ve o maddede öngörülen süreler ticari satımla ilgilidir. Başka bir anlatımla, TTK.’nın 25. Maddesinin eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulama yeri yoktur. Eser sözleşmelerinde ise, meydana getirilen eserde açık ayıp varsa ihbarın 6098 sayılı BK’nın 474. Maddesine göre eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eser gözden geçirilerek uygun bir süre içinde ayıp ihbarının yapılması, eser gizli ayıplar taşıyorsa buna ilişkin ihbarın da aynı yasanın 477. Maddesine göre ayıpların ortaya çıktığında vakıf olunduğunda ihbar edilmesi gerekir. Ayıp ihbarı yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. (14. H.D. 25.9.12; 9832/10921)
Eser sözleşmesinde eserin yok olması halleri
MADDE 483- Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri
teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin
ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur.
Eserin işsahibince verilen malzeme veya gösterilen arsanın ayıbı veya işsahibinin
talimatına uygun yapılması yüzünden yok olması durumunda yüklenici, doğabilecek olumsuz
sonuçları zamanında bildirmişse, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerinin
ödenmesini isteyebilir. İşsahibinin kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının giderilmesini
de isteme hakkı vardır.
Teslimden önce iş sahibi eseri alma borcunun ifasında temerrüde düşerse kazara veya mücbir sebep neticesinde eserin yok olmasından sorumludur. Yüklenici eserin giderlerini ve ücretin ifasını iş sahibinden talep edebilir. İş sahibinin temerrüde düşmediği durumlarda ise sözleşmeden dönebilmesi mümkündür.
MADDE 485– Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla
imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.
İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca
tazminat isteme hakkı vardır.
Yüklenicinin işi başkasına yaptırıp yaptıramaması halleri
Yüklenilen işin nitelikleri gereği o eseri meydana getirecek kişinin sadece yüklenici olması gereken hallerde eserin başkasına yaptırılması mümkün değildir. Tablo çizmesi için para ödenilen ünlü bir ressamın tabloyu başkasına yaptırması halinde eser sözleşmesinden doğan ifa borcunu yere getirmediği kabul edilir. Yüklenilen işle ilgili gerekli bilgi ve donanım sahibi olan ve işin niteliğinin özellikle yüklenicinin yapmasını gerektirmediği hallerde ise başkasına da yaptırılması mümkündür. Bir inşaat ustasına duvar ördürmek için para ödediğinizde o duvarı başka ustaya ördürmesi sonucunda ifa yerine getirilmiş olur.
İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin T. 15.2.2018 tarihli E. 2017/7 K. 2018/621 sayılı kararında da aynı yöndedir; “…Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Türk Borçlar Kanunu’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir.
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 18.02.1992 Tarihli 1991/3700 Esas 1992/695 Karar;
“Özü: Akdi ilişkinin inkarı halinde, davacının akdin varlığını yasal koşullara göre kanıtlaması gerekir. (6100 S.HMK.mad.200)
…Davacı taraf, davalı ile aralarındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu iddia etmesine karşın, davalı bu ilişkinin eser olmayıp, HİZMET SÖZLEŞMESİ OLDUĞUNU ve davacının inşaatta işçi olarak çalıştığını savunmuştur. Davacının akdi ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu HUMK’un 288 ve müteakip maddeleri uyarınca kanıtlaması gerekir. Oysa davacı, bu konuda yazılı sözleşme ibraz edememiştir. Davalı taraf TANIK DİNLENMESİNE KARŞI KOYDUĞUNDAN TANIK DİNLENMESİ DE MÜMKÜN DEĞİLDİR.”
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 17.11.1986 Tarihli 1986/830 Esas 1986/3860 Karar;
“Özü: İnşaatın mevcut noksanları ile objektif ölçüler içinde kullanılabilir durumda olmadıkça hukuki anlamda tesliminden söz edilemez.
…Kural olarak imar ve inşa edilecek bir eser, ancak tamamı bittikten sonra teslim edilebilir. Ayıba karşı tekeffül borcu da eserin fiilen ve tamamen tesliminin gerçekleşmesi halinde söz konusu olabilir. Teslimin yapılmış sayılması, sözleşmede kararlaştırılan bütün işleri bitirilmiş ve icra edilmiş olması anlamına geldiği, henüz tamamlanmamış bir eserin teslim ve tesellümünden söz edilemeyeceği, gerek yargıtay, gerekse İsviçre Federal Mahkemesi kararlarıyla kabul edilmiştir.
Buna göre bir eserin tamamlanmış olması, eserin objektif ölçüler içinde amaca uygun olarak kullanılabilir durumda bulunduğunun saptanmasıyla mümkündür. YÜKLENİCİ BUNU GERÇEKLEŞTİRMEDİĞİ SÜRECE, İŞVEREN AYIP İHBARI İLE YÜKÜMLÜ TUTULMAZ. Diğer bir deyimle, işveren eseri hukuki ve fiili anlamda tamamlayıp teslim etmedikçe, ayıpların ihbar yükümlülüğünden yararlanamaz.”
Views: 57