Türk hukuk sisteminde avukatlık mesleğini icra eden kişiler her alanda hizmet vermekle birlikte hukukun bazı alanlarında daha fazla çalışarak uzmanlaşırlar ve halk arasında örneğin marka avukatı olarak adlandırılırlar ancak bu avukatlar sadece marka hukuku alanında hizmet vermekle sınırlı değildirler. Marka ve patent alanında geniş bilgi ve tecrübeye sahip olarak isimlerini duyurmuş avukatlar marka ve patent avukatı olarak anılırlar.
Marka ve patent avukatı marka hukuku mevzuatına hakim olan ve güncel gelişmeleri çok iyi takip ederek yaptığı işlerde başarılı sonuçlar alan uzman avukatlardır. Ayrıca marka ve patent avukatı, kişileri bu alanda temsil eder ve hukuki danışmanlık yapar. Bu alanda avukatlık hizmeti vermek için sadece hukuk fakültesi mezunu bir avukat olmak yetmiyor ve mezuniyet sonrası Marka Vekilliği sınavını başarıyla geçmek gerekiyor.
Marka ve patent avukatı bu alanda hizmet verirken ticaret hukuku ile de ilişki içinde çalışmaktadır. Ticaret hukuku alt dalları hakkında geniş bilgi sahibi olması gerekir. Ayrıca marka avukatı fikri ve sınai haklar konusunda da oldukça bilgili ve güncellemeleri sıkı takip ederek üstün hizmet veren kişidir.
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA VE PATENT AVUKATI HANGİ DAVALARA BAKAR?
Marka ve patent hukuku avukatı, bu alana giren her türlü uyuşmazlık ve işlerde hukuki danışmanlık ve vekillik hizmeti verir. İyi bir marka avukatı mevzuatı iyi bilen, yeni gelişmeleri takip eden ve tecrübesiyle verdiği hizmetlerde başarılı sonuçlar alan avukattır. Marka ve patent hukuku alanında sıklıkla karşılaşılan dava ve işleri şöyle sayabiliriz. Ancak bilinmelidir ki elbette bunlarla sınırlı değildir.
- Marka tescil işlemlerinin hukuka uygun gerçekleştirilmesi ve takibinin yapılması,
- Marka hakkının korunması için gereken hukuki çalışmaların yapılması,
- Marka tescil hakkının reddine ilişkin hukuki yollara başvurmak,
- Patent hakkına ilişkin olarak hukuki danışmanlık hizmetinin verilmesi,
- Marka ve patent hakkına ilişkin tecavüzler ile ilgili davalarda vekillik hizmeti vermek,
- Marka ve patent hakkına tecavüz sebebiyle maddi ve manevi tazminat davalarında vekillik hizmeti vermek,
- Tecavüzün bulunmadığına dair tespit davalarına bakmak,
- Marka ve patent hakkının devrine dair işlemleri yürütmek,
- Haksız rekabet davaları,
- Marka hakkının ihlaline karşı hukuki işlemlerin yürütülmesi,
- Marka yenileme, adres veya unvan değişikliği işlemlerinin usulüne uygun yapılması,
- Marka rehini, lisansı ve haczi işlemlerini yürütmek,
- Marka ve patent hukuku alanında sözleşmelerin hazırlanması, düzenlenmesi ve feshi işlemlerinin yürütülmesi.
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA HAKKI NEDİR? – NASIL KAZANILIR?
Marka hakkı, bir kişinin veya şirketin ürünlerini ya da hizmetlerini diğer ürün ya da hizmetlerden ayırt etmek için kullanılan ve ait olduğu kişiyi ya da şirketi simgeleyen resim, logo, işaret veya imgenin yasal koruma altında olmasıdır. Marka hakkı sahibi, bu markayı tescil ettirerek yasal koruma altına alır ve başkalarının izinsiz olarak kullanmasını engeller.
Türkiye’de marka hakları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu tarafından düzenlenmektedir. Bu kanunun 4. Maddesine göre; “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”
Türk hukuk sisteminde marka hakkı iki şekilde kazanılabilir. İlk olarak daha önce hiç kullanılmamış bir marka seçilerek usulüne uygun şekilde tescili yaptırılır. Bu şekilde tescil ettirilen marka hakkı kurucu niteliktedir ve tescil ile marka hakkı kazanılır. Marka hakkı kazanmanın ikinci yolu ise o markayı ilk kez kullanan ve piyasada herkesçe bilinen ünlü hale getiren kişiye ait olmasıdır. Bu kişi doktrinde “gerçek hak sahibi” olarak adlandırılır. Bu durumda markı hakkı önceden doğmuş olur ve sonradan yapılan tescil işlemi ise açıklayıcı nitelik taşır.
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA TESCİL İŞLEMİ NASIL YAPILIR?
Türk hukuk sisteminde marka hakkı kazanabilmek için elbette ki tescil işlemi yaptırmak gerekir. Öncelikle markanın usulüne uygun ve başarılı bir şekilde tescil ettirilmesi için bu alanda uzman bir avukattan destek almak gerekir. Marka hukuku mevzuatına hakim ve bu alanda yetkin bir avukat ile yol almanın sizlere sağlayacağı faydalar şöyledir:
- Marka tescil sürecindeki hukuki süreci ve işlemleri sizin adınıza yürütür,
- Oluşabilecek itirazları öngörebilir ve buna göre işlem yapar,
- Markanın özgünlüğünü ve tescile uygunluğunu değerlendirir.
- Marka tescil işlemini usulüne uygun hazırlayarak başarıyla tamamlar.
Marka tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne başvurmak gerekir ve tescil işlemi yapıldığı tarihten itibaren yasal koruma başlar. Başvuru şartlarının tam olarak yerine getirilmesi durumunda şekli inceleme yapılmış ve mutlak red sebepleri açısından reddedilecek bir husus tespit edilmemişse marka tescil başvurusu Resmi Marka Bülteninde yayınlanır. Marka tescil işleminin yapılmasından sonra da markanın kullanılması esas kabul edilmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanunu 9. Madde marka hakkının kullanımını düzenlemiştir. Bu kanun hükmüne göre; “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.”
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA OLARAK TESCİL EDİLEMEYECEK İŞARETLER
Marka hakkını tescil ettirirken dikkat edilmesi gereken bazı sınırlandırmalar vardır. Tescil işleminde seçilen marka işareti ya da simgesi hukuka uygun olmalıdır. Aksi taktirde tescil başvurusu mutlak ya da nispi sebepler ile red olunur. Sınai Mülkiyet Kanunu, marka tescilinde mutlak ve nispi ret sebeplerini düzenlemiştir.
Marka tescilinde mutlak ret nedenleri:
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4’üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.
f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.
g) Paris Sözleşmesinin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.
ğ) Paris Sözleşmesinin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.
h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.
ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.
i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
(3) Bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Kuruma sunulması hâlinde birinci fıkranın (ç) bendine göre reddedilemez. Muvafakatnameye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
Marka tescilinde nispi ret nedenleri:
MADDE 6- (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın,
Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA HAKKINA TECAVÜZ
Marka hakkının tescili ile yasal koruma başlar demiştik. Sınai Mülkiyet Kanunu, marka hakkına yapılan saldırıda marka sahibinin haklarını korumaktadır. Marka hakkına tecavüzde, marka sahibi hukuki yollara başvurarak yasal korumadan faydalanacaktır. Dolayısıyla marka hakkına tecavüzün hem cezai hem de hukuki sonuçları vardır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller (SMK M. 29);
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
- Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak,
- Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka hakkının korunması, tescil tarihini izleyen on senelik vakit için geçerlidir. Ancak elbette ki her 10 senede bir bu süre tescil ile yenilenebilir. Markanın 10 seneyi doldurarak tescilsiz marka olması halinde de Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında çeşitli korumalardan yararlandığı düzenlenmiştir. Marka yenilenmese dahi 2 yıl süresince aynı veya benzer marka başvurularına itiraz edilebilmektedir.
SMK m. 6/8 uyarınca “Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.” denilmiştir.
Marka hakkının ihlaline yönelik gerçekleştirilen birçok eylem, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında tazminat yükümlülüğü getirmekle birlikte aynı zamanda suç sayılmakta ve cezai yaptırım da getirmektedir. Marka hakkına tecavüzün tespit edilmesi halinde 6769 sayılı SMA kapsamında, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve 20 bin güne kadar adli para cezası ile yaptırım uygulanması öngörülmüştür.
TÜRK HUKUKU’NDA PATENT HAKKI NEDİR – PATENT NASIL ALINIR?
Patent hakkı, bilimsel veya teknolojik bir buluşun haklarını ve buluş sahibinin eser üzerindeki haklarını korumak için kullanılan bir yöntemdir ve bu hakkı gösteren belgeye de patent denir. Sınai Mülkiyet Kanunu 82/1 maddesinde belirtildiği üzere “Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.”
Patent hakkı sahibi, patentten doğan hakkının üçüncü kişiler tarafından kullanımını önleme hakkına sahiptir. Patent hakkı belirlenen bir eserin sahibinin izni olmadan kullanımı, üretimi ya da satılması yasaktır.
Patent hakkı alabilmek için öncelikle gerekli belgeler ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumuna (TÜRKPATENT) başvuru yapılmalıdır. Patent başvurusunun ve hukuki sürecin usulüne uygun ilerlemesi ve daha kısa sürede tamamlanması adına bu alanda uzman bir avukattan hukuki destek almak oldukça önemlidir. Başvuru sonrası yetkililer tarafından yapılan değerlendirmede patent verilmesi uygun görülmediği takdirde bunun sebebi ve yapılması gereken düzenlemeler için belli bir zaman verilir. Daha sonra tekrar başvuru yapılır ve uygun görülürse patent belgesi verilir. Sınai Mülkiyet Kanunu madde 82’de patent hakkı şartları düzenlenmiştir.
TÜRK HUKUKU’NDA MARKA VE PATENT AVUKATININ ÖNEMİ
Marka ve patent hukuku oldukça karmaşık ve uzmanlık gerektiren bir konudur. Marka veya patent hakkı için yapılacak işlemler ve hukuki süreçte mutlaka bu konuda bir avukattan destek almak gerekir. Bu alanda uzmanlaşmış ve güncel yenilikleri sıkı takip eden, geniş hukuki bilgiye sahip tecrübeli bir avukat tercih edilmelidir.
Marka avukatı ile çalışmanın çok sayıda avantajı vardır. Marka ve patent tescil işlemi için yapılacak başvurularda oluşabilecek hukuki sorunlar ve ihtilaflar önceden öngörülebileceği için avukat da buna göre bir strateji belirler. Dolayısıyla hak sahibi daha sonra oluşabilecek uyuşmazlıklar ile karşılaşmaz ve kısa zamanda başarılı bir şekilde işlemlerini tamamlar.
ANTALYA MARKA AVUKATI – ANTALYA PATENT AVUKATI
Türkiye’nin birçok şehri gibi Antalya’da da marka ve patent hukuku alanında hizmet veren birçok avukat vardır. Ancak elbette önemli olan bu alanda geniş bilgi sahibi, tecrübeli ve güncel yenilikleri takip eden bir avukat bulmaktır. Marka ve patent başvurusundaki hukuki süreci titizlikle takip etmek ve başarılı bir şekilde sonuçlandırmak için bir avukat ile çalışmak vatandaş için birçok avantaj sağlar. Ayrıca vatandaş, hukuki uzmanlık yanında bir de güvenebileceği bir avukat bulmak ister ve bazen internetten bazen ise çevresinden araştırır.
Antalya’da bulunan hukuk büromuzda uzun zamandır birçok hukuki meseleyi çözüme kavuşturmaktayız. Marka ve patent hukuku mevzuatına hakim ve bu alanda yetkin avukat kadromuz ile vatandaşımıza hukuki danışmanlık ve vekillik hizmeti sunmaktayız. Bizlerden hukuki destek almak isterseniz iletişim kısmından bizlere ulaşabilir veya randevu alabilirsiniz.
Views: 2