İcra ve İflas Kanunu uyarınca, alacaklı tarafın alacağını tahsil etmek amacıyla başlatmış olduğu takibin aşamalarından bir tanesi de haciz aşamasıdır. Takibin haciz aşamasında borçlunun mal varlığına haciz koyulur ve bu malların satışı ile alacaklı tarafın alacağı tahsil edilmektedir. Alacaklı tarafın birden fazla kişi olması durumunda; borçlunun mal değeri alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmesi durumunda yine satış yapılarak alacaklıların alacakları tahsil edilmektedir. Borçlunun hacizli mal varlığı, alacaklıların alacaklarını tamamen karşılayamaması halinde İcra ve İflas Kanununda düzenlenen hacze iştirak yapılarak alacaklıların alacakları tahsil edilmektedir. İİK m.100 – 101 hükümleri uyarınca düzenleme alanı bulan hacze iştirak; adi iştirak ve imtiyazlı iştirak olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hacze iştirakten bahsedilebilmesi için borçlunun birden fazla kişiye karşı borçlu olması ve borçlunun mal varlığının alacaklıların borçlarını karşılamaya yetmemesi gerekmektedir.
Hacze iştirak, alacaklılardan alacağına ilişkin takip başlatmamış alacaklının borçlunun malvarlığına haciz koyduran alacaklının alacağından önce doğan alacağını ilk hacze katılarak tahsil edebilmesini sağlamaktadır. Hacze iştirak hükümlerinin düzenlenememiş olması durumunda alacaklılar takip sırasına göre haciz koydurabilecek ve borçlunun mal varlığı kalmaması durumunda alacağı haciz koyduran alacaklıdan önce doğmuş olan alacaklının alacağını tahsil etme imkânı olmayacaktır.
HACZE İŞTİRAK NE ZAMANA KADAR MÜMKÜNDÜR
Hacze iştirak etmek isteyen alacaklı, ilk haczi koyan icra dairesinden ilk koyulan haciz üzerine satılan malın değerinin haczi koyan icra dairesinin veznesine girene kadar alacağına ilişkin hacze iştirak talep edebilecektir. Hacze iştirak, adi iştirak ve imtiyazlı iştirak için fark göstermemekte olup her iki iştirak türünde de icra dairesinin veznesine satış değeri yatırılana kadar talep edilebilmektedir.
HACZE ADİ İŞTİRAK
Hacze iştirak türlerinden olan adi iştirak diğer adıyla takipli iştirak olarak geçmektedir. Adi iştirakten söz edilebilmesi için öncelikli koşul, adi iştirak talep eden alacaklının takip başlatmış olması zorunluluğudur. Adi iştirak usulü, İcra ve İflas Kanunumuzun 100. Maddesinde düzenleme alanı bulmuştur. Bu madde hükmüne göre;
Madde 100 – İlk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilecek alacaklılar:
2 – Yukarki fıkrada yazılı tarihlerden önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama,
3 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senede,
4 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya vesikaya istinat eden alacaklılardır.
Bu suretle iştirak halinde icra dairesi müracaat üzerine aynı derecedeki alacaklıların bütün alacaklarına yetecek nispette ilave suretiyle hacizler yapar.
Bunların haricindeki alacaklılar ancak, evvelki dereceden artacak bedeller için hacze iştirak edebilirler.
Adi iştirak talep eden alacaklının kanunen öngörülmüş üç şartı sağlaması koşulu aranmaktadır. Kanun hükmü uyarınca bu üç koşul;
- Kesinleşmiş bir takip
- Öncelik
- Belge ile ispat şeklinde sıralanabilmektedir.
Adi iştirak talep eden alacaklı öncelikle belirttiğimiz gibi alacağına ilişkin takip başlatmalı ve alacaklı tarafından başlatılan takip işlemi kesinleşmelidir. Hacze adi iştirak talep eden alacaklı, alacağa ilişkin takip başlatmamış ise hacze adi iştirak yapamayacaktır.
Adi iştirak usulünün koşullarından bir tanesi de; hacze iştirak talep eden alacaklının, her ne kadar takip başlatmakta geç kalmış ise de alacağına ilişkin hakkın ilk haczi başlatan alacaklının başlattığı ilamsız takipten önce alacağına ilişkin alacağın konusunun doğmuş olması gerekmektedir.
İlk haczi yapan alacaklının takibinin ilamlı icra takibi olması durumunda ise; iştirak talep eden alacaklının alacağının ilk hacze konu ilamın tarihinden önce doğması gerekmektedir. İlama ilişkin önceliğin hangi alacaklıda olduğu hususunda ise kanun sınırlı belgeler sayarak duruma bir açıklık getirmiştir. Kanun hükmü uyarınca;
- İlk haciz ilamsız takibe konu ise takip talebinden ve ilama istinat ediyorsa dava açılmadan önce yapılmış bir takip üzerine alınan aciz vesikasına,
- İlk haciz sahibine ait dava veya takipten önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama,
- İlk haciz sahibine ait dava veya takipten önce tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senede,
- İlk haciz sahibine ait dava veya takipten önce tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya vesikaya dayanan alacaklar olarak sayılmıştır.
Yukarıda sayılı belge, ilam veya takibin bulunması durumunda alacaklı ilk haczi koyanın haczine iştirak talep edebilecektir. İcra dairesinden iştirak talep edildiği takdirde icra müdürü tarafından talepte bulunan alacaklının sunmuş olduğu belge ve evraklar incelenir ve talebin reddine ya da kabulüne ilişkin karar verilir. Tarafların, icra müdürünün ret ya da kabul kararına karşı şikayet etme hakları saklı bulunmakta olup verilen karar ilişkin icra mahkemesine şikayet yoluna hem talepte bulunan alacaklı hem de ilk haczi koyan alacaklı tarafından başvurulabilecektir.
HACZE İMTİYAZLI İŞTİRAK
Hacze imtiyazlı iştirakte adi iştirakten farklı olarak iştirak talep eden alacaklının icra takibinin kesinleşmiş olma şartı aranmamaktadır. Bu nedenle kanunumuzda imtiyazlı iştirak halleri sınırlı olarak sayılmaktadır. Kanun koyucu tarafından belli koşulların varlığı durumunda alacaklıların takip başlatamayacaklarını düşünmüş, ilk haczi koyan alacaklıdan önce yapılmış kesinleşmiş bir icra takibi şartı aramamıştır. İmtiyazlı iştirak İcra ve İflas Kanunumuzun 101. Maddesinde düzenleme bulmaktadır. Bu hükme göre;
Madde 101 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)
Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.
(Değişik: 18/2/1965-538/56 md.) İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır.
Görüldüğü üzere kanunumuz borçlu ile alacaklılar arasında yakınlık durumu olduğu hallerde imtiyazlı iştirak hükümlerini düzenlemiştir. Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar, ölünceye kadar bakam sözleşmesi alacaklısı ve nafaka verilmesine ilişkin ilama dayanan nafaka alacaklıları; evlenme, velayet veya vesayetten doğan alacakları için takip başlatma şartı aramaksızın ilk haciz alacaklısının başlatmış olduğu hacze ilişkin satılan malın değerinin icra veznesine girmesine kadar imtiyazlı iştirak talep etmeleri mümkündür.
İmtiyazlı iştirakin ad, iştirakten bir diğer farkı ise imtiyazlı iştirakte; iştirak talep eden alacaklının iştirak talebinin borçluya bildirilmesinden sonra borçlu tarafa itiraz hakkı verilmesidir. Buna göre, borçluya iştirak talebinin bildirilmesinin ardından borçlu 7 gün içerisinde ilgili icra dairesine itirazda bulunabilecektir. Borçlu tarafın iştirak talebine itiraz etmemesi halinde kanunda öngörülen koşulların varlığı halinde iştirak kesinleşir. Ancak borçlu tarafından iştirak talebine 7 günlük süresi içerisinde itiraz edildiği takdirde iştirak talebi geçici olarak kabul edilir ve bu husus iştirak talep eden alacaklıya 7 gün içerisinde dava açabileceği hususu ile birlikte bildirilir. Bu durumda iştirak talep eden alacaklının 7 gün içerisinde genel hükümler uyarınca icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açması gerekmektedir. İştirak talep eden alacaklının 7 gün içerisinde dava açmaması halinde iştirak talebi icra dairesince reddolunur. Adi iştirakte olduğu gibi tarafların şikâyet yoluna gitmesi mümkündür.
Hacze imtiyazlı iştirak edebilmenin ilgili kanun maddesi uyarınca iki koşulu bulunmaktadır. Bu koşullar;
- Kanunun 101/1 hükmünde sayılmış belirli kişilerden olma
- Kanunen öngörülmüş süre içerisinde icra dairesine başvurma
Kanunen imtiyazlı iştirak talep edebilecek kişiler, Borçlunu;
- Eşi,
- Çocukları,
- Vasisi veya kayyımı bulunduğu kişiler,
- Ölene kadar bakma alacaklısı,
- Nafaka alacaklısı olarak sayılmıştır.
Kanun hükmü uyarınca öngörülen süre şartı ise; iştirak talep eden alacaklının borçlunun eşi olması durumunda evlilik ilişkisinin bitiminden 1 yıl içerisinde; borçlunun çocukları olması durumunda velayet ilişkisinin bitmesinden 1 yıl içerisinde ve vesayet ilişkisinden kaynaklanması durumunda vesayet ilişkisinin bitmesinden itibaren 1 yıl içerisinde hacze iştirak talebini öne sürebilecektir.
KAMU ALACAĞI SEBEBİ İLE HACZE KATILIM
Kamu alacağının söz konusu olması durumunda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca alacak tahsil edilmektedir. Özel hukuktan kaynaklanan bir alacak ile kamu alçağına ilişkin alacak haciz talebi aynı ana denk geldiği takdirde kamu alacağı ilk konulmuş olan hacze katılabilecektir. Bu durumda İİK m.100 hükmü uyarınca öngörülen şartlar geçerli olmamaktadır.
İHTİYATİ HACİZ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA HACZE İŞTİRAK
İhtiyati haciz kararı sonrası haczedilmek üzere takip başlatılmış ancak kesin hacze dönüşmeden önce başka bir alacaklı tarafından haczedilmesi durumunda ihtiyati haciz alacaklısı kendiliğinden ilk konulmuş hacze iştirak edebilmektedir. İlk haciz koyulan haczin kesin olduğu durumlarda ise ihtiyati haciz alacaklısı hacze iştirak edemeyecektir. İlk haciz koyulan alacak ile iştirak talep edilen alacağın her ikisinin de ihtiyati haciz olduğu durumlarda ihtiyati hacizlerden birinin kesinleşmesi ve kesin hacze dönüşmesi, beklenecektir.
Hacze iştirak talebinin kabul edilmesi ardından hacze iştirak edenler arasında menfaat birliğinden kaynaklanan bir topluluk oluşacaktır. Bu durumda iştirak eden alacaklılardan birinin veya birden fazla kişinin talebi ile hacizli mal satılacak ve malın satışı ile elde edilen değer , birinci hacze katılan alacaklılara ödenecektir. Ödemenin ardından bir miktar daha değerin kalması durumunda ikinci dereceye geçilecek ve bu şekilde para bitene kadar devam edilecektir. Satılan hacizli malların değerinin hacze iştirak eden alacaklıların alacağını karşılamaya yetmemesi durumunda icra dairesi tarafından bir sıra cetveli düzenlenir ve paylaşım, sıra cetveline göre yapılacaktır. Nafaka alacakları her zaman düzenlenen sıra cetvelinin ilk sırasında yer almaktadır.
HACZE İŞTİRAK İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
12. Hukuk Dairesi 2018/11618 E. , 2018/8763 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi üçüncü kişi, eşi olan … aleyhine alacaklı … tarafından yapılan icra takibinde, borçlu adına kayıtlı olan taşınmaza haciz konulduğunu ve 25.06.2015 tarihinde taşınmazın ihale edildiğini, taşınmazın aile konutu olup, tüm bakım, onarım masraflarını kendisinin karşıladığını, hacze imtiyazli iştirak talebinin kabul edilmesi için icra müdürlüğüne başvurduğunu, icra müdürünün 03.06.2015 tarihli işlemle İİK’nun 100. ve 101. maddede belirtilen şartlar oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini ileri sürerek, memurluk işleminin iptali ile hacze takipsiz katılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; hasımsız ve evrak üzerinden yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 101. maddesinde belirtildiği şekilde bir alacağın bulunmadığı ve şartların oluşmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 101. maddesi; “Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.
İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; icra dosyası kapsamında bulunan nüfus kaydına göre şikayetçi üçüncü kişi ile borçlu …’ın evli olduğu, borçlu adına kayıtlı … Mah, 528 ada 6 parsel, 5 nolu bağımsız bölüm sayılı hacizli taşınmazın 25.06.2015 tarihinde alacağa mahsuben ihale edildiği, şikayetçi üçüncü kişinin icra müdürlüğüne başvuru itibariyle henüz ihale bedelinin icra veznesine girmediği, icra müdürünün yukarıda anılan yasal düzenlemeye göre, hacze imtiyazlı iştirak talebini alacaklıya ve borçluya tebliğ etmediği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, yasal hasım olan alacaklı şikayete dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun eşi olan şikayetçi üçüncü kişinin, hacze imtiyazlı olarak iştirak edebileceği gözetilerek İİK’nun 17/1. maddesi gereğince, şikayetin kısmen kabulü ile icra müdürlüğünün 03.06.2015 tarihli işleminin; “İİK’nun 101. maddesi gereğince, üçüncü kişinin hacze imtiyazlı iştirak talebinin alacaklı ve borçluya bildirilmesine” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2017/947 E. , 2020/3231 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, müvekkilinin ilama dayalı nafaka alacağına, sıra cetvelinde öncelikle olarak pay ayrılması gerekirken, yasaya aykırı olarak, ilk sırada şikayet olunanın alacaklı olduğu icra dosyasına pay ayrıldığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.
Şikayet olunan vekili, şikayetçinin birikmiş nafaka alacağının adi alacak niteliğinde olduğunu, herhangi bir önceliği ve imtiyazı bulunmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
İcra mahkemesince, birikmiş nafaka alacağının adi alacak niteliğinde olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.
İİK’nın 101. maddesinin 1. fıkrası; “Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz…” hükmünü, 3. fıkrası da; “Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir…” hükmünü içermektedir.
Buna göre, bir yıllık süre ile sınırlı olmaksızın nafaka ilamına bağlı alacak için önceden takip yapılmadan her zaman hacze iştirak edilebilir. Yasadaki “her zaman” ibaresini, satış bedelinin vezneye girmesine kadar iştirak edebileceği şeklinde anlamak gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19.02.2009 tarih ve 2008/12471 E., 2009/1290 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; nafaka alacaklısı takip talebinde bulunmasına, takibi kesinleştirmesine ve bunun sonucunda kendisine kesin haciz yetkisinin gelmesine gerek olmaksızın hacizli malın paraya çevrilip bedelinin icra veznesine girmesi anına kadar hacze takipsiz iştirak etme hakkına sahiptir.
Öte yandan, İİK’nın 206. maddesi, anılan Yasa’nın “İflasın hukuki neticeleri” başlıklı yedinci babında yer almaktadır. Bu madde hükmü, iflas tasfiyesi sırasında düzenlenen sıra cetvelindeki imtiyazları düzenlemekte olup, hacze iştirak hali dışında haciz yolu ile ilgili takiplerde uygulanmaz. Haciz yolu ile takiplerde bedeli paylaşıma konu malın satış tutarı bütün alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmezse, bir sıra cetveli düzenlenir. Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvelinde kural, alacaklıların haciz tarihlerine göre sıralanmasıdır. Bunun için ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar belirlenerek hacze iştirak dereceleri ve her derece içinde de sıralar oluşturulur. İİK’nın 140. maddesinin ikinci fıkrasında 206. maddeye atıf yapılmış ise de, bu maddedeki imtiyazların sadece aynı derecede hacze iştirak eden ve kamu alacağı sahibi olmayan alacaklılara karşı ileri sürülmesi mümkündür. Diğer bir deyişle, İİK’nın 206. maddesindeki imtiyazlar, (hacze iştirak hali hariç, İİK.m.100-101) haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvellerinde, sonraki tarihli haciz sahibi alacaklıyı önceki tarihli haciz sahibi alacaklının önüne geçiremez.
Somut olayda, şikayetçi tarafın, nafaka ilamına dayalı olarak satış bedelinin vezneye girmesine kadar ilk hacze iştirak etmesi mümkün iken, bu yolu seçmediği, ilamlı icra takibine giriştiği, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz koydurduğu anlaşılmış olup; bu haliyle şikayet olunanın ilk haczine iştirak edeceği açıktır.
Kural olarak iştirak alacaklısı, haczi koyduran takip alacaklısı ile birlikte malların satış bedelinden alacağını alır. Satış sonunda bu para, alacaklılar arasında garameten paylaşılır. Ancak imtiyazlı alacaklılar İİK.’nın 206. maddesinde düzenlenmiş olup, şikayetçi hem İİK.’nın 101. maddesi anlamında iştirak alacaklısı, hem de 206/4-C maddesi anlamında imtiyazlı alacaklıdır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklama ve ilkelere uygun olarak, ilama dayalı nafaka alacaklısı olan şikayetçinin haczinin, haczi daha önceki tarihli olan şikayet olunanın haczine iştirak edebileceği, İİK’nın 140/ 2. ve 3. maddesi hükümleri uyarınca, nafaka alacağının haciz talep tarihinden önceki son bir yıl içerisinde tahakkuk etmiş olan kısmının, İİK.’nın 206/4-C maddesindeki imtiyazlı durumu nedeniyle satış bedelinden öncelikli olarak karşılanması, para artması durumunda, artan paranın, şikayetçinin alacağının anılan imtiyazdan yararlanmayan kısmı ile şikayet olunanın alacağı arasında garameten paylaştırılması gerektiği gözetilerek, bu miktarların bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
6. Hukuk Dairesi 2021/782 E. , 2021/839 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde şikayet olunan … vekilince duruşmalı ve şikayet olanlar Yüreğir Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü vekillerince duruşmasız temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, nafaka alacağının tahsili için ilamlı takip yaptıklarını, borçlunun SGK’dan olan hak edişleri ile ilgili olarak sıra cetveli düzenlendiğini, müvekkilinin alacağının nafaka alacağı olmasına rağmen sıra cetvelinde yer verilmediğin, İİK’nın 101. maddesine göre müvekkilinin hacze iştirak etmesi gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkemenin 26.11.2015 tarih 2014/407 E. – 2015/874 K. sayılı şikayetin kabulüne dair kararını şikayet olunan … vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli 2016/1741 E. – 2018/5921 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu şikayetin kabulüne sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı şikayet olunanlar vekilleri temyiz etmiştir.
İİK’nın 100. maddesi hacze iştirak hallerini düzenlemiştir. İİK’nın 101/1. maddesi takipsiz iştirakin borçlu ve alacaklılara bildirilerek itiraz edilmemesi halinde mümkün olabilen alacakları belirlemiş, İİK’nın 101/3. maddesi ise nafaka alacaklarının kötü niyet hali müstesna olmak üzere takipsiz aynı derecede hacze iştirak edebileceğini hüküm altına almıştır. Şikayetin konusu nafaka alacağı olduğu için İİK’nın 103/3. maddesi olayın çözümünde uygulanacak maddedir. Yukarıda belirtildiği gibi iştirak kanunun 100. maddesinde düzenlenmiştir. İlk hacze iştirak edebilecek alacaklının maddede 4 bent halinde sayılan hallerden birine sahip olması gerekir.
Somut olaya geldiğimizde şikayet edilen ilk haciz sahibi …’na ait Adana 12. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2313 E sayılı dosyasının takip tarihi 16.03.2012 tarihidir. Bu takip ilamsız icra takibi olduğu için bu takipte konulan ilk hacze iştirak edecek alacaklının İİK’nın 100/2 bendi uyarınca “takipten önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama” istinat etmesi gerekir. Şikayetçinin nafaka alacağı 05.09.2012 tarihli açmış olduğu dava sonrası aldığı ilama dayalıdır. Sıra cetvelinin düzenlendiği şikayet edilenin takip dosyasının takip tarihi ise 16.03.2012’dir. Bu durumda nafaka alacağının ilk hacze iştirak etmesi şartları mevcut değildir. Bu gerekçelerle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken İİK’nın 101/son fıkrasına yanlış mana verilerek şikayetin kabulü doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunanlar Muratpaşa ve Yüreğir Vergi daireleri vekilinin ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunanlar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde şikayet olunan Nevzat Ecza Deposuna iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Views: 53